Medyada 2. Cumhuriyet > Seyir

Seyir

 

 

KARŞIDEVRİMİN son hedefine varışı herhalde sinema koltuğundan film seyreder gibi seyredilmeyecektir. Çünkü artık iyice anlaşılmıştır ki, şurasından burasından kemirilen Cumhuriyeti bambaşka bir rejime dönüştürmek için düşünülmüş bir plan aşama aşama gerçekleştirilmekte ve hedefe yaklaşıldıkça gerçekleşme hızı da artmaktadır.

Fırsatlar iyi değerlendirilerek, sırası gelince medyadaki bütün yandaşlar seferber edilerek.

Buna hep seyirci kalmak olur mu?

Şu anayasa değişikliği konusuna şöyle bir bakalım. Nereden nereye gelindi?

Son genel seçimin hemen ertesinde, önceden hazırlanmış bir anayasa paketini gündeme getirme girişimi hazırlayıştaki bilgisizlik ve pazarlayıştaki beceriksizlik nedeniyle tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Daha iyi bir fırsatın daha ustaca kullanılması için bekleyişe geçildi. Cumhuriyetçi güçlerin biraz daha hırpalanması, tepki gösteremeyecek biçimde sindirilmesi ve rejim değişikliğinin son perdelerini oynamak için elverişli bir zeminin hazırlanması gerekiyordu.

Yargı krizi bu iş için hemen değerlendirildi.

Başlangıçta çok büyük bir anayasa değişikliği paketinin ortaya çıkarılması bekleniyor 

muydu? Aslında konu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yeni bir biçim vermek gibi çok dar bir çerçeveye indirgenebilir ve o noktada bir tartışma açılarak herkesçe kabul edilebilecek bir çözüm arayışına girişilebilirdi.

 

Öyle yapılmadı ve çok önceden tasarlanmış başka aşamalara geçildi.

Şimdi yargı reformu unutulmuş, daha doğrusu ikinci plana itilmiş ve yeni bir rejime geçişin ilk perdeleri oynanmaya başlanmıştır: Değişiklik paketi, daha sonra gelecek otoriterlik dalgalarına engel olmayacak ve tam tersine yapılanları özgürlükçü bir gidiş diye yorumlayacak bir “sivil toplum örgütleri” dünyası yaratmaya yönelikmiş gibi bulunmaktadır. Nitekim İkinci Cumhuriyetçi “siviller” şimdiden bayram etmeye başlamışlardır bile. Öyle anlaşılıyor ki, yarıbaşkanlık sistemi biçiminde gelecek olan sonraki anayasa dalgası “sivilleşme, demokratikleşme, Avrupalılaşma” gibi yanıltıcı etiketlere büründürlecektir.

Bile bile ve göz göre göre ancak halkoylamasıyla başarılabilecek bir anayasa değişikliği sürecine giriş, otoriterliğe geçişlerde hep görüldüğü gibi halk yığınlarını oyunun içine çekme planının bir parçası sayılabilir.

Artık kritik bir aşamaya girilmektedir. Bu aşamanın edilginliğe, dağınıklığa tahammülü yoktur. Cumhuriyetçilik, suskunluk, seyircilik ve sonra da pişmanlık olmamalıdır.

Mümtaz Soysal, Cumhuriyet

26.03.2010

 

 

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız