Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Asker itiraf etti: 700 mermiyi Midilli Adası açığında denize attık

Asker itiraf etti: 700 mermiyi Midilli Adası açığında denize attık

Poyrazköy cephaneliği ile ilgili 17 sanıklı iddianamenin 24 ek klasörü dijital hale getirilerek sanık avukatlarına verildi. Böylece 17 sanıkla ilgili yazışmalar, ifade tutanakları, arama kararları alenileşmiş oldu.

Avukatlara verilen ek delil klasörlerinde Ergenekon soruşturması kapsamında ortaya çıkan çok önemli iddialara cevaplar yer alıyor. Bunlardan en önemlisi, denizden çıkan mühimmatlarla ilgili. Asker şüphelilerin, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılardan sakladıkları gerçekleri, askeri savcıya anlattığı ortaya çıktı. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı'na ifade veren SAT 4'üncü görev birim komutanı olarak görevli Kd. Yüzbaşı Özgür Kaya, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı askeri savcılıkta, Ergenekon operasyonlarında emniyet güçlerinden kaçırdıkları cephaneliği denize attıklarını kabul etti. Kaya, Poyrazköy cephaneliği davası sanığı Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe'nin ofisindeki baksta yer alan 700 mermiyi aldığını, Midilli Adası'nın 100 mil açığında Ege Denizi'ne attığını anlattı. Poyrazköy davası sanığı Albay Ali Türkşen de 1 Haziran 2009'da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'nda verdiği 6 sayfalık ifadede, bazı askeri görevlilerin Kireçtepe'deki mermi ve sis kutularını kastederek, "Bu malzemeyi denize mi atalım, ne yapalım?" diye sorduklarını söyledi. Ancak beklemelerini söylemesine rağmen daha sonra kendisine, "Albayım o malzeme okyanusa atılmış" şeklinde bilgi verildiğini kaydetti.

Poyrazköy cephaneliği kazılarının başlamasından bir gün sonra 22 Nisan 2009'da asker arkadaşlarıyla konuşurken kendisinin yüksek sesle, "Kim bu hainliği yapmış ise umarım bir an önce tespit edilir. Böyle güzide bir birliğin ismini lekelemeye kimin hakkı var? İnşallah suçlular bir an önce bulunur. İnşallah inşallah..." dedikçe, odada bulunan Deniz Binbaşı Erme Onat'ın; "İnşallah demeyin Ali albayım, inşallah demeyin. Kim gömdüyse gömmüştür, bulunmasın deyin." diye konuştuğunu kaydetti. Türkşen, o sırada Onat'ın niye böyle konuştuğunu anlamadığını savundu.

Deniz Yüzbaşı Özgür Kaya gibi deniz yarbaylar Oktay Erdem, Kürşat Tunçay, Deniz Binbaşı Cihangir Yılmaz ve Poyrazköy cephaneliği davası sanığı Albay Ali Türkşen de askeri savcılık ifadelerinde cephaneliğin denize atılması olayını doğruladı. "Suç delillerini yok etmek, askeri eşyayı tahrip etmek ve ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından tutuklanan Deniz Yüzbaşı Özgür Kaya, Cihangir Yılmaz ve Oktay Erdem'le Kireçtepe'nin malzemelerini denize atma konusunu kararlaştırdıklarını ve daha sonra bunları Ege Denizi'ndeki PHONEX tatbikatında gemiyle denize atmak için kendisinin önce araba ile Gölcük'e götürdüğünü, oradan da gemiyle götürdüğü Ege'de denize attığını itiraf etti. Özgür Kaya, 2 Haziran'da verdiği ifadede, bu bilgileri teyit etti.

Kaya, "Hakkında soruşturma yürütülen Ercan Kireçtepe'nin SAT Grup Komutanlığı'nda koridorda bulunan ve baks adını verdiğimiz kutuların içindeki söz konusu yaklaşık 700 adet 9 mm ve 5.56 mm çaplı tabanca ve tüfek mermilerini ve fılayir denilen işaret şeyini aldım, bunlardan mermileri yine ifademde verdiğim şekilde Ege Denizi'nde yapılan tatbikata katıldığımız TCG Gökova gemisiyle Girit Adası'nın 100 mil kadar kuzeyinde denize attım." dedi.

Ancak 10 Haziran 2009'da askeri savcılıkta kafasında kurduğu senaryo gereği yalan ifade verdiğini iddia etti.

Askeri savcılıkta soruşturulan Deniz Binbaşı Cihangir Yılmaz ise Yüzbaşı Kaya'nın elinde kahverengi çanta ile geldiğini ve, "Bu çanta Ercan Kireçtepe'ye ait. İçinde mermi var. Allah kahretsin, bunu ne yapacağız bilemiyorum. Şimdilik bir yere koyalım." dediğini anlattı. Kendisinin ise bir şey söylemediğini ve beraber tavan arasına sakladıklarını dile getirdi. Şüpheli olarak ifade veren Oktay Erdem de, Kireçtepe'nin mühimmatını tarttıklarını ve 46 kilo olduğunu tespit ettiklerini kaydetti.

İrtibat şeması, darbe planlarını birbirine bağlıyor

Bedrettin Dalan'a ait İstek Vakfı arazisinde gömülü bulunan silahlarla ilgili yürütülen Poyrazköy soruşturmasında, sanıkların Ergenekon terör örgütü ile irtibatları detaylandırılıyor. Kabul edilen Poyrazköy iddianamesinin 1 numaralı ek klasöründe, sanık Kurmay Albay Mert Yanık'la ilgili savcıların hazırladığı delil irtibat şeması, Poyrazköy sanıklarının yanı sıra, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" ve Ergenekon davası ile de bağlantı noktalarını ortaya koyuyor.

Poyrazköy'deki gömülü mühimmatın izini süren savcılar, kısa süre içinde emekli Binbaşı Levent Bektaş ismine ulaşmış ve onunla irtibatlı olarak pek çok muvazzaf subayı gözaltına almıştı. İlk gelen bilgiler ışığında, Levent Bektaş ve ekibinin Ergenekon davasını yürüten savcılara yönelik bir suikast hazırlığı içinde oldukları, eğer Ergenekon sanığı emekli Albay Levent Göktaş serbest bırakılmazsa savcıları öldürecekleri iddiasına ulaşıldı. Bektaş'ın evinde ve işyerinde yapılan aramalar, önce bu ekibin deşifre edilmesini sağlarken, Kafes Eylem Planı'nın altında imzası olduğu ileri sürülen Yarbay Ercan Kireçtepe de bu isim listesi arasında yer alıyordu.

Mert Yanık'la ilgili hazırlanan irtibat haritası, Levent Bektaş'la ilişkileri tespit edilen Dilek Bozkaya ve Zuhal Azeri isimli kişilerin de Yanık'ın işyerinden çıkan bir dokümanda yer aldıklarını gösteriyor. Dilek Bozkaya'nın telefon kayıtları ise Ergenekon tutuklusu ve ofisinde "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" çıkan Avukat Serdar Öztürk'ü işaret ediyor. Dilek Bozkaya ismi ayrıca yargı mensupları ve askerî rütbelilere yönelik şantaj görüntülerinin bulunduğu söylenen 51 No'lu DVD'de de yer alıyor.

Diğer yandan Mert Yanık'ın ÇYDD ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki bağlantıyı sağlayan subaylardan birisi olduğu da haritada belirtilmiş. Ayrıca 24 Mayıs 2009 tarihli bir ihbar mektubunda da, Mert Yanık'ın ismi "Cumhuriyet Gazetesi alt istişare heyetindedir" şeklinde yer alıyor. Şemada bu bağlantı ETÖ sanığı İlhan Selçuk'la ilişkilendirilmiş. Abdullah Yavuz Altun


 

 

Albaydan, Şule Perinçek'e mektup: Emrinizdeyim

Kurmay Albay Koray Özyurt'un Ergenekon sanığı İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in eşi Şule Perinçek'e yazdığı mektupta ilginç ifadeler yer alıyor. 'Şafak Yürekli ve İ. Koray Özyurt' isimli ek klasördeki mektupta Albay Özyurt, "Kardeşiniz Koray'ın her zaman emrinize hazır olduğunu bilmenizi isterim." diyor.

Deniz Kurmay Albay Koray Özyurt tarafından yazılan 'Sevgili Şule Abla' başlıklı mektubun bir kısmı şöyle: "Sevgili Şule Abla, en zor anınızda yanınızda olamamanın mahcubiyetini ve saygılarımı arz etmek istiyorum. BOP'un uşağı AKP'nin şişirdiği Ergenekon balonu er geç patlayacaktır. Türkiye sahipsiz değil. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli yeni bir Kuvayı Milliye hareketinin başladığının bilincinde ve her fedakârlığı yapmaya hazırdır. Elimiz kolumuz bağlı oturmak zorumuza gidiyor. Konumumuz gereği önderlerimize açıktan sahip çıkamıyoruz. Ancak yapılması gerekeni de yapmaktan çekinmiyoruz. Eşimin ve benim selam ve esenlik dileklerimizi Doğu Bey'e iletmenizi ve kardeşiniz Koray'ın her emrinize hazır olduğunu bilmenizi isterim."

Mektup, kamu davası açılan sanıklardan Hasan Ataman Yıldırım'ın işyerinde ele geçirildi. Poyrazköy iddianamesinde, "TSK'nın emrinde olması beklenen Özyurt'un, Doğu Perinçek'in emrinde olduğunu ifade etmesi ancak örgütsel bağ ile açıklanabilecek durumdur." şeklinde değerlendirmede bulunuldu. 

ÇYDD'den çıkan mektup: Teğmenleri kızlarla kontrol edelim

-Ek klasörde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Kadıköy Şubesi'nde ele geçen belge de yer aldı. Ergenekon operasyonlarının 12'nci dalgası kapsamında ÇYDD Kadıköy şubesinden çıkan mektupta genç teğmenlerin kızlar aracılığıyla kontrol edilmesi öneriliyor.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Plan Prensipler Başkanı Tuğamiral Serdar Okan Kırçiçek tarafından kaleme alınan 'Saygıdeğer Hanım Efendim' hitabıyla başlayan mektup, Hava Kuvvetleri'ndeki 'Karargâh Evleri' yapılanmasının bir benzerinin Deniz Kuvvetleri'nde 'Ata Evleri' adı altında gerçekleştiğine dair ipuçları veriyor. Cumhuriyet'in geleceği ve korunması için Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığı'na bağlı okullarda okuyan öğrencilerin ne kadar önemli olduğunun vurgulandığı mektupta, Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığı ile ÇYDD'nin ortaklaşa yürüttüğü 'Deniz Yıldızı' projesinin başarısına dikkat çekiliyor. Mektupta Deniz Harp Okulu öğrencilerinin, ÇYDD'de yetişmiş kızlarla kontrol altında tutulması ve askerî okullara alınacak öğrenci ismi isteniyor. Giriş aşamasında sızma için öğrencilere yardım edilmesi gerektiği söyleniyordu. Mektupta şöyle deniyor: "Deniz Yıldızı projesi, çok başarılı bu projeye atanan bahriyeli danışmanlarla beraber daha aktif çalışmalar bekliyoruz. 'Ata Evleri' ve CTP'nin canlandırılması gibi alternatiflerin oluşturulması gerekmektedir."

İddianameye yansıyan bilgiler ve teğmenlerin kaldıkları evlerde uyuşturucu ve fuhuş âlemi yaptıkları iddiaları, bu projenin uygulamaya konulduğunun delili gibi duruyor. ÇYDD'de çıkan mektupta Deniz Harp Okulu, Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu ve Genç Teğmenler başlıklı bölümlerinde şu yorumlar yapılıyor:

Öğrencilerle tanıştırılan kızların, öğrencilerle olan irtibatlarını aksatmamaları.

Harp okulu öğrencilerine verilen konferansların artırılması.

Öğrencilerin morallerinin düzeltilmesi için tanıdık gazeteci, bürokrat ve akademisyenlerle gruplar halinde görüştürülmesi gerekmektedir.

Astsubay olacak olan bu öğrencilerden liste dışında tespit edilen isimlere verilen parasal desteğin aksatılmaması.

Bu öğrencilere yönelik yapılan partilerin artırılması.

Yeni mezun olmuş ve kurs aşamasındaki teğmenlere bürokrat, gazeteci ve öğretim görevlisi tanıdıklarla görüştürülmesinin aksadığı.

Okudukları süreçte tanıştıkları kızların teğmenlerin evlerine sık sık giderek veya Kocaeli Üniversitesi'nde tanıdık kızlarla tanıştırılarak kontrol altında tutulması gerekmektedir.

Mektupta ayrıca 'Personel Listesi' adı altında Kurmay Kıdemli Albay Levent Görgeç, sorumlu subay Yarbay Ali Tatar'ın ve Oktay Çetin isimli bir kişinin cep telefonları ile e-posta adresleri verilerek bu yolla öğrencilere ulaşılabileceği vurgulanıyor. Tuğamiral Kırçiçek, mektuba şöyle son veriyor: "Söz konusu dosyaların her zamanki gibi ne kadar gizli ve özel olduğunu biliyorsunuz. Özeninize teşekkür ederim."

Cunta, görev bölümü yapmış

Ek klasördeki belgeler cunta yapılanmasının Deniz Kuvvetleri içerisinde ne derece teşkilatlandığını gözler önüne seriyor. Deniz Kuvvetleri'nde görevli koramirallerden subaylara kadar birçok ismin nasıl hizmet edeceği belirlenmiş. Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün karşısında, "Operasyon ve fuhuş ekibi ile ilgili sor. Fatih İlğar için CD'ler ver." ifadesi bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda intihar eden Kıdemli Yarbay Ali Tatar hakkında "Yanına isim hakkında kendi değerlendirmesi de alınacak. Türk Solu'ndan Hüseyin Adıgüzel'den gelen isimlerin kullanılması" notu düşülmüş. Binbaşı Barış Fedai Gümüş için ise "DHKP-C'ye lojistik destek verecek" ifadesi yer alıyor.

Tekin'in eşinde ilginç fotoğraf

Ergenekon sanığı emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Türk Ortodoks Kilisesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol'la ilgili bilgiler içeren dokümanda ilginç bir ayrıntı var. Muzaffer Tekin'in eşi Müge Tekin'in de ismi anılarak şöyle denilmiş: "Papa hazretlerinin kabrine ait. Müge Tekin Hanımefendi'den aldığım resimleri vereceklerim." Belgenin sonunda ise şu ifadeler yer alıyor: "Toplam = 10 ad. resim. Doracığım ve eşi Hülya Hanım'ın Müge ve Sevgi Erenerol'a özel selamlarını ve Muzaffer'in de katılacağı yeni bir geziye katılma dileklerini iletmeyi unutma."

Poyrazköy sanıkları burs da veriyormuş!

Poyrazköy'de gömülü olan cephanelikle ilgili hazırlanan iddianamede davanın sanıklarından Mert Yanık'a ilişkin klasörde, sanıklardan Aydın Ortabaşı'nın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) eski Başkanı Türkan Saylan'a yazdığı bir mektup da bulunuyor. Ortabaşı, "ÇYDD bünyesinde yapılan eğitim faaliyetlerinin ufak bir numunesi olan çalışmalarımız hakkında sizi bilgilendirmek isterim." sözleriyle başlayan mektubunda 39 öğrenciye burs verdikleri bilgisini iletiyor. Burslarla ilgili görevlendirilen komutanlar hakkında da Saylan'a bilgi verilmiş. Suikast planları için mühimmat ve cephanelik oluşturan Poyrazköy sanıkları, işin eğitim boyutunu da ihmal etmemiş. Bu ve benzeri konularda ÇYDD ile birlikte sık sık yazışmalar düzenlerken, kanserden dolayı hayatını kaybeden Türkan Saylan'la irtibat kurmuş. Sanıklardan Mert Yanık'ın belgelerinin bulunduğu 1 numaralı klasörde yer alan Aydın Ortabaşı'nın mektubu, 25 Temmuz 2008 tarihini taşıyor. Mektubunda 39 öğrenciye burs verdiklerini belirten Ortabaşı, "Bu yıldan itibaren seçeceğimiz öğrencilerin özellikle eğitim, hukuk ve idari konularda istekli ve yetenekli olanlarını tercih edeceğiz." diyor. Çalışmalarından da bahseden Ortabaşı, neredeyse Köy Enstitüleri programını başlatmak üzere olduklarını belirterek, "Ben bu konuda sizden tam bir destek geleceğine inanıyorum." çağrısını yapıyor.

REFERANSLAR ÖRNEK, ÖĞÜTÇÜ VE SAĞDIÇ

Aynı dosyada burs verenler ile öğrencilerin bir araya geleceği toplantının 7 Eylül 2008 tarihinde Aydın Ortabaşı'nın Yalova'nın Armutlu ilçesinde bulunan evinde yapılacağı belirtiliyor ve bu eve İstanbul'dan nasıl gelineceği ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Aynı dosyada 'Referanslar' başlığı altında ise Darbe Günlükleri'nin sahibi emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Kafes Planı'nın altında imzası olan Koramiral Feyyaz Öğütçü, yine Kafes'te imzası bulunan Koramiral Kadir Sağdıç ile Tümamiral Can Erenoğlu'nun isimleri yer alıyor.

Türkan Saylan'a ikinci mektubu 18 Ekim 2008 tarihinde yazan Aydın Ortabaşı, öncelikle evine yaptığı ziyaretten dolayı Saylan'a teşekkür ediyor. Toplantı sonrası görüştükleri konuları komutanlarına ilettiğini belirten Ortabaşı, "Doğu ve Güneydoğu'da Jandarma Komutanlığı ile müşterek yürüttüğünüz burs çalışmaları ve diğer faaliyetleri hayranlıkla takip ettiklerini belirttiler. Deniz Kuvvetleri bünyesinde yürütülecek faaliyetlerle alakalı da yeşil ışık yaktılar." diyor. Ortabaşı, Saylan'a, "ÇEV bursu alan öğrencilerin kuvvete kazandırılması noktasında ne yapılabilir?" diye soruyor. Bu konuda fizibilite çalışmalarının başladığını ve kendilerine yardım edebilecek komutanların isimlerinin belli olduğunu ifade eden Ortabaşı, bu isimleri de veriyor: Tümamiral A.Can Erenoğlu ve Kur. Kıd. Alb. Mert Yanık.

'Öldürülecekler' listesi Agos'a gönderildi

Poyrazköy İddianamesi'nin ek klasörleri gayrimüslim vatandaşlara yönelik provokatif eylemlerin, 'Kafes Eylem Planı'ndan önce tatbik edilmeye başlandığını ortaya koydu. Hrant Dink'in ölümünden bir ay sonra Agos Gazetesi'ne İzmir'den gönderilen bir tehdit mektubunda, 'Etyen Mahçupoğlu (Mahçupyan), H.Dink gibi 301. maddeyi çiğnemezse kendisine dokunulmayacaktır.' ifadelerinin yanı sıra öldürülecek isimler listesi de yer alıyor. Üzerinde delikler bulunan mektupta şöyle deniliyor: "Sayın Etyen Mahçupyan, Emin Çölaşan topraklarımızı düşmanlara satanlar petrolümüzü de bölücü hainin isteği üzerine hemen petrol kanunu çıkarmışlardır. Bu nedenle gebertilecekler listesi; a) Osman Baydemir, b) Ömer Sabancı, c) Bülent Kar (Manisa Belediye Başkanı, federasyon ve çift bayrak isteği için), d) Ali Babacan, e) Kemal Unakıtan, f) Orhan Pamuk (hain yazar) Bunlar vatan hainlerinden sadece 7'sidir."

'Patlatılacak bombalar operatöre ulaştırıldı'

Kafes Operasyonu Eylem Planı, Koç Müzesi'nde ziyarete açık olan denizaltıda planlanan korkunç eylemin ayrıntılarını da ortaya çıkarmıştı. Koç Müzesi'nde bulunan denizaltına yerleştirilen patlayıcıların, öğrenci ziyaretlerinin yoğun olduğu bir günde patlatılacağı anlatılıyordu. Şüpheli Levent Bektaş'tan elde edilen bir DVD'de eylem planında Koç Müzesi'nde ziyaretçi patlamasının yaşanması gerektiği vurgulanıyor. DVD'de "Sıkıntı çıkmasın. Bşk takip ediyor" şeklinde notların yanı sıra şu bilgilere yer veriliyor: "Koç Müzesi'yle ilgili malzemeler yerine konulmak üzere operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini artıralım. Okullarda tanıtım, reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanın belirlenmesi C. Bey söyleyecek. Öğrenciler projenin en önemli parçası. Operasyonun tarihini teyit edelim. C.G.'ye sadece E.U. üzerinden ulaşılacak. Başka kanal kullanmıyoruz. Aynı zamanda bilişim projelerinde de ortak çalışacaklar."

Zaman, 18.02.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.