Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Balyoz Harekat Planı > Bayrak Harekât Planı

Savaş uçakları göreve

Bayrak Harekât Planı, askerlerin darbeye karşı olası bir direnişten ne kadar korktuklarının örnekleriyle dolu. Darbe sabahı yerleşim yerleri üzerinden savaş uçakları uçurtuluyor, birliklere ‘Direnişi bastırmak için gerekirse Hava Kuvvetleri’ni çağırın’ talimatı veriliyor

Önce küçük bir açıklama. 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’nı ilk kez Taraf yayımlamıyor. Plan ilk olarak
13 Eylül 1987 tarihinde Yeni Gündem dergisinde Tuğrul Eryılmaz ve
Nihat Tuna tarafından yayımlanmış. Aslında Taraf zaten aralarında Bayrak Harekâtı’nın da olduğu
12 Eylül’ün plan ve sıkıyönetim belgelerini yayımlayacağını duyurmuştu. Ama yine de darbenin lideri Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Bayrak Harekâtı’nı yayımlamış olan Yeni Gündem dergisi ile Tuğrul Eryılmaz ve Nihat Tuna’nın adlarını böyle bir yazı dizisinde anmamak doğru olmaz.
Yıldıray Oğur

11 Temmuz 1980’de yapılması planlanan darbe ertelenince komutanlıklara dağıtılan Bayrak Planlarının toplatılması gerekmişti. Darbecilerin en büyük korkusu arada Yüksek Askerî Şura olduğu için ataması yapılmayan generallerin küsüp planı hükümete sızdırmasıydı.
Gerisini Mehmet Ali Birand’ın 12 Eylül kitabından okuyalım: “İster istemez Genelkurmay’ın kaygısı, emekliliğin getirdiği bir kırgınlık veya sinirlenme sonucu Bayrak Planı’nın hükümete sızdırılması, hatta basına verilmesiydi. Oysa tam tersi olmuş, emekli olanlardan bir bölümü getirip elleriyle planı geri vermiş, bir diğer bölümü ise özel kurye ile yollamıştı, Bu örnek tutumu gösterenler müdahaleden sonra ödüllendirildi. Bunlara bakanlık veya genel müdürlük verildi. Sadakatleri yanıtsız kalmadı.”

İkinci ve son kez 28-31 ağustos tarihleri arasında ülkedeki bütün komutanlıklara özel kuryelerle ulaştırılan Bayrak Harekât Direktifi’nde darbenin yapılacağı G günü S saatinin 48 saat önceden bildirileceği söyleniyordu.

O emir 9 eylül günü geldi. Darbenin günü ve saati belli olmuştu: 12 Eylül, 04:00.
Bütün komutanlara o gün saat 04:00’dan itibaren radyo başına geçmeleri emredildi.

Darbenin ideolojisi: İdeoloji karşıtlığı
Askerler darbeye “Bayrak” adını siyasal istikrasızlık ve kutuplaşmalara karşı herkesi tek bayrak altına toplamak mesajını vermek için koymuşlardı. Bu tek tipçi siyaset anlayışı en sarih biçimde planın hemen girişindeki siyasal durum analizinde kendini ortaya koyuyor:
“a. Siyasi Durum:

Ülkemizin içinde bulunduğu son derece önemli ekonomik siyasi ve sosyal sorunlar yanında, her geçen gün hızını biraz daha arttıran anarşi, terör ve bölücülük devletimizin bekasını tehdit eden boyutlar kazanmıştır. Ülkemizin mevcut sorunlarından başka, yakın çevremizde her an silahlı bir çatışmaya dönüşebilecek ciddi gelişmeler cereyan etmesine rağmen bugüne kadar başta parlamento olmak üzere tüm siyasi partiler ve bazı anayasal kuruluşlar verimli ve uyumlu çalışma düzenine ısrarla girmeyerek ülkenin acil sorunlarına köklü önlemler alamamış, yasaların uygulanmasında komünizim, faşizm ve şeriat düzeni gibi ideolojik tercihlere ağırlık vererek ülkeyi uçurumun kenarına getirmişlerdir.”

Hava, Kara ve Deniz’de darbe
Bu şartlar altında askerlerin ne yapacağı ise planda ‘Mevcut Kuvvetler’ başlığı altında anlatılmış. Bu aynı zamanda Bayrak Harekât Planı’nın da özü:

“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ; Ülkenin bütünlüğünü korumak, Milli birlik ve beraberliği sağlamak, siyasi ve sosyal sorunları kısa sürede kesin çözümlere ulaştırmak için, savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesi ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak maksadıyla G günü S saatinden itibaren, TÜRKİYE CUMHURİYETİN KARA, DENİZ ve HAVA Hükümranlık sahalarını dış tehdit ve tehlikelere karşı koruma görevini sürdürürken, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’ni ve HÜKÜMETİ feshederek ÜLKE YÖNETİMİ’ne Yüce TÜRK MİLLETİ adına el koyacak ve iç güvenlik ve düzeni sağlayacaktır.”

Yunanlılar-Kürtler-Şeriatçılar elele
Planın ‘Mevcut Tehdit’ bölümünde ‘Dış Tehdit’ bahsi “NATO ve Milli dokümanlarda olduğu gibidir” diye geçiştirilmiş. Darbecilerin esas derdi “İç Tehdit” ile. O tehdit ise epey tanıdık:
“Ülkemizde (Plan 1. Ordu’ya uyarlandığı için buraya İstanbul yazılmış –Y.O.) etnik grupların muhtemel ayaklanmalarının dış müdahaleleri de davet edebileceği, DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’dan kaynaklanan bölücü iç tehditin Yunanistan ve Kıbrıs Rumları ile birlikte Türkiye için büyük bir tehlike teşkil edebileceği, ayrıca Ülkemizde teokratik bir düzenin kurulmasına yeni İRAN yönetiminde her türlü desteği yapabileceği gözönünde bulundurulacaktır.”
Görüldüğü gibi ortada dış güçlerle iç içe geçmiş bir iç tehdit var. Tehditler yine bölücülük, yine irtica, yine Yunanistan ve 1979 devrimi sebebiyle İran. Ama hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Darbeciler için Kürtler Yunanlıların, dindarlar ise İran’ın muhtemel işbirlikçileri.
Bu iç içe geçmiş tehditler 5-7 Mart 2003’te Birinci Ordu’da yapılan seminerdeki jenerik senaryonun da belkemiğini oluşturmuştu. O senaryoda da aynı anda Yunanistan uçak düşürüyor, irtica ayaklanıyor ve bölücüler isyan çıkarıyordu. Anlaşılan askeri planlarda 23 yıl boyunca değişen çok az şey olmuştu.

Direnişçilerin üstüne savaş uçağı
Bu korku Bayrak Harekâtı Planı’nın darbeye karşı muhtemel bir direnişin bastırılmasıyla ilgili maddelerine de sinmiş. Planda her türlü direnişin şiddetle, silah kullanarak hatta gerekirse “Hava Kuvvetleri’ne başvurarak” bastırılması isteniyor. Planda halka askerin gücünü göstermek için ise İstanbul’da savaş uçaklarının darbe günü sabah 06:00’dan itibaren dört saat boyunca yerleşim yerleri üzerinde uçurulması talimatı da verilmiş. (Bu talimatın uygulanıp uygulanmadığını gazete arşivleri ve diğer kaynaklardan doğrulatamadık.)
İşte planda bir darbenin aslında tüm halka karşı yapıldığını gösteren o tedbirlerden bazıları:
» G günü İstanbul’da (Taraf’taki plan Bayrak Harekâtı’nın 1. Ordu’daki emri olduğu için) saat 06:00, 07:00, 08:00, 09:00’da Hava Kuvvetleri uçakları tarafından yerleşim yerleri üzerinden alçak uçuşlar yapılacaktır.

» Askerî idareye karşı her türlü fesat ve mukavemet kesin ve kararlılıkla, sürat ve şiddetle kırılacaktır. Gerektiğinde bu gibi bastırma operasyonları için Hava Kuvvetleri’nden destek talep edilebilecektir.

» Emniyet ve asayişin temini için Milli Güvenlik Konseyi ve Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından konan yasak ve önlemlere uymayanlara karşı tereddütsüz silah kullanılarak Devlet otoritesi tesis ve idame ettirilecektir. Hiçbir şekilde yağma, talan, haksız iktisap, gasp, milli serveti tahrip vs. gibi olaylara meydan verilmeyecektir.

» Harekât bütün Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından üstün bir disiplin anlayışı ve vatanseverlik duyguları ile icra edilecek, tahribata meydan verilmeyecek, hiçbir TSK mensubunun disiplinsiz davranışına müsaade edilmeyecek, tesbit edilenler hakkında derhal yasal işlem yapılacaktır. Silahlı Kuvvetler içinde yönetime el koyma harekâtına karşı olan subay ve astsubaylar derhal tutuklanacaklardır.

» Polis ve öğretmenlere özel bir önem atfedilecek, aşırı uçlara mensup kamu görevlileri devamlı olarak takip ve tesbit edilecek, muzır faaliyetleri tesbit edilenler derhal görevden alınacaktır.

 

» Asayiş ve emniyetin sağlanmasında azami derecede hassas davranılacak, bölgelerde muzır faaliyette bulundukları bilinen veya yeniden belirlenen, şüpheli veya yeni idareye karşı direnişi beklenen, bu yönde çeşitli gizli yöntemlerle faaliyet gösteren kişiler ast komutanlıklarca bu emrin alınması ile birlikte ikinci bir emre kadar gözaltına alınacaklar, isim ve unvanları komutanlığa bildirilecektir.

» Emir uygulanmaya başladığında siyasi suçlardan tutuklu bulunan kişilerin, mahkemelerden delil kifayetsizliği sebebi ile tahliye kararları çıksa dahi, ikinci bir emre kadar tutukluluk halleri devam ettirilecektir.

 

Sovyetler Boğazlar’a saldırabilir, dikkat
Bayrak Planı’nda 12 Eylül darbecilerinin darbe sırasında yurtdışından gelecek bir saldırıya karşı da askerî birlikleri teyakkuza geçirdiği görülüyor. Darbecilerin en çok korktuğu saldırılar; Yunanistan’ın Trakya ya da Gökçeada’ya girmesi ve Sovyetlerin Boğazlara saldırması.
Bu konuda yapılan askerî hazırlıkların anlatıldığı planda harekâtın icra safhasında “Bulgaristan ve/veya Yunanistan’dan vaki olacak ayrı ayrı ya da birlikte bir tecavüz ile SOVYETLER’in BOĞAZLAR bölgesine mahut hedefli baskın şeklindeki bir saldırısının emniyetle defedilmesi” için tedbirler alınması isteniyor.

Subaylara ihbar formları
167 sayfalık planın sadece 20 sayfası Bayrak Harekât Planı Direktifi. Geri kalan sayfalar bu planın 15 ek klasöründen oluşuyor. Yüzlerce kişinin isim ve adreslerinin, İstanbul’da telsiz satan tüm şirketlerin adlarının bile yer aldığı bu ek klasörlerden bazılarının adları şöyle:

Kayıt ve kuyudatına el konacak Siyasi Parti, Sendika, Dernek ve Meslek Kuruluşları listesi. Evinde gözaltında bulundurulacak ve tutuklanacak siyasi parti mensuplarının isim ve adresleri. Yakalanarak, otomatikman gözaltına alınacak Sendika, Dernek, Meslek Kuruluşu mensupları isim ve adres bilgileri. Yasaklanacak gazete, dergi ve mecmua listesi.

Ekler arasında bulunan Özel Rapor Form talimatı ise dikkat çekici. G günü için Özel Rapor Formu darbenin bir çeşit geri bildirim yaptığını gösteriyor. Bütün komutanlıklardan G günü (yani darbe günü) 11:00 ile 18:00 arasında doldurup teslim etmeleri istenen formlarda subaylardan “Bölge Halkının harekât karşısındaki davranışını, Silahlı Kuvvetler personelinin harekât karşısındaki davranışlarını menfi ya da müspet olarak” değerlendirmeleri isteniyor. Yani bir nevi ordu bu formlarla kendi içinde bir ihbar mekanizması kurmuş.

 

Taraf, 31.01.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.