Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > CHP lideri Kılıçdaroğlu: Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek

Kılıçdaroğlu: Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimine dair, "Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Girerse bunlar olur" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimine değindiği konuşmasında, "Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Girerse bunlar olur. Çünkü din siyaset alanına girmez, farklı bir alandır. Herkesin inancına saygı göstermeli" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 

Terörle mücadele

Kılıçdaroğlu, "Terörsüz devralınan bir ülke, 14 yılda nasıl terör bataklığının içine sürüklendi, bunu unutmamak lazım. Soru sormalıyız, eğriyi doğrudan ayırmalıyız. Terörden şikayet etmek kolay ama sorun, şikayetin ötesinde. Türkiye’nin 70 ilinden IŞİD’e katılım varsa, bu terör örgütü de Türkiye’de taban tuttu demektir" diye konuştu.

Malî af kanunu

Kılıçdaroğlu, bütçe komisyonuna gelen mali af kanununu da eleştirdi. CHP lideri, "Bugün bir kanun teklifi görüşülecek. Daha önce torba kanundu, belli maddelere itiraz ettik geri çekildi. Plan bütçe komisyonunda arkadaşlarımız endişelerini dile getirdiler. Fakat komisyondan geçti. Mali af kanunu. Biz bir mali af kanunu çıkarılmasından yanayız ama yapılan düzenlemenin yanlış ve eksik yönleri var" diye söze başladı.

"AK Parti iktidarında 6 kez af kanunu çıkarıldı. Yani ortalama 2 yılda bir af kanunu çıkarıldı. İki yılda bir af kanunu çıkıyorsa, vatandaş vergisini ödeyemez hale geldiyse oturup düşünmemiz lazım" diye Kılıçdaroğlu, "2014’ün 9. ayında çıktı. O zaman 67 milyar liraydı. Bugün vergi açığı 90 milyar lira. Sosyal güvenlik primi 32 milyar liraydı 68 milyar liraya çıkmış durumda. Biz esnafın ödeyebileceği bir taksitlendirmeden yana olduğumuzu söyledik ama kabul görmedi" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, borcunu ödeyen mükelleflere ve Türkiye'ye getirilecek paranın kaynağının sorulmaması kararına da dikkat çekti:

İkinci nokta ise dürüst mükellef. Bütün ekonomik sıkıntılara rağmen bankadan kredi çekip vergi borcunu yatıranlar var. Adil devlet borcunu zamanında ödeyenlere kolaylık sağlamalı. Borcu olmayanın ödüllendirildiği mekanizmayı getirmemiz lazım. Ama şimdi vergisini zamanında yatıranların cezalandırıldığı bir süreci yaşıyoruz.

Bu teklifte asıl üzerinde durduğumuz madde, yurt dışından herhangi bir para gelirse, parayı kimin getirdiği belirsiz, kaynağı belirsiz, ben bu parayı aklarım. Para uyuşturucu parası mı, önemli değil, terör örgütlerinin parası mı, önemli değil. Türkiye’ye gelsin yeter ki.

Peki niye Türkiye’ye geliyor? Kara para aklamak için. Eğer Türkiye kara para aklayan ülke konumuna taşınırsa, dünyaya vereceğimiz çok hesap vardır. Bankalarımız için olağanüstü riskler olacaktır. Türkiye itibarını kaybeder, kara para cenneti olur. Hükümeti tekrar uyarıyoruz, bu şekilde yasalaşırsa ceremesi ağır olur."

'Camiye, kışlaya siyaset girmeyecek'

Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişimi oldu, etkilerini toplum üzerinden atmış değil. Bu darbe girişiminden çıkarmamız gereken dersler var. Siyaset kurumuna yeni pencereler açılmak zorunda. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Girerse bunlar olur. Çünkü din siyaset alanına girmez, farklı bir alandır. Herkesin inancına saygı göstermeli" diye konuştu.

AK Parti hükümetlerine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Gülen örgütünün devlete sızmasına dair, "Niçin göz yumdunuz, niçin gereğini yapmadınız bugüne kadar? Nutuk’ta Atatürk anlatır siyasetin orduya girmemesi gerektiğini. Orduyu sıcak siyasetin unsuru haline getirmek, Türkiye’yi felakete sürükler. Bugün geldiğimiz nokta odur" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"İkinci konu, bu darbe bize bir şey daha öğretti. Bilimsel, laik eğitimin önemini öğretti. Bir âlimin ölümü, bir âlemin ölümü demektir deniyor hadiste. Bilge insan bu kadar önemlidir.  Bilge insan eğitimle olunur. Eğer eğitimle yapabilirsek o zaman Türkiye büyümüş olur. Laik eğitimin olmadığı Türkiye’de, aklını kullanmayan bir düzende sistem değişmez.

Sadakatten söz ediliyor. Güzel bir kavram ama akılla birlikte güzel olur. Körü körüne sadakat bugünkü tabloyu hazırladı.

Bakara Suresi der ki “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” Neden oldu, niçin oldu, budur. İnancımız da bunu emrediyor. Birisine körü körüne bağlanıp sadece onun söylediğini yapmak, Allah’ın verdiği en değerli nimeti yok saymak demektir.

Siyaset kişisel çıkarlar için yapılmaz, ailenin çıkarları, bir cemaatin çıkarları için de yapılmaz. Siyaset, toplum için yapılır. Özveri alanıdır. Topluma adanmışlıktır. Bunu da artık siyaset kurumunun keşfetmesi lazım. Bir inanç grubuna devleti teslim edemezsiniz.

Siyaset, aynı zamanda özeleştiri ve geçmişi iyi analiz sanatıdır. Geçmişi iyi analiz etmezse bir toplum, tarihi tekrarlatır. Siyaset kurumu geçmişten ders almadığı için tarihi tekrarlatır. Nasıl oluyor da Türkiye tekrar bir darbenin eşiğine gelebiliyor? Demek ki geçmişten ders almayan siyaset kurumu var."

'Siyaset uzlaşma işi'

CHP lideri, "Siyasetin bir dayatma işi değil uzlaşma işi olduğunu da gösterdi bu darbe girişimi bize. Bir dayatma kültürü vardı bize, topluma ve medyaya. Girişim sonrası ne kadar yanlış olduğu görüldü. Darbe girişimi devlette liyakat sisteminin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Devleti bir gruba teslim ederseniz sonu böyle olur. Efendim 'bunlar devlete sızdı' diyorlar. Hayır, efendim, bunlar devlete bilerek istenerek yerleştirildi. Bu gerçeği bilelim" şeklinde konuştu.

'Direnme hakkımızı kullandık'

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

"Meclis başkanına ve bütün vekillere teşekkür ediyorum, sabaha kadar açık tuttular meclisi. Demokratik parlamenter sistemimizi daha güçlü hale getirelim, başka arayışlara girmek Türkiye’yi yeni felaketlere sürükler.

Demokrasiye koşulsuz sahip çıkmayı da öğretti bu darbe bize. Tanklarla bir halkın ezilemeyeceğini gördük. Halk olarak direnme hakkımızı kullandık. Bu kürsüde direnme hakkından söz ettiğimde eleştiri gelmişti.

Bu darbe girişimi bize Cumhuriyet’in kurucu değerlerinin önemini gösterdi. Osmanlı’da ümmet vardı, her kişi padişahın kuluydu. Vatandaş yoktu. Cumhuriyeti kuranlar biz ulusuz dediler. Şunu kimse unutmasın, bu ülkenin cumhurbaşkanı, bakanı, Cumhuriyet olmasa bu makamlara gelemezlerdi. Her sorunun bir kişiye götürülmesini Meclis de, partimiz de kabul etmez."

'Adalet kırıntısı varsa...'

Kılıçdaroğlu, "Sadece darbe girişimi değil, demokrasi üzerindeki her vesayete karşı çıkacağız. Demokrasiyi katıksız savunacağız. Ne darbe ne dikta, sadece demokrasi istiyoruz. Bu ülkede adalet kırıntısı varsa, Balyoz davası, Ergenekon davası ve askeri casusluk davalarında mağdur edilen o insanlara itibarları iade edilmeli" dedi.

"Darbe girişimiyle mücadele edilirken cadı avı başlatmamalıyız" diyen Kılıçdaroğlu, "Tüm darbelerden sonra olmuştur. Bürokraside bir ihbar furyası başlamıştır. Bu, son derece tehlikeli bir süreç" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, istifaları istenen dekanlara ve yargı bağımsızlığına da değindi:

"1500’den fazla dekan istifa etti. Bir tanesi de çıkıp, 'Bir dakika arkadaş, ben bilim insanıyım. Neden istifa edeyim' demiyor, diyemiyor. Bu atmosfer bilime zarar verir. Bir başka örnek, hakimin karşısına şüpheli geliyor. Hakim düşünüyor, 'Bu kişiyi tutuklamazsam cemaatçi sayılırım'. Kendini mecbur hissediyor."

OHAL uygulamaları

Kılıçdaroğlu, OHAL uygulamalarının amacını aşmasından endişe ettiklerini ifade etti:

"Devletin en önemli organlarına bu kişiler yerleşti. Bunlarla mücadele gerekiyor. Buna tereddüdümüz yok.  Endişemiz, OHAL’in amacını aşan şekilde kullanılması. Bu bizde kaygı yaratıyor. OHAL’i kullanıp, sonunda da uygulanacak düzenlemeler yapmanız, parlamentoyu yok saymaktır.

Bu devlet senin mi? Hepimizin. Sen yasama organını, millet iradesinin temsil edildiği birimi devre dışı bırakıp KHK’lar ile devleti yeniden yapılandıramazsın. Devletin yeniden yapılanması gerekebilir ama parlamentoya gelmeli, tartışmalıyız."

'Mete Han'dan bu yana bozulmadı'

Kılıçdaroğlu, "Mete Han’dan bu yana orduda hiyerarşi bozulmadı. Korunması lazım. Evet kardeşim, ben Türkiye Cumhuriyeti'nden yanayım. Orduyu nasıl savunuyorsam, Merkez Bankası’nı da öyle savunuyorum. Maliye’yi de öyle savunuyorum." ifadelerini kullandı.

Başkomutanlık tartışması

CHP lideri, "Başkomutanlık işine de değinmek istiyorum. Başkomutanlık görevi TBMM’nindir. Cumhuriyetin kuruluşundan beri Meclis, Başkomutan'dır. Gazi Meclis dememizin temel nedeni budur. Atatürk’e de Başkomutanlık yetkisi verildi. Ona 3’er aylık sürelerle, aralıklarla verildi. Bu yetkiyi TBMM vermiştir" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Meclis 4. kez yetki verirken Mustafa Kemal kürsüye çıkıp, 'Yasanın 2. maddesinde bana verilen yetkiler çok geniş, azaltılmalı' demiştir. Bu Meclisi kuran kişi kendi yetkilerini kısıtlayıp parlamentoyu güçlendirirken, birileri ortalarda "Ben Başkomutanım" diye gezinmesin. Cumhurbaşkanının sadece temsil yetkisi vardır. Meclis adına temsil. Bu yetki devredilmemiştir, bu Meclis’in namusudur. Bu Meclis Gazi Meclis’tir, yetkisini devredemez" diyerek sözlerini tamamladı.

aljazeera.com.tr, 02.08.2016


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.