Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > CHP lideri Kılıçdaroğlu: Onları (Can Dündar ve Erdem Gül) hapse atan yargıç, yargıç değildir

Kılıçdaroğlu: Haber yapan kişiyi hapse atan yargıç, yargıç değildir
Tutuklanan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Haber yapan kişiyi hapse atıyorsunuz, onu hapse atan yargıç, yargıç değildir. Vicdanında özgürlüğü hissetmeyen, medya özgürlüğünün ne olduğunu bilmeyen kişiye hakim, yargıç denilemez" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasında  basın özürlüğüne vurgu yapan CHP lideri, Tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e destek verdi. 

Dündar ve Gül'ü tutuklayan hakimleri de eleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasından şunlara vurgu yaptı:

İki gazeteci arkadaşımız, MİT tırları ile ilgili haber yaptı diye şimdi Silivri zindanlarında bekliyorlar. Tecritteler, tecritteler. Şöyle bir düşünelim bu haber yalan mıydı? Yüzde yüz doğru. Haberin tek cümlesinde bile çarpıtma yoktu. Gelin bir kanun çıkaralım beraber. Hiçbir gazeteci tutuklanmasın. Gazetecilerin tutuklanmasını kaldıralım. Yargılansınlar. Ama niye tutuklu yargılansınlar. Açık, net sayın Davutoğlu'na çağrıda bulunuyorum. Gerekirse bir yasal düzenleme yapalım biz kanun teklifini verdik. İsterseniz çekelim sizin verdiğiniz teklife destek verelim. Haber yapan kişiyi hapise atıyorsunuz. Onu hapise atan yargıç, yargıç değildir. Cumhuriyet hep bedel ödedi ama hep var oldu ama diktatörler baskıcı yönetimlerin hepsi tarihin çöplüklerinde. Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtarmak zorundayız.

Bizim gibi yarım demokrasilerde, uygar toplumların tanımladığı hibrit demokrasiyi yaşayan bir Türkiye'de ise medya özgürlüğünden söz edemeyiz. Medya özgür değil. Dikta yönetimlerine benzer bir kuşatma içinde medya. Dikta yönetimleri iki alana müdahale ederler. Bir yandaş, havuz medyası oluştururlar. Her söyleneni onaylayan bir medya. Halka doğru bilgi değil, güçlerin istediği bilgiyi, istediği dozda veren medya isterler. İkincisi objektif yayın yapan bağımsız medyayı baskı altına alırlar. Doğru haber yapmasın, beyler rahatsız olmasın diye. Medya patronlarına ağır cezalar verirler. Devlet bütün gücünü kullanarak medya patronunu cezalandırır. Elinde devletin sopası vardır. Ya benim dediğimi yapacaksın ya ben seni yaşatmayacağım der. Şu gazeteciyi beğenmiyorum neden bu gazetede yazıyor? Onu gazetenden, televizyonundan atacaksın derler. Türkiye'de onlarca örneği var. İşten atılan yüzlerce gazeteci var. Buna demokrasi diyoruz. Hangi demokrasi? Ankara'daki beylerin ileri demokrasisi diyoruz buna. Bu da yetmiyor. Medya kuruluşlarına yine devletin gücünü kullanarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla baskı kuruyor el koyuyorsunuz.   Ondan sonra çıkıp diyorsunuz ki 'Türkiye'de demokrasi var.' Hangi demokrasi? Yandaş medyaya her şey mubah. Her şey. Demokrasi, basın özgürlüğü bu mudur?

 "HABER YAPTI DİYE EĞER GAZETECİYİ HAPİSE GÖNDERİRSENİZ ORADA KIRMIZI ÇİZGİ SADECE LAFTA KALMIŞ OLUR"

Davutoğlu'nun basın özgürlüğüne verdiği cevap;  'Soru soran gazeteci evine gidebiliyorsa o ülkede basın özgürdür' diyor. Güzel. Soru soran gazeteci evine gidiyor da. Yazı yazan, haber yapan gazeteci, hapishaneye gidiyorsa o ülkede basın özgür müdür değil midir? Soru budur zaten. Haber yaptım diye hapishaneye gidiyorum ben. Basın özgürlüğü bizim kırmızı çizgimiz eyvallah. İtirazımız yok. Ama haber yaptı diye eğer gazeteciyi hapise gönderirseniz orada kırmızı çizgi sadece lafta kalmış olur. Gazeteci gerektiğinde, hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan kişidir dedik. Onun haberini yayınlayan organa da gazete diyoruz zaten.

"İKİ GAZETECİ ARKADAŞIMIZ, MİT TIRLARI İLE İLGİLİ HABER YAPTI DİYE ŞİMDİ SİLİVRİ ZİNDANLARINDA BEKLİYORLAR"

İki gazeteci arkadaşımız, MİT tırları ile ilgili haber yaptı diye şimdi Silivri zindanlarında bekliyorlar. Tecritteler, tecritteler. Şöyle bir düşünelim bu haber yalan mıydı? Yüzde yüz doğru. Haberin tek cümlesinde bile çarpıtma yoktu. Doğru haber yazıyor kamuoyunu aydınlatıyorsunuz, iktidarın yalanlarını 78 milyona, dünyaya duyuruyorsunuz benim yalanlarımı neden duyurdun diye ona ceza veriliyor. Bu mudur demokrasi, medya özgürlüğü? Hepimizin sorgulaması lazım.

 "YÜRÜRLÜKTEKİ DARBE ANAYASASINDA DEVLET BASIN HABER ALMA HÜRRİYETLERİNİ SAĞLAYACAK TEDBİRLERİ ALIR" DİYOR

Şu anda yürürlükte olan anayasa darbe anayasası. Basın özgürlüğü ile ilgili oradan bir cümle okuyayım; devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Yani medyanın özgürlüğünü koruyacak tedbirleri devlet alır diyor. Anayasa diyor. Hükümet ne yapıyor? Sen madem bu haberi yaptın ve bu haber doğru ben seni süründüreceğim.

 "HER BASKICI DÖNEMDE DE BEDEL ÖDEYEN TEK GAZETE CUMHURİYET'TİR"

Cumhuriyet gazetesi cumhuriyet ile yaşıt  olan bir gazete. Cumhuriyet Gazetesi, Türk medyasının akademisidir. Okuludur. Cumhuriyet her dönemde doğruları yazarak yoluna devam etmiştir. Her baskıcı dönemde de bedel ödeyen tek gazete Cumhuriyet'tir. 12 Eylül, 12 Mart'ta bedel ödemiştir. Gazeteciler zindanlara atılmıştır. İşkenceden geçirilmiştir. Yazarları öldürülmüş, katledilmiştir. Bedel ödemeye hala devam ediyor. Bu ülkede göstermelik bir demokrasi var.

 "HABER YAPAN KİŞİYİ HAPİSE ATIYORSUNUZ ONU HAPİSE ATAN YARGIÇ, YARGIÇ DEĞİLDİR"

Haber yapan kişiyi hapise atıyorsunuz. Onu hapise atan yargıç, yargıç değildir. Bütün yargıçlardan  özür diliyorum ona yargıç dediğim için. Yargıç değildir o. Vicdanında özgürlüğü hissetmeyen medya özgürlüğünü bilmeyen bir kişiye hakim yargıç denilemez. Hadi savcı tamam birilerinin savcısı cumhuriyetin değil. Birilerinin kölesi, sözcüsü. Onun getirdiğini aynen onaylıyor yargıç. Sen nasıl yargıçsın? Dünyadan nasıl haberin yok? Türkiye'yi dünyaya rezil etmeye senin ne hakkın var.

 "CUMHURİYET HEP BEDEL ÖDEDİ HEP VAR OLDU AMA DİKTATÖRLER BASKICI YÖNETİMLERİN HEPSİ TARİHİN ÇÖPLÜKLERİNDE"

Dünyadaki bütün medya kuruluşları Türkiye'deki bu gelişmelerden kaygı duyuyorlar. Cumhuriyet hep bedel ödedi ama hep var oldu. O diktatörler, baskıcı yönetimlerin hepsi gitti. Hepsi tarihin çöplüklerinde.

 "HER BİRİMİZİN SABAH GİDİP BASKI ALTINDA OLAN MEDYADAN BİRER GAZETE SATIN ALMAMIZ LAZIM"

Bir şey yapmamız lazım. Her birimizin sabah gidip baskı altında olan medyadan birer gazete satın almamız lazım. Cevap vereceksen diktatöre bunun  cevabı  budur. Lafla peynir gemisi yürümez destek vereceğiz. Baskı altında olan medyaya destek, moral vereceğiz.  Herkesin hiçbir ayrım yapmadan baskı altında olan gazetelere, gazetecilere sahip çıkması lazım.

 "AÇIK, NET SAYIN DAVUTOĞLU'NA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM BERABER KANUN ÇIKARALIM HİÇBİR GAZETECİ TUTUKLANMASIN"

Gelin bir kanun çıkaralım beraber. Hiçbir gazeteci tutuklanmasın. Gazetecilerin tutuklanmasını kaldıralım. Yargılansınlar. Ama niye tutuklu yargılansınlar. Açık, net sayın Davutoğlu'na çağrıda bulunuyorum. Gerekirse bir yasal düzenleme yapalım biz kanun teklifini verdik. İsterseniz çekelim sizin verdiğiniz teklife destek verelim.

 "TÜRKİYE'Yİ BU DEMOKRASİ AYIBINDAN KURTARMAK ZORUNDAYIZ"

Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından kurtarmak zorundayız. 21. Yüzyılın Türkiye'sine bu tablo yakışmıyor.  MİT tırlarında silahı sanki ilk kez Cumhuriyet  yazdı. Defalarca yazıldı, söylendi. Neden? Çünkü birileri dedi ki; onlar en ağır cezaya çarptırılacaklar bedelini ödeyecekler. Birileri dedi. Birilerini dediğini yasa kabul edip işlem yapan bir yargıç, savcı var. sorunumuz da burada başlıyor. O tırlarda silah olduğunu bizim milletvekillerimiz de defalarca dile getirdi. Gizlilik kararı alınan mahkeme dosyalarında, şoförlerin ifadelerinde var.

 "TUĞRUL TÜRKEŞ, 'YEMİN EDİYORUM, VALLAHİ, BİLLAHI O SİLAHLAR TÜRKMENLERE GİTMİYORDU' DİYOR"

Kabinede olan Tuğrul Türkeş, 'Yemin ediyorum, vallahi, billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu' diyor. AKP'nin bakanı söylüyor.  Kendi bakanına sormuyor haberi yapan gazeteciyi neden bu haberi yapıyorsun diye gazeteci hapise atılıyor. Türkiye'nin saygınlığına zarara veren bu sürecin sonlandırılması lazım.

RUS ASKERİNİN BOĞAZDAN FÜZELİ GEÇİŞİ

Eğer bu füze bilinçli olarak askerin omuzuna konulmuş ve görüntü verilmesi istenmişse bu Türkiye halkına yapılmış en büyük saygısızlıktır. Bunu asla kabul etmeyiz. Bunu yapan Rus yöneticilerin de oturup düşünmesi lazım. Görüntüyü, krizi bu noktaya taşımak Türk halkını tehdit etmek asla doğru değildir. Rus halkı ile asla bir sorunumuz yok. Ama yöneticilerin sağ duyu ile düşünmesi lazım. Bunu yaptığımız zaman Türkiye bu krizi aşar. Sorun krizin iyi yönetilemediği. Evet bir krizdir. Ciddi ve derin bir krizdir. Krizin iyi yönetilememesi asıl  sorundur. Rus uçağı vurulduktan sonra Cumhurbaşkanlığından açıklama Rus uçağını vurduk. Daha Genelkurmay açıklama yapmamış. Cumhurbaşkanlığı kaynakları açıklama yapıyor. 10 dakika sonra saat 10.50 Rus uçağını vurduk ama henüz milliyetini tespit edemedik. Bu ülkenin cumhurbaşkanı söylüyor bunu. Böyle bir çelişki olabilir mi?.

 "SARAYINDA TEZEK YAK BAKALIM NASIL YAKACAKSIN?"

Biz gerekirse tezek yakarız diyor. Olur sarayında tezek yak bakalım nasıl yakacaksın? Türkiye iyi yönetilmiyor sürükleniyor. Türkiye'yi bir krizin ortasına attılar şimdi hep beraber nasıl çıkacak diye bekliyorlar. Rusya ile bütün komşularımız ile ilişkilerimizin iyi olmasını isteriz.

 "HÜKÜMETİN YETKİLİLERİNİ, RUS YETKİLİLERİ SAĞ DUYUYA DAVET ETTİM"

Hükümetin yetkililerini, Rus yetkilileri sağ duyuya davet ettim. Kavganın zamanı değildir. Sağ duyu ile hareket etmek zorundayız. Akıl ve mantık ile çözmeliyiz daveti yaptım.

"FÜZE BİLİNÇLİ OLARAK ASKERİN OMUZUNA KONULMUŞSA TÜRK HALKINI TEHDİT ETMEK ASLA DOĞRU DEĞİLDİR"

Eğer bu füze bilinçli olarak askerin omuzuna konulmuş ve görüntü verilmesi istenmişse bu Türkiye halkına yapılmış en büyük saygısızlıktır. Bunu asla kabul etmeyiz. Bunu yapan Rus yöneticilerin de oturup düşünmesi lazım. Görüntüyü, krizi bu noktaya taşımak Türk halkını tehdit etmek asla doğru değildir. Rus halkı ile asla bir sorunumuz yok. Ama yöneticilerin sağ duyu ile düşünmesi lazım. Bunu yaptığımız zaman Türkiye bu krizi aşar.

 "ORTADOĞU'NUN LİDERLİĞİNE SOYUNACAKLARDI ORTADOĞU'NUN ŞAMAR OĞLANI OLDULAR"

Suriye'de demokrasi yok diye yapmışlardı. Önce kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi var mı? gazetecilere, yargıya bak. Devletin çivisi çıktı. Kalkmış Suriye diyorsun. Suriye'nin Rusya için ne kadar önemli bir ülke olduğunun farkına varamayan bir anlayış. Türkiye kaybeden tek ülkedir. Irak hükümeti Türkiye'yi tehdit ediyor 24 saatin kaldı diyor. Şu hale bak. Ortadoğu'nun liderliğine soyunacaklardı Ortadoğu'nun şamar oğlanı oldular. Her gelen tokat atıyor. Böyle bir ülke olabilir mi? Bölgesinde örnek olan bir ülke, nasıl bu hale sürüklendi?

 "KESİN HESAP KOMİSYONU KURALIM TEKLİFİNDE BULUNDUK"

Açıklamanın bir kısmı doğru bir kısmı eksiktir. Teklif yapıldığı doğrudur ama biz de onalar karşı bir teklif yaparak şeffaflıktan siz de biz de bahsediyoruz dedik. Bütçe kaynaklarının nerelere harcandığını biz merak ediyoruz. Kesin hesap komisyonu kuralım eski bütçede paralar nerelere harcandı adam gibi oturup görüşelim. Siz bu teklifimizi kabul ederseniz biz de teklifinizi kabul ederiz dedik. Kabul edilmedi yolsuzluklar ortaya çıkar diye.

 "CUMHURBAŞKANI İSEN OTUR OTURDUĞUN YERDE CUMHURBAŞKANI DEĞİLSEN ÇIKARSIN KARŞIMA BU KADAR AÇIK"

Son sözüm sayın Erdoğan'a, sayın Erdoğan yüzde 51 oyla seçildi Cumhurbaşkanı oldu. Bireysel olarak da parti olarak da cumhurbaşkanlığı makamına hep saygı gösterdik. Tarafsızlığı üzerine yemin etti. Şimdi kendisi tarafsız davranmıyor. Suriye konusunda bizim ne dediğimizi anlamadan bizi açıkça suçladı. Ana muhalefeti suçladı. Cumhurbaşkanı isen otur oturduğun yerde. Cumhurbaşkanı değilsen çıkarsın karşıma bu kadar açık. Namus ve şeref bu toplum için çok önemlidir. O kadar ki çocuklarımıza şeref adını veriyoruz. Namus ve şeref üzerine tarafsızlık konusunda yemin ettikten sonra namus ve şeref kavramını çöp sepetine atıp tarafsızlığını korumazsa söyleyecek çok şeyim var daha. Koruması lazım. Sayın Erdoğan senin için namus ve şeref kavramı nedir? Çık Allah aşkına anlat biz de öğrenelim.

Radikal, 08.12.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.