Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Erdoğan'dan Avrupa'ya Nabucco tepkisi

Erdoğan'dan Avrupa'ya Nabucco tepkisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nabucco projesiyle ilgili Avrupa'ya tepki gösterdi; "Nabucco'yu imzaladık. 6 yıl geçti. Niye adım atamadık? Sen para çıkaramazsan, tedariği halletmezsen bu iş yürümez. Sonra faturayı bize kesiyorlar" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nde bir konuşma yaptı. Konuşmasında göç ve terör konularına ağırlık veren Erdoğan, konuşmanın sonunda enerji ve küresel ekonomi konularına değindi. Erdoğan, terör sorununun köklerine inilemediği sürece saldırıların devam edeceğini söyledi. Göçmenlere yönelik saldırıları hatırlatarak Müslüman ülkelerin aşırılıkla mücadele çabalarına Batılı liderlerin de katılması çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı, enerji meselesiyle ilgili Avrupa'ya da tepkiliydi. Bir türlü hayata geçemeyen Nabucco boru hattı projesiyle ilgili eleştirilerini sıraladı.

"Şimdi AB'ye sesleniyorum: Biz sizinle Nabucco'yu imzaladık. 6 yıl geçti. Niye adım atamadık? Sen para çıkaramazsan, tedariği halletmezsen bu iş yürümez. Sonra faturayı bize kesiyorlar. Bizim her şeyimiz hazır. Biz transitiz, tüketimimiz de hazır. Ama sen parayı getirdin mi? Bak Azerbaycan adımı attı, biz de el ele verdik, inşaatlar devam ediyor.

Dönem başkanlığını yürttüğümüz bu süreç içinde enerji konusunu ön plana ilk kez biz çıkardık. Bu salonda enerji toplantısı yaptık.

G-20 olarak hedefimiz dengeli, güçlü, kapsayıcı bir büyümeyi tesis etmektir. Küresel ekonomideki yavaş toparlanma yeni risklere işaret ediyor. Büyüme stratejilerinin uygulamaya konulması büyük önem taşıyor. Enerji olarak da hiçbir şeyi boşa çıkarmamız gerekiyor. Esen rüzgârdan, güneşten gelen enerjiyi her halûkârda yapmamız lâzım. Bizim suyumuz aslında fazla değil ama sular akar denizle buluşurdu. 'Su akar Türk bakar' diyorlardı. Dedik ki bu böyle olmaz. Bunu değiştirdik, 'Su akar Türk yapar'a dönüştürdük. Ve yoğun bir şekilde hidroelektrik santrallere ağırlık verdik. RES ve diğer enerji alanlarında da hızlı adımlar atıyoruz.

Yatırım ihtiyaçlarını sadece kamu kaynaklarını kullanarak karşılamamız mümkün değildi. Bu noktada özel va kamu ortaklığını hayata geçirmemiz oldukça önemliydi."

'Türkiye yalnız bırakıldı'

Gelir dağılımdaki adaletsizlik, fakirlik ve iç çatışmalar sebebiyle büyük göç dalgalarının yaşandığına değinen Erdoğan, "Hiç kimse yaşanan insanî krizlerden kendini tecrit etme hakkına ve lüksüne sahip değildir" dedi:

"Göçmen meselesi başta olmak üzere bu sorunların ağır sonuçlarıyla yüzleşiyoruz, malesef Türkiye insanî krizler karşısında verdiği onurlu mücadelede yalnız bırakıldı. Yaklaşık beş yıldır Suriye ve Irak'tan gelen iki buçuk milyon göçmenin ekonomik ve sosyal yükünün tamamını ülke olarak biz sırtlandık. Sadece Suriye'den gelen göçmenlere kamplarda verilen hizmet için harcadığımız para 8,5 milyar dolardır. Bu kamplarda iki yüz 80 bin kişi yaşıyor, bunun dışındakiler ülkemizin değişik şehirlerine dağılmış vaziyette. Sadece İstanbul'da yaklaşık beş yüz bin göçmen yaşıyor, bunun sosyolojik trabmalarını düşünebilğyor musunuz? Hem o gelenlerde meydana gelen travma hem de bizim tolumumuzda meydana gelen travma...

"Acaba devletler Türkiye bunun hakkından gelir deme lüksüne sahip mi? Başının çaresine baksın ne olursa olsun deme lüksüne hiçbirimiz sahip değiliz. Biz 35 yıldır terörle mücadele ettik hem de bu göçmenlere kapımızı kapamadık, çünkü varil bombaları altındaki o insanlara kapımızı kapayamazdık."

Avrupa'ya yaşanan göçmen akınının Türkiye'nin önemnini ortaya çıkardığına değinen Erdoğan, AB ile etkin işbirliğinin derin bir etkisi olacağınu söyledi.

'Avrupa ülkeleri sorunu derinleştirdi'

Erdoğan konuşmasında göç ve terör konularına yaklaşımı nedeniyle Avrupa ülkelerini eleştirdi:

"Uluslararası toplum, bilhassa Avrupa ülkeleri bu sorunu görmezden gelmekle kalmadı krizin daha da derinleşmesine yok açacak bir tutum içine girdi. Paris'te yaşananlar hem terörizmle mücadele hem de göçmenler konusunda bizi yeni bir yol ayrımına getirdi."

'Dinin diğer mensuplarına böyle yaklaşım gösteremeyiz'

G-20'de bu konunun görüşüldüğünü ve tüm ülkelerin teröre karşı birlikte mücadele etme kararı aldığını hatırlatan Erdoğan, G-20'de dile getirdiği terör örgütlerinin İslam diniyle ilgisi olmadığı sözlerini de yineledi:

"Ben bir Müslümanım, İslam 'sin' kelimesinden türemiştir, yani Arapça 'barış' anlamına gelmektedir. Barış dini olan İslam'ı gölgeleyen DAEŞ denen bir terör örgütü var. Bu nereden türedi? El Kaide'den.

Bunun yanında ülkemin içinde PKK gibi, Suriye'denin kuzeyinde PYD, YPG gibi terör örgütleri var. Afrika'da Boko Haram var. Tüm bunlar hangi dinden olursa olsun, hiçbir dine o dinin olumsuz kötü insan tipleri üzerinden yargılama yapamayız, yapmamalıyız. O dinin diğer mensuplarına asla böyle bir yaklaşım gösteremeyiz. Bunlar Müslümanların arasından çıtkığı gibi Hristiyanların, Musevilerin arasından da çıkar, mezheplerin içinden birçok çıkanları var."

"Paris'te bitti mi? Başka bir yerde de bu kapıyı çalar"

Erdoğan 'mensubu bulunduğu dinin içinden çıkan teröristleri şiddetle kınadığını' söyledi, tüm istihbarat örgütlerini birlikte çalışmaya çağırdı. Müslğman ülkelerin liderlerinin aşırıcılıkla mücadele sözü verdiğini hatırlatarak, aynı tutumu göstermesi çin Avrupalı liderlere çağrıda bulundu:

"Bugün Ankara'da bizim kapımızı çalan, bunu geçenlerde söyledim yarın da sizin kapınızı çalar diye bakın Paris'te çaldı. Fakat Paris'te bitti mi? Başka bir yerde de bu kapıyı çalar, bu tavrı uluslararası tavır olarak ele almalıyız.

"G-20 zirvesine katılan, nüfusu Müslümanlardan oluşan ülkelerin liderleri olarak aşırıcılığa karşı birlikte kararlı mücadele verme konsunuda hemfikir olduğumuzu gördük.

"Avrupa Birliği başta olmak üzere Müslüman azınlığa bu ülkelerde giderek önyargılı dışlayıcı bir havanın yayılmakta olduğunu görüyoruz. Bizler Paris saldırısını tüm samimiyetimizle kınarkan çeşitli ülkelerde Müslümanlara yönelik saldırı haberleri almaya başladık. Bilhassa göçmenlere yönelik tutumların sertleşmesi, yaşanan insanî dramı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır, tüm liderleri toplumlarına sağduyu çağrısı yapmaya davet ediyoruz.

"Avrupa'daki fanatik akımların önüne geçilmediği sürece yeni saldırların yaşanması kaçınılmazdır, en büyük tehdit budur. Biz Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı devlet lerin liderleri olarak aşırıcıkla mücadele ederken her türlü aşırıcılığı lanetliyorum, kınıyorum. Diğer ülkelerden de benzer yaklaşımı kendi toplumları için beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyoruz."

'Hâlâ Esed gitsin mi gitmesin mi tartışılıyor'

Erdoğan, yaşanan terör saldırılarından Esed rejiminin sorumlu olduğunu, 'devlet terörü estirdiğini' söyledi:

"Devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar en azın onun kadar suçludur, varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla katledilen 380 bin Suriyeli bir istatistşkik değil, her biri bir candır, insandır. Hala gitsin mi gitmesin mi, bunu tartışmanın tüm Suriye halkına değil insanlığa ne tür bir mesaj olduğunu çok iyi değerlendirmemiz lâzım.

"Saint Petersburg'da  yaptığımız G-20 zirvesinde neyi tartıştık biliyor musunuz? Kimyasal silahların kullanılıp kullanılmaması meselesi. Tamam kullanıldı da kaş kişi öldü? Bin beş yüz. Konvansiyonel silahlarla o zaman yüz yirmi bin kişi ölmüştü. Konvansiyonel silahlarla öldürülenleri bir kenara koyup 'kimyasal silahları da kanun var deyip cezalandırmamız lâzım' diyorlar. Tamam da yüz yirmi bin kişi ölürken bu konvasniyonel silahları Suriye'ye kim verdi? Üzerinde neden durmuyoruz, netice ölümse sebep ne olursa olsun hepsi bu neticenin sorumlusudur."

'DAEŞ ile PYD'nin farkı yok'

Erdoğan terör örgütlerinin Esed rejimine destek verdiğini, rejimin IŞİD'den petrol aldığını, YPG'yi de desteklediğini söyledi:

"DAEŞ'le PYD'nin, YPG'nin hiçbir farkı yoktur, YPG'yi Esed desteklemektedir. Ama düne kadar oradaki Kürtlere düşmandı Esed. Bizim görüşmelerimizin iyi olduğu zamanlarda Suriye'deki Kürtlere kimlik kartını vermiyordu, biz diyorduk ki 'ne yapyorsun?' Baskı yapıyorduk vermiyordu, şimdi baya kuzu sarması oldular. DAEŞ'le mücadele adı altında PYD'ye destek veren bu örgüte aynı nazarla bakmayan herkes bir şekilde terörizme müsamaha gösteriyor demektir."

aljazeera.com.tr, 19.11.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.