Gündem
Gündem > Ekonomik Gündem > Bilirkişi raporundaki 7 yalanBilirkişi raporundaki 7 yalanKoza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanmasına sebep olan bilirkişi raporundaki yalan bilgiler kamuoyunda alay konusu olmaya devam ediyor. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından Koza İpek Holding şirketlerine kayyum atanmasına dayanak gösterilen bilirkişi raporu ise skandallarla dolu. Raporda altın üretimi, sahte belge, holding yapısı, kara para ve MASAK raporu konusunda yalan bilgilerin yer aldığı görüldü. YALAN: MASAK suç bulamayınca devre dışı bırakıldı GERÇEK: Kararın bazı bölümlerinde “MASAK tarafından yapılan tespitler” deniyor. Ancak gerçekte MASAK tarafından işlemlerin suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu olduğunu gösteren bir rapor bulunmuyor. Hâlihazırda daha önceki arama kararının da gerekçelerinden birisi olan MASAK analiz raporu, iddiaların daha detaylı incelenmesini talep eden ve herhangi bir suç unsuru tespiti yapılmadan hazırlanmış bir derleme rapor. CMK 133. madde kapsamında bir işlem yapılabilmesi için, suçun bir şirket faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüpheye ihtiyaç bulunuyor. Bu konuda ise MASAK tarafından suç işlendiğini gösteren herhangi bir rapor bulunmuyor. YALAN: Altın üretimi tespiti, yerinde yapılabilir GERÇEK: Karara gerekçelerden birisi, gerçek altın üretiminin tespit edilmesi için anlık tespitlere ihtiyaç olduğu ve bu konuda kurum beyanları dışında hiçbir veri olmadığı bilgisidir. Söz konusu verilere ulaşmak için kayyum atanması değil, uzman kişiler tarafından kurumun madenlerine giderek anlık tespit yapmak yeterlidir. Buna engel herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır. YALAN: SPK'dan yetki gasbı GERÇEK: Bilirkişiler tarafından SPK tarafından yapılması gerekenlerin yapılmadığı iddia edilmiş ve karara gerekçe olarak gösterilmişti. SPK suçlarında cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturmaya başlanabilmesi için SPK tarafından suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Böyle bir hüküm varken diğer olaylarda olduğu gibi, konunun otoritesi kurumaların yerine geçerek yetki gasbı yapılması hukuka aykırıdır. YALAN 4: Yasal görünümlü ama... GERÇEK: Yurtdışından gelen paraların yasal göründüğü ancak içeriklerinin tespit edilemediği ifade edilmişti. Bir işlemin içeriği tespit edilemiyorsa, öncelikle bu işlemi yapana sorulur. Cevap gelmezse işlemin tarafı olan yurtdışındaki kuruma ya da bağlı olduğu devletin ilgili kurumlarına sorulur. Bu işlemler yapılmadan kasıtlı olarak bunu gerekçeye dönüştürmek suç uydurma suçudur. YALAN: Sahte belge iddiası GERÇEK: Kurumun örtülü kazanç sağladığı yönünde ve kullandığı belgelerin sahte olduğuna dair bilirkişilerin tespitleri olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Söz konusu iddiaların gerçek olup olmadığını tespit edecek olan kurum Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı'dır. Söz konusu kurum müfettişleri tarafından vergi incelemeleri sırasında bu tespitler yapılamamışken, konunun uzmanı olanlar bu konularda rapor yazmamışken, yetkisiz kişiler tarafından raporlar yazılması hukuk katliamıdır. Ayrıca bu vergisel iddiaların kanıtlanmamasına rağmen, velev ki doğruluğu kabul edilse bile bunlar hakkında ancak ve ancak vergi salınabilir ve vergi ziyaı cezası kesilebilir. Bunlar hürriyeti bağlayıcı bir cezayla cezalandırılmadıkları için de suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçunun öncül suçu da olamazlar. YALAN: Himmet için sahte gerekçe GERÇEK: Kararda himmet paraları altın üretiminden elde edilmiş para olarak gösterildi. Altın üretimiyle ilgili rakamların gerçek olup olmadığının tespiti için başka bir paragrafta kayyum atanmasına gerekçe oluşturulurken, başka bir paragrafta bilirkişiler gerçek olmayan altın üretim rakamlarını tespit ettikleri gibi, bunların yerine konulan himmet paralarını da tespit etmişler ve kara para aklama suçunun işlendiği sonucuna varılmış. Bu çelişkili durum da gösteriyor ki, bilirkişiler ve savcı, kayyum atanması için sahte gerekçe oluşturmuşlar. YALAN: Bilirkişi, holdingi bilmiyor GERÇEK: Koza İpek Holding hakkında rapor düzenleyen şahıslar, şirketlerin ortaklarının hep aynı olduğu ve aynı adreste oturduğu tespitini yapmış. Bu uzmanlara göre, Türkiye‘de holdinglere bağlı şirketlerin farklı ortaklara sahip olması ve mutlaka farklı adreslerde yer alması lazım. Görev verdikleri şahıslar holdinglerin nasıl örgütlendiğini ve ne anlama geldiğini bile bilemeyecek kadar kötü bilgi birikimine sahip görünüyor. Zaman, 29.10.2015 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |