Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Yalçın Akdoğan: Türkiye'nin seçime gitmesinin tek sorumlusu Bahçeli

 Yalçın Akdoğan: Türkiye'nin seçime gitmesinin tek sorumlusu Bahçeli
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, erken seçime gidilmesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutan MHP lideri Bahçeli'yi eleştirdi. Akdoğan "Türkiye'nin seçime gitmesinin tek sorumlusu vardır, o da Sayın Bahçeli'dir" dedi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, NTV'deki programda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İlk kez geçici bir seçim hükümetinin kurulduğunu ve yeni bir teamülün oluşacağını belirten Akdoğan, bu durumun bütün koalisyon görüşmeleri sürecinin normal akışında işlerin bir yere varamadığı, bütün opsiyonların tükendiği için ortaya çıktığını ifade etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü konuşmasında "ülkenin seçime gitmesinin sorumluluğunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da gördüğünü" söylemesine değinen Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin seçime gitmesinin tek sorumlusu vardır, o da Sayın Bahçeli'dir. O dönemde koalisyona kapıyı kapatan Sayın Bahçeli'dir. Başbakanımızın yaptığı çağrıya da karşılık vermedi. Açıkça Sayın Başbakanımız ile görüşmede 'Meclis'e böyle bir erken seçim önerisi getirirseniz biz katılırız ve hayır oyu veririz' dedi. Siz bütün kapıları kapatacaksınız, bu kapıları kapattığınız için bütün opsiyonlar tükenecek, Türkiye seçime gidecek, seçim hükümeti kurulmasın diye yapılan önerileri de kabul etmeyeceksiniz ondan sonra da 'HDP ile yan yana oturdunuz'. O zaman siz AK Parti, HDP ile yan yana otursun diye Türkiye'yi bu noktaya getirdiniz. Seçimin sorumluluğu da geçici seçim hükümetinin kurulmasının vebali de Sayın Bahçeli'ye aittir."


'Yazılı metin okurken tam bir canavara dönüşüyor'
Yalçın Akdoğan, Bahçeli'nin bugünkü konuşmasına işaret ederek, "Kişi olarak çok beyefendi birisi ama yazılı metin okuduğu zaman tam bir canavara dönüşüyor, tam bir kişilik bölünmesi hali var. Bugünkü konuşmaları yenilir yutulur laflar değil, bu tam bir küfürname gibi açık küfürler sıralıyor. 'Şerefsizler, ahlaksızlar' diyor, Sayın Cumhurbaşkanı'na 'haysiyetsiz' diyor. Burada bir siyasi terbiye sorunu var. MHP gibi büyük bir hareketin başındaki bir insan nasıl böyle küfürler sıralayabilir? MHP'yi esir alan bir genel başkan var. Herkes onun ağzına bakıyor, tek adam mantığıyla MHP'yi uçurumun kenarına getirmiş bir kişiden bahsediyoruz. Eğer HDP'liler bugün kabineye giriyorsa bunun siyasi vebali Sayın Bahçeli'ye aittir" dedi.
Bahçeli'nin kendileri hakkında "yalan söylüyor" iddiasında bulunduğunu belirten Akdoğan, "MHP ile sanki koalisyon kurulamadı" diye yansıttığını ve bunun yalan bir ifade olduğunu söyledi.


'Bugünkü güvenlik konsepti tamamen hukuk içerisinde'
Çözüm Süreci'nin ve 'terörle mücadele süreci'nin de eleştirilebileceğini belirten Akdoğan, ancak toptancı reddetmenin bir çıkış olmadığını kaydetti.
Hükümetin, PKK eylemleri neticesinde 'terörle mücadeley'i etkin şekilde başlattığını, bunu devam ettirmek durumunda olduğunu ifade eden Akdoğan, "Bu, savaş meraklısı olmak falan da değildir. Her yöntemi deneyen bu hükümettir. 1990'lardaki terörle mücadele konsepti şu anda uygulanmıyor. Bugün hukuk içinde bir mücadele var. Hükümet ne reformlardan vazgeçmiş durumda, ne hizmet ve yatırımları bırakmış durumda, ne Kürt vatandaşlarımızı kucaklamayı terk etmiş durumda, ne de paradigmayı değiştirmiş, güvenlikçi yaklaşıma savrulmuş durumda. Hükümet durduğu yerde duruyor. Bugünkü güvenlik konsepti tamamen hukuk içerisinde vatandaş ile teröristi birbirinden ayıran, vatandaşın hak ve hukukunu geliştirmeye çalışan, ona hizmet götüren ve kucaklayan ama buna kasteden, bu süreçlere de kasteden teröristlerle mücadeleyi sürdürmeye çalışan bir anlayıştır" diye konuştu.
"Operasyonların neden daha önce yapılmadığı" sorusunu yanıtlayan Akdoğan, Kobani olaylarından bu yana bu tür şeylerin yapıldığını, bunların hepsine müdahale edildiği aktardı. "Müdahale edilmedi" denilmesinin doğru olmadığını dile getiren Akdoğan, "'Terör şehre indi' deniliyor. Bu ülkede 30 yıl önce atılan gazete manşetidir. 'Terörist, eşkıya şehre indi'. Terörist şehre ilk defa inmiyor, geçmişteki olumsuzluklar unutuldu. 'Geçmişte sanki her şey çok iyiydi, böyle durup dururken bunlar yaşandı' gibi düşünülüyor. Bunların üzerinden çok mesafeler alındı. Çözüm Süreci'nde de çok mesafeler alındı. Burada bir güvenlik açığı oluştu. Çok sebep sayılabilir. İyi niyetli olarak süreç zarar görmesin diye biraz geri duran bürokratlar olabilir. Ama çok sabotajlar da oldu. Paralel yapının sabotajları oldu" ifadesini kullandı.


"Tam anlamıyla bir eylemsizlik şart"
Akdoğan, "Terör örgütünün müzakereye dönmeye ve ateşkese hazır olduğuna" dair açıklaması ile ilgili soru üzerine, bu noktada bir güven sarsılması bulunduğunu vurguladı. HDP'nin bu süreçte sırf siyasi hesaplarla barajı geçmek için eksen kayması yaşadığını, sürecin düşmanlarıyla işbirliği yaptığını söyleyen Akdoğan, HDP'nin AK Parti'yi devirme projesinde kendisini kullandırttığını savundu.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, şöyle devam etti:
"Benim o sözlerim, 'AK Parti varsa süreç var'. İşte gördük ne oldu. AK Parti tek başına olmadıktan sonra Türkiye'de hükümet kurmak da zorlaşıyor, Çözüm Süreci'ni yapmak da zorlaşıyor. Benim yönelttiğim eleştiriler de sürecin selameti içindi. Siyasi bir hesap değildi. Bu kadar uğraşmışız, bu kadar emek vermişiz, süreç bozulmasın istiyoruz. Ama görüyoruz ki onlar başka bir kirli işin içine giriyor, sırf siyasi bir takım hesaplarla. Eleştirilerimiz ona karşı. Kim yapacak bu süreci. AK Parti olmazsa kim yapacak. Bu bir tehdit falan değildi. Bugün bunu görüyoruz, yaşıyoruz. Yani bu, 'AK Parti iktidar olamadı, bu yüzden işte terörle mücadele güvenlik konseptine kaydı'. Bu yaklaşım da doğru değil. Bu olayları başlatan PKK'dır. AK Parti iktidarı pozisyonunu korumaktadır ama burada bir güven sarsılması yaşanmıştır. Burada örgüt hiçbir sözünde durmamıştır. Türkiye'yi terk etmemiştir, 'eylemsizlik' demiştir, eylemsizlik de karakol basmanın dışında hiçbir şeye uymamıştır. Baskı ve şiddet, yol kesme, adam kaçırma hepsini yapmıştır."
Akdoğan, bu noktada tam anlamıyla bir eylemsizliğin gerçekleşmesi gerektiğini belirterek, "Eylemsizlik derken her yönüyle baskı ve şiddet uygulamayacak, yol kesmeyecek, adam kaçırmayacak, silahlanmaya gitmeyecek, tam anlamıyla bir eylemsizlik şart. İkincisi Türkiye'yi terk etmeleri şart" dedi.
"Devlet yetkilileri veya HDP heyetinin İmralı ile temasının düşünülüp düşünülmediği" yönündeki soruya ise Akdoğan, şu anda hükümet kurma sürecinin yaşandığını, siyasi iradenin şekillenmesinin ardından bu meselelerin ele alınacağını kaydetti.
Akdoğan, "Devletin ilgili birimleri bu görüşmeleri ihtiyaç duydukça yapar. 1990'larda yapmıştır, MHP'nin iktidar ortağı olduğu 2000'li yıllarda da yapmıştır. Devlet ilk defa görüşmüyor. Her iktidar döneminde, 1990'larda, 2000'li yıllarda, AK Parti yokken, devletin ilgili birimleri, bu asker olabilir, MİT olabilir, bu tür görüşmeler yapmıştır. İhtiyaç duyduğu takdirde devletin ilgili birimleri bunu değerlendirir. Ama HDP'liler, daha önce bildiğimiz süreç yaşanır mı yaşanmaz mı, burada ciddi bir güven bunalımı var. Birtakım gelişmelerin yaşanması ve bunu bizim görmemiz lazım" diye konuştu.

aljazeera.com.tr, 25.08.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.