Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon’da 3 tahliye kararı

Ergenekon’da 3 tahliye kararı

 

“Ergenekon” davasının 11 aydır tutuklu bulunan sanıkları Noel Baba Barış Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Karabulut, Gazeteci-Yazar Vedat Yenerer ve emekli Astsubay Orhan Tunç’un tahliyesine karar verildi.

 

İSTANBUL - İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Köksal Şengün alınan kararları açıkladı. Başkan Şengün, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirilen süre ve suç vasfının değişme ihtimalini dikkate alarak tutuklu sanıklardan Muammer Karabulut, Vedat Yenerer ve Orhan Tunç’un tahliyelerine karar verildiğini belirtti. Mahkeme, bu sanıklara yurt dışına çıkış yasağı konulmasını karara bağladı. Karabalut, Yenerer ve Tunç, 26 Şubat 2008 tarihinde tutuklanmışlardı.

 

Tahliyelerine karar verilen Muammer Karabulut, Vedat Yenerer ve Orhan Tunç cezaevinden ayrıldı.

Tahliye işlemlerinin tamamlanmasının ardından bir araçla Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin çıkışına bırakılan gazeteci Vedat Yenerer, emekli astsubay Orhan Tunç ve Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Karabulut, yakınlarının “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganıyla karşılandı.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yenerer, tahliyeyi “gecikmiş bir karar” olarak nitelendirdi.

Yenerer, “Biz utanmıyoruz. Bize bu kirli oyunu oynayanlar utansınlar. İçimizdeki Atatürk sevgisini, içimizdeki vatan sevgisini, üniter yapıya, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne olan inancımızı değiştirmeye, bize bu oyunu oynayanların yedi sülalesinin gücü yetmez” dedi.

“Biz tahliye olduk, ama kalbimiz içeride kaldı” şeklinde konuşan Yenerer, “çok değerli, trafik cezası bile almamış tertemiz insanların cezaevinde olduklarını” söyledi.

“Bu insanların alçakça suçlandıklarını” savunan Yenerer, “Yüce Türk adaletine güveniyoruz. Biraz gecikmiş de olsa hak yerini buldu, ama bundan sonraki mücadelemiz devam edecek. Ben mahkemede bir şey söyledim; benim hayatımdan 11 ay aldılar, yakınlarımdan, ailemden sevdiklerimden 11 ay çaldılar. Çalanların sırtından ceketlerini alana kadar hukuk mücadelem devam edecektir” diye konuştu.

Orhan Tunç da “İçerideki kahramanlar çok mutlular. Hiçbir sıkıntıları yok. Çok sevindiler biz çıktık diye” şeklinde konuştu.

“Hırsızlık, arsızlık” yapmadığını, “Önce vatan” dediğini ve bu nedenle cezaevine girdiğini söyleyen Tunç, “Cumhuriyet savaşçıları” olduklarını, “Mustafa Kemal’in ilke ve inkılaplarıyla Türkiye’nin bütünlüğünü düşünmekten başka bir şey yapmadıklarını” anlattı.

Tunç, “11 aydan beri kendilerini suçlayanları, her türlü iftirayı atanları Allah’a havale ettiğini” söyledi.

Muammer Karabulut da Antalya’da gözaltına alındığını, İstanbul’da çıkan “lobi” belgesi nedeniyle suçlandığını belirterek, 12 duruşmalık bir hukuk mücadelesinden sonra iddia makamının da bu durumu kabul ettiğini kaydetti.

Tahliyesinde bunun etkili olduğunu düşündüğünü belirten Karabulut, “Ama 11 ay boyunca neden tutuklandığımı bilmiyorum. Şunu biliyorum; Ergenekon davası ya da uydurması açıkça Türk milletini esir almak için yapılmıştır. Ben de burada Türk Milleti adına esirdim” dedi.

KERİNÇSİZ’DEN SUÇ DUYURUSU TALEBİ
“Ergenekon” davası kapsamında tutuklu yargılanan avukat Kemal Kerinçsiz, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün internet sitesinde “Ergenekon Terör Örgütü” ve kısaltması olarak da “ETÖ” ibarelerinin kullanılmasına ilişkin suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde taleplerini bildiren sanıklardan Muzzaffer Tekin, “Doğu Perinçek’ten sonra söz alıp konuşmanın heyecanını ve zorluğunu taşıyorum. Burada 2 gündür tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz. Bismil’de o insanları ellerinde Türk bayraklarıyla toplayan o yüce insan ve ekibini kutluyorum. Zatıalileriyle sanık sandalyesinde bile olsa aynı davada olmanın gururunu duyuyorum” diye konuştu.

Savcıların soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğini öne süren Tekin, bu konuda eleştirilerde bulundu.

Dava ve soruşturmaya ilişkin yayınları eleştiren ve albay Abdülkerim Kırca’nın da hakkındaki yayınlar nedeniyle intihar ettiğini savunan Tekin, “Bu vesileyle ruhun bir kez daha şad olsun kahraman Abdülkerim Albayım. Bu ülkenin gerçek sahipleri seni hep minnetle anacaklardır” dedi.

Tekin, hiç bir şey gizlemediğini ancak savcıların bazı şeyleri gizlemeye çalıştığını öne sürdü.

Muzzaffer Tekin, operasyonların bazı insanlarda hafıza kaybına neden olduğunu söyleyerek, “Ergenekon lafı geçtiğinde neredeyse eşler bile birbirini tanımadıklarını söyleyecekler” dedi.

Tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in 8 Ocak 2009 tarihli duruşmadaki beyanlarını eleştirerek, bu beyanların savunmanın yanında mahkemeye de yapılan bir saldırı olduğunu düşündüğünü kaydetti.

Tuncay Güney’in telefonlarının dinlenmesi konusunda karar bulunduğunu ancak tapelerin dosyada olmadığını belirten Kerinçsiz, tapelerin getirtilmesini istediklerini bildirdi.

Kerinçsiz, 9 No’lu gizli tanığın beyanlarının bazı bölümlerini aldığını belirterek, diğer bölümlerin de verilmesini istedi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün internet sitesinde “Ergenekon Terör Örgütü” ve bunun kısaltması olarak “ETÖ” ibarelerinin kullanıldığını belirten Kerinçsiz, henüz böyle bir örgütün varlığına ilişkin mahkemece alınmış bir karar bulunmadığını kaydetti.

Kerinçsiz, bu şekildeki yayınla sanıkların adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini savunarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün bu şekilde bir yayın yapmasının da sorumluluğuna uygun düşmediğini söyledi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün bu yayınlarına ilişkin suç duyurusunda bulunulmasını ayrıca idari soruşturma yapılmasını istediğini belirten Kerinçsiz, bu talebin kabul edilmemesi durumunda dilekçesinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini talep etti.

Tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk, 8 Ocak 2009 tarihli duruşmada savcı Zekeriya Öz’ün akli dengesinin araştırılması yönünde bir talebi olduğunu belirterek, bu isteminin karara bağlanmadığını kaydetti.

Talebinin ciddi bulunmamış olabileceğini, oysa ciddi bir talep olduğunu söyleyen Öztürk, kişilerin kendilerindeki rahatsızlıkları fark edemeyebileceğini ifade etti.

Öztürk, Savcı Öz’ün akıl sağlığının yerinde olup olmadığının, zeka seviyesinin savcılık yapmaya yetip yetmediğinin ve ceza ehliyeti bulunup bulunmadığının araştırılması yönündeki talebini tekrar ettiğini belirterek, ciddiye alınması istedi.

Tutuklu sanık Behiç Gürcihan, “Üzerimize yığılan dalgalar göz önüne alındığında sizden adalet beklemek için erken olduğunu biliyorum. Ancak geçen süre düşünüldüğünde benim için de her gün biraz daha geç. Tahliyeme karar verilmesini istiyorum” dedi.

Diğer bazı tutuklu sanıklar da söz alarak tahliye talebinde bulundu.

GÜNEY HAKKINDA YAKALAMA KARARI TALEBİ
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’in avukatı Tolga Akalın, Tuncay Güney ile ilgili Kanada adli makamlarına tebligat yapılıp cevap gelmemesi durumunda bir yakalama kararı çıkarılması gerektiğini, ancak savcılığın Güney’e reva görmediği yakalama kararını emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve eski milletvekili Turan Çömez hakkında hemen çıkardığını kaydetti.

Güney’in Kanada’dan iade edilmesi için hakkında yakalama ya da tutuklama kararı olması gerektiğini vurgulayan avukat Akalın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak ivedi olarak Güney hakkında yakalama kararı çıkarılmasını istediklerini belirtti.

Akalın, mahkemenin de savcılığa ivedi olarak yazı gönderip devam eden soruşturma beklenmeden Tuncay Güney hakkında sanık sıfatıyla iddianame düzenlenmesini talep etmesini istedi.

Akalın, mahkemenin Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında da 19 ay boyunca Güney’le ilgili hiçbir şey yapmadığı için TCK’nın “suçluyu kayırma” suçunu düzenleyen 283’üncü maddesi kapsamında Adalet Bakanlığından soruşturma açılmasını istemesini talep etti.

DOSYAYA GELEN EVRAKLAR
Mahkeme heyeti başkanı Köksal Şengün, taleplerin ardından dosyaya gelen evrakları okudu.

Başkan Şengün Silivri 5 No’lu Cezaevi’nden gelen yazıda sanıklara çarşamba, cumartesi ve pazar günleri bilgisayar kullanma izin verildiğinin bildirildiğini kaydetti.

Başkan Şengün, Jandarma Genel Komutanlığından gelen yazıda da 12 Haziran 2007 tarihinden önce jandarma sorumluluk bölgesinde “Ergenekon örgütünce işlenen herhangi bir suça rastlanmadığının belirtildiğini” duyurdu.

Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan Ümraniye bombalarıyla ilgili istenen bilirkişi listesinin de bildirildiğini ifade eden başkan Şengün, 1995’ten 2001’e kadar Tuncay Güney’in yurt dışına giriş çıkış tarihlerinin tespit edildiğinin bildirildiğini kaydetti.

MİT’e yazılan yazıda da istenen belgelerin CD’lerinin gönderildiği, bunların da mahkemece incelemeye alındığını belirten Başkan Şengün, İzmir Emniyet Müdürlüğünden de Alparslan Evrenosoğlu’na ait pasaport örneklerinin gönderildiğini kaydetti.

Salondaki LCD ekrandan da gösterilen pasaport örneklerindeki 3 resmin Tuncay Güney’e benzemediğinin görülmesi üzerine söz alan İP’li sanıkların avukatlarından Osman Aydın Şahin, gördüğü pasaport örneklerindeki resimlerin bunlar olmadığını söyledi.

Avukat Şahin, 30 Aralık 2008 tarihinde İzmir Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesi’ne gittiğini, buradaki müdirenin kendisine Alparslan Evrenosoğlu’nun dosyasını gösterdiğini, dosyada gördüğü resimlerdeki kişinin mahkemeye gönderilen resimlerdeki kişiyle aynı olmadığını söyledi.

Şahin, dosyadan fotokopi verilmediğini belirterek, “Ben bu resimleri görsem Tuncay Güney demezdim” diyerek, İzmir’de gördüğü resimlerin Tuncay Güney’e ait olduğunu ifade etti.

Mahkeme heyeti duruşmayı 26 Ocak Pazartesi saat 09.30’a erteledi.

ntvmsnbc.com, 23.01.09

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.