Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Ekonomide 4 yıldır işler iyi gitmiyordu

Ekonomide 4 yıldır işler iyi gitmiyordu
 

AKP sözcülerinin koalisyonu kriz ekseninde tartışması, ekonomideki mevcut sıkıntıları muhalefete yıkma teşebbüsü olarak yorumlandı. Son 4 yıllık döneme bakıldığında AKP’nin tek başına iktidarında temel ekonomik göstergelerin giderek bozulduğu gözleniyor. Koalisyonun, her zaman başarısızlıkla sonuçlanmayacağını şu örnek gösteriyor: Yıllık kişi başına milli geliri 25 bin doların üzerinde olan 26 ülkenin 16’sı koalisyonla yönetiliyor.

Genel seçimlerin ardından gündeme gelen koalisyon hükümetlerinin ekonomiye etkisine yönelik tartışmalar, gözleri mevcut ekonomik tabloya çevirdi. Ekonomik veriler, hükümetin özellikle son 4 yılda büyümeden enflasyona, yatırımdan işsizliğe kadar birçok alanda başarısız bir performans gösterdiğini ortaya koyuyor.

Türkiye’de son 5 ayda 105 binin üzerinde esnaf işyerini kapattı. İş dünyası arasında nakit akışını sağlayan çeklerin karşılıksız çıkması sonucu çekilen kredilerin zamanında ödenmemesi işyerlerinin tasfiyesiyle sonuçlandı. Nitekim 2014’ün ilk 4 ayına göre 2015 ilk 4 ayda karşılıksız çek tutarı yüzde 61 arttı. Yani geçen yılın ilk 4 ay karşılıksız çek tutarı 5,8 milyar lirayken, bu yılın aynı döneminde 9,4 milyar liraya ulaştı. Alan Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Yeliz Karabulut, son bir yılda esnafın bir diğerine ödemeyi taahhüt ettiği ve ödeyemediği çek tutarının 12 milyar lirayı bulduğuna işaret ediyor. Karabulut, bu rakamın ABD mortgage ve Euro Bölgesi krizindeki dönemin dahi üzerinde olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin açıkladığı son verilere göre, ödenmeyen senet sayısı da 315 bine ulaştı. Bunların yüzde 65’i 2 bin lira üzeri senetlerden oluşuyor. Bunların tutarı ise 2,9 milyar lirayı aştı. Son 1 yılda ise rakam 8,7 milyar lirayı buldu. Son 1 yılda tasfiye olacak kredilerdeki artış ise 5 milyar lira olarak gerçekleşti. Son 1 yılda esnafın esnafa ödemediği borç 25 milyar lirayı buldu. Bu rakamın gayri safi milli hasılanın yüzde 1’i civarında olduğuna dikkat çeken Yeliz Karabulut, “Bunlara enflasyonu eklersek olumsuz tablo daha net gözüküyor.” diyor.

KAMU İSRAFTAN VAZGEÇMİYOR

Türkiye’nin 2002’de 64 milyar 533 milyon dolar olan kamu dış borç stoku, geçen yıl sonu itibarıyla 117 milyar 697 milyon dolara yükseldi. Kamu, borcunun artmasına rağmen israftan vazgeçmiyor. Bu konuda son aylarda kamunun lüks araçlara ve binalara yaptığı harcamalar kamuoyunun gündemindeydi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kamunun taşıt alımına çekidüzen verecek Kamu Taşıtları Kanun Tasarısı Taslağı hazırlarken, Başbakan Ahmet Davutoğlu da geçen eylülde kamuda araç kira harcamalarını yüzde 50 azaltacağı iddiasıyla bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarmıştı. Ancak bu kararın ardından kamunun taşıt kirasına harcadığı para azalmak bir yana yüzde 50 arttı. 2014’ün ilk dört ayında araç kirasına harcanan para 98 milyon lirayken, bu yılın aynı döneminde araç kirasına ödenen rakam 127 milyon lirayı geçti. Ayrıca kamunun 2014 yılında Türkiye’deki bütün araçların satın alınması, kiralanması, bakımı, onarımı ve yakıtı için 3 milyar 300 milyon TL harcandı. Ancak Şimşek, bu rakamı ‘çerez parası’  olarak nitelemişti.

ERDOĞAN KONUŞTU, DOLAR UÇTU  

Küresel piyasalarda doların değer kazanması ve içeride Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomi yönetimine yönelik 16 Ocak’ta başlattığı ‘faiz indir’ baskısıyla dolar, TL karşısında 1,5 ayda 2,60 liraya yükselerek rekor tazelemişti. Doların her gün yükselerek yeni zirvelere ulaşması piyasalarda “Türkiye her gün devalüasyon yaşıyor.” yorumuna sebep olmuştu. Ocak-mart arasında dünyada en fazla değer kaybeden ikinci para birimi TL olmuştu. Doların ateşinin yükselmesi üzerine bu yıl 2 Ocak-4 Mart arasında Merkez Bankası piyasayı sakinleştirmek amacıyla 1,8 milyar dolar satmıştı. Ancak bu gerilimden en çok etkilenen özel sektör olmuştu. Reel sektörün 2002’de 43 milyar 56 milyon lira olan dış borcu, geçen yıl sonunda 282 milyar 235 milyon dolara ulaştı. Artan dolar fiyatı da kamu ve  reel sektöre 16 Ocak-4 Mart arasında 120 milyar lira ek maliyet yüklemişti. 31 Mart 2014 itibarıyla TL’deki değer kaybı geçen yıl ilk çeyrek sonuna göre ise yüzde 18’e ulaşmıştı. İş Yatırım Araştırma Müdürü Emre Sezan bu durum neticesinde “Ülkedeki hatırı sayılır 40 şirketin kârı yüzde 35 düşecek.” demişti. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye göre içerideki büyük şirketlerin yanı sıra ihracatçı şirketlerin durumu da pek iç açıcı değil. Euro/dolar paritesindeki gerileme sebebiyle bu yılın ilk 4 ayında ihracatçıların 7,5 milyar doların üzerinde kayba uğradığını belirten Büyükekşi, “İhracat pazarlarında mevcut fiyatları ile rekabet edemeyen ihracatçılar bir de şirketlerini korumak için fiyat artırmak zorunda.” diyerek 60 bin ihracatçı firmanın düştüğü çıkmazı özetlemişti. İhracatın 2012-2013-2014 yıllarında hep 150 milyar dolar seviyesinde seyretmesi, Ocak-Mayıs 2014’e göre bu sahne aynı dönemde rakamın 6 milyar dolar gerilemesi Büyükekşi’nin bahsettiği ‘çıkmazı’ netleştiriyor.

SGK VERİLERİ DE ‘KRİZDEYİZ’ DİYOR

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre 1 ayda 182 bin kişinin işsiz kalması, son 5 aylık dönemde 105 bin esnafın işyerini kapatması, Türkiye’nin toplam istihdamında işverenlerin oranının 2009’da yüzde 5,7’lerdeyken 2013’te yüzde 4,6’ya gerilemesi, uzmanların dile getirdiği ‘saklanmaya çalışılan ekonomik kötü durumu’ gözler önüne seriyor. Nitekim sanayi sektörünün nabzını ortaya koyan imalat sanayii kapasite kullanım oranı da 2007’de yüzde 80’lerdeyken, bu yıl nisanda yüzde 74,1 olarak gerçekleşti. Ancak son 6 ayda 20 bin kişinin daha müteahhitlik belgesi alması, müteahhitlik yetki belgesi verilen kişi sayısının 305 bin 566’ya yükselmesi ise ekonomik tabloda rakamların arttığı kısım. Ekonomistlere göre bu, üretim bazlı büyümede yaşanan durgunluğu da ifşa ediyor. Nitekim 1998’lerde milli hasılanın yüzde 23’ünü oluşturan sanayi sektörünün payı 2015’te yüzde 15’lere gerilemiş durumda.

Ayrıca ülkede yaşanan hukuk sorunu ve demokrasi dışı adımlar ise hem ülkeye gelen doğrudan yatırımları hem de ülkemizde üretim yapan şirketleri olumsuz etkiliyor. Türk Hukuku’nun Avrupa Hukuku’na uygunluğunu kaleme alan, Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde Türk otomotiv sektörünün hukuki altyapısını hazırlayan Avrupa Takımı üyesi Prof. Dr. Can Baydarol, “Türkiye’nin gerçekleştirdiği ihracatın yarısını ülkedeki 15 bin yabancı şirket yapıyor.” diyerek durumu özetliyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı verilere göre 2015 yılı Mart ayında yurtdışından gelen doğrudan yatırım, geçen yılın aynı ayına göre 620 milyon dolar azalarak 280 milyon dolara geriledi. Aynı ayda yurtdışına çıkan sermaye ise geçen yılın mart ayına göre 82 milyon dolar artarak 411 milyon dolara yükseldi. Açıklanan veriler son aylarda dövizdeki artışı önleyebilmek için piyasaya dolar satan Merkez Bankası’nın rezervlerinde de büyük azalma olduğunu ortaya koydu. Bir önceki yılın mart ayında 696 milyon dolar düşüş kaydeden rezerv, bu yılın aynı döneminde 6,5 milyar dolar eridi.

Rakamlarla 2001’den bugüne

*2001’de yüzde 10,3 olan işsizlik oranı bu yıl başında yüzde 11,3’e yükselmişti. Şu an ise yüzde 11,2 seviyesinde.

*Türkiye’nin dış borcu 2001’de 113 milyar 592 milyon dolar idi, rakam 2014 sonu itibarıyla 402 milyar 415 milyon dolara ulaştı.

*TL 2001’de yüzde 53,78 oranında değer kaybederken, 2014 yıl sonu ve 2015 Nisan ayı arasında yüzde 14 seviyesinde değer kaybı yaşadı.

*Türkiye’nin ithalatı 2001’de 41 milyar 400 milyon dolar iken, 2014 yılında toplam ithalat 242 milyar 182 milyon dolara çıktı.

*2001 yılında benzinin litresi 1,24 lira iken, şu an 4,66 liranın üzerinde.

*2005’te hanehalkı borcunun GSYH’ye oranı yüzde 7 iken 2014 3. çeyrek itibarıyla yüzde 19,76’ya yükseldi.

 

Zaman, 09.06.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.