Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > TÜSİAD Başkanı Symes: Enflasyon, bozulan Türkiye tablosunun sonuçlarından sadece biri

TÜSİAD Başkanı Symes: Enflasyon, bozulan Türkiye tablosunun sonuçlarından sadece biri
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, "Türkiye'de enflasyon yükseldi maalesef. Düşürülmesi yönündeki politikalar başarıya ulaşamadı. Enflasyon düzeyi geçtiğimiz dört yıl boyunca hedef enflasyonların sürekli üzerinde seyretti. Hedefinden sapan enflasyon, bozulan Türkiye tablosunun kritik sonuçlarından sadece biridir" dedi.

İSTANBUL - Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Forumu'nun organize ettiği  'Türkiye'de Enflasyon Dinamikleri: Fırsatlar ve Riskler' başlıklı konferansta konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye'de enflasyonun yükseldiğini, düşürülmesi yönündeki politikaların başarıya ulaşamadığını söyledi.

'TÜRKİYE'DE ENFLASYON YÜKSELDİ MAALESEF'

TÜSİAD Başkanı Symes, “Enflasyon bir süredir rekabet politikalarının, yatırım ortamı ve kalkınma başlıklarının oldukça önüne geçti. Nedeni gayet açık, Türkiye'de enflasyon yükseldi maalesef. Düşürülmesi yönündeki politikalar başarıya ulaşamadı. Enflasyon düzeyi geçtiğimiz dört yıl boyunca hedef enflasyonların sürekli üzerinde seyretti. Hepimiz şunu biliyoruz, iş dünyası açısından enflasyon düşük ve tahmin edilebilir olduğu sürece zararsız bir değişkendir. Artan veya tahmin edilmesi mümkün olmayan bir enflasyon dinamiği ise rekabet gücünü sınırlar, daha yüksek bir enflasyon oranına neden olur. Ayrıca tüm diğer değişkenlerin tahminini de anlamsızlaştırır. Sonuç olarak ülkenin ekonomik itibarını bozar. Uzunca bir süredir enflasyon iktisadi politikanın, rekabet politikalarının, büyümenin  bir unsuru, bir engeli olmaktan çıkmıştı. Bugünkü enflasyon dinamiği ise yeniden büyümenin, rekabet gücünün potansiyel bir engeli olarak karşımızda duruyor. Üzülerek söylemeliyim ki bu potansiyel riski bizi oldukça tedirgin ediyor" diye konuştu.

Enflasyonun büyümenin önünde bir engel olduğunu belirten Symes, “Yakın zamana kadar başarıyla gerçekleştirdiğimiz enflasyonla mücadele politikalarını, yeniden ele almak zorunda kalmak istemiyoruz.  Enflasyonu büyümenin önünde bir engel, ülke itibarını bozan bir değişken;  bir defa daha yaşamak istemiyoruz.  Artan enflasyonu, aynı dönemlere denk gelen bozulan güven ortamının, itibarı zedelenmiş Türkiye hikayesinin bir sonucu olarak da görmek  mümkündür. Dolayısıyla enflasyon ve fiyat istikrarı ile ilgili geliştirilecek politikalara da, bu geniş açıdan yaklaşmak gereği vardır. Biz buna oldukça inanıyoruz" şeklinde konuştu.

'MAALESEF BİR SÜREDİR ZARAR GÖRMEKTEDİR'

2000-2006  döneminde tüm toplum kesimlerinin sorumluluk alarak, maliyetler üstlenerek oluşmasına katkı sağladığı huzur ve istikrar ortamı ile ilgili kaygıları olduğunu belirten Symes, “ Enflasyon sorunu dahil ülkenin katılaşmış tüm sorunlarını tek tek çözdüğümüz, yatırım ortamını  geliştirdiğimiz, itibarını hep birlikte arttırdığımız, her boyutta AB normlarına yaklaştırdığımız Türkiye hikayesi maalesef bir süredir zarar görmektedir. Hedefinden sapan enflasyon, bozulan Türkiye tablosunun kritik sonuçlarından sadece biridir. Türkiye'nin başarı hikayesini oluşturan, ülkeye itibar kazandıran bir dizi yeni kurum, çağdaş kurallar ve iyileşen yatırım ortamı bugün yerlerini bu hikayeyi zorlayan olumsuz unsurlara bırakmıştır. AB hedefi belirsizleşmiş, hukuk devleti zayıflamıştır. Yargıya güven azalmıştır. Kalkınma politikalarında, yapısal reformlarda önemli zaman kayıpları yaşanmaktadır" dedi.

'ALAKART MENÜ SEÇENEĞİMİZ YOK'

Ülkede olumlu bir atmosfer oluşturmak gerektiğini söyleyen TÜSİAD Başkanı, “Hepimiz çok iyi anlamalıyız ki ekonomik performans, demokratik standartlar, kurumlar, hukuk devleti olguları bir bütünün parçasıdır. Yakın zamanda yayınlanan bir çok akademik çalışma, bize demokrasi ve ekonomik gelişme arasında çok güçlü bir pozitif ilişki olduğunu gösteriyor. Bu çalışmalar demokrasinin ekonomik büyümeyi birkaç kanal aracılığıyla arttırdığını ortaya koyuyor. Bu kanallar; kapsayıcı ekonomik reformlar, nitelikli eğitimin yaygınlaştırılması, gelişmiş sağlık sistemi, yatırım ortamının iyileşmesi ve sosyal huzurun sağlanması olarak sıralanabilir. Özetle alakart menü seçeneğimiz yok. Bu olguların hepsine aynı anda ulaşmalıyız. Üstelik bunu başardığımız dönemler de oldu.  AB ivmesini yakaladığımız, reform dinamiğini çok iyi yönettiğimiz iyi politika ve uygulama örneklerini yeniden canlandırıp ülkede olumlu bir atmosferi oluşturmalıyız. Buna tüm toplum kesimlerinin ihtiyacı var" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE KÖTÜ YÖNDE AYRIŞIYOR

Türkiye'nin içinde bulunduğu ortamın ekonomik görünüme de yansıdığını vurgulayan Cansen Başaran Symes, “ Büyüme yavaşlarken yatırımlar azalıyor. Düşük büyüme 2008 krizi sonrası yalnızca Türkiye'de değil, küresel düzeyde  bir problem haline gelmiş olabilir ancak tüm dünyanın deflasyonla mücadele ettiği bir ortamda Türkiye düşük büyümeye ve yatırımlardaki düşüşe ek olarak bir de yüksek enflasyonla mücadele ediyor. Uluslar arası karşılaştırmalarda da benzer ülkelerden kötü yönde ayrışıyor. Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulamaya başlandığı 2006 yılından itibaren baktığımızda iki istisna yıl dışında -bunlar da küresel kriz yıllarına denk geliyor- gerçekleşen enflasyonun hedefin sürekli üzerinde gerçekleştiğini görüyoruz. Demek ki burada bir sorun var. Sorun belirlenen hedeflerde mi yoksa bu hedeflere ulaşmaya yönelik uygulanan politikalarda mı? Bu tartışmayı, gerçekten somut bir noktaya vardırmalıyız" diye konuştu.

YÜKSEK ENFLASYON UYARISI

Manşet enflasyonun hedeflenmesi  ve dinamiklerinin anlaşılmasının gerektiğini  belirten  Cansen Başaran Symes “Sürekli olarak hedeften şaşan enflasyon, ileriye dönün beklentilerde bir dizi bozulmalar yol açmış durumda. Enflasyon üzerinde belirsizlik, yüksek enflasyon dönemlerinde olduğu gibi geriye bakarak fiyatlama yapma alışkanlığına dönülmesi riskini beraberinde getiriyor. Ücret ve fiyatların geçmiş enflasyona bakarak belirlenmeye başlaması, enflasyona atalet kazandırarak yüksek seviyelerde kalıcı olmasına yol açabilir. Geçmişteki örnekler hala hafızalarımızda, be da bizi oldukça tedirgin ediyor" dedi.

Radikal, 10.04.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.