Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > İzleme heyeti kurulacak, talimatları Erdoğan verecek

 İzleme heyeti kurulacak, talimatları Erdoğan verecek
Bakanlar Kurulu sonrası konuşan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın açıklamalarına göre hükümet 'İzleme Heyeti'nden geri adım atmadı. Arınç, "Heyet 5-6 kişi olacak" dedi. Arınç, bununla birlikte, bu çalışmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatları, görüşleri doğrultusunda devam ettireceklerini belirtti.

Çözüm süreci kapsamında kurulması düşünülen İzleme Heyeti konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Haberim yok, bunları doğru bulmuyorum" sözleri üzerine, "Bugün yapılanlardan, yarın geleceğimiz noktadan sayın Cumhurbaşkanımızın habersiz sayılması mümkün değildir, her şeyi çok iyi bilmektedir" diyen Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında konuştu.
İzleme Heyeti'nin kurulacağını ve bu heyetin 5-6 kişi olacağını söyleyen Arınç, Erdoğan'ı bilgilendireceklerini söyleyerek "Onun talimatları, görüşleri doğrultusunda da bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz" ifadelerini kullandı.
"Sayın Akdoğan da süreci en iyi takip eden arkadaşlarımızdan birisidir. 'Bundan sonra Sayın Başbakanımızın, benim ve süreçle ilgili insanların sözlerine itibar edin' dedi. Bunun sayısının 5-6 civarında olacağını düşünüyorum bir. Yalnız bizim düşünmemiz yetmiyor, bu konuda kendilerinin de onayını almamız ve onların kabul etmesi halinde bunu gerçekleştirmemiz lazım. Aynı zamanda izleme heyetine hangi görev verilecek, hangi fonksiyonu ifa edecekler, ne şekilde bu süreçte görev yapacaklar bunu da belirlediğimiz bir listemiz var. Yani akil insanlardan seçilecek izleme heyetinin bu süreç içerisindeki görevi ne olacaktır, bu görevi ifa ederken nelere dikkat edilecektir bu da bir kayıt altına alındı. Şimdiki süreç akil insanlar içerisinden izleme heyeti olarak uygun gördüğümüz kişilerle Sayın Akdoğan temas kuracaktır veya Sayın Başbakanımız, onların oluru halinde de bu faaliyete geçmiş olacaktır."


"Onun talimatları ve görüşleri doğrultusunda..."

"Ancak geçtiğimiz haftadan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği, bizim de üzerinde daha çok hassasiyetle durmamız gerektiğine inandığımız bir konu var. Sayın Cumhurbaşkanımızı, izleme heyeti konusunda, Çözüm Süreci'nin geldiği nokta üzerinde ve geçtiğimiz Temmuz ayında çıkarılan kanun ve buna yönelik usul ve çalışma esasları konusunda daha fazla bilgilendirme ihtiyacımız doğdu. Burada bir eksikliğin bizim tarafımızda olduğunu da kabul etmeliyim. Bu aşamalar önemli aşamalardır, Sayın Cumhurbaşkanımız her noktada süreci başlatan bir kişi olarak ve süreci sahiplenen bir insan olarak da en azından yapılacak işlerden mutlaka etraflıca bilgilenmelidir, bilgi sahibi olmalıdır. Bunun görevi bize düşüyor diye düşündük, Sayın Başbakanımız ve süreçle ilgili arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz edeceklerdir. Onun talimatları, görüşleri doğrultusunda da bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz."


'Duygularımı karıştırmam'
Arınç, 'İzleme Heyeti' konusunda Erdoğan'ın sözleriyle başlayan tartışmayla ilgili bir soruyu şu sözlerle yanıtladı:
"Yeni bir siyasetçi değilim. Yıllardan beri Parlamento içi ve dışında, Meclis Başkanlığında, devlet, hükümet yönetiminde bulunmuş bir insanım. Dolayısıyla tecrübelerimle gönlümden, kalbimden geçenleri birleştirerek, bir şeyler söylersem, elbette bunun tartışmasını kamuoyu yapabilir. Ama bunun kötü niyetli bir tartışma olduğunu söylemek için doğrusu sözlerimi ya anlamamak veya yanlış anlamaktan kaynaklandığını söyleyebilirim."
"Biz Sayın Cumhurbaşkanımız ile duygusal polemiklere girecek tıynette insan değiliz. Ona karşı bir nezaketsizlik yapmayı hiçbir zaman aklımızdan geçirmeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız ile hukukumuzun yıllar öncesine dayandığını ve ateş çemberlerinden geçerek bugünlere geldiğimizi herkesin bilmesi lazım. Rahat yataklarımızda, ayaklarımızı uzatarak evlerimizde sadece bunların lafını ederek bugünlere gelmiş değiliz. Türkiye'nin her tarafını köyleriyle, kasabalarıyla, Avrupa'nın her yanını düşündüğümüz inancımızı ve ülke için gördüğümüz hayırlı işleri anlatarak geçirmiş, cezaevlerinden, DGM'lerden, siyasi yasaklı olmaktan, cuntacılıktan bugünlere kadar süzüle süzüle safiyetle samimiyetle gelmiş insanlarız."


'Bize düşen haşa onu eleştirmek değil, bilgilendirmektir'
"Sayın Cumhurbaşkanımız ile olan hukukumuzun bir kardeşlik hukuku, bir dava arkadaşlığı hukuku olduğunu herkesin bilmesi lazım. Birileri bilmeyebilir, o yüzden vesile oldunuz, tekrar söylüyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır. Milletimizin birliğini temsil eder. Bu Anayasa'daki konumudur. Ama bunun dışında da bizim liderimizdir, yıllarca başbakanlığımızı yapmıştır, çile insanıdır ve örnek bir aile reisidir, milletini candan seven bir insandır ve halkımızın kahramanıdır. Bunları her zaman bilen, gözyaşlarıyla bu sevgiyi her zaman takdir eden bir insanım. Ama şunu düşünmemiz lazım: Sayın Cumhurbaşkanımız, bazı konularda düşüncelerini ifade ediyor. Eğer o düşünceler yanlış kanaate, eksik bilgiye, yanlış yönlendirme gayretinde olan insanların adeta hoşuna gidecek bir noktaya geliyorsa bize düşen, haşa onu eleştirmek değil, onu yanlış bulduğumuzu söylemek değil, onu bilgilendirmektir, olayın eksik kalan yönlerini anlatmaktır."


'En ufak bir saygısızlık göremezsiniz'
"Benim iki gün üst üste yaptığım konuşmaları tek tek analiz ederseniz, en ufak bir saygısızlık göremezsiniz, muhatap alma göremezsiniz, polemik göremezsiniz. Ben hükümetin bir üyesiyim. Hükümetimi belli konularda elbette savunurum, yanlış anlamalara yol açabilecek eksik bilgileri tamamlamak da benim görevim olur. Dolayısıyla o günkü yaptığım konuşmaların, ben samimi olarak karşılandığını ve bundan artık diyalog yollarının ve kanallarının daha çok açılması gerektiğinden hareket ederek bugün geldiğimiz noktayı faydalı, yararlı bir nokta olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilişkilerimiz sadece Anayasal çerçevede Cumhurbaşkanlığı ve hükümet ilişkilerini belli bir noktada götürmek değil, aynı zamanda Türkiye için çağ atlatacak noktada, en büyük gelişmelerde imzası bulunan, toplumsal kardeşliğimizi pekiştiren, ülkenin maddi kalkınmasında en önemli hizmetleri yapmış bir insanın, vatandaşlarımızın, yurttaşlarımızın, fakirlerin, yoksulların, kimsesizlerin sevgilisi haline gelmiş bir insanla, aynı zamanda saygıya ve sevgiye dayalı bir arkadaşlığımız da vardır."


'Kusuru kendimizde ararız'
Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini hiç yanlış anlamayacağını, kendisinin de bugüne kadar onun sözlerini hiçbir zaman küçültücü, insanlara karşı söylenmiş alçaltıcı bir ifade olarak kabul etmediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Çözüm Süreci ve diğer konularda, Sayın Cumhurbaşkanımızı eksik bilgilendirmişsek, belli konularda görüş ve düşüncelerine layıkı veçhile eğer karşılık verememişsek, kusuru kendimizde ararız. Ama kamuoyu bazı şeyleri tartışmaya başlamışsa o zaman da bunu en güzel şekilde ifade etmek bizim vazifemiz olur. Benim adım Bülent Arınç, söylediğim sözler ortadadır. Bunların arkasında hiç kimse bir şey aramasın. Ben cam gibi bir adamım, önüm arkam bellidir. Kimsenin adamı değilim, kimsenin çantasını taşımadım. Ben siyasi hayatımın sonunda, Allah kısmet ederse iki ay sonra, başım dik alnım açık olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez. Hiçbir dürüst olmayan ilişkide benim ismim geçmez. Ben hayatını, sevgisini, aşkını, gençliğini, çocukluğunu, evlatlarını bu dava için harcamış, tüketmiş bir insanım."


'Başbakan'la görüşmedim'

"Her sözümün arkasında kimse 'Acaba neden bunu söyledi' diye herhangi bir şey aramasın. Başkaları için arayabilirsiniz ama ben bu hesapları yaparak bugünlere gelmiş bir insan değilim. 8 Haziran'da sokağa çıktığım zaman 'Bu adam namuslu, dürüst, vicdanlı bir adamdı. Doğru söylerdi, doğru söylediği için de dokuz köyden kovulmuştu. Helal olsun' diyeceklerini biliyorum. Başkaları için teminat veremem ama benim için böyle denmesi milyarlara, trilyonlara sahip olmaktan çok daha değerlidir."
"Arkadaşım soruyor, 'Sayın Başbakan ile bunun öncesinde görüştünüz mü'. Bütün şerefimle temin ediyorum, Cumartesi ve Pazar günü yaptığım konuşmada, konuşacağımı değil ki içindeki içeriğini konuşmuş olayım."


'Davutoğlu masumdur'
Başbakan Davutoğlu ile geçen Perşembe ve Cuma akşamı parti genel merkezinde, Bursa ile ilgili seçim çalışmaları konusunda bilgi vermek üzere bir araya geldiklerini belirten Arınç, "İkinci olarak da partimize gelmesi arzu edilen veya talep üzerine kendisiyle konuşmam gereken bir kişiyle görüşmem olmuştu. Onun sonuçlarını Sayın Başbakanımıza arz etmek için gittim. Bunun dışında 'Sayın Cumhurbaşkanımız böyle konuşuyor, ben böyle bir cevap vereceğim...' Bunları söylemiş değilim. Sayın Ahmet Davutoğlu, bu konuda tamamen masumdur. Ben böyle bir şeyi kendisine bildirmedim. Bu suç değil ki masumiyetten bahsetmiş olayım. Hayır. Ama birileri bizim o görüşmelerimizi dışarıya başka türlü nakletmiş olabilirler. İçeriğini size söyledim" diye konuştu.


"Biz 'müzakere' sözünü kabul etmiyoruz"
Arınç, çözüm sürecinde PKK'nın kullandığı 'müzakere' sözcüğüne de tepki gösterdi.
"Bizim kabul edemeyeceğimiz noktalar elbette vardır, Eşme'den, hakikat ve yüzleşme komisyonundan bahsedilmiş olması, biz bu çalışmaların içerisinde PKK'nın veya İmralı'nın terminolojisine bağlı kalamayız. Biz hükümetiz, devleti yönetiyoruz. O yüzden bir şey yapılacaksa bunun örgüte ait terminolojiyle değil hükümetimizin uygun gördüğü şekil ve tarzda yapılması gerekir. Her şeyi reddediyor anlamında söylemiyorum ama mesela diyalog başka şeydir, müzakere başka şeydir. Onlar hep müzakere sözünü kullanabilirler, biz müzakere sözünü şu veya bu sebeple kabul etmeyebiliriz, etmiyoruz da zaten."

aljazeera.com, 23.03.2015


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.