Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon'da sırlar gecesi

Ergenekon'da sırlar gecesi

 

Kaos planlarıyla genişleyen Ergenekon soruşturmasında önceki gün ilginç iki olay yaşandı.

Poyrazköy'de ele geçirilen belgeler ve oramirallere suikast iddiaları sebebiyle tutuklanıp itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar, ölü bulundu. Hakkında yeniden yakalama emri çıkarılmasına ilişkin tebligatı aldıktan sonra Beylerbeyi'ndeki Astsubay Hazırlama Okulu lojmanında intihar ettiği ileri sürülen Tatar'ın, silahıyla başına bir el ateş ettiği belirtiliyor.

Aynı gün yaşanan ikinci olay ise tutuklu Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün yattığı hastanede meydana geldi. Edinilen bilgilere göre saat 22.00 sularında binada dolaşan bir kişi güvenlik görevlilerince uyarıldı. Bunun üzerine 'Ben albayım' diye bağırarak kaçan şüpheli, tabancayla havaya ateş açmaya başladı. Güvenlik görevlilerince yakalanıp polise teslim edilen kişinin Erhan Keskin isimli emekli bir uzman çavuş olduğu ve üzerinden biri kurusıkı, iki tabanca çıktığı öğrenildi. Olayın kendisini kuşku ve endişeye sevk ettiğini belirten Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar ise, "Birileri mesaj mı vermek istiyor, diye düşündüm." dedi.

 

Emekli uzman çavuş, çifte silahla hastanede yakalandı

 

İkinci Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nün bulunduğu binada önceki gün 22.00 sularında ilginç bir olay yaşandı. Edinilen bilgilere göre, ziyaret saati olmamasına rağmen binada dolaşan emekli uzman çavuş Erhan Keskin(41), Ersöz'ün tedavi gördüğü iç hastalıkları servisine çıktı. Güvenlik görevlileri emekli uzman çavuşa, orada ne aradığını sordu. Keskin hastanede yatan bir akrabasının refakatçisi olduğunu söyledi. Hasta kayıtlarını inceleyen güvenlik görevlileri, şahsın verdiği isimde bir hasta olmadığını belirledi. Güvenlik görevlilerinin durumu fark ettiğini gören şüpheli şahıs, kaçmaya başladı. Saldırgan hastane dışına çıkınca belinden çıkardığı tabancayla havaya ateş açtı. Hastane girişindeki taksicilerin de yardımıyla güvenlik görevlilerince yakalanan şahıs, polise teslim edildi. Şüphelinin yakalanmasında yardımcı olan taksiciler de olaya ilişkin şunları söyledi: "Güvenlikçiler şahsı buraya kadar kovaladılar. Önünü kestik. Yere düşünce yakaladık. Albay olduğunu söylüyormuş."

Emekli uzman çavuşun, ifadesinde Levent Ersöz'ü tanımadığını söylediği bildirildi. 1988 yılında Ankara Astsubay Sınıf Hazırlama Okulu'ndan uzman çavuş olarak mezun olduğunu belirten Keskin'in SGK sorgulamasında uzman çavuş olarak TSK'dan emekli olduğu anlaşıldı. Keskin'in akli dengesinin yerinde olduğunu belirten yetkililer, şahsın üzerinden biri kurusıkıdan bozma, diğeri de ruhsat tarihi geçmiş iki silah bulunduğunu ifade etti. Saldırganın bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.

Ersöz, daha önce 'güvenlik gerekçesiyle' GATA'ya sevkini istemiş ancak talep reddedilmişti. Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, olayla ilgili kafalarının karışık olduğunu söyledi. Dizdar, "Söz konusu olay beni korkuttu. Ya binaya giren bir canlı bomba olsaydı da pimini çekseydi ne olurdu? Kuşkulu bir olay. Biz üzerimize alınmıyoruz. Silahına binadan çıkınca sarılmış ve ateş etmiş etrafa. Bir insan dışarı çıkarılınca niye ateş eder ki? 'Birileri müvekkilime mesaj mı vermek istiyor acaba? 181 sayfalık yazılı savunmamız hazır. Yazılı savunmayı sunduğumda herkes neyin ne olduğunu görecek." şeklinde konuştu.

Levent Ersöz, bir başka Ergenekon sanığı Şener Eruygur'un jandarma genel komutanı olduğu dönemde İstihbarat Dairesi başkanı olarak görev yapıyordu. Ergenekon'da kilit bir rolü bulunan Ersöz, yakalandıktan sonra verdiği ilk ifadesinde, her şeyi komutanlarının talimatları doğrultusunda yaptığını aktarıyordu. Ersöz, internete düşen bir ses kaydında ise tehditvari açıklamalarda bulunmuştu. Karanlığa gömülmek istendiğini söylüyordu: "Ben kendim de bazen ışık göremiyorum. Ben eğer ışık görürsem onlar da ışık görecekler; ben ışık göremezsem, onlar hiç ışık göremezler. Onurumla direniyorum." 

Ergenekon şüphelisi yarbayın sır ölümü

Ergenekon'a paralel olarak yürütülen Poyrazköy soruşturması kapsamında ele geçirilen belgelere ilişkin tutuklanan, ancak itiraz üzerine serbest bırakılan Deniz Yarbay Ali Tatar, evinde ölü bulundu. Tatar'ın, savcıların itirazı üzerine hakkında yeniden yakalama emri çıkarılmasına ilişkin tebligatı aldıktan sonra beylik tabancasıyla intihar ettiği ileri sürüldü.

Ergenekon soruşturması başladıktan sonra yaşanan şüpheli intiharlara bir yenisi daha eklendi. Edinilen bilgilere göre, 7 Aralık'ta Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Deniz Yarbay Tatar, avukatlarının itirazı üzerine 3 gün önce serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Süleyman Pehlivan'ın talebi üzerine hakkında yeniden yakalama emri çıkarılan Tatar'a, mahkemenin kararı, Üsküdar Beylerbeyi'ndeki Astsubay Hazırlama Okulu tesislerindeki lojmanında önceki gün tebliğ edildi. İddiaya göre, tebligatın ardından Deniz Yarbay Tatar, evinde silahıyla başına bir el ateş ederek intihar etti.

CUNTA İHBAR MEKTUPLARIYLA DEŞİFRE OLDU

Deniz Kuvvetleri'ndeki cuntacı yapılanma ve eylem planları 4 ayrı subayın ihbar mektubuyla deşifre olmuştu. İlk mektup 29 Şubat'ta Ergenekon savcılarına ulaştı. Mektupta, Beykoz'da bulunan mühimmatın Ergenekon tutuklusu emekli Albay Levent Göktaş'a bağlı bir hücreye ait olduğu dile getiriliyordu. Hücrede şu isimler vardı: Emekli Binbaşı Levent Bektaş, Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay ve Yarbay Mustafa Turhan Ecevit. İkinci mektubun tarihi ise 14 Nisan'dı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Levent Göktaş'ın serbest bırakılmaması durumunda, bazı subayların Ergenekon savcılarına yönelik suikast planı yaptıkları anlatılıyordu. Suikast için kullanılacak silah ve mühimmat ise Poyrazköy'e gömülmüştü. 23 Mayıs'ta bir başka TSK mensubu tarafından gönderilen ihbar mektubunda ise Yarbay Ali Tatar liderliğinde, astsubay kıdemli başçavuşlar H.C., S.D. ve F.A.'nın önceki ihbarlar üzerine tutuklanan deniz subayları ile cuntada yer aldığı iddia ediliyordu. 24 Mayıs'ta 4. ihbar mektubu alındı. Mektupta Deniz Kurmay Kıdemli albaylar Şafak Yürekli, Mert Yanık, Dora Sungunay, Muharrem Nuri Alacalı, Levent Görgeç, Tayfun Duman, İ.Koray Özyurt ve emekli Deniz Albay Aydın Ortabaşı'nın Ergenekon'la bağlantılı olduğu ileri sürüldü. 28 Mayıs 2009'da bu şahısların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda da çok sayıda Ergenekon belgesinin ele geçirildiği kamuoyuna yansıdı.

SORUŞTURMA ADIM ADIM KAFES'E UZANDI

Bu arada, yine bir ihbar üzerine 21 Temmuz 2009'da Gölcük Donanma Komutanlığı'nda görevli üç teğmene yönelik İstanbul ve Gölcük'te gerçekleştirilen eşzamanlı operasyonlarda iki amirale yönelik suikast planları ele geçirildi. Hedefteki isimler dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve halefi Eşref Uğur Yiğit'ti. Tutuklanan üç teğmenin, suikast planlarını yaptığı ileri sürülen Gölcük Harp Filosu Grup Komutanlığı'nda görevli Albay Tayfun D. ve Albay Orhan Y.'den emir aldıkları ileri sürüldü. Teğmenlerin ayrıca, Poyrazköy'deki mühimmatla ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan Levent Bektaş'la ilişkileri deşifre edildi. Emekli Binbaşı Levent Bektaş'ın ofisinden ele geçirilen bir CD'de ise inanılmaz bir plan yakalandı. Bir film CD'sinin arkasına 'data stash' programı yardımı ile gizlenmiş şifreli bir dosya tespit edildi. Dosyanın içinden azınlıklara yönelik suikast planlarını içeren 'Kafes Operasyonu Eylem Planı' isimli dokümana ulaşıldı. Gazeteci Şamil Tayyar, yine şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Deniz Albay Belgütay Varımlı ile ilgili kaleme aldığı yazısında Ali Tatar'dan bahsetmişti. Şamil Tayyar, yazısında şu ifadelere yer vermişti: "İddiaya göre; Ergenekon'un komutanlıktaki yapılanmasında Dz.Yb. A.T. ve Dz.Bnb. Ü.K. ile birlikte hareket ediyordu. Bazı bilgilerin internet ortamına düşmesinden sonra çalışma arkadaşlarıyla aralarının açıldığı konuşuluyordu." MUZAFFER SALCIOĞLU GÖKSEL GENÇ İSTANBUL

Deniz Kuvvetleri'nde iki yılda 6. ölüm

Yarbay Ali Tatar'ın da ölümüyle, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda son iki yılda yaşanan intihar vakalarının sayısı 6'ya yükseldi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki şüpheli ölümler zincirinin ilk halkası 2 Mayıs 2007'de Ankara yakınlarında şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybeden emekli Deniz Albay Birol Atakan oldu. Geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Atakan, eski kuvvet komutanları Özden Örnek (Darbe Günlükleri'nin sahibi) ile Yener Karahanoğlu arasındaki köprü isim olarak biliniyordu. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların, komutanlıktaki yapılanmayı deşifre eden listeyi ele geçirmesinden sorumlu tutulan kişi olarak gösterilen Yüzbaşı Olgun Vural da şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Kamuoyuna tabancayla intihar ettiği açıklanan Yarbay Tanju Ünal, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil'i yargılayarak rütbelerini söktüren askerî hakimdi. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda görevli Tabip Yarbay Nursal Gedik'in ölümü de resmi kayıtlara intihar olarak geçti. Gedik'in, komutanlıkta dönen uyuşturucuyla ilgili kirli ilişkiler konusunda ulaşmaması gereken bazı bilgileri elde ettiği için öldürüldüğü ileri sürülmüştü. Ölümü şüpheli bulunan diğer denizci Kadıköy'deki evinin balkonundan düşerek hayatını kaybettiği öne sürülen emekli Albay Belgütay Varımlı'ydı. Varımlı'nın, ölümünden sonra, Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarını deşifre eden subay olduğu ortaya çıkmıştı.

KKTC Meclisi, Ergenekon'u araştırmak için İstanbul'a geliyor

Ergenekon'un KKTC'deki uzantısıyla ilgili yürütülen soruşturma sürecinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Derviş Eroğlu hükümetinin engellemeleriyle karşılaştıklarını öne süren KKTC Meclis Komisyonu, çareyi Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarıyla doğrudan görüşmekte buldu. Türkiye'deki Ergenekon yapılanmasının Kıbrıs bağlantılarını araştıran komisyonun üyeleri, yılbaşından sonra Türkiye'ye gelecek. Eski KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, geçtiğimiz günlerde Eroğlu hükümetini soruşturmanın üstünü kapatmakla suçlamıştı.

Ada'daki Ergenekon yapılanmasını gün yüzüne çıkarmak için yaklaşık üç ay önce kurulan KKTC Meclis Komisyonu, çalışmalarını derinleştiriyor. Bugüne kadar 2 kez toplanan komisyon, birinci oturumda soruşturmanın nasıl işleyeceğini ele almıştı. İkinci birleşimde ise hukuk dairesinden konuyla ilgili bilgi talep edilmişti. Komisyon, yaptığı oturumlar sonucu, Ergenekon'un Kıbrıs ayağının ortaya çıkarılması için KKTC İçişleri Bakanlığı kanalıyla Türkiye'den bilgi istenmesine karar verdi. Ancak hükümet, bu konuda hiçbir girişimde bulunmadı. Komisyonun kararına rağmen Ergenekon soruşturmasına dair belgeler Türkiye'den talep edilmedi. Dolayısıyla soruşturmada kayda değer hiçbir gelişme yaşanmadı. Bunun üzerine harekete geçen komisyon üyeleri, çareyi Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarıyla doğrudan görüşmekte buldu. Aralarında muhalefet partisi milletvekillerinin de bulunduğu 7 kişilik komisyonun üyeleri, yılbaşından sonra Türkiye'ye gelerek, Ergenekon savcılarıyla bire bir görüşme yapmak için anlaştı. Ergenekon İddialarını Soruşturma Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sonay Adem, 'soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilememesi üzerine' böyle bir karara vardıklarını açıkladı. Adem, "İnternete yansıyan bilgiler dışında şu anda elimizde hiçbir belge yok. Buradaki savcılık da doğal olarak bunu yeterli görmüyor. Dolayısıyla bize Türkiye'den katkı gelmediği takdirde davanın bir yere gelmesi mümkün değil. Komite başkanıyla bu konuda uzlaştık." ifadelerini kullandı.

Sonay Adem, Türkiye'de son yıllarda yapılan darbe girişimlerinin altyapısının Kıbrıs üzerinden hazırlandığına dikkat çekti: "Türkiye'deki darbe girişimlerinin gerekçelerine bakacak olursak, Kıbrıs üzerinden bu darbelerin yapılmasına yönelik çalışmalar olduğu görülecektir. Doğrudan doğruya Kıbrıs, Ergenekon örgütünün bütün faaliyetleriyle ana unsurlardan biri olmuştur. Bazı şeyler burada denenmiş."

ADALI DOSYASI ERGENEKON'LA BİRLEŞECEK

Sonay Adem, uğradığı saldırı sonucu 1996'da öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetinin aydınlatılması için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nda da görev almıştı. Adem, komisyonun belli bir noktadan sonra ilerleyemediğini hatırlattı. Adalı cinayetinin Ergenekon'la bağlantılı olduğuna inandığını anlatan Adem, Adalı dosyası ile Ergenekon soruşturmasını birleştirmek istediklerini aktarıyor: "Adalı cinayeti dosyası ile Ergenekon soruşturması birleşirse öyle umuyorum ki; daha ileri bir noktaya gidebiliriz. Bu konuda kendini demokrasi tarafında kabul eden insanlar olarak bu dosyaların birleştirilmesi için adım atacağız." Komisyon Başkanı Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili İrsen Küçük de komisyonun çalışmalarına bütçe görüşmeleri nedeniyle ara verdiklerini anlattı. Ergenekon davasını yürüten savcılarla görüşmelerini Meclis kanalıyla yapacaklarını ifade eden Küçük, bugüne kadar ciddi bir belgeleye ulaşamadıkları için savcılarla görüşmeyi düşündüklerini sözlerine ekledi. Bir başka komisyon üyesi CTP Milletvekili Arif Albayrak ise Türkiye'de gerekli belgeler başsavcılığa ulaştığında, üzeri kapatılan birçok olayın aydınlanacağını anlatıyor. Adalı cinayetinin failinin de soruşturma kapsamında ortaya çıkacağını belirten Albayrak, "Kesinlikle ben bunun aynı görüntülerle alakalı olduğu kanaatindeyim. Failleri bir yerde örtülü duruyor. Bunun ortaya çıkması elbette toplumun güvenliği ve demokrasi açısından çok önemlidir." ifadelerini kullandı.

Zaman, 21.12.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.