Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Bin odalı saray yırtık lastik ayakkabılı Recep Amca’nın vergisiyle yapıldı

‘Bin odalı saray yırtık lastik ayakkabılı Recep Amca’nın vergisiyle yapıldı'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın (Ak Saray) , Ermenek’te yırtık ayakkabı ile dolaşan madenci ailesinden Recep Amca’nın ve diğer fakir ve çalışanların verdiği vergilerle yapıldığını söyledi

Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezi tarafından düzenlenen İzmir bölge toplantısına katıldı. İzmir Uluslararası Fuar Alanı 1 No'lu Hol’de düzenlenen toplantıda CHP genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe teşkilat başkan ve üyeleriyle diğer partililer de hazır bulundu.

 

Açılışta konuşan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, dört bakan hakkında kurulan araştırma komisyonuyla ilgili yayın yasağı ve yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na değindi. Toplumun belleğine bir algı yerleştirilmeye çalışıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Şöyle bir algıyı toplumun belleğine yerleştirmeye çalışıyorlar, ‘Efendim, bunlar çalıyor ama iş de yapıyor.’ Sakın ola ki bu kültürün tutsağı olmayın. Bu kültür bizim inancımıza aykırıdır, bizim kültürümüze ve siyaset anlayışımıza aykırıdır. Bizim kültürümüzde çalmayacaksın ve iş yapacaksın, asıl önemli olan budur. Eğer inançlıysan Müslümanlık da zaten bunu emrediyor, işi ehline vereceksin diyor. Biz işi ehline veriyoruz” dedi.

 

'PARAYI NEREDEN BULACAKSIN DİYE SORUYORLARDI, ŞİMDİ KORKUDAN SORAMIYORLAR'

 

CHP ile ilgili, “İktidara gelirlerse sosyal yardımları keserler” şeklinde kara propaganda yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Neden keselim? Akıl var mantık var, neden keselim? Hangi gerekçeyle keseceğiz? Bu kara propagandaya da hiçbir yurttaşımın inanmasını istemiyorum. Tam tersine, sosyal yardımları en az iki katına çıkaracağız. Eskiden sorarlardı, ‘Efendim, bunu yapacaksınız da parayı nereden bulacaksınız?’ diye. Şimdi korkularından o soruyu sormuyorlar. Neden? Çünkü 17 Aralık’ı gördük, 25 Aralık’ı gördük. Biz bunları yaparız derken bizim çocuklarımızın yatak odalarında boy boy para kasaları asla olmadı ve olmayacaktır da zaten. Bizim bakanlarımıza, belediye başkanlarımıza çikolata kutusu içinde paralar gelmeyecektir. Bizim inancımız da, bizim kültürümüz de bunu reddeder.”

'MAHÇUPYAN’A TEŞEKKÜR ETTİM'

Başbakanlı Başdanışmanı Etyen Mahçupyan’a yolsuzluk konusundaki açıklamaları sebebiyle teşekkür ettiğini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Şöyle söylüyor, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren İslami kesimin bir kısmı, yolsuzluk olduğunu kabul ediyor ve bundan rahatsızlık duyuyor.’ Ben kendisini İslami kesim olarak tanımlayan bu yurttaşlarıma sesleniyorum. Bana şunu öğrettiler, Müslümanlıkta en büyük günah kul hakkı yemektir dediler. Devletin hazinesine el uzatmaktır dediler. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemek dediler. Bana öğretilen Müslümanlık buysa senin öğrendiğin Müslümanlık nedir o zaman? Ben bunu merak ediyorum.

 

HARAMA NEDEN ORTAK OLUYORSUN

 

Harama neden ortak oluyorsun diyorum, yolsuzluk yapana neden oy veriyorsun diyorum. Devletin hazinesine el uzatana neden oy veriyorsun diyorum. Benim anladığım Müslümanlıkla senin anladığın Müslümanlık arasında bu kadar fark olamaz diyorum. Sen sandığa gidiyorsun, demokratik olarak oyunu kullanıyorsun ama bu ülkede yaşayan her yurttaşın sorumluluğu vardır. Nasıl benim sorumluluğum varsa oy kullanan her vatandaşımın da sorumluluğu vardır. Senin inancını sömürdüler. İnancını siyasete malzeme ettiler. Senin oyunu aldılar."

'MAHKEME KARARIYLA BUNUN ÜSTÜNÜ ÖRTEMEYECEKSİNİZ'

 

17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra dört bakanın istifa ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Neymiş, savunma yapıyor birisi; efendim, 500 bin euro bir çikolata kutusuna sığmazmış. Senin elinde tuttuğun, komisyona getirdiğin çikolata kutusuna sığmaz tabii, o kibrit kutusu. Sen git bakalım bir çikolatacıya, de ki 500 bin euro’yu koyacağım, bana bir kutu yap. Bir tane değil, 50 tane kutu yapar sana. Sen milleti mi kandırıyorsun? Açıkça söylüyor telefonda, '500 bin' diyor, 'Koyacaksın' diyor, 'Olur' diyor. ‘O kadar tıkış tıkış ki korktum elimden düşecek, paralar saçılacak ortalığa’ diyor. Telefonda söylüyor bunu.

 

Mahkeme kararıyla tespit ediliyor bunların hepsi. Neymiş, en temiz adammış. Zaten en temiziniz buysa kirlinin boyunu biz zaten biliyoruz ne olduğunu. Kirliliklerini kapatmak için mahkemeden karar çıkardılar. Meclis'in teamüllerine aykırı, komisyonda karar yok. Başkan oturmuş, mahkemeye yazı yazmış. Cemil Bey öyle diyor, ‘Benim haberim yok.’ diyor. Yazı yazmış, ne diyor? ‘Efendim, gizlilik kararı alın, bunlar yayınlanmasın.’ O komisyon başkanına söylüyorum, yargıca da söyledim, sizin göreviniz doğru dürüst sorgu yapmaktır.

Sizin göreviniz, hırsızların hamiliğini yapmak değildir. Eğer hırsızların hamiliğini yapıyorsan o koltuktan ayrılacaksın. O koltuktan ayrıl, oraya temiz ve düzgün bir adam gelsin, adam gibi soruşturma yapsın. Sanıyorlar ki, 'Mahkemeden karar aldık, biz bu işin üstünü örteceğiz'. Bu işin üstü örtülmez arkadaşlar. Sadece onlar veya sadece biz bilmiyoruz. Sadece 77 milyon da bilmiyor. Bütün dünya biliyor bunu, bütün dünya.”

'HÜKÜMETİN DEVLETİ SOYDUĞUNA TANIK OLDUK'

 

“Hükümetin devleti soyduğuna tanık olduk biz” diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yolsuzluk operasyonlarından sonra istifa eden dört bakanı da eleştirdi. Bunlardan Erdoğan Bayraktar’a yüklenerek, “Birisi de, ‘Ben masumum.’ diyor, Erdoğan Bayraktar. Masumsan sen çıkıp televizyonların önüne, ‘Ne talimatı verdiyse Başbakan verdi, ben de onun gereğini yaptım. Asıl istifa etmesi gereken ben değilim, Başbakan'dır’ demedin mi? Dedin. Neden şimdi kıvırıyorsun? Biraz erkek gibi durmak sana yakışır. Nitelikli dur, düşünceni söyle. Yapmadıysan, 'Bir şey yapmadım' de. Sana hangi talimatlar niçin verildi, neyin karşılığında verildi? Hiç aklına gelmiyor mu? Dönemin başbakanı telefon ediyor, diyor ki, ‘Kupon araziler, benim bilgim dışında satılmayacak’ diyor. Sen nasıl bir adamsın, nasıl bir üniversite mezunusun? Bir başbakan telefon edecek, 'Benim bilgimle satılacak' diyecek. Neden onun bilgisiyle satılacak? Neden satılacak, alıp götürmek için. Sen de ona aracılık etmiyor musun? Onun söylediklerini yerine getirmiyor musun? Sen de e az onun kadar suçlusun. Kaçacak hiçbir yerin yoktur Erdoğan Bayraktar. Diğer ikisine bir şey söylemiyorum. Saatçi'ye; Meclis'in karşısına zaten büyük bir saat heykeli yapıldı. Herkes onun kim olduğunu biliyor. Heykelin de kime ait olduğunu biliyorlar.”

 

'HIRSIZIN ÖNÜNE YATAN İÇİŞLERİ BAKANI OLUR MU?'

 

İstifa eden dört AKP’li bakandan biri olan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’i de eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Zaten nitelikleri de belli. Öbürü de belli zaten. Hırsızın önüne yatan İçişleri bakanı olur mu? ‘Önüne yatarım’ diyor, böyle bir tablo var. Türkiye’nin yeniden biraraya gelmesin lazım. Temiz siyaseti egemen kılmamız lazım. 77 milyon yurttaşıma sözümdür, CHP iktidarında ilk dört ayda çıkaracağımız kanunlardan birisi, temiz siyaset yasası olacak. Siyasette ahlâk yasası olacak. Siyasette ahlâk yasasını çıkaracağız, ilkelerini koyacağız. Artık bu millet hırsız siyasetçiden bıktı, yeter artık” dedi.

 

SARAYI KİMİN PARASIYLA YAPIYORSUN

Kılıçdaroğlu şöyle ekledi:

 

 

“Ne yapıyorlar? Kendilerine saray yapıyorlar. Sarayı kimin parasıyla yapıyorsun? Bu sarayı, Ermenek’te lastik ayakkabısı yırtık Recep amcanın parasıyla yapıyorlar. Siz sanmayın ki onun vergi dairesinde kaydı yoktur, vergi vermiyor diye. O yırtık ayakkabıyı alırken vergi verdi, yüzde 18 KDV ödedi. Su içerken vergi ödüyor, ekmek alırken vergi ödüyor. Bin odalı saray. Bütün dünyada alay konusuyuz. Yazık günah değil mi bu ülkeye? Biz bu ülkeyi, siyasetçiler millete hizmet etsin diye kurduk. Çok partili sistemin asıl amacı budur. Kendinize saraylar kurun diye, saraylar yapın diye bu ülke kurulmadı. Bin odalı saray, bin odalı. Yanına bir de 275 odalı bir yer daha yapılacakmış, orada da beyefendi oturacakmış. Ya yüzünüze gözünüze dursun, yetmiyor mu devleti soyduğunuz? Bir de kendinize saray yapıyorsunuz. İşsizlik var, yoksulluk var. Onları düşünmüyorlar, çünkü onların çocukları işsiz değil, onlar da yoksul değil.”

Taraf, 01.12.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.