Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Davutoğlu: Acıları paylaşmamız gerek

Davutoğlu: Acıları paylaşmamız gerek

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Tuncelililere bir sürprizim var" diyerek gittiği kentte öncelikle cemevini ziyaret etti. Tunceli Üniversitesi'nin adının Munzur Üniversitesi olacağını açıklayan Davutoğlu, "Acıları paylaşmak gerek. Berkin Elvan'ı düşündüğümüzde Yasin Börü'yü de hatırlayalım" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümetin geniş kapsamlı Alevi açılımı yapmayı planladığı bir süreçte kritik bir ziyaret gerçekleştiriyor. Davutoğlu, aşure gününe katılıp Alevi toplumuna yönelik mesajlar verdiği Hacı Bektaş'ın ardından Alevi nüfusun yoğun olduğu Tunceli'yi ziyaret ediyor. Başbakan burada partisinin il kongresinde konuşacak. Davutoğlu Tunceli'ye gitmeden önce kentlilere 'bir süprizinin olacağını' açıklamıştı. 

Davutoğlu, Tunceli Üniversitesi'nde yaptığı konuşmaya 'Gözleriyle hikmetin, erenleriyle bereketin diyarı Munzur ve Dersim'e selam olsun" sözleriyle başladı ve birlik mesajları verdi. Davutoğlu şöyle devam etti:

“Tenkil ve tedip dendiğinde yüreğimize bir ateş düşüyor. Kimse geçmiş acılarla yüzleşmemizden rahatsız olmamalıdır. Geleceği muhabbetle inşa etme çabasıdır. Bu meseleyi sadece Dersim olarak da düşünmeyelim. Yeni Türkiye derken yeni bir halleşmenin, helalleşmenin temel zemini geçmişteki ortak birikimimizi keşfetmenin yanında gerektiğinde bazı zulümler nedeniyle özür dilemeyi gerektirir”

"Üniversite'nin adı Munzur olacak"

Davutoğlu, "Dersimli kardeşlerime müjde anlamında..." diyerek, atılacak somut adımlardan da bahsetti:

"Eski kışla müzeye dönüştürülecek ve adı da Dersim Müzesi olacak.10 milyonluk ödeneğini çıkarttık. Bütün ziyaret yerlerinin yolları yapılacak. Hepsi restore edilecek. 11 milyon bütçe onayladık. Tunceli Üniversitesi’nin adı Munzur Üniversitesi olacak."

DAVUTOĞLU'NDAN TALEPLER

Cemevi ziyaretinde Alevi dedeleri Başbakan Davutoğlu'ndan taleplerini 12 maddede sıraladı. İlk sırada "Eşit yurttaşlık hakkı ve Alevileri ötekileştirme anlayışına son verilmesi" yer aldı.
Cemevlerinin diğer ibadethanelerin yararlandıkları tüm haklardan yararlanması için "Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması" da talepler arasında yer aldı. Zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, Alevi köylerine camii yapılmaması, Alevi türbe ve dergahlarının Alevilere devredilmesi, özerk bir diyanet oluşturulması, sivil demokratik bir anayasa yapılması, Aşure Günü'nün resmi tatil ilan edilmesi, Aleviler için kutsal sayılan mekanlara saygı gösterilmesi ve aleviler için kutsal sayılan mekanlara saygı gösterilmesi de yer aldı.
Talep listesinin son maddesi ise "100 yıldan beri devam eden kırgınlığın giderilmesi" oldu. Dedeler, "Gerek Yavuz Sultan Selim gerekse Şah İsmail Hatayi Türk ve İslam tarihinin iki büyük şahsiyetiir. Geçmişte yaşanılan olumsuzluklara artık taraf olunmaktan çıkılmalı, bu olaylardan ders alınmalı. Eğer İstanbul boğazına yapılan bir köprüye Yavuz Sultan Selim adı verilecekse İstanul Boğaz Köprüsü'nün adı da Şah İsmail Hatayi köprüsü olarak değiştirilmeli ve iki kardeşlik ve barış köprüsü ile bu anlamsız kırgınlık giderilmelidir." dedi. Cemevi'nde ayrıca, dedelerin daha önce kullandığı "Dersim, modern bir Kerbela'dır" ifadesi için Davutoğlu'na teşekkür ettiği belirtildi.Başbakan Davutoğlu, Cemevi ziyaretinin ardından geçtiği Tunceli Üniversitesi'nde Seyit Rıza'nın torunlarından İbrahim Kandil, Hüseyin Kandil, Zeliha Polat ile görüştü. Seyit Rıza'nın torunları, Seyit Rıza'nın mezarının yerinin tespit edilmesini istedi.

"Berkin Elvan'ı düşündüğümüzde Yasin Börü'yü de hatırlayalım"

"Üç başlıktan söz etmek istiyorum" diyen Davutoğlu, bu başlıkları şu şekilde sıraladı;

"Psikolojik eşiğin aşılması gerekiyor. Acıları paylaşmak, mahallelerimizin dışına çıkmak. İdeolojik temelli dar kalıplara sıkışmış topluluklar, hepimiz çıkalım, mahalle baskısından kurtulalım. Kadıköy’deki dil ile Fatih’deki dil farklılaşıyorsa o zaman siyaset yapamazsınız. Devlet yeni bir üslup benimseyecek. Bu bizim size taahhüdümüz. Sizden ricamız bütün bu kabul edilen acılarımız üzerine her kesime açılmak. Herkes birbiriyle bir selamlaşsın. Biraz önce cemevinde Hak, Muhammet, Ali sofrasına davet ettiler. Gönül sofrasına, muhabbet sofrasına davet edelim. Gözlerimizle gözlerimizin ta içine bakalım. Madımak dediğimizde Başbağları, Berkin Elvan’ı düşündüğümüzde Yasin Börü’yü de hatırlayalım."

"Kültürel etkileşim"

"Aydınlarımıza, sanatçılarımıza sesleniyorum. Gelin birlikte kültürel bir dil, alan geliştirelim. Ya biz ve siz diyeceğiz, ya da içselleştirici bir dil kullanacağız. Benim Tunceli’den öğrendiğim ne? Bir Seyit geleneği var. Hangi Dersimli ile konuşsak bir Seyit’e atıfta bulunacaktır. Bir de Horasan geleneği var. Mezopotamya geleneği var. Bir de Anadolu geleneği var. Burada Baba Mansur.. Babası Arslan Baba. Hoca Ahmet Yesevi’nin hocası. Biri gelmiş Baba Mansur olarak Tunceli’ye oturmuş, diğeri gitmiş Hacı Bektaş-ı Veli olarak oturmuş. Bazıları Dersim’in tüm bu Horasan geleneğini unutturup, sanki İslam’a karşı bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyor. Kimseye inancını empoze edemeyiz ama birisi Hacı Bektaşi Veli’den, Hacı Mansur’dan, Pir Sultan Abdal’dan başka bir Alevilik dayatıyorsa ona ‘gözlerini bir daha aç’ deriz. İsteniyor ki bu gelenekle farklı düşünülsün. Bağdat’taydık. Erbil’de Cuma namazında hoca Türkçe, Kürtçe, Arapça hutbeyi okudu. Sabah Erzincan’daydım. Şimdi Dersim’deyim. 4 gün içinde bütün bu kültürün Dersim’de buluştuğunu hissettim. Hem Horasan erenleri buradadır hem Seyitler.. Seyit olduğunu unutmasınlar. Sonunda gidecekleri yer, Hazreti Muhammed’dir. Hazreti Ali, Hüseyin, Hasan’dan farklı bir Alevilik inşa ettiğinizde Seyit Rıza size hakkını helal etmez."

"Eşit vatandaşlık bilinci"

"Psikolojik eşiklerin aşılması ve kültürel etkileşimden sonra üçüncü önemli unsur olarak demokratik devlet bilinci altında eşit vatandaşlık bilincini geliştirmeliyiz. Demokrasi millet adına atılan adımların taçlanmasıdır. Alevi vatandaşlarımızın kendilerine haksızlık yapıldığını düşündüğü her sorunlarıyla bire bir ilgileneceğiz. Alevi vatandaşlarımıza karşı ayrım yapılmasına kesinlikle izin vermeyiz. Gayri Müslimlere ayrımcılık yapılmasına da izin vermeyiz. Bizim bağımız ortak vatandaşlık bilincimizdir. Birçok Alevi vatandaşımızdan da geldi, bürokraside temsil konusu. Bundan sonra şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra daha da dikkat edeceğiz. Bizim atamalarımızda tek bir kriter var. Liyakat, liyakat.. Herhangi bir kademede Alevi vatandaşlarımıza bir ayrımcılık varsa bunun bizzat takipçisi olacağım. Cemevleriyle ilgili taleplerini Alevi kanaat önderleriyle toplanıp en doğru kararı almak için istişarelerimizi sürdüreceğiz. Din dersleri konusunda daha önce de kanaatlerimi ilettim. Bu derslerde herhangi bir din ve inanca yönelik ötekileştirici tek bir cümle bile olsa buna kesinlikle izin vermeyiz. Din derslerinde Alevi İslam’ın daha iyi anlatılmasına yönelik öneriler varsa tek tek dikkate alacağız. Alevi İslam geleneği bizim en köklü kültürel birikimlerimizden biridir.

Yerleşim yerlerinin isimleri

Yerleşim yerlerinin isimleriyle ilgili olarak da genel bir değerlendirme sonrası tek tek ilgilenip gayretle adımları atacağız. Bu ülke, bu topraklar hepimizin. Yeni Türkiye’de hiç kimse inancı, mezhebi ya da etnik kimliği nedeniyle ötekileştirilmeyecek.

"Siyaset düşmanlık ekiyorsa anlamını kaybeder"

Davutoğlu Başbakanlık'tan önce bir insan olarak konuştuğunu anlatırken, kendisinden önce konser veren Yavuz Bingöl'ün konuşmasına atfen "Demin Yavuz Bingöl üstadımız konuştu. Dersim dört dağ içinde dedi gönlümüze dokundu. Biz birbirimize bu topraklarda konuşulan lehçelerden önce gönlümüzün diliyle hitap etmek zorundayız. Bosna'da Boşnaklara hitap ettiğimde, orada da bir Kerbela yaşanmıştı. 'Bütün şehirler yıkılsa sadece Saraybosna hayatta kalsa tüm insanlık yeninden inşa edilir' demiştim. Siyaset eğer gönülleri buluşturuyorsa siyasettir. Siyaset düşmanlık ekiyorsa anlamını kaybeder" dedi. 

"Kim vatan toprağını terk etmişse, gelsin"

"Doğduğum Toros Dağları ile Munzur Dağları arasında hiçbir fark görmedim" diyen Davutoğlu, "Yavuz Bingöl'ün anlattığı şeyler hepimize fısıldandı. 70'li yıllarda bize de söylendi. Anam rahmetli bana hep 'Aman oğlum öne çıkma, kendini belli etme' derdi. Şimdi saklanma vakti değil. Herkesin onurla öne çıkıp, hangi mezhepten gelmişse açıkça bunu dile getirme vaktidir. O farklılıklardan muhabbet üretilirse bu farklılıklar çok güzeldir. Öyle hatıralar var ki... Sezen Aksu'nun 'Gülümse' şarkısını biliyoruz. Ama o şarkıyı yazanın Kemal Burkay olduğunu sonra öğrendik. Burayı terketmişti. Kim vatan toprağını terketmişse, çağrı yapıyorum. Gelsinler" ifadelerini kullandı. 

Cemal Süreya'nın Pülümür'den Bilecik'e sürüldüğünü anımsatan Başbakan, "Şiirimizin büyük üstadı 'Bizi bir kamyona doldurdular. Bizi bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu' şiirini yazdı" dedi. 

Davutoğlu şöyle devam etti: 

"Tek tip vatandaş üretilmeye çalışıldı. Sadece Dersim değil. Benim doğduğum köy Pirlerkondu diye anılırdı. Horasan erenleri bu tarafa gelirken bir kol Alevi İslam'ı benimsemiş, bir kol Sünni İslam'ı benimsemiş. Bunlar bu topraklara zerkedilen unsurlar. İsminde Pir geçtiği için ismi değiştirildi Taşkent yapıldı. Babam anlatırdı. Dedem kendini camide zannedip 'bismillah' diye söze başladığı için dedemi alıp götürüyorlar. Diyorlar ki 'Eski yaraları niye deşelim?'. Herkesin acısı kendine olmasın. Acıları açıp ortada bırakamayız. O yaraları saracağız. Biz çözüm süreci derken sadece bir grubu kastetmedik. Eşit vatandaşlık hakları arasında yeni bir Türkiye'nin inşasını kastettik. 'Zulmediyorsunuz' diyen Seyit Rıza'nın torunlarıyla burada birlikte olduk. Bununla gurur duyuyorum. Seyit İbrahim, oğlu, burada. Onun oğlunun yaşının büyütülüp 18'den 21 yaşına büyütülmüş. Orada bulunan zalim birinin 'Önce beni idam edin' diyen babayı dinlemeyip önce oğlunu idam eden zihniyeti kim temsil ediyorsa etsin, o zihniyet üzerinde devlet beka bulmaz. Evet size zulmedildi, size ayıp edildi. "

Başbakan'ın konuştuğunu aktardığı, Seyit Rıza'nın torunlarından İbrahim Kandil AL Jazeera Türk'e konuştu. Kandil aralarında geçen diyalogu şöyle aktardı:

"Başbakan'a dedik ki 'Asılanların mezarını bize verin. 'Halledeceğiz, Ankara'ya gelin konuşalım' dedi. Biz bu meseleyi bu gece çözmek istedik. Biz kemiklerimizi istiyoruz. Mum yakarız, kendi hesabımızı görürüz. Vermiyorlar. Sözlerini tutarlarsa, bir seçim meselesi yapmazlarsa iyi."

Davutoğlu'nu protesto edenlere müdahale

Sıkı güvenlik önlemleri ve Kobra helikopterlerin eşliğinde Erzincan'dan Tunceli'ye giden Başbakan Davutoğlu, önce valiliği, ardından da Cemevini ziyaret etti. Valilikte çiçeklerle karşılanan Başbakan Davutoğlu'na dışarda protesto vardı. Başbakan valilikte bulunduğu sırada kent merkezindeki Cumhuriyet Caddesi ve Sanat Sokak üzerinde toplanan yaklaşık 300 kişi, Davutoğlu aleyhinde sloganlar attı. Ardından Tunceli Belediye binası önüne yürüyüşe geçen gruba polis ekipleri izin vermedi. Protestocuların yürümekte ısrar etmesi üzerine polis gruba gaz bombası ile müdahalede bulundu. Yaklaşık 5 dakika süren müdahalenin ardından grup dağıldı. Bu sırada atılan gaz bombalarından bir dershanede bulunan öğrenciler de etkilendi. Öğrenciler dershaneyi boşalttı. Polisin gaz bombası ile dağıttığı göstericiler ise bir süre sonra yeniden toplanıp bekleyişini sürdürürken, polis geniş güvenlik önlemleri aldı.

Davutoğlu, Tunceli'de cemevini ziyaret etti.

Belediye ziyareti iptal

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Tunceli ziyareti nedeniyle çevre il ve ilçelerden yaklaşık 1500 polis takviye olarak kentte getirildi. . Davutoğlu'nun gelişi nedeniyle kentte çok sıkı güvenlik önlemleri alınırken, bazı cadde ve sokaklar ulaşıma kapatıldı.

Doğan Haber Ajansı, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun protestolar nedeniyle belediye ziyaretini iptal ettiğini duyurdu. 

Yavuz Bingöl'den 'Sarı Gelin' türküsü

Davutoğlu daha sonra Tunceli Üniversitesi'ndeki programa katıldı. Burada sanatçı Yavuc Bingöl konuklara kısa bir konuşma yapıp konser verdi. Bingöl konuşmasında birlik mesajları verirken, Alevi olduğunu ilkokulda bir arkadaşının kendisini 'Alevi diyerek itmesiyle' öğrendiğini ve gidip annesine bunu sorduğunda "Oğlum iki tür insan vardır. İyi insan ve kötü insan. Sizler iyi insanlar olacaksınız" dediğini anlattı. Bingöl, hükümetin Kürt açılımını da desteklediğini belirtirken konuşmasının ardından ünlü 'Sarı gelin' türküsünü söyledi. 

aljazeera.com.tr, 23.11.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.