Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu, medyaya baskıyı Avrupa’da da anlatacak

Kılıçdaroğlu, medyaya baskıyı Avrupa’da da anlatacak
Kılıçdaroğlu, yolsuzluk haberlerini yayınlayan gazetelere, hükümetin, “Ya bize teslim olacaksın, ya da ceza yazıp seni batıracağız” dediğini söyledi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ailesi arasında geçen yolsuzluk ve sıfırlama temalı ses kayıtlarının yüzde yüz doğru olduğunu ve medyanın bu konuda gerçeği yazdığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “CHP olarak yolsuz-luğu haberleştiren gazeteler aleyhine açılan davaların takipçisi olacağız. Bunu sadece Türkiye’de değil, Avrupa Parlamentosu’nda da, Brüksel’de de dile getireceğiz. AKP’nin yaptığı bütün yolsuzlukların kamuoyuna yansımasını sağlamak için medyanın gösterdiği çabanın engellenmeye çalışıldığını söyleyeceğiz” dedi. Gündemi Taraf’a değerlendiren Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden satırbaşları şöyle:

“MEDYA ÜZERİNDE BASKI VAR”

Özellikle o tapeleri grup toplantılarında miting meydanlarında halka dinlettim. Çünkü ben biliyordum ki medya üzerinde ciddi bir baskı var. Bunları yayınlamakta sorun yaşayabilir. Ama biz medyanın o sorunları aşması için bunları TBMM grup toplantıların-da açıkladık, arkasında medyada yer aldı. Hükümet miting meydanlarında yaptığımız bu dinlemelere ilişkin açıklamaları polis marife-tiyle tutanağa bağladı bizim için de dava açtı. Ama TBMM kürsüsünde yapılan konuşmala-rın dokunulmazlığı vardır. Kaldı ki bu teyp kayıtlarının yüzde yüz doğru olduğunu bütün dünya biliyor. Şimdi siz kalkıp da seçimlerden sonra bu kayıtları yayınlayan gazeteler üzerinde baskı kurup dava açarsanız demokrasiyi askıya almışsınız demektir.

“DEMOKRASİNİN GÖSTERGESİ”

Bir ülkede demokrasinin olup olmadığının bir tek göstergesi vardır. Orada medya üzerinde hiçbir baskı yoktur. Medya özgürce haberini yapar. Demokrasiyi kendileri için istiyorlar. Halk için, medya için, toplum için demokrasiyi istemiyorlar.kendi beklentilerine uygun bütün söylemler için demokrasi var, özgürlük var. Kendilerinin düşüncelerine aykırı veya ahlaki değerleri öne çıkaran ama ahlaksızlığı, hırsızlığı mahkum eden söylemlere de şiddetle karşı çıkıyorlar. Biz bunları kabul etmiyoruz. Bunları haberleştiren gazeteler aleyhine açılan davaların da takipçisi olacağız CHP olarak. Bunu sadece Türkiye’de değil, Avrupa Parlamentosu’nda da Brüksel’de de dile getireceğiz. AKP’nin yaptığı bütün yolsuzlukların kamuoyuna yansımasını sağlamak için medyanın gösterdiği çabanın şimdi engellenmeye çalışıldığını söyleyeceğiz.

“YOLSUZLUĞU DÜNYA BİLİYOR”

Artık Erdoğan ve ailesinin yolsuzluk yaptığını bütün dünya biliyor. Obama da Putin de Hollande da herkes biliyor. Alay konusu olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti ahlaki değerler, idealler üzerine, demokrasinin güçlenmesi üzerine kurulmuştur. İnsan haklarına saygı üzerine inşa edilmiştir. Siz kalkıyorsunuz tek parti devletine dönüştürüyorsunuz. Tek parti devletinden çok partili rejime geçiyoruz. Şimdi çok partili rejim içinde tek parti devletini oluşturmaya çalışıyoruz. O nedenle demokrasi askıya alınıyor, o nedenle bir dikta söylemi var. O söylemin gereği bürokrasi ve yargı tarafından yerine getiriliyor.

“FÜHRER’E DOĞRU DİYORLAR”

Dikkat edin Erdoğan kalkıp bir şey söylüyor ertesi gün gereği yerine getiriliyor. Bu kişinin işine son verilmeli, operasyon yapılmalı, kanun teklifi verilmeli, dava açılmalı diyor ertesi gün yapılıyor.

Buna Almanya’da Führer’e doğru diyorlar. Yani Führer bir şey söyler gereği hemen hemen bürokrasi, yargı, parlamento tarafından yerine getirilir. Bu, yürütme, yasama ve yargı organını kontrol ediyor anlamına gelir. 12 yıl hesap uzmanlığı yaptım. Ne ben ne de arkadaşlarım hiçbir siyasal baskı ile karşılaşmadık. Darbe dönemleri dahil bize baskı olmadı. Bize şu medya iktidarın aleyhine buna ağır cezalar yazın talimatı da gelmedi. Ama şimdi verilen talimat şu: git, ceza yaz ve gel. Yazmadan gelmeyeceksin. Hani trafik polislerine makbuz verirler akşama kadar bitireceksin diye. Gider olur olmaz cezalar yazar. Burada da siz denetim elemanlarına talimat veriyorsunuz.

“GAZETEYİ BATIRACAK CEZA YAZ”

Talimatın amacı şu: Gazeteyi veya televizyon kuruluşunu batıracak cezayı yazacaksın. Yani yazacağın ceza oranın batışına yol açacak. Veya gelip bize koşulsuz teslim olacak. Bu sadece medya dünyasında değil, iş dünyasında da böyle. Hiçbir işadamı hükümeti eleştiremiyor. Korkuyor. TÜSİAD’ın açıklamasına bile tahammül edemediler bu vatana ihanettir dediler. Hukukun üstünlüğünden söz eden adam vatana ihanetle suçlanabilir mi. Bu şu demek benim izlediğim politikanın dışında konuşmayacak-sın. Sadece İstanbul’da değil Anadolu’nun her yerinde baskıyı görürsünüz.

“AKP, ARTIĞINI DAĞITIYOR”

İktidara geldiğimizde hiç kimsenin yaşam tarzına, giyimine, kuşamına müdahale etmeyeceğiz. Biz itiraz etsek şimdi ederdik. Hiç kimsenin etnik kimliğiyle inancıyla bizim sorunumuz yok. Herkes inancını özgürce yaşayabilir. Deniyor ki CHP iktidar olursa AKP hükümetlerinin verdiği sosyal yardımları kesecek. Niye keselim. Kaldı ki AKP yedikten sonra artığını dağıtıyor. Biz daha fazlasını vereceğiz. Üstelik yoksulluğunu afişe etmeden vereceğiz. Bu propagandalara hiç kimse inanmasın. Bu yardımlar AKP hükümetiyle de başlamadı.

“DERSİM TUZAĞINA DÜŞMEDİM”

Dersim tartışmasıyla Davutoğlu Kaçak Saray’ı kamuoyunun gözünden kaçırmak ve gündemi değiştirmek istiyor. Bu tuzağa ben düşmedim. O bizi bu tuzağa düşürmek ve tartışmayı başka bir alana çekmek istiyordu. Dersim ile Kerbela’yı karşılaştırmak da zaten cehaletin bir başka yönüdür. Uludere olayı, Sivas olayı, Kahramanmaraş olayları ortada dururken, sen bunları soruşturmayacaksın da kalkıp 70 küsür yıl önceki bir olayı çekeceksin 2014’ün Türkiyesi’ne. O konuda bizim önergemiz, kanun tekliflerimiz var, gereğini yapıyor musun, hayır. AKP önergeyi reddetti. Davutoğlu bunu bilmiyor mu? Üstelik bir akademisyen. Bir akademisyenin ahlakına yakışmaz. Akademisyensen adam gibi oturursun CHP’nin verdiği önergeyi kabul edersin. Dersim olaylarını tepeden tırnağa araştırırız. 

Taraf, 14.11.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.