Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Bu yıl madenlerde 400 kişi öldü ama sorumluluk üstlenen olmadı

Bu yıl madenlerde 400 kişi öldü ama sorumluluk üstlenen olmadı

Son yıllarda yaşanan bütün maden kazalarının ortak özelliği, kamudan hiçbir görevlinin sorumluluğu üzerine almaması oldu.

Son yıllarda yaşanan bütün maden kazalarının ortak özelliği, kamudan hiçbir görevlinin sorumluluğu üzerine almaması oldu. Suçlanan maden sahipleri, uzayan adli süreç ve idari para cezaları. Oysa sadece bu yıl yaşamını yitiren madenci sayısı 400’ü aştı. Aslında mevzuat açısından son yıllarda madenlerle ilgili bazı yasal düzenlemeler yapıldı. Ancak yasaları yapmak kadar uygulanması da önemli. Zaten sorun da burada yaşanıyor. Maden üretim sürecinde yeterince yapılmayan denetim ve siyasi korumacılık kazaların artmasına neden oluyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in ‘Madenleri kapatıyoruz, 50 kişi devreye giriyor, açılıyor’ açıklaması bu açıdan önemli. Tabii bir de işin Başbakanlık boyutu, yani ‘imtiyazlı’ alınan ruhsatlar var. Çünkü Haziran 2012’den bu yana bütün maden ruhsat izinleri Başbakanlık üzerinden alınıyor. Uygulama, sektörde disiplini bozdu. Başbakanlık onayıyla alınan ve faaliyete geçen bir madenin denetlenmesi çok kolay değil. Doğrudan bağlantılı olmasa da Başbakanlık genelgesi sonrası madenlerde ölümlü kazalarda yaşanan büyük artış da önemli bir ayrıntı olarak öne çıkıyor. Başbakanlık, ruhsatlandırmada izin onay sürecini üzerine alırken kazalarda sorumlulukta ‘Üzüntülüyüz, gerekenler yapılacak’ içerikli hamasi nutuklarla gündemde yer alıyor. Tam bu noktada, Bakan Çelik’in aktardığı yöntemler devreye giriyor. Sonuçta denetimsiz bir şekilde faaliyetlerini sürdüren madenler ve sönen ocaklar. Aslında ölümlerin önüne geçmek çok basit; uluslararası kabul gören çalışma hayatı kurallarını, kişi-kurum ayrımı gözetmeden uygulamaya koymak. Ve gerekli denetimleri yapmak.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, ‘Madencilik sektöründe eksikleri ortaya koyan DDK raporuyla ilgili (Haziran 2011) neler yapıldığı’ soru önergesine ‘Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından tespit edilen hususlar titizlikle değerlendirilerek uygulamaya alınmıştır’ cevabını verdi (Temmuz 2014). Ancak son kaza da gösteriyor ki, uygulama sadece kâğıt üzerinde kaldı. Ve Türkiye, yine bir maden kazası faciası yaşadı (Ermenek kömür madeni). Kazayı yaşayan 18 işçimize hâlâ ulaşılamadı. Bu kazadan önce de toplu ölümlerin yaşandığı Zonguldak, Soma, Afşin-Elbistan kazaları akıllarda. Tabii çok sayıda irili-ufaklı madende yaşanan ölümlü kazaları da unutmamak gerekir. Maden Mühendisleri Odası’na (MMO) göre, sadece 2014’te meydana gelen maden iş kazalarında 400 insan yaşamını yitirdi. Rakam korkunç. Öncelikle belirtmek gerekir ki, maden ruhsatları açısından Başbakanlık ve Enerji Bakanlığı, iş güvenliği açısından ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sorumlu. Ancak Ermenek’te olduğu gibi yaşanan her kaza sonrası yapılan ortak açıklama ‘Geniş inceleme başlatıldı, hesap sorulacak’ içerikli oldu. Bugüne kadar hesap sorulmadığı gibi Enerji Bakanı Taner Yıldız, maden kaza bölgesinde ‘Simit-çay içmesi ve ıslak gömlekle’ yaptığı açıklamalarıyla öne çıktı. Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in ise “Madenleri kapatıyoruz, 50 kişiyi devreye sokup açıyorlar.” açıklaması, yaşanan sürece farklı boyut kazandırıyor.

avustralya’da DENETİM İÇİN KURUM VAR

Türkiye’de denetimsizlik, iş güvenliği eksikliği ve ölümlü kazalarıyla öne çıkan madencilik sektöründe dünya ne yapıyor? En önemli maden ülkelerinden birisi Avustralya. Türkiye’de yaşanan Ermenek kazası sonrası Avustralya’dan bir uzman kendi sistemlerini anlatıyor: Avustralya’da, her eyalette bir “Chief Mining Engineer” yani “Maden Baş Mühendisi” var. Görevi, madenlerde kaza olmaması için gerekli denetimleri yapmak ve eğer gerekiyorsa yeni mevzuatı hükümete önermek. Bunun dışında, bir de “Safety in Mines Testing and Research Station” (SIMTARS) diye bir kurum var, madenlerde kullanılan malzeme ve ekipmanı test eden ve emniyetini denetleyen. Bunların ötesinde, maden şirketleri için ağır mali yaptırım olması, maden ocağı yöneticilerinin de kişisel sorumluluk altında olması, onları iş güvenliği konusunda daha duyarlı olmaya itiyor.

3 YILDA HİÇ MESAFE ALINMAMIŞ

Madenlerde sürekli ölümlü kazaların yaşanması, denetimsizliği öne çıkarıyor. Aslında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu’nun (DDK), maden kazalarıyla ilgili 4 yıl önce hazırladığı (Haziran 2011) rapor, yaşanan kazalara da ışık tutuyor. DDK’nın madencilik sektörüne yönelik raporunda tespit edilen ve acilen tamamlanması istenen eksikler sıralanıyor: Geçmiş kazalardan ders alınmaması, grizu riskine karşı önlemlerin yetersiz olması, kontrol ve degaj sondajlarının yeterince bulunmaması, gaz izleme ve ikaz sistemlerinin yetersizliği, havalandırma yetersizliği, grizu emniyetli elektrikli cihaz ve ekipmanlar ile ilgili sorunlar, nefeslik-kaçamak yolu ile ilgili yetersizlikler, tahkimat ile ilgili eksiklikler, tahlisiye hizmetlerinin yetersizliği, teknik nezaretçilik vb. işletme içi denetim uygulamalarıyla ilgili sorunlar, kamu birimlerinin denetimlerinin etkinsizliği ve mesleki eğitim ve iş güvenliği kültürü noksanlıkları. Enerji Bakanı Taner Yıldız TBMM’de, İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın ‘DDK raporuyla ilgili neler yapıldığı’ soru önergesine “Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından tespit edilen hususlar titizlikle değerlendirilerek uygulamaya alınmıştır.” cevabını verdi.

Zaman, 01.11.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.