Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Yeni AB Başkanı Juncker, Türkiye dosyasını yok saydı

Yeni AB Başkanı Juncker, Türkiye dosyasını yok saydı
Avrupa Birliği'nin yeni başkanı Jean Claude Juncker komşuluk politikası ve genişlemeden sorumlu komisere gönderdiği hedefler mektubunda Türkiye'ye yer verilmedi. 

Geçen yıl bu zamanlar, Avrupa Birliği’nin (AB) ilerleme raporunun yayınlanmasına az bir süre kala Avrupa Komisyonu’nun Türkiye temsilcisi Jean Maurice Ripert’in Fransa’nın Moskova büyükelçisi olarak atanacağını öğrendik. Ripert Türkiye’de iki yılını doldurmamıştı bile.

Komisyon’un bu yıl ilerleme raporunu yayınlayacağı 8 Ekim’e günler kala bu kez de selefi Stefano Manservisi’nin görev değişikliği haberi geldi. Manservisi daha Türkiye’deki ilk yılını doldurmadan Komisyon’un yeni dış politika şefi Federica Mogherini’nin kabinesinde görev almak üzere Brüksel’e geri dönecek.

Zaten İtalyan olması hasebiyle Türkiye’ye yakın olması beklenen Manservisi’nin Ankara ’ya tayini Komisyon’un kıdemli bir diplomatı olarak başta vize meselesi olmak üzere Türkiye’yle ilgili dosyalara hakimiyeti nedeniyle de AB taraftarlarını sevindirmişti.

AB kulislerindeki bilgilere göre tecrübesizliği nedeniyle şimdiden eleştiri oklarına hedef olan 41 yaşındaki Mogherini Komisyonun kıdemlisi ve kendi memleketlisi bir diplomat arayışına girince, gözler Marservisi’ye çevrilmiş.

Önce Ripert, sonra Marservisi. Her ikisi açısından da terfi sözkonusu. Sırf bu bile Türkiye’nin AB nezdindeki önemini gösteriyor. Nihayetinde Komisyonun dünyadaki en büyük temsilciliği (diğer bir deyişle büyükelçiliği) Ankara’da bulunuyor.

Sade bir vatandaş yukardaki türden detayları bilmeyebilir; ama kime sorsanız genişleme konusunda AB’nin en önemli ve kabarık dosyasının Türkiye olduğunu söyler.

Avrupa Komisyonu’nun yeni başkanı Jean Claude Juncker’in daha ilk günlerindeki icraatına bakacak olursak, neredeyse böyle bir dosyayı yok sayacak.

Juncker’in 27 komiserden oluşan “kabinesini” kurarken, AB kulislerine önce genişleme konusunda komiser atamayacağı dedikodusu yayıldı. Görüştüğüm bir Avrupalı diplomata göre, yaşlı kıtada “tu kaka” haline gelen “genişleme” sözcüğü son anda ittir kaktır, “Komşuluk Politikası” komiserinin görev alanına iliştiriverilmiş.

Bununla kalsa yine iyi.

Juncker geçtiğimiz hafta Komisyon tarihinde bir ilke imza atarak tüm komiserlere kendilerinden ne beklediğine dair bir mektup gönderdi

Juncker genişleme karşıtı Avusturya’dan gelen Johannes Hahn’a gönderdiği mektupta komşuluk politikası ve genişleme komiseri olarak kendisinden ne beklediğini şöyle aktardı:

“Çalışmalarınızın odağını AB’nin güney ve doğu komşularıyla siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmek oluşturmalı… Birliğin geçtiğimiz on yıldaki kapsamlı genişlemesinin ardından gelecek beş yıl, görev sürecimiz boyunca ek genişlemenin olmayacağı bir konsolidasyon süreci olacak. Batı Balkanlarla devam etmekte olan müzakerelerin sürdürülmesinden sorumlu olacaksınız.”

Mektubun geri kalanında da tek bir satırda Türkiye’nin adı geçmiyor.

Ukrayna var, Afrika var; Türkiye yok.

Juncker’in seçim vaatleri arasında görev süresi boyunca yeni üye alınmayacağını söylediği tabii ki biliniyor.

Bir Avrupalı diplomatla konuşurken “Juncker’in bu tavrı aslında Karadağ ve Sırbistan gibi ülkeleri etkiliyor. Yoksa hepimiz Türkiye’nin önümüzdeki beş yıl üye olmayacağını biliyoruz” demişti. Ancak; “beş yıl yeni üye yok” demek başka, Türkiye dosyasını yok saymak başka. Türkiye’yi Batı Balkanlar içine sokamayacağımıza göre!

İşin ironik tarafı Juncker’in her bir komisere gönderdiği mektup aynı cümleyle başlıyor. “Taze bir başlangıç yapmak, zor jeo-politik ortamla uğraşmak, ekonomik iyileşmeyi güçlendirmek, vatandaşları için büyüme ve istihdam yaratan Avrupa’yı inşaa etmek için önümüzde istisnai bir fırsat ve aynı zamanda mecburiyet var,” diyor Juncker.

Yani Juncker zorluğunu kendisinin de kabul ettiği jeo-politik ortamın sorunlarıyla Türkiye’yi göz ardı ederek baş etmeyi düşünüyor olsa gerek!

Pek tabii bunun böyle olamayacağı ve olmayacağı aşikar.

AB’nin yeni dış politika şefini sıkça Türkiye’de göreceğimize eminim. Aslında bir Komisyon yetkilisine göre, Mogherini Türkiye’nin katılım sürecinin siyasi yönünü yürütecek. Yani Türkiye’ye geldiğinde sadece uluslararası ve bölgesel konulardan bahsetmeyecek. Hahn müzakerelerin teknik boyutunu yürütürken, Mogherini siyasi diyalog boyutunu üstlenecek. Hatta bu nedenle Juncker’in mektubu da Hahn’a Mogherini ile yakın bir çalışma içinde olmasını isteğini vurguladığı belirtiliyor. Bu ikili yapı yürür mü, pek net değil.

Tek başına genişleme komiserliğinin lağvedilmesi, Türkiye’den hiç bahis açılmaması tüm bunlar genişleme yorgunu Avrupa kamuoyuna mesaj vermek için yapılıyor. Ama bu durum aynı zamanda Türkiye’ye olumsuz sinyaller olarak yansıyor. Gerçi Türk kamuoyunun büyük bir bölümü bu detaylara vakıf değil ama; demokrasi ve insan haklarının evrensel standartlara ulaşması için çaba sarf edenler için hiç kuşkusuz cesaret bozucu.

Radikal, 19.09.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.