Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > İrtica Eylem Planı > Cemevleri ve dedeleri tek tek fişlemişler

Cemevleri ve dedeleri tek tek fişlemişler

Meçhul bir subayın, kirli eylem planında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek'in bilgisayarının da aralarında bulunduğu hard disklerden kurtardığını belirttiği belgeler gündeme damgasını vurdu.

Üçüncü ihbar mektubunun eklerinde yer alan belgeler, millete komplo belgesindeki 'Alevilere karşı kirli tezgâh projesi'nden vazgeçilmediğini gözler önüne seriyor. Önceki gün Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların yanı sıra Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve muhalefet liderlerine gönderilen yeni belgelerde, Alevilere yönelik fişlemeler dikkat çekiyor. 'Çorum İl Etüdü' adlı dosyada, il merkezi, ilçeler ve köylerdeki cemevleri ile dedelerin tek tek kayıt altına alındığı görülüyor. Tespit edilen cemevlerinin yanına 'dede var, dede yok' notları düşülmüş. Bazı Alevi dedelerinin telefon numaraları kayıt altına alınmış.

Isparta'da yaşayan Alevi vatandaşların ise kılık kıyafetleri dahil sosyal hayattaki durumları raporlaştırılmış. Belgede Alevilerin kıyafetleri için "Genellikle pantolon etek giyerler, başörtüsü takmazlar." ifadeleri kullanılıyor. Dini yaşantıları konusunda "Namaz kılmazlar. Oruç tutmazlar." gibi ibareler yer alıyor. Fişlenen köylerdeki Alevi vatandaşlar şaşkınlıklarını ifade ederken, "Kafalarına göre yazmışlar." yorumunda bulundu.

Cemevlerini ve dedeleri tek tek fişlemişler

Ergenekon'un Alevi-Sünni çatışması oluşturmak için bazı Alevilere suikast planlaması iddianamelerde önemli yer tutuyor. Suikast planını gören Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Ali Balkız'ın 'Ölümümü gördüm' dediği basına yansıdı. Dursun Çiçek imzalı Eylem Planı, Alevilere yönelik kirli tezgah projesinden vazgeçilmediğini ispatlarken bir subayın gönderdiği 3. ihbar mektubunda yer alan belgeler, bu kesime yönelik hazırlıkların boyutlarını gözler önüne serdi. Aleviler, yaşadıkları illere hatta köylere kadar fişlenmiş. Isparta'da yaşayan Alevilerin giyim kuşamlarına kadar bilgi toplanmış. Belgede, "Kadın ve erkekler çağdaş giyimlidirler. Genellikle pantolon etek giyerler, başörtüsü takmazlar." deniliyor. Alevilerin dini yaşantıları hakkında "Namaz kılmazlar. Ramazan ayı içerisinde oruç tutmazlar. Muharrem ayında 12 gün oruç tutarlar. Orucun bitimini müteakip durumu iyi olanlar kurban keserler. Cenaze namazına kadınlar katılmaz." ibareleri yer alıyor.

'Çorum İl Etüdü' adlı dosyanın 57-58. sayfalarında 'Çorum ilinde hatırı sayılır kişiler ile cemevlerinin durumu' başlıklı kısımda il merkezi, ilçeler ve köylerdeki cemevleri ve dedelerin tek tek kayıt altına alındığı görülüyor. Tespit edilen cemevlerinin yanına 'dede var, dede yok' deniliyor. Bazı dedelerin telefon numaraları da yazılmış. Cemevi olan köyler tek tek tespit edilip şöyle sıralanmış: "Akçaköy, Büyüksöğütözü, Dölderesi, Haydar, Karatepe, Akpınar, Büyükcamili, Büyükeşlik, Kayabüget, Koçhisar, Yenice, Çelebibağı, İmat, Karamahmut, Harhar, Kargın, Eskiyapar, İsahacı, Kılavuz, Koyunoğlu, Külah, Küre, Mazıbaşı." Diğer fişleme bilgileri ise şöyle:

Mollahasan köyü: Şanlıosman cemevi mevcut. Dede: Nesimi K. Alaca ilçesi Keşlik köyü nüfusuna kayıtlı olup, Çorum şehir merkezinde ikamet eder.

Gökköy: Cemevi mevcut. Dede: Kasım A. ve kardeşi Fevzi A., Sungurlu ilçesi Yazır köyü nüfusuna kayıtlı olup, aynı yerde ikamet eder.

İğdeli köyü (Kızılkır): Cemevi yok, dede: Zülfikar G., Arap G.

Dere köyü: Cemevi yok, dede: İsmail D., Hasan B. ve köy muhtarı Arap B.

Ferhatlı köyü: Cemevi var, dede: Şevket İ., Ali Rıza İ.

Kertme köyü: Cemevi var, dede: Şevket İ., Ali Rıza İ.

Hamdi köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Tarhan köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Büyükdivan köyü: Cemevi yok, dede: İsmail S.

Akçalı köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Çanakçı köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Kazıklıkaya köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Ömerbey köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Palabıyık köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Sarıklı köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Turgut köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Yoğunpelit köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Acıpınar köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Çaltıcak köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Öksüzler köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Eskiköy köyü: Cemevi var, dede yoktur.

Akpınar köyü: Cemevi mevcut, dede: Ali Ç.

Büyükcamili köyü: Cemevi mevcut, dede: Yusuf A.

Çelebibağ köyü: Cemevi mevcut, dede: Paşa E.

Kargın köyü: Cemevi mevcut, dede: Hasan Hüseyin Ş.

Eskiyapar köyü: Cemevi mevcut, dede: Hasangül T.

Büyükeşlik köyü: Cemevi mevcut, dede: Hıdır A.

Munzur Festivali'ne katılan sanatçılar terör örgütü sempatizanı

Elazığ'da konuşlu Genelkurmay 3. Psikolojik Harekat Tabur Komutanlığı'nın 'Karargah Etüdü' başlığı altında hazırladığı raporda Tunceli hakkında detaylı bilgiler yer alıyor. "Psikolojik Harekat Kurulları 3. Tabur" isimli word dosyasında "Bölgede Mevcut Hassasiyetler" başlığı altında bölge halkının yapısı anlatılırken her yıl düzenlenen Munzur Festivali'ne davet edilen sanatçı ve panelistlerin de tamamına yakınının aşırı sol terör örgütü sempatizanı olduğu belirtiliyor. Festival ve katılımcılar hakkında, "Milli birlik ve bütünlüğümüz aleyhine çalışmalarıyla tanınan kişilerden seçilmiş olması ve bu etkinliğin gelecek dönemlerde uluslararası platforma taşınmak istenmesinin, söz konusu festivalin bazı çevrelerce daha etkin bir propaganda aracı olarak kullanılmak istendiğini gösterdi." deniliyor.

Raporda başta Tuncelili gençler olmak üzere, festivale katılanların, konser ve panellerde yapılan konuşmalar neticesinde, gazete, dergi, kitaplar, bildiriler, atılan sloganlar, gösterilen filmlerle sürekli aşırı sol ve terör örgütlerinin propagandalarına maruz kaldıkları anlatılıyor. Festival boyunca halkın ve gençlerin, sürekli örgütlenmeye teşvik edildiği belirtiliyor. Raporda ayrıca Tokat, Gümüşhane, Sivas, Çorum ve Tunceli nüfusuna kayıtlı olan ancak İstanbul'da oturan yöre halkının illegal örgütlerin propagandasına maruz kaldıkları ifade ediliyor. Alevi kültürüne sahip gençlerin bu örgütlerin propagandalarından çok etkilendikleri, yaz aylarında tatil maksadıyla geldikleri köy ve beldelerde bu etkilerin izlerinin gözlendiği dile getiriliyor. MUTLU ÖZAY İSTANBUL

Vali yardımcısı da, Ergenekon sanığı da istihbaratçı

Üçüncü ihbar mektubu, çeşitli meslek gruplarından vatandaşların istihbarat elemanı gibi kullanıldığını ortaya çıkardı. Bir belge içerisinde istihbaratta kullanılan 'personeller' sıralanarak haklarında değerlendirmeler yapılıyor. Bilgi alınan personeller arasında vali yardımcısından kaymakama, Ergenekon sanığından kitap yazarına, avukattan ilçe milli eğitim müdürüne kadar çok sayıda isim bulunuyor.

Personeller, Jandarma Binbaşı Halkla İlişkiler Subayı Osman Uçar ile Piyade Binbaşı Levent Aksu'ya bağlı olanlar olarak ayrılmış. Bu isimler arasında Ergenekon sanığı Sevgi Erenerol da bulunuyor. Erenerol'un kimlik bilgilerinin yer aldığı formda siyasî temayülü olarak 'milliyetçi' tanımlaması yapılıyor. Kanaat bölümünde, "Ülke menfaatleri açısından elinden gelen bütün gayreti gösterir, sağlıklı ve somut bilgiler verir. Makam ve mevki hırsı yoktur. TSK ile iyi geçinme, destek görme temayülü içerisindedir. Misyonerlik ve Fener Rum Patrikhanesi faaliyetlerine karşı propagandalarda kullanılabilir." ifadeleri yer alıyor.

Personel arasında adı geçen çarpıcı isimlerden biri Pendik kaymakamlığı ve İstanbul vali yardımcılığı görevlerinde bulunan H.Dn. Duran. Personel formunda ülke menfaatleri açısından elinden gelen bütün gayreti gösterdiği belirtilerek, sağlıklı ve somut bilgiler verdiği, 2004 yerel seçimleri öncesinde yapılan bölgesel araştırmalarda yardımcı olduğu anlatılıyor.

Gazeteci Ümit Zileli için İstanbul ili genelinde irticai ve misyoner faaliyetler hakkında bilgi verdiği açıklanıyor. Sultanbeyli İlçe Milli Eğitim Müdürü A.A., Sakarya Üniversitesi'nde memurluk yapan A.Ş. de irticai faaliyetler hakkında bilgi veren personel arasında. B.B. isimli personel için ise şu değerlendirme yapılmış: "İrticai konularda iyi araştırma yapmaktadır. Çeşitli tarihlerde İstanbul ili genelinde ADD ve irticai örgütlere yönelik bilgi alınmış, 2000-2001 tarihleri arasında sürekli temas kurulmuş ve ilişkiler devam etmektedir." Araştırmacı-yazar U.Y. için 'Devlet aleyhindeki oluşumlar hakkında bilgi alınabilir, istenilen temalar kitaplarına verilebilir'. denilirken, Batum ve Havalisi Kültür Derneği'nde görevli Burhan Pehlevan'dan Gürcü oluşumlar ve faaliyetleri konusunda bilgi alındığı anlatılıyor. Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memuru C.Ç.'nin personel olarak gösterildiği formlarda eski Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü H.Y.'nin sağlıklı ve somut bilgiler verdiği makam ve mevki hırsı olduğu için TSK ile iyi geçinme, destek görme temayülü içerisinde bulunduğu belirtiliyor. H.Y.'nin irticai faaliyetler konusunda bilgi verdiğine değiniliyor. Sancak Motel Kumburgaz otel işletmecisi R.S.'nin Silivri, Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Avcılar ilçelerinde mafyanın etkileri ile beyaz kadın ticareti konusunda bilgi veren bir personel olduğu anlatılıyor. Personel Bilgi Formu'nda yer alan bilgilerden bazıları şöyle:

S.O.: Yunanistan'ın ülkemize yönelik turizm alanındaki karşı propaganda faaliyetleri konularında bilgisi olduğunu belirtmiştir. Telefonla irtibatlarımız devam etmektedir.

S.T.: Pendik, Kartal ve Kadıköy ilçelerinde geniş çevresi olduğundan bu ilçeler ile ilgili irticai yapılanma hakkında kendisinden sağlıklı bilgi alınmaktadır.

Veteriner S.P.: Dilovası beldesindeki bölücü ve irticai yapılanma ile ilgili kendisinden bilgi alınmıştır.

Avukat Ş.B.: Çeşitli tarihlerde İstanbul ili genelinde irticai ve bölücü örgütlere yönelik bilgi alınmıştır.

Y.S.: Yeşilyurt, Florya/Bakırköy Restaurant işletmecisi. Asker şahıslarla çok iyi diyalog içerisindedir. Çevresi çok geniştir. Müzik piyasasının önde gelen şirketleri ile bağlantısı vardır. Ülkemizin birlik ve bütünlüğü aleyhinde kaset çıkaran şahısların durumu hakkında araştırma yapar.

Ö.E.: Sultanbeyli Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve ADD başkanıdır. Sultanbeyli ilçesinin etnik, bölgesel, irticai ve bölücü terör örgütleri hakkında bilgisine başvurulmuştur. BÜLENT CEYHAN İSTANBUL

 

Nevruz FM'in sahibi Genelkurmay çıktı

Yeni belgeler, TSK'nın internet sitelerinin yanı sıra birçok radyo istasyonu kurduğunu da ortaya koydu. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan sunumdaki bilgilere göre, Genel-kurmay'ın 5, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 12, Deniz Kuvvetleri'nin 3, Jandarma'nın 3 ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın 1 radyosu bulunuyor. Bunlardan en ilginci ise Van'da yayın yapan Nevruz FM.

İkinci subayın gönderdiği belgeler, TSK'nın internet sitelerinin yanı sıra birçok askerî radyo kurduğunu ortaya koydu. Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Bilgi Destek Grup Komutanlığı' sunumunda yer alan bilgilere göre 5'i Genelkurmay, 12'si Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 3'ü Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 3'ü Jandarma Genel Komutanlığı ve 1'i Sahil Güvenlik Komutanlığı olmak üzere toplam 24 radyo kuruldu. Ayrıca Bilgi Destek Grup Komutanlığı'na bağlı Ankara, İstanbul, Elazığ, Diyarbakır ve Afganistan'da 5 mobil radyo bulunuyor.

24 RADYO KURULMUŞ

TSK Afet Bilgilendirme Radyosu (Ankara)

Diyar FM (Diyarbakır)

Güven FM (Şırnak, Siirt, Mardin, Kuzey Irak)

Radyo Türkiyem (Afganistan-Kabil)

Mehmetçik FM (Kosova Prizren)

Sümbül FM (Hakkari)

Dost FM (Tunceli-Hozat)

Türkiyem FM (Bingöl)

Sancak FM (Bingöl-Adaklı, Kiğı)

Lale FM (Muş merkez, Varto, Hasköy)

Göl FM (Bitlis merkez, Tatvan)

Süphan FM (Ağrı Patnos)

Ağrı Dağı FM (Ağrı, Iğdır)

Kardelen FM (Van Çaldıran)

Nevruz FM (Van Erciş)

Kura FM (Ardahan)

Fıstık FM (Siirt)

Poyraz FM (Kocaeli Gölcük)

Leventler FM (İzmir Foça)

Aksaz FM (Muğla Marmaris)

Yöre FM (Tokat, Amasya, Sivas, Ordu, Tokat-Reşadiye-Topçam)

Tunç FM (Tunceli)

Sınır FM (Hakkari Yüksekova)

Sahil Güvenlik FM (İzmir, Aydın, Manisa)

Alevîler tepkili: Biz vatana hiçsaygısızlık yapmadık

Belgelerde 'Çorum' klasörünün içinde 'Çorum il etüdü' adlı klasörün 56. sayfasında 'Etnik yapı' başlığı altında Alevi köyleri hassas köyler olarak veriliyor. Belgede, "Bölge halkı, Türk ve Müslüman'dır. Hassas köyler olarak 27 Sünni-Alevi, 39 Alevi, 168 Sünni ve Türkçe konuşan, 18 Alevi ve Kürtçe konuşan, 4 Kürtçe konuşan köy olmak üzere toplam 256 köy bulunmaktadır." ifadesi yer alıyor. Fişlenen köylerdeki Alevi vatandaşları ise şaşkın. Belgelerde ismi geçen Kalecik köyünün eski muhtarı Zülal P., "Benim bir oğlum polis, bir oğlum subaydır. Bu vatana hiçbir saygısızlığımız olmamıştır. Vatanımız, bayrağımız, askerimiz her şeyimizdir. Kimseden korkumuz yok. Kafalarına göre yazmışlar. Biz köyümüzden bile çıkmayız. Bizi kullanmak istiyorlar. Bu fişleme askeriye tarafından bizi tehlike olarak gördükleri için yapılmışsa çok ağırımıza gider." diye konuştu. Kargın köyünden fişlenen Hasan Hüseyin Ş.'nin kardeşi Sami Ş. ise, "Ağabeyim vefat etti. Ağabeyimin kimseye kötülüğü olmamıştır. Tuhaf bir durum. Bizim her şeyimiz ortadadır. Gizli kapaklı işimiz olmaz. Komutanlar, çavuşlar gidip gelirdi. Onlar da gizli bir şeyimiz olmadığını görürlerdi." dedi.

Dersim talimatı: Cumhuriyet'e isyan edenin sonu idamdır

Fişleme belgelerinde CHP'li Onur Öy-men'in Meclis'teki konuşmasıyla gündeme gelen Dersim'le ilgili ilginç bir ayrıntı yer alıyor. Askerlere 'Dersim 1937' kitabının TSK personeline okutulması emrediliyor. 'Isparta' adlı klasörde 'Dersim 1937 Analizi' ve 'Dersim 1937 Kitap Özeti' şeklinde iki dosya bulunuyor. Analizi yapanın kitap hakkındaki genel kanaati şu şekilde verilmiş: "Kitap; emperyalist güçlerin ağalar ve seyitler aracılığı ile cahil, fakir, Kürt kökenli ve Alevi vatandaşları kullandıklarını, karşımıza sürekli tehditler çıkardıklarını, ulus devlet bilincinin aşındırıldığını, etnik farklılıkları çatışmaya sevk etme gayretleri ve ülkemizde potansiyel krizlerin oluşması yönünde politikalarının mevcut olduğunu açıklamıştır. Bu güçlerle mücadelede Türk milleti olarak, birlik ve beraberliğimizin büyük önem taşıdığı anlatılmakta olup, başta Bilgi Destek kadrolarında bulunan personel olmak üzere, tüm TSK personeli tarafından okunmasının ve kütüphanelerinde bulundurulmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir." Bilgi notlarından biri şöyle bitiyor: "Türkiye Cumhuriyeti'ne isyan eden bölücülerin sonu idam cezasıdır."

Sivil toplumdan 'cuntacılar yargılansın' çağrısı

Darbe karşıtı sivil toplum örgütleri, 'demokrasiye müdahale planı'nda imzası bulunan Dursun Çiçek'in tahliyesini dün İzmir'de protesto etti. Çiçek'in 43 saat içinde serbest bırakılmasını eleştiren Darbeye Karşı 70 Milyon Koalisyonu üyeleri, ordu içindeki cuntacıların yargılanmasını istedi. Meçhul subay tarafından deşifre edilen cuntacı ekibe hâlâ dokunulmadığını vurgulayan protestocular, 'Ergenekoncu cunta dağıtılsın' sloganları attı.

Demokrasiye müdahaleyi öngören 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda imzası bulunan Dursun Çiçek'in tutuklandıktan 43 saat sonra tahliyesi sivil toplum örgütlerini ayaklandırdı. Mahkemenin tutuksuz yargılanma kararının gerekçesi de kamuoyunda şok etkisi yaptı. Zira, İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye kararında, 'Çiçek'in üzerine atılı suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunmadığını' aktardı. Mahkeme, ne Dursun Çiçek imzalı orijinal belgeyi, ne ihbar mektuplarını dikkate almıştı.

CUNTAYA NEDEN DOKUNULMUYOR?

Kararı eleştiren sivil toplum kuruluşları dün İzmir'de protesto gösterisi yaptı. Konak'ta eski Sümerbank önünde toplanan Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu adına basın açıklaması yapan Mualla Damarsardı, ordu içindeki cuntacıların yargılanmasını istedi. Damarsardı, itirafçı subay tarafından deşifre edilen ordu içindeki cuntaya dokunulmadığının altını çizdi: "Hasan Iğsız başta olmak üzere seçilmiş hükümeti devirmek, DTP'yi yok etmek, Alevi'yi Sünni'ye, Türk'ü Kürt'e karşı kışkırtmak, azınlıkları katletmek ve darbeye zemin hazırlamak için plan üstüne plan yapanlar hâlâ görevlerinin başındadır."

Mualla Damarsardı, darbe planı iddialarının doğruluğundan en ufak kuşkuları bulunmadığını söyledi. Damarsardı, "Çetecilik ve darbecilikle anılan eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Sincan 1. Ağır Ceza Hâkimi Osman Kaçmaz'ın meslekten ihraçları engellenmek isteniyor. Aynı güçler, Ergenekon'un üzerine giden Savcı Zekeriya Öz ve arkadaşlarını ise meslekten atmak istiyor. Tıpkı eski Şemdinli savcısı gibi. Çok sözü edilen hukuk ayaklar altında, demokratikleşme ise postallarla eziliyor." dedi. Mualla Damarsardı, darbeleri durdurmak, darbe defterini kapatmak, demokrasi ve özgürlük isteyenlerin yaşananlara sessiz kalamayacağının altını çizdi: "Direnişiniz boşuna, hepiniz yargılanacaksınız. Bu topraklarda yaşayan insanları düşman olarak niteleyen sizleri mutlaka durduracağız."

TAHLİYE KARARINA SUÇ DUYURUSU

Bu arada Mersin'de Oktay Avcu isimli bir vatandaş, Dursun Çiçek'in serbest bırakılmasını protesto etmek amacıyla üzerinde 'herkese eşit adalet' yazan siyah çelengi, adliye binasının karşısına bıraktı. Avcu, son gelişmelerle yargıda toplumun vicdanını huzursuz eden olumsuzlukların gün ışığına çıktığını anlattı. Çiçek'in serbest bırakılmasının yargıda çifte standardın bir göstergesi olduğunu söyledi. "Yargının vatandaşlara ayrı, bürokratlara ayrı, askerî mensuplara ayrı muamelesini istemiyoruz. Adalet herkese eşit durmalı." diyen Avcu, daha sonra Dursun Çiçek ile ilgili tahliye kararını veren yargı mensupları hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. ÖZDEMİR ÖZKAN, TEKİN GÜRBULAK İZMİR

İlk isyan: Çiçek'i bıraktınız müvekkilimi de salıverin

Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in serbest bırakılması üzerine diğer muvazzaf subayların aileleri harekete geçti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli iki oramirale suikast planladıkları iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Teğmen Tarık Ayabakan'ın avukatı Mehmet Katar, İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe ile başvurarak müvekkilinin serbest bırakılmasını istedi. Katar'ın dilekçesinde şu ifadeler yer aldı: "Bu maddeye göre herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır. Ancak hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunan ve kesin delillerle suç unsurları ortaya konulan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na mensup olup Genelkurmay Komutanlığı karargahında görevli bulunan Albay Dursun Çiçek, itiraz üzerine sabit ikametgahı olması, devlet memuru olması, kaçma şüphesi bulunmaması gibi gerekçelerle tutuklandıktan iki gün sonra serbest bırakılmıştır. Hâlbuki bu şahsın suçu müvekkilime atfedilen suçlardan daha vahim iken, yargı makamlarında talep ettiğimiz 4 Eylül 2009 tarihli dilekçelerimize müvekkilim Teğmen Tarık Ayabakan için suçun vasıf ve mahiyeti, delil durumu (!), kaçma ve delilleri karartma şüphesi bulunduğu gerekçesi ile Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi hakimince 8 Eylül 2009 tarihinde tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Müvekkilimin dosyadaki delillerin yeniden değerlendirilmesi ve en azından adli kontrol tedbirlerinden birinin uygulanması sureti ile tutuksuz yargılanması..." ERKAN ACAR İSTANBUL

Avukatlardan ironik mesaj: Darbe, suç olmaktan çıkarılsın

Albay Dursun Çiçek'in tahliye edilmesine tepki gösteren avukatlar, darbenin suç olmaktan çıkarılmasını istedi. 'Yargıda Re-Form Grubu' üyesi avukatlar adına konuşan avukat Serhat Şendilmen, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 'Yargı Reformu Taslağı'na önerilerde bulunmak istediklerini ifade ederek ironik taleplerde bulundu. Şendilmen, "Öncelikle TCK ve ilgili mevzuatta bir an önce değişiklik yapılıp 'darbe' suç olmaktan çıkarılmalı ve bu amaçla plan ve organizasyon yapanlar kurumsal olarak desteklenmelidir. Adli Tıp Kurumu kapatılarak yetkileri tamamen Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı'na verilmelidir. CMK'dan tutuklama uygulaması kaldırılmalıdır. Türkiye'de sabit ikametgah sahibiyim diyen herkes deliller incelenmeksizin serbest bırakılmalıdır." dedi.

Ergenekon davasının bazı şüphelilerinin sağlık nedeniyle tahliye olmasına göndermede bulunan Şendilmen şöyle devam etti: "Cezaevleri vakit kaybetmeksizin kapatılmalı, tam teşekkülle devlet hastanesine çevrilmeli ve bu modern hastaneler GATA'ya bağlanmalıdır. Ancak baklava çalan çocuklar ve taş atan çocuklar ile düşünen ve konuşan insanlar mevzuatta değişiklikler yapılarak bir şekilde terör suçu kapsamına alınmalı ve askeri mahkemelerde yargılanmalıdır. Bu kişilerin Yedikule Zindanları yeniden düzenlenerek oluşturulacak 'G' tipi cezaevlerinde tek kişilik hücrelerde cezalarını çekmeleri sağlanmalıdır."

Zaman, 17.11.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.