Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Türk şirket ve markaların ölçeği

 
Türk şirket ve markaların ölçeği 

Türk şirketleri ve markalarının büyüklükleri henüz küresel ölçeğe ulaşamadı.

 

Dünya ekonomisinde, ülkelerin ekonomik güçleri sadece milli gelirin büyüklüğü ile sınırlı olmuyor. Şirketler güncel ekonominin en önemli aktörleri arasında bulunuyor. Bir ülkenin, en büyük şirketlerinin ölçekleri, dünya ekonomisi içerisinde yerleri ve sektörel dağılımları, o ülke ekonomisi hakkında da genel fikir veriyor. Günümüz ekonomisinde şirket değerlerinin büyük bir kısmı marka değerinden geliyor. Marka değeri yüksek olan şirketler ayrıca, küresel üretim zincirleri içerisinde, birçok süreci ve bu süreçlerdeki şirketleri yöneten kuruluşlar oluyor. Ülkelerin sahip oldukları markalar da o ülkelerin küresel ekonomi içerisindeki önemini artırıyor. Küresel ölçekte en büyük şirketleri farklı ölçütlerle belirleyen Fortune Global 500, Financial Times Global 500 listeleri ve en değerli markaları belirleyen Brand Finance ve Millward Brown listeleri ülkelerin küresel ekonomi içerisindeki yerlerini gösteriyor.

Fortune Global 500

Fortune Global 500 sıralaması, satışlar bakımından dünyanın en büyük şirketlerini listeliyor. 2013 listesinin ilk on sırasında ABD, Çin, Hollanda, İngiltere, Japonya, Almanya ve Fransa’dan petrol, enerji, perakende ve otomobil şirketleri yer alıyor. Listenin toplamında ABD’nin 132, Çin’in 89, Japonya’nın 62 şirketi bulunuyor. 2005-2013 arasındaki Fortune 500 listeleri değerlendirildiğinde, özellikle BRIC ülkeleri Çin, Brezilya, Rusya ve Hindistan, NIC ülkelerinden Tayvan ve Güney Kore’nin ilk 500’deki şirket sayılarını artırdığı görülüyor. Bu gelişme, söz konusu ülkelerin dünya ekonomisi içerisindeki artan önem ve paylarıyla paralellik arz ediyor.

Financial Times Global 500

Toplam piyasa değerine göre şirket büyüklüklerini belirleyen Financial Times (FT) Global 500 listesinde ise 2014 itibariyle ilk on sırada dokuz ABD, bir tane İsviçre şirketi bulunuyor. Bu şirketler teknoloji, finans, kişisel bakım, ilaç, perakende ve petrol sektörlerine ait. Toplam 500 şirket içerisinde ABD’nin 203, Japonya’nın 34, İngiltere’nin 32, Fransa’nın 28 şirketi bu büyük liste içinde yer alıyor. 2003-2014 listeleri arasında ülke bazında şirket sayısını en çok artıranlar Çin, Hindistan, Brezilya, Hong Kong, İsviçre ve İsveç olmuş.

En değerli markalar

Millward Brown ve Brand Finance kuruluşlar tarafından ayrı ayrı hazırlanan dünyanın en değerli markaları listelerinde, ilk sıralarda ağırlıklı olarak merkezi ABD’de olan şirketlerin sahip olduğu görülüyor. Sektörel olarak daha çok teknoloji ve gıda sektöründe yer alan markalar bulunuyor. İki listede de ilk on sırada yer alan markalar arasında Apple, Google, IBM, Coca-Cola, Microsoft sayılıyor.

Türkiye’nin en değerli şirket ve markaları

Türkiye, şirketleri ile küresel şirket listelerinde henüz yeterince temsil edilmiyor. 2013 tarihli Fortune Global 500 içerisinde sadece bir Türk şirketi bulunuyor, 2014 tarihli Financial Times Global 500 içerisinde ise hiç Türk şirketi bulunmuyor. Piyasa değeri açısından BIST’te işlem gören en büyük on şirket incelendiğinde, ilk on şirketin beşi banka, ikisi de banka sahibi holding. Türkiye’nin Millward Brown tarafından hazırlanan dünyanın en değerli 100 ve Brand Finance tarafından hazırlanan dünyanın en değerli 500 markası listelerinde Türkiye kaynaklı hiçbir marka değerlendirmeye girememiş. Bu iki kuruş tarafından derlenen, en değerli Türk markaları şirketlerinin ilk onunda ise piyasa değerinde olduğu gibi ağırlıklı olarak bankalar yer alıyor.

Özetle Türkiye’de şirketler ve markaların değerleri, küresel ölçekle karşılaştırıldığında oldukça sınırlı ve içlerinde en değerlilerinin de, dünyada olduğu gibi gelişen teknoloji sektörlerinde olmaktan çok bankalar arasından çıktığı tespit ediliyor. Sektörler itibariyle bakıldığında, örneğin havayolu sektöründeki en büyük şirketin küresel ölçekte en büyük 500 şirket arasına girmesi için en az 2,5 katı, telekomünikasyon ve demir-çelik sektöründeki şirketlerin ise en büyük şirketin küresel ölçeğe ulaşması için en az 3-4 kat büyümeleri gerekiyor. Şirketlerin, tek başlarına, kendi faaliyetlerinden elde ettikleri kaynakları yatırıma döndürerek ‘organik’ büyümeyle bu ölçeğe ulaşmaları zor gözüküyor. Hızlı sayılabilecek, yıllık yüzde 5 oranında bir büyümeyle, bir şirket iki katı büyüklüğe ancak 14,2 yılda ulaşıyor ancak aynı sürede küresel rakipler de büyüyorlar. Bu analizden, Türk şirketlerinin, küresel değer zincirlerinde söz sahibi olabilmeleri ve küresel ölçeğe ulaşabilmeleri için mevcut gidişatın ötesinde bir büyüme hızını yakalamaları gerekliliği ortaya çıkıyor.

Metin Ercan, Radikal 

16.08.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.