Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Fed faiz oranlarını nasıl yükseltir?

 Fed faiz oranlarını nasıl yükseltir?
Jackson Hole sempozyumuna katılan merkez bankası yetkilileri Fed Başkanı Janet Yellen'dan merkez bankası yetkililerinin etkilerinin oldukça sınırlı olduğu artık aşikar hale gelen istihdam piyasası hakkında birçok açıklama duydular. Buna karşın merkez bankası yetkililerinin üzerinde büyük oranda etkiye sahip olduğu küresel varlık enflasyonu hakkında ise pek bir şey işitmediler.

Fed halen küresel varlık enflasyonunu etkileme modunda değil. Yellen beklendiği gibi kısa vadeli faiz oranlarını yükseltmek, altı yıldır devam eden sıfıra yakın faiz politikalarına son vermek ve finansal normalliğe benzeyen bir ortam benimsemek için zamanın uygun olmadığını söyledi. Fed'in mottosu hala 'gelecek yıla kadar bekleyin' şeklinde.

Hisse senedi piyasalarının çökmesi ya da siyasi bir karmaşa yaşanması sonucunda ortaya çıkacak riskler göz önünde bulundurulduğunda iç ya da dış bir kriz Yellen'ı mecbur bırakmadıkça gelecek yıl bile faizde artışa gidilmeyebilir. Bu sırada tasarruf sahipleri ile yatırımcılar yatırımları karşılığında tatminkar bir karşılık elde edemezken milyarlarca dolar değerindeki emeklilik fonlarının pasifleri aktiflerinden fazla olmaya devam edecek.

Jackson Hole sempozyumunda pek sorulmayan bir soru var ki günümüzün 'faiz artışı ne zaman gelecek?' oyunu için kritik önem taşıyor: enflasyon patlaması gerekli hale getirirse Fed likiditeyi nasıl çekecek? Fed'in kullandığı geleneksel mekanizma artık faydalı görünmüyor.

2008 yılında başlayan sıfıra yakın faiz oranı uygulamasından önce Fed'in öncelikli para politikası aracı Fed'in gerektirdiği minimum düzeylerle uyumlu olarak bankaların rezervlerini dengelemek için gecelik borç verme faizi yani federal fon piyasası idi. Fed, bankalara Hazine tahvili satarak likidite çeker, Hazine tahvilinde alım yaparak likiditeyi artırırdı. Buna göre belirlenen federal fon oranları ekonomide kısa vadeli borç verme faizleri için gösterge haline gelirdi.

Ancak Fed'in parasal genişleme adı altında altı yıldır yaptığı hükümet ve mortgage destekli menkul kıymet alımları sayesinde bankaların artık minimum rezerv karşılığı hakkında endişelenmesi gerekmiyor. Rezerv fazlaları 2.9 trilyon dolara ulaşmış durumda. Federal fon piyasası hangi açıdan bakılırsa bakılsın artık yok.

Fed ekonomistlerinin geleneksel faiz oranı kontrol mekanizması üzerine kafa yorduğuna şüphe yok. Haziran ayında Fed Başkan Yardımcılığı'na getirilen IMF ve İsrail Merkez Bankası'nın tecrübeli ismi Stanley Fischer 11 Ağustos'ta yaptığı konuşmada dolaylı olarak bu konuya da değindi.

Fischer, Fed'de tutulan rezerv fazlalarına yüksek faiz ödeyerek Merkez Bankası'nın para arzını kontrol edebileceğini söyledi. Bu açıklama oldukça şaşkınlık yarattı. Fed, rezervler için daha fazla ödeme yapma yoluyla 'rüşvet' vererek kredileri sıkılaştırmaya ikna edebilir mi?

Rezervlere yapılan yüksek faiz ödemesi, Fed'in 4.5 trilyon dolarlık portföyündeki kazançlarını nasıl etkiler? Fed geçtiğimiz ay Hazine'ye yalnızca 80 milyar dolar gibi bir rakam aktardı. Bu, Fischer'ın hayal ettiği ödeme sistemi için hiç de devasa bir rakam değil. Peki kredileri daha pahalı hale getirmek için aralarında yabancıların sahip olduğu kurumların da bulunduğu bankalara yüksek ödemeler yapılmasına politikacılar nasıl tepki verir?

Fischer bir araçtan daha bahsetti: En basit haliyle Fed'in gecelik borçlanması olarak tanımlanabilecek ters repo. Fed repo piyasasında zaten aktif şekilde yer alıyor. Bankalara 50 baz puana kadar faiz sunuyor. Bunu Fannie Mae ve Freddie Mac gibi popüler kuruluşlara bankaların rezervleri için aldığına benzer bir ödeme yapmak için yapıyor. Peki hali hazırda olandan daha yüksek bir faizle borçlanarak kendi kazancını neden mahvetmek istesin? Repo piyasası eski federal fon oyunundan çok daha geniş. Repo piyasasını manipüle etmek o kadar kolay olmayabilir.

Akademi camiası kökenli Yellen'ın sıklıkla kullandığı bir kelime ise 'makroihtiyati' tedbirler. Bu uzun kelimenin anlamı pek açık değil ama basitçe Fed'in diktelerine karşı bankaların güçlendirilmesi olarak tanımlanabilir. Fischer da konuşmasında bu kelimeyi sık sık telaffuz etti.

Politikacıların işlediği günahlar yüzünden bankaların cezalandırılmasını öngören Dodd-Frank kanunu finans sektörünü regüle eden Fed ve diğer federal ajansların gücünü artırdı.

Makro ihtiyati tedbirler, Fed'in para yönetiminin daha önemli bir parçası haline geliyor. Sorulması gereken soru ise şu: itibarlı Fischer da dahil olmak üzere Fed'de yeni bir finansal felakete zemin hazırlamadan faiz oranlarını kontrol edebilecek kadar kabiliyetli kimse var mı?

wsj.com.tr, 26.08.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.