Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: Diyarbakır kimi isterse onu aday göstereceğiz

 Kılıçdaroğlu: Diyarbakır kimi isterse onu aday göstereceğiz

 

Bazı milletvekilleri için “CHP’nin yakasından düşsünler” dediniz. Bu vekiller, şimdiye kadar neyi yapmanıza engel oluyorlardı?
Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçilmesi, sosyal demokrasinin gelmesi gibi çok önemli değişim ve dönüşümlerin adresi, CHP olmuş. Siz, bu değişim ve dönüşümü frenlemeye kalkarsanız; bu, doğru değil. En çok neye ihtiyacımız var şu anda? Özgürlüğe ve demokrasiye. Halkın bu taleplerine kulak tıkayamazsınız. Biz, bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek istiyoruz. Muhafazakarlık, değişime direnmektir, değişime direniyorsanız CHP’li olamazsınız.

“Ulusalcı” denilen vekilleri “muhafazakâr” diye niteliyorsunuz, öyle mi?
Evet. Değişim, toplumun da insanın da olmazsa olmazı. “Ben değişmiyorum” demek, doğru değil.

Sizce Türkiye nasıl değişiyor ve CHP buna nasıl bir yanıt vermeli?
Bizim değişimden anladığımız, çağdaş uygarlık düzeyini aşmaktır. Ama toplumu geriye götürmek isteyen bir yapı da var. Bu yapının en somut örneği Ankara’da yaratılan düzen. İktidar olmadan önce büyük kamu binalarından şikayet ederlerdi, en yüksek kamu binaları bunların zamanında oldu. Kendi statükolarını, devlet anlayışlarını, eğitim düzenlerini oluşturdular. Bu, çağdaş uygarlığa ters bir düzen. Bu, Türkiye’yi Ortadoğu’ya taşır. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte en çok Ankara’yla, devletin yapısıyla mücadele edeceğiz.

Peki, “CHP’de değişim” dediğiniz nedir?
Kurultayda, mesajlarını vereceğim. Birincisi, medyası özgür değilse, o toplum özgür değildir. Hedeflerimizden biri özgür medya. İkincisi, doğrudan vatandaşın sofrasıyla ilgilemek zorundasınız, sofraya dönük mesajlar vermek zorundasınız. Üçüncüsü de toplumda, demokrasi içinde barışık yaşamak istiyorsanız, onun değerlerine önem vermek zorundasınız. Toplumun inançlarıyla, kültürel değerleriyle asla oynamayacaksınız, saygı duyacaksınız. Talepleri varsa, o talepleri de karşılayacaksınız.

Dönüşümün esası bu üçüncü maddede yatıyor, değil mi?
Bizim dindarlarla barışmamız lazım. Ve bu konuda samimi olmamız lazım. Ben bu konuda çok önemli adımlar attığımı düşünüyorum. Ve ne kadar samimi olduğumu dindar vatandaşlarımın artık bilmesini isterim. Dindar yurttaşlarıma diyorum ki, “Biz sizinle barışıyoruz, barışmak zorundayız. Bizi anlayın, bizi kucaklayın. Çünkü sizin inançlarınızı sömürdüler, yolsuzluk yaptılar, vergilerinizi çaldılar, çocuklarınızın geleceğini çaldılar. Benim kafamda asla öyle bir şey yok. Ben kul hakkı denen kavramı içselleştirmiş biriyim ve samimiyim.”

CHP’nin geçmişinde samimiyet problemi var mıydı?
Olabilir...
Bizim Kürtlerle de barışmamız lazım. Etnik kimlik üzerinden siyaset yapmamamız lazım. Onların kendi kimliklerinden kaynaklanan sorunları varsa, ben çözüm üretmeyeceğim de kim üretecek?

Barışmak, hesaplaşmayı da gerektirir. CHP şimdiye kadar nerelerde hata yaptı?
Orhan Gencebay’ın güzel bir parçası var: Hatasız kul olmaz. Kuşkusuz, geriye dönük hesaplaşmamız gerekir, bu hataları tekrar etmemiz gerekir. Ama bizim geçmişi tarihçilere bırakıp, geleceğe bakmamız lazım. Çünkü, bir siyasal partinin topluma geleceğe dönük umut vaat etmesi lazım. Biz, bu toplumu çağdaş uygarlığa taşımalıyız.

AK Parti halihazırda dindarlarla barışık. Başörtülü kadınların üniversiteye girmelerinin önünü açan onlar oldu...
Burada itirazım var. “Türbanlı genç kızlar üniversitede okusun” yolunu biz açtık, herkes bilir.

Peki, tamam... Bundan sonra, mesela, başörtüsüyle liseye de gidilebilsin mi, polis ya da asker olunabilsin mi?
Türkiye bunları aşmak zorunda.

“Bunları da tartışabilirim ve olabilir” diyorsunuz, öyle mi?
“Yeni doğarken taksın mı?” “Üniversitede taksın mı?” Türkiye bu tartışmaları aştı. Parlamento’da var mı? Var. Bitti! Biz yeni bir sürecin içine girdik. O kısır tartışmalar, Türkiye’ye çok şey kaybettirdi. Şu anda, vatandaş borç batağında. Bununla ilgili düşünen var mı? Neden türban Türkiye’nin ana gündem maddesiydi? Yolsuzluğu gizlemek için. Şimdi, bitti artık.

Geç kaldık, diyor musunuz?
Elbette. Samimi olarak konuşmak gerekirse, geç kaldık.
Geçen seçimlerde Mansur Yavaş, Ekmelettin İhsanoğlu gibi sağdan isimleri aday gösterdiniz. Bu bir deneme yanılmaydı sonuçta... CHP seçmeni bu adaylara nasıl tepki verdi?
Deneme yanılma değil, bilinçli bir politikaydı. Tabanımızın da kabul ettiğini görüyoruz.

CHP tabanı, dini hassasiyetlere sahip siyasetçilere olumsuz tepki vermiyor, öyle mi?
Aksini düşünürsek “CHP tabanı dine karşı” algısını beslemiş oluruz. Öyle bir şey yok. CHP’de de kimseyi inançsız diye suçlayamayız. Ben de inançlı bir insanım. Ama benim bir özelliğim var, diğer CHP’liler gibi: Biz, inancımıza saygıdan ötürü, dini siyasete malzeme etmeyiz. Yıllar yılı laikliği dinsizlik olarak tanımladılar. Oysa laiklik bütün inançların güvencesidir. Herkes ibadetini istediği yerde yapabilmelidir. Laikliğin özü budur. Mansur Bey’in ahlakını tartışan var mı? Hayır! Ekmelettin Bey’in ahlakını tartışan var mı. Hayır. Yolsuzluğu var mı? Hayır. Ahlaki, etik değerleri yüksek mi? Evet. Benim için ana ölçü budur. CHP seçmeninin de asıl duyarlı olduğu konu ahlaktır.

Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde sağdan benzer kişileri aday gösterebilirsiniz, CHP’ye davet edebilirsiniz, değil mi?
Elbette. Her kesimden ahlaki değerleri yüksek, inançlara, kimliklere saygılı, herkesin hak ve özgürlüğünü savunan yurttaşlarımızı defalarca CHP’ye davet ettik. Aynı daveti bir kez daha yapıyorum. Önümüzdeki günlerde Mansur Yavaş’ı Parti Meclisi’nde görebilir miyiz? Gündeminizde var mı bu? Bu, bütün CHP’liler için var. Parti Meclisi’ni güzel bir uzlaşmayla oluşturmaya çalışacağız.

Anadilde eğitim, “çocuğun üstün yararı”na göre çözülür

“Yeni CHP” Kürtlere ne vaat ediyor? Kürt sorunuyla ilgili ne diyorsunuz?
“Ben bu işi çözerim” diyorum. 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgemiz var. Sadece Kürtlere değil, toplumun tüm kesimlerine yönelik. 12 Eylül darbesinin Kürtleri parlamentoya sokmamak için getirdiği bir şey var: Yüzde 10 seçim barajı. Kalktı mı? Kalkmadı. Kalkmasını kim vadediyor? Biz vaat ediyoruz.

Anadilde eğitimle ilgili ne vaat ediyorsunuz?
O konuda da güzel çalışmalarımız var. Avusturya’da çocuklarının eğitimiyle ilgili ciddi sorunlar yaşamış bir Türk akademisyenden üç buçuk-dört sayfalık bir rapor aldım. Pek çok çevreden rapor aldım. “Çocuğun üstün yararı” kavramından yola çıkarak bu sorunu çözmemiz lazım. Sorun, siyasetçilerin olmaktan çok eğitimcilerin sorunu.

Geçen yıl da Taraf ’tan Hayko Bağdat’a verdiğiniz söyleşide, “Pedagoglar bu konuda siyasetçiler için iyi raporlar hazırlamalı” demişsiniz. Artık o raporların bir siyasete dönüşmesinin vakti gelmedi mi?
Doğru... Sorunuz çok yerinde. Seçim dönemine denk geldiği için, benim bu raporu tartışma zamanım olmadı. Ama bu, “Olmayacak” demek değil. O raporda şöyle bir öneri var: Çocuk okula anadiliyle başlıyor, 2’nci, 3’üncü sınıftan sonra anadil ve resmi dili birarada okuyor ve yoluna öyle devam ediyor. Çocuğun üstün yararı kavramından yola çıktığınızda çocuğun hem anadilini öğrenmesi, okuması yazması, hem resmi dili öğrenmesi mümkün olacak.

Dolayısıyla, siz anadilde eğitime kapınızı açıyorsunuz...
Bu, bana gelen bir rapor. Raporda, bunun bir grup pedagogla tartışılması gerektiği ifade ediliyor. O tartışma imkanını henüz bulamadık.

Yine geç kalmıyor musunuz?
Hayır. Geç kalmıyoruz. Biz iktidarda olsaydık, bana bu soruyu sorabilirdiniz.

Vatandaş olarak oy atarken, muhalefetin ne söylediğine de bakıyorum...
Ben muhalefet olarak düşüncemi söylüyorum ama iktidar düşüncesini söylüyor mu? Hayır. Ben iktidarın milli eğitim politikası nedir, gerçekten merak ediyorum.

Ben şunu biliyorum; Kürtler, özel okullarda Kürtçe eğitim alabilirler. Sizin politikanıza dair bildiğim bir şey yok ama...
Olur mu? Seçim barajını söyledim, gelen raporu açıkladım.

Diyarbakır kimi istiyorsa, onu aday yapacağım
CHP’ye bir yandan milliyetçileri katıp, bir yandan nasıl Kürt seçmene sesleneceksiniz? Sonuçta cumhurbaşkanı adayı olarak İhsanoğlu’nun sesleneceği bir kitle var, Rıza Türmen’in sesleneceği bir kitle var...
Güzel... Ben de Diyarbakırlılara, Hakkarililere, Vanlılara sesleniyorum. Kimi CHP’den milletvekili görmek istiyorsunuz, bana getirin. Söz, ben onları aday göstereceğim. Bizde zaten Kürt milletvekili var, Parti Meclisi’nde de var.

Kürt milletvekilinden öte, partinin gideceği istikamet önemli. CHP’nin, yine parçalı, net politikalar üretemeyenbir parti olma tehlikesi doğmuyor mu?
En net söylemleri söyleyen parti CHP’dir. Biz düşüncemizi söyleriz ama bu belli çevrelerin beklentilerini karşılamayabilir. Bizim kurallarımız var. Sosyal demokrat bir partiyiz. Her etnik kimliğe, inanca saygı gösteren, etnik kimlik ya da inanç üzerinden insanların ayrıştırılmasına karşı çıkan bir partiyiz. Ama etnik kimliği veya inancından dolayı insanlar sorunlarla karşılaşıyorsa o sorunları gidermeye talip olan bir partiyiz. Bizim söylediklerimiz pek çok çevreyi tatmin etmemiş olabilir. Örneğin, Diyarbakır’da STK’larla bir araya geldik. Birisi “Eğitim, ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe olmalı” dedi. Ben, katılmadığımı söyledim. Ama samimi olarak söyledim. “Vay sen Kürtsün o nedenle reddediyorum” anlamında değil. Bunun en azından Türkiye’nin geleceğine büyük katkılar yapamayacağına inandığım için söyledim. Ama anadilde eğitim sorunu varsa, çözülmeli mi? Çözülmeli. Oturup tartışmalıyız.

Demirtaş’ın oyları, demokrasi için kazanım

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP’nin oylarını yukarı taşıdı. Bu, sizi kaygılandırıyor mu?
Hayır, niye kaygılandırsın.Sizden oy aldığı söyleniyor çünkü...Ne kadar aldı, almadı, tartışılır. Ama
Türkiye’de sol güçlenirse, demokraside dengelerin daha sağlıklı olabileceğini hepimizin kabul etmesi lazım. Eğer gerçek anlamda solsa, bunun altını özenle çiziyorum, etnik kimliğe dayanmayan güçlü bir sol, demokrasi için her zaman kazanımdır.

Ermeni meselesinde adım atacak olan iktidar
CHP’in dönüşümünde “duvar”ları ortadan kaldırmaktan söz ediyorsunuz. O duvarları kırmak için söyledikleriniz ne kadar güçlü?
Biz, 17 maddeyi yazdık Kürtlerle duvarı kırmak için. Onlara siyaset yolunu açacağız Diyarbakır Cezaevi’ni müze yapacağız, mayınlı arazileri temizleyip topraksız köylüye vereceğiz, eski isimleri iade edeceğiz dedik. 17 madde... Şu anda aklımda değil. Bunları gittik anlattık. Şu anda, Kürtlerle bir sorunumuz yok. Eskiden, biz oralara gidemiyorduk. Bizi çok farklı görüyorlardı. Ama biz şimdi kendimizi özgürlükler açısından çok önde görüyoruz.

Duvarları kırmak derken.... Örneğin, Ermeni soykırımıyla ilgili Erdoğan taziyede bulundu. CHP “Geç kalındı” dedi. 2015, soykırımın yüzüncü yılı. CHP, AK Parti’nin önünde bir adım atacak mı bu yıl?
Neler yapılabilir konusunda, Şükrü Elekdağ’ın güzel bir çalışması vardı. Dışişleri Bakanlığı kendisini davet etti sunuş için. Şükrü Bey, bizim Parti Meclisi’nde de bir sunuş yaptı. Şimdi, bizim kalkıp bir
şey söylememizin yankıları çok fazla olmaz. Söyledikleri asıl yankı yapacak olan iktidardır. Bizim bilim adamları söylüyor: Çok ciddi olaylar oldu, insanlar, çocuklar öldü, sürgünde insanlar şöyle oldu, böyle oldu. Ama bunları dillendirecek olan, asıl adım atması gereken iktidardakilerdir.

CHP’nin yönetimi yüzde 100 değişti

Dönüşüm sürecinde, CHP’nin kadroları da değişecek mi?
Son üç dört yıldır, milletvekillerinin nerdeyse yüzde 90’ı, parti yönetiminin neredeyse yüzde 100’ü değişti. Bizdeki hızlı değişimin, çoğu kişi farkında bile değil. Sadece kadrolarda değil, yapımızda da değişiklik yaptık; gençlik kotası, cinsiyet kotası... Üye sayımız bir milyonu aştı. İnternet üzerinden üyelik kabul eden tek partiyiz. Türkiye’deki bütün yeniliklerin bir anlamda öncüsü konumundayız. Milletvekillerimiz arasında çok sayıda genç var.

CHP, sanırım yaş ortalaması en yüksek parti...
Onu şöyle düşünmek lazım. Diyelim, çok yaşlı bir üyeniz var, çok genç bir üyeniz var. Ortalamasını aldığınızda öyle görünebilir. Ama sayısal olarak baktığınızda genç sayısı daha fazla.

Taraf, 25.08.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.