Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Devlet Bahçeli'den Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e 'dik dur' çağrısı

Devlet Bahçeli'den Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e 'dik dur' çağrısı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye hukuk devletiyse Erdoğan 15 Ağustos'tan itibaren Başbakan da sayılamayacaktır. Türkiye'nin yeni baş ağrısı Erdoğan'dır. Resmi Gazetede yayınlanma safhası henüz yerine getirilmedi. Çok açık kasıt olduğu anlaşılmaktadır." dedi. Bahçeli Cumhurbaşkanlığı süresi sona erecek olan Gül'e de dik durma çağrısı yaparak 'Türkiye'ye sahip çık' diye seslendi

Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Bahçeli'nin konuşmalarından satır başları:

HAVUZCU DEĞİLSENİZ RAHATSIZ OLURSUNUZ

Eğer herhangi bir vatandaşımız; sayfaları ve ekranları havuzcuların emrine girmiş tutsak medyanın tesiri altında değilse, algılarının kapakları doğru söz ve tekliflere sımsıkı kapalı durmuyorsa ülkemizin halinden mutlaka rahatsız olacaktır.

Türkiye ağır bir gündeme saplanmış, belirsiz ve riskli bir sürece sapmıştır.

10 Ağustos Cumhurbaşkanı Seçimi beklenilenin aksine yeni bir sorun yumağı üretmiş, daha büyük bir sorun kuşağı doğurmuştur.

“Milli İrade, Milli Güç” ve “Milletin Adamı” slogan ve sözleriyle demokrasiye kast edilmiş, adalet karantinaya alınmıştır.

Ülkemiz Recep Tayyip Erdoğan zulmü ve zorbalığı altındadır.

Anayasa ve yasalar çok açıktır:

Anayasa’nın 101. Maddesi’nin son fıkrası; Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer” amir hükmünü ihtiva etmektedir.

RESMİ GAZETE SAFHASINDA KASIT VAR

 

Kanun maddesine göre, Cumhurbaşkanı Seçimi’nin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından TBMM Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığına bildirilecek, kamuoyuna ilan edilecek ve Resmi Gazete’de yayımlanacaktır.

Ancak Cumhurbaşkanı Seçimi’nin kesin sonucunun 15 Ağustos’ta duyurulmasına rağmen, Resmi Gazete’de yayımlanma safhası henüz yerine getirilmemiştir. Bu kuşku verici ihmal ve gecikmede çok açık bir kasıt olduğu anlaşılmaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan 12.Cumhurbaşkanı olduğundan dolayı Anayasa’nın 101.Maddesince; taşıdığı milletvekilliği görevi kendiliğinden düşmüş, parti genel başkanlığıyla ilişiği otomatikman kesilmiştir.

TÜRKİYE HÜKÜMETSİZDİR

Halihazırda Türkiye hükümetsizdir.

Herkesi uyarıyorum, Türkiye Cumhuriyeti sivil ve silahsız bir darbeyle karşı karşıyadır.

Erdoğan Anayasa’yı fiilen askıya almıştır.

Oldubittilerle devleti ele geçirmiştir.

Erdoğan; vatana, millete, demokrasiye ve hukuka ihanet etmektedir.

Meselenin şakaya gelir tarafı yoktur; Türkiye’nin yönetimi gasp edilmektedir.

GÜL ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

Erdoğan’ın lehine kalemşörlük ve müfterilik yapan yeni yetmelerin hücum ve hakaretlerine muhatap kalan Sayın Gül artık biraz dik durmalı, giderayak Türkiye’ye sahip çıkmalıdır.

“Bizim cenahtan epeyce saygısızlık gördüm” diyerek sızlanan Sayın Gül elini taşın altına koymalıdır.

Sayın Abdullah Gül, 31 Ekim 1989’da 8.Cumhurbaşkanı Seçilen dönemin Başbakanı merhum Özal’ın yerine bir gün sonra yapılan görevlendirmeye paralel bir adım atmalıdır.

Hatırlatmak isterim ki, merhum Turgut Özal Başbakanlık görevini sürdürürken 31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Bu sebeple 7.Cumhurbaşkanı Evren, 1 Kasım 1989 tarihinde Merhum Özal’ın yerine vekâleten Başbakan Yardımcısı görevlendirmiştir.

Merhum Özal, 31 Ekim 1989’da 8.Cumhurbaşkanı seçilmesine rağmen, yeni görevine 9 Kasım 1989’da başlamış ve bu tarihe kadar da Başbakanlık makamında oturamamıştır.

MAKSAT GÜL'ÜN DÖNÜŞÜNÜ ENGELLEMEK

Erdoğan kendisinden sonraki hükümet ve parti yapısını dizayn etmektedir.

27 Ağustos 2014 günü yapılacak AKP’nin olağanüstü kongresinde kimin genel başkan seçileceğini dayatmayla, iç ve dış mihrakların icazetiyle şekillendirmektedir.

Maksat Sayın Abdullah Gül’ün partiye dönüşünü engellemektir.

Amaç yeni Türkiye denen hukuksuz, gayri milli, gayri ahlaki sistemin temellerini atmaktır.

Erdoğan, dış politikayı çıkmaza sürükleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu zorlamayla halef olarak belirlemiştir.

‘Parti içi istişareleri işletiyoruz’ diyerek de, kendi kararını herkese onaylatmaktadır.

Bu esnada 28 Ağustos’tan sonra AKP’ye döneceğini açıklayan Sayın Gül, Erdoğan tetikçilerinin iştahlı saldırılarıyla ıslah ve terbiye edilmektedir.

DANIŞMAN, BAŞBAKAN SEVDASINDADIR

AKP’nin kimseye diyet borcu, açık hesabı bulunmamaktadır” diyen bu danışman, ganimet avcılığına soyunarak gizliden gizliye ‘acaba Başbakan olur muyum’ sevdasındadır.

Biz, hırslarına yenilmiş, aklını makam ve mevkie kurban vermiş bu danışmanın, 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonun tartışmalarını azaltmak amacıyla 62. Hükümeti kurmasını 4 Ocak 2014 tarihinde Bursa’da söylemiş ve teklif etmiştik.

Mademki bu şahıs AKP’nin bilirkişisidir, mademki AKP’nin yol haritasını çizmektedir, mademki AKP’nin kuruluşunda emeği geçen onca isme ayar verecek kadar etkilidir; o zaman Erdoğan’dan sonraki Başbakan’ı uzaklarda aramaya gerek yoktur.

Erdoğan, Davutoğlu’yla vakit kaybetmektense, mührü bu danışmana vermeli; artık özel kalem, özel danışman, özel sekreter olarak gördüğü Başbakanlık görevini bu yeni yetmeye teslim etmelidir.

ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKACAK

Normal şartlarda AKP’nin iç meseleleri elbette bizi ilgilendirmemektedir.

Fakat AKP’nin 27 Ağustos’ta yapacağı olağanüstü kongresinde yalnızca genel başkan değil, aynı anda Başbakan’da seçilmiş olacaktır.

Bu itibarla aziz milletimizi doğrudan alakadar eden bir konu bizim de ilgi sahamıza girmektedir.

Şunu da söylemek istiyorum ki, bu olağanüstü kongrede Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkan sıfatıyla konuşma yapması yasa dışıdır.

Erdoğan derhal ve acilen geri adım atmalı ve kongreye katılmamalıdır.

Aksi bir davranış, aksi bir uygulama Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ve bağımsızlığıyla örtüşmeyecek, yeni bir Anayasa’ya aykırılığı tescilleyecektir.

Türkiye’yi 12 yıldır yöneten siyasi iktidarın neden olduğu hukuk ihlalleri çok tehlikeli sonuçlara davetiye çıkaracaktır.

ERDOĞAN GÖZDAĞI VERİYOR

Erdoğan milletvekillerine ‘gözüm üzerinizde’ diyerek gözdağı vermekte, durum ve konum hatırlatması yapmaktadır.

Kaynayan AKP kazanını sakinleştirmek için tehditler savurmakta, kimler olduğu az çok belli olan fitneci gördüklerini hizaya getirmeye çabalamaktadır.

AKP’de sular durulmak bilmemektedir.

1945’te CHP’nin içinden “Dörtlü Takrir”le filizlenen muhalif hareketin bir benzeri AKP’nin bünyesinden çıkabilecektir.

SARRAP İSİMLİ ŞARLATAN BİLE AKP'Lİ İSİMLERDEN DAHA EVLA

Erdoğan; 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu’nda kendisini savunmayan, paralel hayalete göğsünü germeyen kim varsa kenara çekecektir.

Kabineye girmenin yolu, parti yönetiminde görev almanın kuralı Erdoğan için ölümüne fedakârlıktır.

Artık AKP’de rüşvete, rezilliğe, hırsızlığa, harama, çalmaya, soymaya destek çıkmayanlara, müzahir davranmayanlara yer de yoktur, tahammül de olmayacaktır.

Erdoğan partisini oyuncağa çevirmiş, değerini aşındırmış, içini boşaltmıştır.

Cari açığı kapatmakla övünen kara paracı Rıza Sarrap isimli İranlı şarlatan bile AKP’nin birçok isminden daha hayırlı ve evla konuma yükselmiştir.

10 AĞUSTOS'TA NELER OLDU?

10 Ağustos’ta;

Rüşvetçiler gülmüş, kalpazanlar onaylanmıştır.

Yolsuzluk şebekeleri, ihanet çeteleri, bölücü odaklar, hazine yağmacıları başarı elde etmiştir.

10 Ağustos’ta Erdoğan’a verilen her oy; İmralı canisinin hanesine yazılmıştır.

10 Ağustos’ta Erdoğan’a verilen her oy; adaletsizliği güçlendirmiş, soygun düzenine ve PKK’ya can simidi uzatmıştır.

10 Ağustos’ta Erdoğan’a verilen her oy, zalimliğe ikram, küfre iltifat, batıla ödül, millet düşmanlarına ulufe anlamına gelmiştir.

Ne yazıktır ki, 10 Ağustos’ta Erdoğan’a verilen her oy Diyarbakır-Lice Yolçatı Köyün’deki terörist heykeline harç olmuştur.

Biz, milletimizin iradesine kuşku yok ki hürmet ediyoruz.

Ancak Erdoğan’a oy veren kardeşlerimizin yine de tefekkür etmesini, soğukkanlı ve vicdanlı şekilde düşünmesini samimiyetle bekliyoruz.

BU SORULARA CEVAP VERİN:

Bu vesileyle sormak ve sorgulamak istiyorum ki;

Efendimiz Hz.Muhammed’in gurura kapıldığını söyleyecek kadar manen iflas etmiş bir zihniyete oy vermek doğru mudur?

Bakara Suresini alaya alıp makara yapan terbiyesizliği tercih etmek helal midir?

“Peygamberimizi bile desteklemeyenler oldu” sözleriyle Efendimizi siyasi mukayese konusu yapan densizlere arka çıkmak meşru mudur?

Haşa, Erdoğan’ın Allah’ın sıfatlarını taşıdığını söyleyerek şirke giren günahkârlarla aynı safta görünmek İslami midir?

“Adaleti ayakta tutanlardan olunuz” kutlu emrine riayetsizlik ve nankörlük yapanlara alkış tutmak, yanında durmak imanlı ve ihlaslı olmakla nasıl bağdaştırılacaktır?

Müslümanlar öldürülürken, peygamber kabirleri havaya uçurulurken, kestikleri insan kafalarıyla top oynayan canilere sempatik bakanları ve küresel cinayet projelerine dalkavukluk yapanları el üstünde tutmak kıyamet alameti değil midir?

Ümit ederim ki, Erdoğan’a oy veren vatandaşlarım bu sorular üzerine düşünecekler, dürüst bir iç muhasebe yapacaklardır.

DEMOKRASİ SADECE SANDIK DEĞİLDİR

Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir.

Doğrudur, 10 Ağustos’ta Erdoğan sandıktan çıkmıştır, fakat ahlak, edep, milli ruh, milli kimlik, kardeşlik bağları, Cumhuriyet’in ilkeleri, utanma duygusu ve doğruluk sandıkta kalmıştır.

Bundan sonra Erdoğan’ın komplolarına, yıkıcı ve parçalayıcı niyetlerine mani olunmazsa zararı herkes görecek, ceremeyi herkes çekecektir.

İşte Lice’deki olaylar ortadadır.

Uzman Çavuşumuz Uğur İnal ise maalesef teröristlerin açtığı ateş sonucu şehit olmuştur.

Ayrıca Van’ın Saray ilçesi Türkiye-İran sınır hattında devriye görevi yapan Yamanyurt Hudut Karakol Komutanlığı’na bağlı askeri time PKK dün gece pusu kurmuş, Teğmen Emre As’ı şehit etmiş, bir askerimizi de yaralamıştır.

Unutmayalım ki, Mehmetçiğe ilk kurşunu sıkan teröristin heykelini dikenler ve tepkiler karşısında yıkmak zorunda kalanlar aynı yolun yolcusudur.

PKK heykelini dikenler kadar, dikilmesini seyredenler de işlenen suça ortaktır.

Unutmayalım ki, Mehmetçiğe ilk kurşunu sıkan teröristin heykelini dikenler ve tepkiler karşısında yıkmak zorunda kalanlar aynı yolun yolcusudur.

HEYKELTRAŞ ERDOĞAN!

Heykeltıraş Erdoğan PKK heykeline sessiz kalarak şehitlere hakaret etse de, biz Türk milletinin tercümanı olduk.

Bilen varsa söylesin;

Erdoğan’ın içişleriyle ilgilenerek paralel izi süren alalı valalı bakan nerededir?

Yeni kabineye girmek için çırpınan AKP’nin Yenimahalle fidanlığının şefi nerelerde gezmektedir?

Türkiye nereye gitmektedir?

Bu memleket, bu millet nasıl bir zulmün pençesinde, nasıl bir kumpasın kıskacındadır?

Meğerse AKP’de ne çok PKK’lı bakan varmış da bizim haberimiz olmamıştır.

Dahası Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatıyla miting yapmak, AKP’ye paralel çalışmak için şimdiden hazırlık içine girmiştir.

SEÇİMLER ADİL YAPILMAMIŞTIR

Israrla diyorum ki; 10 Ağustos Cumhurbaşkanı Seçimi adil, özgür ve şeffaf yapılmamıştır.

Sandığa gitmeyen 13 milyon 671 bin 498 kişi Erdoğan’ın değirmenine su taşımıştır.

AKP’nin bir dönem; IŞİD militanlarının tedavi, barınma ve silah ihtiyaçlarını karşıladığı ileri sürülmektedir.

Bu terör örgütünün kimler tarafından silahlandırıldığı, bölgeye hangi gayelerle sürüldüğü ise sır olmaktan çıkmıştır.

Almanya’ya göstermelik tepki koyanlar, izahat bekleyenler, yürekliyse daha etkili ve caydırıcı tedbirleri vakit kaybetmeksizin alacak iradeyi sergilemelidir.

Türkiye’nin yeni vesayet kalesi AKP ve Erdoğan’dır.

Türkiye’nin yeni baş ağrısı AKP ve Erdoğan’dan başkası değildir.

HAVUZ AĞZINA KADAR DOLDU

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti'nin yeni genel başkanı ve muhtemel başbakanın belirleneceği olağanüstü kongreye bazı basın kuruluşlarının akredite edilmemesini değerlendirdi. Cihan Haber Ajansı, Zaman Bugün gazeteleri ile Samanyolu, Bugün TV ve Kanaltürk gibi televizyon kanallarının kongreye akredite edilmemesi sorulan Bahçeli, "Havuz doldu. Havuzun dışında kalacaklara da birşey demek mümkün değil. Havuz ağzına kadar doldu." dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Bahçeli'ye partisinin cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yemin edeceği törene katılıp katılmayacağı soruldu.

Devlet Bahçeli, "MHP, Türk devlet geleneğini ve felsefesini çok iyi bilen siyasal bir kurumdur. Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde TBMM'de olacaktır." cevabını verdi.

Ardından Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olarak göreve başladıktan sonra Türkiye genelinde yapacağı mitinglere karşı MHP'nin de miting hazırlığı yaptığı iddiaları sorulan Bahçeli, "Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, geçmişteki alışkanlığı paralelinde, 81 ilde miting yapmayı düşünenin amacı netleştikten sonra MHP sayın Erdoğan nerede miting yapıyorsa aynı yerde aynı gün aynı saatte miting yapacaktır." şeklinde konuştu.

Son olarak AK Parti'nin kongresine bazı basın kuruluşlarının akredite edilmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, "Havuz doldu. Havuzun dışında kalacaklara da bir şey demek mümkün değil. Havuz ağzına kadar doldu." ifadelerini kullandı.

Zaman, 20.08.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.