Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Ekonomi Bakanı Zeybekçi: Moody’s milli irademizi yok sayıyor

Ekonomi Bakanı Zeybekçi: Moody’s milli irademizi yok sayıyor

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Moody’s'in geçen hafta Türkiye’ye ilişkin yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Nİhat Zeybeyçi’ nin ofisinden yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:

“Moody’s’in Türkiye değerlendirmelerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Moody’s’in açıklamalarının maksatlı olarak gündemde tutulmaya, acıklamaların içeriğinin bilerek piyasalara pompalanmaya ve dikte edilmeyi çalışıldığını, bu nedenle Moody’s’in açıklamalarının detaylı değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğunu belirterek “Moody’s kendisine birilerince verilen siparişi gecikmeli olarak yerine getirmiş oldu” dedi.

Bakan Zeybekci, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

Geçtiğimiz hafta, derecelendirme kuruluşu Moody’s tarafından yapılan açıklamaların, ülkemizdeki ekonomik durumla örtüşmediğini; yapılan açıklamaların, ekonomik değerlendirme kriterlerine göre yapılması yerine önyargılı olarak hazırlandığı gerekçesiyle kale almadığımızı ve kale alınmaması gerektiğini söylemiştik. Ancak görüyoruz ki Moody’s açıklamaları maksatlı olarak gündemde tutulmaya ve açıklamaların içeriği bilerek piyasalara pompalanmaya ve dikte edilmeye çalışılmaktadır. Bu gayretleri de dikkate alarak, Moody’s tarafından yapılan açıklamaların detaylı değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur.

Moodys seçimlerden önceki son cuma günü yapacağı açıklamayı yapamayarak kaçırdığı negatif açıklama fırsatını bir hafta sonra yaparak kendisine birilerince verilen siparişi gecikmeli olarak yerine getirmiş oldu.

Yapılan açıklamada, Türkiye ekonomisinin pozitif hiçbir performansından bahsetmeyip, evrensel demokrasi ve etik standartları da tersyüz ederek, kendisinden beklenen ekonomik değerlendirme yerine birilerinin istediği siyasi şablona uygun değerlendirmeler yapmıştır.

Moodys in yaptığı açıklamayı sonuna kadar inceledik, açıklamada yer alan her detaya baktık, ne yazık ki kredibilitesi olması beklenen bir derecelendirme kuruluşundan beklediğimiz bir satır dahi bulamadık. Ne yazık ki açıklamalardaki görüşlerin tamamının, sanki muhalefet partisi üslubuyla hazırlanmış ifadelerden oluştuğunu gördük.

Açıklamayı tek tek inceleyecek olursak,

1-”Cumhurbaşkanlığı Seçimi Türkiye’nin daha yavaş büyüme, yüksek enflasyon, dışsal kırılganlıklar ve Merkez Bankası gibi önemli kurumların zayıflayan bağımsızlığı gibi kilit zorluklarını çözmez.”

Bu tespitleri yaparak değerlendirmeye başlamak Türkiye’nin şu anda yaşamadığı birçok problemi varmış gibi göstermeye çalışma çabasından kaynaklanmaktadır. Üstelik bu konuların çözümüne Cumhurbaşkanlığı makamınca engel olunacağı gibi bir kanaat oluşturma gayreti en hafif tabiriyle ülkemize saygısızlıktır.

2-”Yerel politik gerilim ve belirsizlik ortamı, en azından gelecek yıl haziran ayında yapılacak genel seçime kadar geçerli olabilir.”

Türkiye’de olduğunu iddia ettiğiniz siyasi gerilim ve belirsizliğin ortadan kalkması için ne yapılmalı lütfen söyleyin? Demokrasinin ve hukukun işleyişi ve istikrarın devamı mı belirsizlik yaratıyor? 30 Mart yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmamalı mıydı? Yoksa seçimlerin mevcut iktidarın zaferiyle sonuçlanması mı gerilim ve belirsizlik ortamını yaratıyor? Her iki seçimi kaybetseydik siyasi belirsizlik ve gerilim ortadan kalkacak mıydı? Her iki seçim de tamamen demokrasi ve evrensel hukuk kurallarına uygun yapılmış ve seçim sonuçları istikrarın devamına katkı sağlayacak şekilde tecelli etmiştir. Halkımızın kararı nettir, mevcut siyasi iktidardan ve uygulamalarından memnundur ve istikrardan yana oy kullanmaktadır. Halkımızın memnuniyeti ve istikrar arzusu o kadar belirgindir ki Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura dahi bırakmamıştır.

3-”Kredi çıkarımları iki durum gerçekleşene kadar tam olarak netleşmez: a-Yeni Başbakan’ın ağustos ayının sonlarına doğru atanması b- 2015 yılındaki genel seçim sonucu”

Türkiye’nin 12 yıldan bu yana sürdürdüğü siyasi istikrar ve ekonomik sonuçları yok sayılmaktadır. Bu dönemdeki ekonomik başarıları görmeyen/görmek istemeyen bu bakış açısıyla, Türkiye’nin ekonomi politikaları, başarıları ve elde ettiği sonuçlar değerlendirilmemektedir. Bunu yerine dikkatler, yeni başbakanın kim olacağına ve 2015 seçimlerini kimin kazanacağına çekilmeye, tamamiyle demokrasi ve hukuk içerisinde yapılacak gelecek seçimlerimiz şimdiden belirsizlik vesilesi yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yaklaşımıyla Moody’s gelecekte de objektif olamayacağını şimdiden ilan etmiş olmaktadır.

4-”Parlamento seçimleri ve hükümetin kompozisyonu, partideki ayrışmanın ekonomik politika ve yönetim yaklaşımını nasıl etkileyeceği konusunda daha fazla işaret verecek”

Moody’s’in açıklamalarıyla milli irade ve demokrasimiz doğrudan yok sayılmaktadır. Halkımızın oyları ve kararıyla sonuçlanan Parlamento seçimlerinin sonuçlarına ve o sonuçlara göre oluşacak hükümetin oluşumunu saygı gösterilmemekte, yeterli bulunmamakta, hatta hükümetin kompozisyonunun bir yerlerden onaylanması anlamına gelen yorumlar yapılmaktadır. 12 yıllık iktidarımızda hükümetlerimizin politikaları ve uygulamaları bellidir. Bu politika ve uygulamalarla bugünkü başarılı sonuçlar alınmıştır. Alınan sonuçlar hem halkımızdan hem de uluslararası kurum ve kuruluşlardan takdir görmüştür.

5-”Politik ortam tam bir istikrara kavuşuncaya kadar, uluslararası piyasa algısındaki potansiyel kaymalar olabilir.”

Bu açıklama tam anlamıyla haddi aşmak ve saygısızlıktır. Türkiye’nin mevcut politik ortamını istikrarsız olarak tanımlamak ve tehdit etmek kimsenin haddi değildir.

6-”2014 ilk çeyreğinde Türkiye’nin büyüme hızı beklenenden daha güçlü olmasına rağmen, Rusya ve Irak kaynaklı jeopolitik riskler ikinci yarı performansını etkileyebilir.”

Türkiye’nin büyüme performansını olumsuz etkileyebilecek gelişmelere karşı her türlü tedbiri süratle alıyoruz. Gelişmeleri her detayına kadar yakından takip ediyoruz. Yeni oluşan durumları ülkemiz lehine fırsata çevirmek için nasıl çalıştığımız herkes tarafından iyi bilinmektedir. Muhtemel risklerin kesinleşen olumsuz hiçbir sonucu oluşmadan önyargıyla negatif olarak değerlendirme gayretini ibretle dikkate alıyoruz.

7-”Enflasyonun halen Merkez Bankası’nın hedeflediği seviyenin üzerinde ve faiz indirimlerinin enflasyon üzerindeki riskleri artırdığı”

Enflasyon Türkiye için son derece önemlidir ama bir önem sırası yapacak olursak kesintisiz büyüme ve bunu ihracata dayalı cari açığı azaltarak gerçekleştirmek bizim için ilk sırada yer alır. Milli üretim ve istihdamı artırarak refahı yükseltmek diğer önemli önceliğimizdir. Ayrıca edilgen, fason üretici ekonomik yapıdan kurtularak, etken, hammadde ve enerji geleceğini garanti altına alan, üretim alışkanlıklarını belirlemede etkili olan, kendi dağıtım ağlarını kuran ve kontrol eden bir ekonomi haline gelmek istiyoruz, çalışmalarımızı bunlara göre sürdürüyoruz. Hizmet ihracatı ve turizm gelirlerini nitelikli bir şekilde artırarak, AR-GE harcamalarında milli gelirin %3’ü standardını yakalamak, ihracatın içinde %4 olan yüksek teknoloji ürünlerin payını %15’in üstüne çıkarak tedbirleri almak ta en önemli hedeflerimizdendir. Tek başına enflasyon hedeflemesine tüm ekonomiyi dışlayacak şekilde odaklanmak gerçek dünyayı ıskalayan bir yaklaşım olur. Sonuçlarını Türkiye defalarca yaşadı. Enflasyon bir sonuçtur, sebep değildir. Ekonomi yönetimi olarak sebeplere yoğunlaşıyoruz, bu konudaki çabalarımızı artarak devam ettireceğiz.

8-”Bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,5 oranında artırarak yüzde 3,0′e yükselttik.”

Olağan üstü gelişmeler olmazsa Türkiye 2014 yılında %3 ün çok üzerinde büyüyecektir.

9-”Cari açık, dengeleme sinyalleri vermesine rağmen hala çok yüksek ve yabancı sermaye akışına bağlı”

Cari açıkta %6.4 olan orta vadeli hedefi yakalamayı başarı olarak yorumlayan kuruluşun bu hedefi olumlu yönde aşarak %5.5 seviyelerine düşürme başarısını görmezden gelme gayretini anlamak mümkün değildir. Türkiye olarak ihracatımızı artırıcı, gereksiz ithalatı azaltıcı yönde etkili karar ve önlemleri almaya devam edeceğiz. Geçen yıla kıyasla %35 seviyesinde daralan cari açığın bu seyri önümüzdeki dönemde de devam edecek, ekonomimizin yapısal değişimini teşvik eden politika ve uygulamalarımız sürdürülecektir. Türkiye’nin büyük ölçekli teknoloji üretim ülkesi olması süreci hızlanarak devam edecektir.

Türkiye olarak uluslar arası kuruluşların Türkiye’yi iyi anlama, doğru değerlendirme ve piyasaları doğru bilgilendirmelerini sağlamak için ilişkilerimizi yoğunlaştırarak devam ettirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Bunu ekonomi yönetimi ve ülke kuruluşlarımızın koordinasyon ve uyum içinde tam bir seferberlik anlayışı ile gerçekleştirebileceğimize inanıyor, bu yönde çalışıyoruz.

Sonuç olarak, ülkemiz evrensel hukuk ve demokrasi kuralları içinde, uluslar arası ticari ve ekonomik yapılanmaların ayrılmaz parçası olma hedefinden ayrılmadan, çağdaş uygarlık seviyesini aşacak, yürüyüşünü kararlılıkla sürdürecek, 2023 hedeflerine mutlaka ulaşacaktır.”

realtime.wsj.com, 18.08.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.