Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > İrtica Eylem Planı > Yönetmelik 2007'de kaldırıldı internet andıcı hukuka aykırı

Yönetmelik 2007'de kaldırıldı internet andıcı hukuka aykırı

Meçhul subayın, ikinci ihbar mektubunda yer alan internet andıcı, Genelkurmay basın bilgilendirme toplantısında gündeme geldi. Genelkurmay Adli Müşaviri Çubuklu, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Başbakanlık'ın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.

 

Brifingde internet sitelerinin fişlendiğini, Genelkurmay'ın psikolojik harekat için site kurduğunu gösteren andıç, Başbakanlık direktifi olarak sunuldu. Ancak sözü edilen belgeyle ilgili Başbakanlık'ta bir kayıt bulunamadı. Genelkurmay'ın cevabı önceki akşam geldi. Yazılı açıklamada direktifin Bülent Ecevit'in iktidar olduğu 2000'li yıllara ait olduğu ileri sürüldü.

Nisan 2009 tarihini taşıyan ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız'ın paraf ederek komutanlığa arz ettiği internet andıcında 430 internet sitesi 'bölücü, irticacı, aşırı sol, milliyetçi' şeklinde tek tek fişleniyor. 42 sitenin psikolojik hareket amaçlı olarak Genelkurmay tarafından kurdurulduğu bilgisine yer veriliyor. Andıçta AK Parti'nin de hedef alınması dikkat çekiyor.

Genelkurmay'ın, internet sitelerinin fişlendiği andıcı 28 Şubat darbesinin etkisinin sürdüğü 2000'li yıllara dayandırmasına tepkiler sürüyor. Dönemin tanıkları, darbe sürecinde kurulan bir hükümetten alındığı ileri sürülen yetkiyle fişleme yapılmasını 'izah edilemez' buluyor. TSK'nın kendini o günlere atıf yaparak savunması, 28 Şubat'ın aktörlerinin yargı önüne çıkarılamamasına bağlanıyor. Hukukçular ise söz konusu yönetmeliğin 2007 yılında yürürlüğe giren 5651 sayılı kanunla hükümsüz kaldığına dikkat çekiyor. Askerlerin bazı şeylerin değiştiğini bir türlü kabul edemediğinin altını çizen gazeteci Alper Görmüş, açıklamanın eski alışkanlıkla yapıldığını aktarıyor. Hükümetin konuyu deşmeyeceğinin düşünüldüğünü söylüyor.

Tartışmanın, kaos belgesindeki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğunu ispatladığına işaret eden Prof. Dr. Mehmet Altan, yaşananların, ordunun içinde cuntacı bir ekibin bulunduğunu doğruladığını vurguluyor. Altan, "28 Şubat ortadayken Genelkurmay'ın hâlâ internet sitelerinin açılmasına karar vermesi manidar. Bunları yapanlar yargı önünde hesap vermeli." diyor. Cunta dönemine ait yönetmeliği kullanmanın suç olduğunu kaydeden eski bakanlardan gazeteci Hasan Celal Güzel, bunun Genelkurmay tarafından da çok iyi bilindiğini ifade ediyor. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı ise TSK'nın kendini savunmak için gösterdiği yönetmeliğin 5651 sayılı kanunla hükümsüz kaldığını anlatıyor. Yönetmeliğin hâlâ uygulanıyor olmasını, 28 Şubat'ın devam ettirilmeye çalışıldığının ispatı olarak görüyor.

TSK, hükümetin konuyu deşmeyeceğini sandı

Alper Görmüş (Gazeteci): 'İnternet andıcı'yla ilgili kerpetenle sökülürcesine aşama aşama elde edilen bilgiler, her şeyden önce "askeri vesayet" araçlarının yürürlüğe sokulmasının "dün" ne kadar kolay olduğunu gösterdi. Başbakanlığın konuyu hassasiyetle izlemesi ve andıçla ilgili cevazın bu hükümet döneminde verilmemiş olduğunun ortaya çıkması işlerin eskisi kadar kolay olmadığını ortaya koydu. Askerler, tarih içermeyen o ilk açıklamayı eski ve köklü alışkanlıklarıyla hükümetin konuyu deşmeyeceği varsayımına dayandırmışlardı. İznin Başbakanlık'tan alındığı bilgisi andıça sivil bir meşruiyet kazandıracak ve tartışmanın harareti azalacaktı. Askerler, bazı şeylerin tamamen değiştiğini bir türlü kabul edemiyor.

Anlaşıldığına göre andıçın dayandırıldığı Başbakanlık direktifi 2000 yılında "takip ve izleme" çerçevesinde verilmiş. Bu direktifin, nitelik olarak "bir yerlere silah konacak ve o silahlar yakalattırılacak" kışkırtmasından farklı bir yanı olmayan "kışkırtıcı internet siteleri"nin kurulmasını içermediği açık. Anlıyoruz ki, zamanında, Başbakanlık kendi direktifinin nasıl uygulandığı konusunu hiç merak etmemiş ya da merak edip gerçeği öğrenmiş de sesini çıkarmamış.

Cunta yönetmeliğini kullanmak da suç

Hasan Celal Güzel (Eski bakan): İdare hukukunda genel bir kaide vardır. Suç şeklinde emir verilemez. Varsayalım emir verildi, eğer suç ihtiva ediyorsa o emre uyulmaz. Dolayısıyla bu şekilde internet siteleri açmak, andıçlar hazırlamak tamamen gayri meşrudur, suçtur. Bunu yapanlar kanunsuz şekilde hazırlamışlardır. 28 Şubat'ın gayrimeşru cunta döneminde hazırlanmış yönetmelikleri şimdi kullanılamaz. Bunu kendileri de çok iyi biliyor ancak sıkıştıkları için bu şekilde mazeret ileri sürüyorlar. Bundan sonra herkes cuntacılık, andıççılık girişiminden vazgeçmelidir. 28 Şubat'ı devam ettirmek isteyenler hep vardı. Hatta bir generalin "28 Şubat bin yıl sürecek" açıklaması var. TSK'daki darbe odakları aslında 28 Şubat'ın kalıntısıdır. Bir bakıma illegal Batı Çalışma Grubu'nun uzantılarıdır. 28 Şubat'ta oluşturulan canavar bir türlü ortadan kaldırılamadı. Çeşitli mutasyonlarla devam etti.

Andıcı hazırlayanlar hesap vermeli

Mehmet Altan (Gazeteci): Bu tartışma kaos belgesindeki imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğunu ve ordunun içinde cuntacı bir ekibin bulunduğunu doğruluyor. Askerî kanattan yapılan hiçbir açıklama doğru çıkmadı. Askeriye özel bir şirket olsaydı çoktan batmıştı. 28 Şubat'ta yaşananlar ortadayken Genelkurmay Başkanlığı'nın hâlâ bu dönemin etkisiyle internet sitelerinin açılmasına karar verildiğini açıklaması manidar. Bunları yapanlar yargı önünde hesap vermeli.

Yönetmelik, 2007'de hükümsüz kaldı

Kamil Uğur Yaralı (Hukukçular Derneği Başkanı): Söz konusu yönetmelik 2007 senesinde çıkarılan 5651 sayılı kanunla hükümsüz kaldı. Hâlâ uygulanıyor olması 28 Şubat sürecinin toplumun üzerine kâbus gibi çöktüğünü ve etkilerinin hâlâ devam ettiğini göstermektedir. Bu uygulamaların izlerinin hâlâ toplum üzerinde görülmesi demokratik hukuk devletiyle bağdaşmayan ve herkesin hesabını sorması gereken ciddi bir olaydır.

TSK'nın açıklaması doğru değil

Adnan Tanrıverdi (Emekli tuğgeneral): Güvenlik meselelerinin esas çatısını Milli Güvenlik Siyaset Belgesi oluşturuyor. Bu belge 2000 yılında ve 2006 senesinin Mart'ında yenilendi. Yine irtica iç tehdit olarak değerlendirildi. Genelkurmay Başkanlığı'nın 2000 yılının direktifiyle internet sitelerinin kurulduğunu açıklaması çok yanlış. Çünkü Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 2006 yılında yenilendi.

 

 

İşte 28 Şubat sürecinin anatomisi

 

Refahyol hükümeti krizlerle dolu Anayol tecrübesinin ardından 8 Temmuz 1996'da kuruldu. Milletvekillerinin sürekli parti değiştirdiği, 'fırıldak' lakabının dilden dile dolaştığı darbe süreci böylece başladı. Refahyol'un henüz bir ayı dolmadan 4 Ağustos'ta, medyada Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın 30 Ağustos resepsiyonunda rakı istediği ballandıra ballandıra anlatılıyordu. 28 Şubat 97'deki MGK kararlarının isimlendirdiği süreci, emekli Tümgeneral Erol Özkasnak ve Org. Çevik Bir, 'post-modern darbe' olarak isimlendirdi. Refahyol hükümeti, medya kanalıyla empoze edilen ve yargıya brifingle takviye edilen psikolojik savaşa fazla direnemedi. 18 Haziran 97'de hükümeti bitiren dilekçe dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunuldu. Plana göre Demirel, görevi hükümetin DYP kanadının lideri Tansu Çiller'e verecekti. Ancak Demirel, hükümeti kurma görevini sayısal çoğunluğu değil siyasal çoğunluğu elinde bulunduran Mesut Yılmaz'a verdi. DYP ve RP'den gelen şok istifalar Demirel'i haklı çıkardı. DSP lideri Bülent Ecevit hükümete başbakan yardımcısı olarak girdi. CHP 'firesiz 49' sözü verdi. DTP'nin de desteği alındı.

BÇG YERİNE BTK KURULDU

Kamuoyunda Anasol-D hükümeti ile havanın yumuşadığı izlenimi vardı. Başbakan Yılmaz, TSK bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu yerine Başbakanlık Takip Kurulu'nun devreye girdiğini açıkladı. 17 Mart 98'deki konuşmasında şöyle dedi: "Askerin onca başarılı görevi var, irtica bizim işimiz. Ben orduya irtica ile mücadele görevi vermedim. Höt dendiğinde kaçanların ülkeye de, devlete de yararı yoktur." Yılmaz'a cevap 20 Mart'ta geldi. Genelkurmay, birçok gazetenin 'Ordudan Yılmaz'a muhtıra gibi cevap' başlığıyla duyurduğu sert bildiride Yılmaz'ı 'siyasî ihtiras içinde' olmakla suçladı. Yılmaz, açıklamanın yapıldığı akşam katıldığı atv'deki bir programda tepkiyi demokratik bulduğunu açıkladı.

BÇG'NİN DARBE TEŞEBBÜSÜ İSPATLANDI

Bu tartışmaya Kadir Sarmusak adlı bir polis onbaşının emniyete belge sızdırdığı yönündeki iddialar eklendi. Deniz Kuvvetleri bünyesindeki Batı Çalışma Grubu'na ait olduğu ileri sürülen bir belgeydi bu. Belgeye göre Emniyet, vali, vakıf, yurt vb. tüm kurumlar ve bu kurumların yöneticileri hakkında detaylı bilgi isteniyordu. 54. hükümetin İçişleri Bakanı Meral Akşener, basın toplantısı düzenleyerek BÇG'nin darbe hazırlığı içinde olduğunu ileri sürdü.

Eski Bakan Hasan Celal Güzel, bu andıçla ilgili Ankara DGM'ye, cumhuriyet savcılıklarına, Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ancak yargı süreci tam tersine işledi. Gözaltına alındı, hakkında 'devlet sırlarını ifşa'dan dava açıldı.

99 yılında hedef Fethullah Gülen'di. Gazete ve TV'ler tarihte eşine az rastlanır bir yargısız infaza imza attı. Ancak Gülen, açılan davaların tümünden beraat etti.

2000'İN PLANI: KAMUDA TASFİYE

8 yıl eğitimin yasalaştığı lise ve üniversitelerde sıkı bir başörtüsü yasağının uygulandığı Anasol-D hükümetinin sonu Yılmaz'ın 'namus sözü' verdiği konu ile ilgili oldu.

Alaattin Çakıcı yakalanmıştı. Önce Aşık-Çakıcı kaseti piyasaya çıktı. Aşık, partisinden ve milletvekilliğinden istifa etti. Türkbank ihalesinin iptal edilmesi ve Korkmaz Yiğit'in gözaltına alınmasından sonra şok bir kaset daha kamuoyuna yansıdı. Hükümetin CHP'nin direnciyle düşmesinin ardından başbakanlık koltuğuna 4. parti DSP lideri Ecevit oturdu. Demirel, 29 Aralık akşamı TRT 1'de yayımlanan Politika'nın Nabzı programında 28 Şubat'ın sürdüğünü deklare etti: "28 Şubat kararları yürürlüktedir, uygulanmaktadır ve yeniden gelecek, kurulacak hükümetin en önemli görevlerinden biri olacaktır." dedi.

2000'in en önemli olaylarından biri Zaman Gazetesi'nin 24 Temmuz'da gündeme getirdiği memurların ihracını kolaylaştıran kararnameydi. ANAP lideri Yılmaz'ın ilk anda "Biz hukukun üstünlüğü derken, bu tasarı AB yolunda Türkiye'ye zarar verir." diyerek imzası bulunan bakanlara kızdığı, MHP kanadının bilmeden imzaladığını söylediği Ecevit'in bile farkında olmadığını açıkladığı kararname bir süre sonra hükümetin 'olmazsa olmaz' şartı haline geldi. Kamuda muhafazakâr kesimi tasfiye etmeyi amaçlayan kararname son anda engellendi. 23 Ağustos'ta toplanan MGK'da askerler 28 Şubat 1997 MGK'sından bu yana geçen 3,5 yıla rağmen hâlâ yapılamayan işlerin bulunmasından yakındı. Haber gazetelere şöyle yansıdı: "Komutanlar el koydu".

 Zaman, 09.11.09


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.