Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > İnovasyonun yeni merkezi: Çin

İnovasyonun yeni merkezi: Çin
Çin ekonomi devi olma yolunda diğer ülkelerin teknolojilerini taklit etti. Teknoloji çıraklığını kısa sürede tamamlayan Çin, artık dünyanın inovasyon merkezi olma yolunda dev adımlarla ilerliyor.

Çin markaları Almanya'da henüz fazla tanınmıyor. Huawei ise bir istisna teşkil ediyor. Akıllı telefon arayan artık önce fiyata sonra kaliteye bakıyor. Ama bu Çin markasını Apple'ın orijinalinden biraz farklı ve ucuz bir modeli sanmak hata olur. 1980'li yıllarda Şenzen özel ticari bölgesinde kurulan Huawei kısa zamanda büyük bir teknoloji tröstü olup çıktı. Telekomünikasyon devi ZTE gibi Huawei de dünyanın en fazla patent sahibi olan şirketleri arasında yer alıyor.

Patent başvurularında 2012 dönüm noktası oldu ve Çin bu alanda Almanya'yı geride bıraktı. Aynı yıl sadece ABD ve Japonya'nın patent sayısı Çin'den fazlaydı. Çin'deki 650 bin patent başvurusunun yüzde 60'ını özel şirketler yapıyor. Uzmanlar patent sayısındaki artışı, Çin'in inovasyon merkezine geçiş sürecini tamamlaması olarak nitelendiriyorlar. Çin artık araştırmanın üretimden kopuk olarak enstitülerde yapıldığı plan ekonomisinden, özel sektörün inovasyon önderliğini üstlendiği piyasa ekonomisine geçmiş bulunuyor.

Avrupa Ekonomik Araştırma Merkezi uzmanlarından Philipp Böing, Çin'de devlet güdümlü araştırma ve geliştirme çağının kapandığını belirterek “Çin teknoloji ülkesi olma iddiasında ve bu azimli hedefe de ulaşmak üzere” diyor.

"Sorun patent"

Milli gelirinin yüzde ikisini araştırma ve geliştirmeye harcayan Çin böylece Avrupa Birliği ortalamasının üzerine çıkmış bulunuyor. Çin'e henüz teknoloji ülkesi denemeyişinin patent başvurularının niteliğiyle ilgili olduğunu söyleyen Böing,“Patentlerin ekonomik değerindeki dağılım eşit değil. Çin'de yığınla patent başvurusu yapılıyor ama bu patentlerin ticari getirisi henüz göreceli olarak düşük" görüşünü dile getiriyor.

Alman uzman beş ila on yıla kadar Çin'in dünya liderliğini ele geçireceğini belirtirken, Sheffield Üniversitesi öğretim üyelerinden Andrew Tylecote de dinamik şirketlerinin bulunmasına rağmen beyin göçü nedeniyle Çin'in inovasyon gücünün zayıf olduğunu iddia ediyor.

Alman kimyacılık devi BASF'in Asya-Pasifik şubesi başkanı Albert Heuser ise en iyi üniversitelerden mezun olan Çinlilerin, batılı şirketlerdekinden çok daha hızlı kariyer yapabilecekleri kamu şirketlerini tercih ettiklerini ve bu nedenle BASF'in de 55 milyon euroluk yatırımla Şanghay'da araştırma merkezi kurduğunu söyledi.

İnovasyon ortaklığı

Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı Müsteşarı Georg Schütte araştırma ve geliştirmenin küreselleştiğini ve Almanya'nın Çin ile inovasyon ortaklığı başlatacağını açıkladı. Schütte, “2015 ortak inovasyon yılında büyük kentlerin gelişimiyle, çevre sağlığı, enerji üretimi ve modern ulaşım yöntemleri araştırmalarımızın ağırlık merkezini oluşturacak” diye konuştu.

Müsteşarın dile getirdiği alanlarda Çin Almanya'dan teknoloji ithal ediyor. Böylece Çin'in kısa zamanda rakip haline gelmesi mümkün. Schütte işbirliğinin nerede bitip rekabetin nerede başladığı sorusunu şöyle yanıtladı.

“Rekabet, işletmelerde katma değerin yaratıldığı aşamada başlar. Şirket temsilcileri de ortak faaliyet alanlarında yatırımları birleştirip birlikte ilerleme sağlanabileceğini belirtiyorlar. Piyasa aşamasına yaklaşıldıkça, ortakların öz çıkarları daha fazla önem kazanıyor.”

dw.de, 28.06.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.