Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > 2013'te Sefalet Endeksinde dünya 13'üncüsü olduk

2013'te Sefalet Endeksinde dünya 13'üncüsü olduk

Merkez Bankası enflasyonla mücadele etmeyi unuttuğu için enflasyon ve dolayısıyla faiz bu kadar yüksektir.

Sefalet endeksi (Misery Index) kavramını ilk olarak 1970’lerde Amerikalı iktisatçı Arthur Okun ortaya attı. Ben bu faiz tartışması açıldığından beri buna taktım. O vakitler, bildiğimiz dünyada yüksek enflasyon ve de yüksek işsizlik yıllarıydı. Gelişmiş ülkelerde stagflasyon o zamanlarda ilk kez konuşulmaya başlanmıştı. Stagflasyon kelimesi de o aralar icat edildi. İngilizce, durgunluk (stagnation) ve enflasyon (inflation) kelimelerinin toplamından oluşuyordu. Endeks esasen Amerika için enflasyon ve işsizlik rakamlarının toplamından oluşuyordu. İşsizlik yüksek olunca, insanlar çalışacak iş bulamıyor, geçimlerini temin etmekte zorlanıyorlardı. Bir de bunun üstüne fiyatlar yükseliyorsa, hayat pahalılaşıyorsa, sefaletin miktarı artıyordu. 1990’larda Robert Barro işi büyüttü. Barro Sefalet Endeksi’ni (Barro Misery Index-BMI) türetti. Okun’un sefalet endeksinin üzerine faiz oranını da ekliyor ve sonra ekonomideki atıl kapasite miktarını da toplama ekliyordu. Yok ekonomi kapasitesinin üzerinde bir hızla çalışıyorsa, o vakit o fazla tutarı eldeki toplamdan çıkarıyordu. Sonra bunu uzun süre unuttuk. En azından ben etrafta görmez olmuştum ki, 2000’lerin başından beri Steve Hanke yeniden bir sefalet endeksi hesaplamaya başladı. Sayın Başbakan ne dediğini anlamadığım faiz tartışmasını başlatınca ben de sefalet endeksini hatırladım.

Hanke’nin yeni başlattığı endeksinin farkı şuradaydı. Birincisi, Hanke’nin sefalet endeksi faiz oranı, enflasyon oranı ve işsizlik oranının ülke için toplamından kişi başına milli gelirdeki büyüme oranının çıkartılması suretiyle bulunuyordu. Öyle uzun analiz yapmıyorduk. Kötüleri topluyor iyiyi bundan çıkartıyorduk. Nedenlere karışmıyorduk. İkincisi, Hanke sefalet endeksi ile ülkeleri her yıl karşılaştırmaya başladı. O zaman ne oldu? Hanke 89 ülkenin sefalet endeksini 2013 yılı sonu itibariyle hesapladı. Sefalet endeksi ne kadar yüksek değer alırsa, ülke o kadar sefil kabul ediliyor. Türkiye işte bu endekste 13’üncü sırayı aldı. Yani? Enflasyonu, işsizliği, faiz oranı yüksek, büyümesi düşük en sefil durumdaki ülkeler listesinde dünya 13’üncüsü oldu. Fena değil yani. Sefalet listesinin açık ara birinciliğini geçen yıl Venezuela aldı. Maduro, bizim sevgili Serdar Sayan’ın deyişiyle, Venezuela’yı bir yılda madara etti. Chavez’in ne yaptığı zaten belli değildi. Maduro iyice beceriksiz çıktı. İkincilik, yaptırımların da etkisiyle İran’a çıktı. İran’ın neden Ruhani’ye dönüş yaptığı da belli oldu. Sonra, üçüncülük Sırbistan’a kaldı, bir türlü ne yapacağını bilemeyen Arjantin dördüncü oldu, beşinciliği ise Jamaika aldı. Dikkatinizi çekeyim: Türkiye’nin üstünde en kötüler listesinde Avrupa’dan bir tek İspanya ve Yunanistan yer aldı. İlki 7’inci, ikincisi ise 10’uncu sıraya yerleşti. İspanya’nın 38, Yunanistan’ın 36 olan endeks değeri ile karşılaştırıldığında Türkiye 33 puan topladı. Aradaki fark az oldu yani. Kore ise sefalet düzeyi açısından 89 ülke arasında 86’ıncı oldu. Bize burada da fark attı. Not edeyim.

Şimdi bunu neden anlattım? Gayet basit bir nedenle. Türkiye’nin makro ekonomik göstergeleri esas olarak iyi değildir. Türkiye’nin performansı özellikle başka ülkelerle bugün için kıyaslandığında ayan beyan görünmektedir. Nedir? Öncelikle doğrudur: Türkiye’de faiz son derece yüksektir. Bu oranla yatırım yapmak elbette çok zordur. Bir nevi dünya lideriyizdir. Hanke 13’üncülüğümüzü özellikle faize borçlu olduğumuzu da söylüyor. Yeter mi? Yetmez. Neden bu ülkede faiz yüksektir? İkinci olarak bakarsanız, Türkiye’de enflasyon oranı başka ülkelerle kıyaslandığında tahammül edilmez ölçüde yüksektir. Merkez Bankası enflasyonla mücadele etmeyi unuttuğu için enflasyon ve dolayısıyla faiz bu kadar yüksektir. Üçüncüsü, işsizlik oranı yaklaşık on yıldır yüzde 10’lara takılıp kalmıştır. O kadar istihdam teşviği bir işe yaramamıştır. Milyonlarca insana istihdam sağlamanıza rağmen işsizlik oranı aşağıya doğru kımıldamıyorsa, ortada bir yanlış var demektir. Dördüncüsü, endeksteki bütün bu bozuk değerleri kişi başına milli gelir büyümesi bile kapatamamaktadır. Türkiye, dünyanın 13’üncü kötü yönetilen ülkesidir.

Ben Okun’un en basit tanımıyla sefalet endeksine baktığımda şunu görüyorum. 1990’lardaki yüksek endeks değerleri bize enerji israf ettirdi. Kore ileri atılırken, Çin’de her yıl ortalama büyüklükte bir sanayi ülkesi dünya ekonomisine katılırken, yüksek enflasyon bizim zaman kaybetmemize yol açtı. Kanımızı kuruttu. Şimdi çok daha zor bir sıçramayı gerçekeştirmek istiyoruz. Bugün yüzde 8 enflasyon kanımızı emiyor. Enerjimizi israf ediyor. Faizleri yüksek tutuyor.

Türkiye’nin bir numaralı problemi yüksek enflasyondur.

Ben söylemiş olayım.


Güven Sak, Radikal

30.05.2014


 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.