Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Yargıya güven olmazsa iç-dış yatırım da zor olur

Yargıya güven olmazsa iç-dış yatırım da zor olur

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye’de yargıya güven olmazsa, hukuki güvenlik olmazsa Türkiye’nin hem kendi iş dünyasından hem de hem uluslararası iş dünyasından yatırım çekmesi çok zor olacaktır" dedi.

Ali Babacan, Hazine Müsteşarlığı ile Dünya Bankası tarafından, Ankara'da Ramada Otel'de düzenlenen 'Yüksek Gelir Statüsüne Geçişte Dış Ticaretin Rolü Türkiye Ülke Ekonomik Raporu’nun tanıtım toplantısına katıldı.
Sadece ekonomik alanda değil siyasi alanda yapılan reformların da çok önemli olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

"Türkiye’nin demokrasisinin kalitesinin yükselmesi Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, bu konulara da Avrupa standartlarına ulaşmamız 1. sınıf demokrasi olmayı hedeflememiz, gerçek anlamda bir hukuk devleti olmayı hedeflememiz ekonomik ilerlememizin olmazsa olmaz şartlarıdır.

“PETROL-DOĞALGAZIMIZ YOK “
Bizim petrolümüz ihtiyacımızın yüzde 5’ine yetmiyor, doğalgazımız yok, hazır toprağın altından çıkarıp onu yemeye dayanan bir ekonomik modelimiz yok, güven üzerine dönen bir ekonomik düzen var. Türkiye'de bu çarklar, güvenle dönen çarklar, hazır petrol parasıyla, hazır maden parasıyla, hazır doğalgaz parasıyla dönen bir ekonomik sistemimiz yok.

GÜVEN VE BÜYÜME

Dolayısıyla Türkiye’de ancak güven güçlendiği sürece yatırım olacak, büyüme olacak. Güveni artırmak için de doğru ekonomi politikaları uygulayacaksınız ama aynı zamanda da demokrasi, temel hak ve özgürlükler ve hukuk alanında da ilerlemeye devam edeceksiniz.’’

'İTHALATA DAYALI TÜKETİM TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK RİSK'

İthalata dayalı tüketimin Türkiye ekonomisi için en büyük risk olduğuna dikkat çeken Babacan, şöyle devam etti:

"Geçen sene Ekim'de tedbirler aldık, Ocak'ta tedbirler aldık, 1 Şubat’ta tedbirler aldık ve sonuçlarını gördük. İç tüketimde daha ılımlı bir tablo var. Bankalarımızın kredi tüketiminden üretim ve ihracata doğru yönlendirici makro ihtiyari tedbirler aldık. Merkez Bankası, BDDK elindeki enstrümanları çok etkin bir şekilde kullandı. Hatta birkaç konuda 1 -2 madde yasa çıkardık, yeni yetkiler verdik kurumlarımızdaki makro ihtiyari tedbirler uygulanabilsin diye. Bu makro ihtiyari tedbirlerle birlikte olumlu sonuçları tekrar görmeye başladık. Ve bu yıl büyümemiz iyi olsun istiyoruz.

YÜZDE 4 BÜYÜME HEDEFİ

Önümüzdeki yüzde 4’lük hedefimize ihracatla ulaşalım istiyoruz. Eğer bu yüzde 4’lük hedefimizi tutturacaksak ihracatımızın gerçekten yüksek bir performans göstermesi gerekir. Aksi halde iç tüketimle olan büyümeye sırtımızı dayadığımız anda karşımıza büyük bir cari açık çıkıyor. Dolayısıyla büyümemizde ihracat çok önemli ve eğer refah artacaksa Türkiye’de o refahı biz hak edeceksek önce bir sırtımız terleyecek, bileğimizin gücü olacak, alnımızın teri olacak ondan sonra harcayacağız.

İHRACAT EKONOMİSİ

Ne kadar ihracat o kadar refah, o kadar içeride harcama tüketme hakkı doğacak bize. İhracat dedikçe içeride tüketim, hazır yeme, böyle bir model, böyle bir dönem istemiyoruz. Dolayısıyla bir tüketim israf ekonomisi değil bir verim ekonomisi, bir üretim ekonomisi, ihracat ekonomisi olmak zorundayız.’’

‘FED BUNDAN SONRA FAİZ ARTIRIMINA BAŞLAYACAK'

Amerika Merkez Bankası'nın (FED) önümüzdeki dönemde para politikalarında daha da sıkılaştırmaya doğru gideceğini belirten Babacan, FED’in şimdiye kadar verdiği likiditeyi düşürdüğünü, bundan sonra faiz artışına başlayacağını söyledi.

Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

"Yani yüzde 4’e kadar faizi artıracağını açıklamış durumda. Şu anda nerdeyse sıfır noktasındaki faizler basamak basamak yüzde 4’e kadar çıkacak, bunun zamanlaması tam belli değil. Her bir faiz artırımı haberi bir heyecana yol açılabilecek ama şunu unutmayalım ki bu faiz artışları işler düzeldiği için oluyor. Amerikan ekonomisi toparlandığı için oluyor. Artık kriz döneminden normal bir döneme geçtiğimiz için oluyor. Burada hiç endişeye kapılmamak lazım, burada 1 numaralı kurumumuz Merkez Bankası'dır. Arkasından Hazine gelir, BDDK gelir. Yani makro ekonomik konularda ve finansal riskler konularında sorumlu kurumlarımız belli, bu kurumlarımız özgürce gerektiğinde gerekli adımları attığı zaman biz bunların hepsini aşarız.’’

 

Taraf, 23.05.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.