Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bahçeli: "Başbakan aday olur olmaz istifa etmeli"

Bahçeli: "Başbakan aday olur olmaz istifa etmeli"
MHP lideri Devlet Bahçeli, bugün gazetelere yansıyan cumhurbaşkanlığı aday formülüyle ilgili ipuçları verdi, "Biz de istişarelerimizi sürdürüyoruz, sona yaklaştık" dedi. Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ı da aday olur olmaz Başbakanlıktan istifaya çağırdı ve "Devletin imkanlarını kullanmak adil bir rekabetle uyuşmaz, Başbakan Köşk'e çıkma hesaplarını revize etmelidir" diye konuştu.

Bahçeli, Meclis Soruşturması önergelerinin görüşmeleri nedeniyle bugüne ertelenen Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Milleti kandırandan, vicdanları kanatandan, Allah'la aldatandan, dini mesajları, manevi duyguları sinsi niyetlerine alet edenden Cumhurbaşkanı olur mu?" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, halkın ilk defa doğrudan doğruya Cumhurbaşkanını seçeceğini anımsattı.

Bahçeli, şunları söyledi:

"Hükümetin, özgül ağırlığı keten tohumuna dönmüş gözleri nemli, dili nefritli, ruhu nevrozlu, beyni narkozlu üyesi Başbakan'ın yüzde yüz aday olduğunu açıklamıştır. Gelişmelerden çıkardığımız kadarıyla Başbakan 'kardeşim' dediği sayın Gül'le yollarını çatallaştırmıştır. Bu defa 'Çankaya'ya ben çıkacağım' diyerek dostluğu koltuğa üstün tutmuş, kardeşine dirsek çevirmiştir. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına katılan yıkımdan sorumlu olmakla Türk tarihinin kara sayfalarına geçecek Başbakan Yardımcısı 'bizde Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar Başbakanlığa gelme falan olmaz' diyerek sayın
Gül'e karşı AKP'nin kapılarını sürgülemiştir. Fakat sıkıyı görünce, bu sözlerden bir süre sonra anında çark etmiştir. 'Bir beş yıl daha sayın Gül'le devam edelim' diyemeyenlerin, siyasi imkanlarıyla faullü davranmaları, mutemetçi ve emanetçi Başbakan arayışına girmeleri çok şık ve edepli bir tavır değildir.

Başbakan'ın bu iki yardımcısının sözlerini tekzip etmemesi de AKP'deki hakim kanaatin bu kapsamda olgunlaştığını göstermektedir. Bize öyle geliyor ki Başbakan Erdoğan sadece uzatmaları oynamaktadır. Sayın Gül'e de Çankaya'da son günlerini geçirmek düşmektedir. AKP'den gelen beyanatlar Başbakan'ın adaylığa iştahla ısındığını, ciddiyetle asıldığını, bir bakıma da karar verdiğini kanıtlamaktadır. Bizim önerimiz, Başbakan Erdoğan'ın yüzde 51 ile Cumhurbaşkanı olacağı kehanetinde bulunanlara YSK'nın duyarsız kalmaması, bugünden yeni Cumhurbaşkanını ilan etmesidir. Bize görev hatırlatması yapanların çok yakın zamanda mahcubiyetten başları öne eğilecektir. Muhalefetin adayını merak edenler
gerçekte bizim Cumhurbaşkanı seçiminden zaferle çıkacağımızdan ürken ve korkan
ısmarlama aydınlardan başkası da değildir.

MHP, Cumhurbaşkanlığı görevine layık, herkesi kucaklayacak, milletimizin tüm değerlerini taşıyan, kimseyi ayırmayan, kimseyi dışlamayan, iyi yetişmiş ve nitelikleri itibariyle göz dolduracak çok değerli bir ismi Allah'ın izniyle aziz milletimizle buluşturacaktır. Biz de kendi mekanizmalarımızı ve istişare kanallarımızı çalıştırarak en uygun, en doğru ve en akla yatkın adayı tespitle uğraşıyoruz. Bu çerçevede sona yaklaştığımızı da belirtmek istiyorum. MHP'nin gündeminde kendi adayını çıkarmak ve büyük Türk milletine önermek
vardır."

İşte Bahçeli'nin Köşk formülü

"Alemin akıllısı, AKP'nin kurnazı sen misin?"

Başbakan Erdoğan şayet aday olacaksa Cumhurbaşkanlığı seçim takvimi başlar başlamaz derhal istifa etmesi gerektiğini savunan Bahçeli, Başbakanlık makamıyla Cumhurbaşkanı adaylığının ahlaken birlikte yürütülemeyeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığının, siyasi inat meselesi haline getirilmemesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Bilhassa Başbakan Erdoğan Çankaya'ya çıkma hesaplarını revize etmeli ve bu hevesinden vazgeçmelidir" dedi.

"Başbakan, üç dönem engeline takılarak saf dışı olacak 71 arkadaşını harcamak yerine, kendisini bir süreliğine dinlendirmeli ve o esnada da yolsuzluklar konusunda hakim karşısına çıkmalıdır" diyen Bahçeli, "Sayın Erdoğan, bu 71 yol arkadaşın siyasete ara veriyor da sen niye ayak sürüyor ve niçin onları satıyorsun da aniden dümenini Çankaya'ya kırıyorsun? Dün gömlek değiştirmiştin, peki bugün neyini takas ediyorsun? Alemin akıllısı, AKP'nin kurnazı sen misin?" diye konuştu.

Bahçeli, şunları söyledi:

"Başbakan Erdoğan boşuna dolduruşa gelmesin, boşu boşuna heyecanlanmasın, çünkü Cumhurbaşkanı olamayacaktır. Çankaya yolları kendisine tıkalıdır. Türk milleti rüşvet ve yolsuzluktan sabıkalı birisine Cumhurbaşkanı olma ruhsatı vermeyecektir. Ayrıca partimize gönül veren aziz dava arkadaşlarımın iradesine ipotek koymak kimsenin yapacağı bir şey değildir.

Türk'e yabancı, Türk'e hasım olandan ve millete etnik mercekten bakandan siz söyleyiniz, Cumhurbaşkanı olur mu? Yeni istiklal savaşı diyerek PKK'nın, devlet içinde yuvalanmış yolsuzluk çetelerinin istikbalini düşünenden Cumhurbaşkanı olur mu? Hasılı diyeceğim odur ki sayın Başbakan fazla sulanma, fazla şartlanma, fazla havaya girme, hem vallahi hem billahi senden Cumhurbaşkanı olmaz, bu makam sana uymaz.

"MGK'ya eleştiri"

Teröristlerin "Başbakan'dan aldıkları güç ve takviye destekle Türk devletine ve Türk milletine saldırı pozisyonuna geçtiğini" öne süren Bahçeli, kaçırılan askerlerin, siyasi bölücülerin müdahalesi ve yapılan pazarlıklarla serbest bırakılma mizansenlerinin, bir yönüyle "PKK'nın hükümetle danışıklı dövüş halinde ilerlettiği çok rezil pazarlık sürecinin sonucu" olduğunu öne sürdü.

Bahçeli, şunları kaydetti:

"Çelişkiye dikkat ediniz, Başbakan'ın Kürdistan'a yeşil ışık yakması; İmralı canisinin dayatmalarını pas geçmesi; PKK'yla masa başında taviz senedi imzalaması; Türk devletini ele ayağa düşürmesi; Başbakan'ın sınırlarımızda mevzilenen terörist gruplara yardım ve yataklık yapması, tırlarla silah ve mühimmat taşıması da milli güvenlik sorunu değildir. Fakat Başbakan'a göre, rüşvet ve yolsuzlukların ortaya çıkarılması; Savcı ve polislerin görevini yapması; İranlı şarlatanın içeri tıkılması; AKP'li bakanların rüşvet alırken kaydedilmesi darbedir, milli güvenlik sorunudur. Bize göre bu ülkenin milli güvenlik sorununa ek olarak çok büyük bir sorunu daha vardır ki, o da Recep Tayyip Erdoğan sorunudur.

Şayet bu sorun bitmez, bu sorun giderilmezse milli varlığımız, milli kimliğimiz, üniter yapımız, milli devletimiz, son yurdumuz, şanlı bayrağımız yerle yeksan olacaktır. Tehlike bu kadar yakın ve tanıdıktır.

Ne tuhaftır ki MGK'dan sonra yapılan açıklamada 'ulusal güvenliğimizi tehdit eden yapılanmalar ve bunlara yönelik alınan tedbirler değerlendirildi' denilmiştir. Merak ediyorum, 15 üyeli MGK'da rüşvetin ve yolsuzluğun milli güvenliğin, milli ruhun ve milli bekanın en büyük düşmanlarından birisi olduğunu haykıracak bir babayiğit ne zaman çıkacaktır? Bu MGK yapısıyla güvenliğin milli boyutunu kavramak ve samimiyetle savunmak nasıl mümkün olacaktır?

Bir tek terör kelimesinin geçmediği, bölücülük tehdidine bir tek atıf yapılmadığı, PKK'nın ise hiç hatırlanmadığı MGK açıklamalarına kim inanacak, kim güvenecektir? MGK'ya bakarsak Türkiye sanki güllük gülistanlıktır. Ufak tefek sıkıntılar dışında ve paralel hayalet haricinde hiçbir sorun da yoktur. Bildiğimiz ve inandığımız bir şey var; devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile ilgili konularda tavsiye kararlar almak Recep Tayyip Erdoğan'ın çakma Dombırası'na alkış tutmak değildir.

Milli güvenliğin siyasetini oluşturmak ve olgunlaştırmak, ayakkabı kutularına para yığan banka müdürüyle işbirliği yapanların, ihale kesintileriyle havuz medyası kuranların, Zarrap denilen rüşvet simsarının kuklası olanların harcı da değildir. Milli güvenliği hakikaten de dert etmek için önce milli olmak lazımdır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti, milletimizin değil, PKK'nın, El Kaide'nin, Türklük düşmanlarının, teröristbaşının, hırsızın ve kaçakçının güvenliğini sağlaya sağlaya bugüne kadar gelmişlerdir. Biliniz ki MGK sıralarında oturan siyasi kadronun yerine HDP'den veya Kandil'den temsilciler otursaydı ancak bu kadar ülkemize zarar verirler, ancak bu kadar Türkiye'nin altını oyarlardı."

"Vergi kaçırmada da zirveye tutunmuşlar"

Başbakan'ın haklarında soruşturma komisyonu kurulan bakanları sahiplendiğini belirten Bahçeli, "Çünkü Başbakan bunların kıdemli üstadı ve yolsuzluğun ustabaşıdır" ifadesini kullandı.

"Başbakan önce oğluyla birlikte villasındaki para sıfırlama trafiğini, milyarları eritme telaşını dublaja bağlamadan, başörtüsüyle ilişkilendirmeden, lafı imam hatibe getirmeden mertçe izah ve itiraf etmelidir" diyen Bahçeli, "Başbakan önce cari açığın yüzde 15'ini kapattığını Türk bayraklı arka plan sahnesiyle açıklayacak kadar aklını yiyen İranlı rüşvet tellalının bedelini ödemelidir. Cari açığın yüzde 15'ini telafi eden şarlatanın, şu işe bakınız ki vergi rekortmenleri listesinde esamesi dahi okunmamaktadır. Başbakan'ın zenginleştirdiği ve servet sahipliğinde ilk onda bulunan yeni yetme işadamları vergi veren ilk yüz arasında yer almamaktadır. Bunlar rüşvetçilikte marka olmanın yanında, vergi kaçırmada da zirveye tutunmuşlardır" diye konuştu.

"Bugünden bellidir ki AKP, 4 eski bakanını, sayısal üstünlüğe sahip olduğu Soruşturma Komisyonu'nda aklamaya girişecektir" görüşünü öne süren Bahçeli, şunları söyledi:

"Şu kepazeliğe bakınız, Başbakan ve çevresi; çalıyorlar, 'çok şükür' diyorlar; soyuyorlar, 'elhamdülillah' diyorlar; kul hakkını gasp ediyorlar, inşallah, maşallahla avunuyorlar. Hortumluyorlar, 'Allah bes, baki heves, Allah bize yeter' diyorlar. Hazineyi yağmalıyorlar, devletin kasasını boşaltıyorlar, 'hamdolsun' diyorlar. İhanet ediyorlar, başörtüsüne bürünüyorlar. İftira atıyorlar, hukuku siyasallaştırıyorlar 'kurban olduğum Allah verdikçe veriyor' diyorlar. Milleti 36'ya ayırıyorlar, Kevser Suresi'yle ahkam kesiyorlar.

Zulmediyorlar, imandan, ihlaslı olmaktan dem vuruyorlar. Sorarım sizlere, günahla sevap ne zaman yer değiştirdi? Şeytani emellerle rahmani duruş ne zamandan beri birbirine karıştı? Beytülmal'a el uzatanların, devlet malına göz koyanların 'Gulul Suçu' işlediklerini söyleyip bunların cenaze namazını dahi kılmayan Efendimizi siyasete malzeme yapmak nasıl bir cürettir? Buradan Başbakan'a, 4 eski bakana ve yandaş taifeye büyük şair Ömer Hayyam'ın şu ibretlik dizeleriyle seslenmek istiyor, sonuç çıkarmalarını ısrarla tavsiye ediyorum: İçin temiz olmadıktan sonra, Hacı hoca olmuşsun, kaç para. Hırka, tespih, seccade güzel ama Allah kanar mı bunlara?"

cnnturk.com, 07.05.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.