Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Zarrab: O saati alan ve parayı ödeyen benim

Zarrab: O saati alan ve parayı ödeyen benim
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın tartışmaya yol açan 700 bin TL'lik saatine ilişkin soruşturma dosyası kapsamında polis takibinin detayları ortaya çıktı

Kamuoyu günlerdir eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın 700 bin lira değerindeki kol saatini konuşuyor. Çağlayan, TBMM'de yaptığı savunmada, saati gazete reklamında gördüğünü belirterek, saati Reza Zarrab'ın aldığını ancak parasını bizzat kendisinin ödediğini belirterek, garanti belgesinin kendi ismine yazılı olduğunu açıklamıştı. Ardından saat firması gazeteye ilan vermediklerini, garanti belgesine de isim yazmadıklarını açıklayarak Çağlayan’ı yalanlamıştı.

Radika gazetesinden Fatih Yağmur'un haberine göre, soruşturma dosyası kapsamına giren saat alışverişinin polis takibine takılan konuşmalarda, Zarrab'ın firma yetkilisiyle telefon görüşmesinde "Çağlayan'dan onay alınmalı" talebine "Saati alan ben, parayı ödeyen ben, Zafer Bey'den ne onayı alıyorsunuz?" sözleri ortaya çıktı.

Radikal'de yer alan haber şöyle:

Soruşturma dosyasına göre saat 25 Eylül 2013’te, yani operasyondan yaklaşık 3 ay önce Zafer Çağlayan’a teslim ediliyor. 22 Eylül 2013’te Çağlayan’ın özel kalemlerinden Onur Kaya ve Rıza Sarraf arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşiyor. Görüşmede Onur Kaya, Sarraf’a Bakan Çağlayan’ın Cenevre’den getirilecek saatin eline ulaşmaması sebebi ile rahatsız olduğunu hatırlatıyor.

'Sarraf değil firma getiriyor'

Görüşmenin ardından Rıza Sarraf, Galeria AVM’de lüks saat satışı yapan Yusuf Tutuş’u arıyor ve saati Cenevre’den getirmesi için, “ bugün uçurabileceğin bir adam var mı?” diye soruyor. Tutuş da bulmaya çalışacağını ve konunun ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Sarraf da bir saat olduğunu söyleyince Tutuş, “Belki bizde vardır”diyor. Sarraf, saat satışı yapan Tutuş’a, “Abi yok sende 5 bin bilmem kaç batek…abi Zafer abi sormuş zaten sana” diyor. Görüşmenin devamı şöyle: 

Yusuf Tutuş: “5 bin kaç söyle bana”

Rıza Sarraf: “5101”

Yusuf Tutuş: “biliyorum 5101g”

Rıza Sarraf: “eğer birisi yoksa benim uçurabileceğim birisi var şu anda”

Rıza Sarraf: “abi senden olduğunu anlamasın kırılır sonra bana”

Yusuf Tutuş: “yok yok… boşver sen hiç karıştırma biz yukarıdan birisiyle muhatabız”

Rıza Sarraf: “ama Esra’yı bay pass edersek adama ayıp olur… Sonra kırılmasın adam”

Yusuf Tutuş: “yok yok ya zaten bana siparişini verdi o”

Rıza Sarraf: “ya verdi de sonra bana dedi ki git oradan onu al anlatabiliyor muyum? Sonra ters teper anladın mı? abi Esra onu zırt pırt arıyor onun için diyorum bilir”

Yusuf Tutuş: “sen merak etme Esra’nın daha üstüdür patronudur şeyidir bizim muhatap olduğumuz hiç sıkıntı olmaz”

Rıza Sarraf: “ama Esra’nın dükkanından gelecek o değil mi”

Yusuf Tutuş: “Esra nerede bilmiyorum ben…Cenevre’de şeyde mi büyük mağazada mı”

Rıza Sarraf: “adresini söyleyim sana hemen”

Yusuf Tutuş: “ruoduine ruoduineda mı”

Rıza Sarraf: “hı…onda saat…saloon spatek slip ruoduine 41”

Yusuf Tutuş: “Ruoduine tamam Ruoduine doğru doğru Ruoduine”

Rıza Sarraf: “fiyatı ne olacak bunun ona 300 BİN FRANK demişler onun üstünden yüzde 3 mi ne indirim yapmışlar ne yapmışlar”

Ertesi gün yapılan bir görüşmede saat satıcısı Yusuf Tutuş, Sarraf’a bir sıkıntı olduğunu aktarıyor:

Yusuf Tutuş: “şöyle bir sıkıntı oldu”

Rıza Sarraf: “yapma ya onu deme bana ha…abi al sen yolla adamını al ayırmış zaten benim adıma”

Yusuf Tutuş: “şimdi abi biz oradaki elemanla muhatap değiliz bizi muhatap etme onunla”

Rıza Sarraf: “abi öderim ben öderim buradan yollarım dilediğin hesaba ya gitsin bi adam”

Yusuf Tutuş: “iyi tamam da oturmadan şey yapmadan bugün alamayız onu alamayız bugün onu”

Rıza Sarraf: “abi problem olur beni ne olur boğuşturma ben biliyorum problem olacağını ya gitsin bir adam desin bu Rıza Sarraf’a ayrılmış saati alsın versin bir ödemeyi yollayalım o kendisi arasın desin verin ödeme gelmeden bırak top onlarda kalsın”

Yusuf Tutuş: “abicim abicim şimdi ödemesi mödemesi felan bugün yetişmez onun bak ben sana söyliyim swifti mivifti çıkmaz abi parayı vermeden vermezler diyorum sana”

Rıza Sarraf: “abi parayı vereceğim diyorum anlatamıyor muyum ben parayı ödeyeceğim para oturduğunuda alsın gelsin adam”

Yusuf Tutuş: “ama bugün olmaz ki”

Rıza Sarraf: “olmasın ya yarın olsun öbür gün olsun biz yapalım da”

Rıza Sarraf: “bana hemen dön ki olmuyorsa ben kendi çaremle çözeyim…adam yollayacağım oraya ne yapacağım parasını verip alıp geleceğim yapacağım başka bir şey değil”

Yusuf Tutuş: “abi sen hemen o zaman ödemeli mödemeyi yap”

Rıza Sarraf: “tamam yapacağım da yani hangi hesaba yapacağım bir adam ismi ver gitsin ki oraya…hesap numarası almadan nereye ödeyeyim ben parayı varmı sende hesap numaraları” hesap numaraları var mı sende”

Sarrarf: Sizin isminize bloke, kendim alacağım

Görüşmenin ardından Sarraf, Bakan Çağlayan’ın özel kalemlerinden Onur Kaya ile görüşüyor:

Rıza Sarraf: “bayan var ya Cenevre’deki…onun numarasını bana mesaj atarmısınız onu benim adıma Cemil LAL adına serbest bırakır mısınız Cemil LAL veya ben hallederim siz ke…çünkü sizin isminize bloke ben onu alacam ya kendime”

Onur Kaya: “anladım tamam”

Rıza Sarraf: “siz onu serbest bıraktırın ki…Cemil LAL bi de o hanımın bana numarasını atın ki ben burdan ona ne yollayacam ona”

Görüşmenin ardından Onur Kaya, Sarraf’a şu kısa mesajı atıyor: “Elcin tasdelen 0041787134066”

'Saati ben alıyorum Zafer Bey değil'

Rıza Sarraf, Elçin adından bir kadınla görüşüyor ve saat parasını gönderebilmek için hesap numarası istiyor. Görüşmenin devamında ise şu diyaloglar geçiyor:

Rıza Sarraf: “vardır illaki kendi kredi kartı yanında arkadaşın hallederiz siz bir an önce önce hesap numarasını…siz bir an önce bana hesap numarasını yollayın saat geçmeden ara transferini yapayım”

Elçin: “ben Zafer beyin e mailine yolluyorum hesap numarasını” 
Rıza Sarraf: “Zafer Beyin değil ben size telefonunuza mesaj attığım e maile yollayın lütfen SAATİ BEN ALIYORUM ZAFER BEY DEĞİL…rezazarrab@royalholding.com.tr”

Elçin: “oldu oldu tamam…o zaman şimdi yolluyorum faturayı”

'300 bin Frank yollasana'

Görüşmeden sonra Rıza Sarraf, adamı Abdullah Happani’yi arıyor:

Rıza Sarraf: “adres geldi mi sana”

Abdullah Happani: “proforma verdi bana”

Rıza Sarraf: “hı orda adres var banka adresi oraya 300 BİN FRANG O ACIKLAMASIYLA YOLLASANA GİTSİN ABİNİN HESABINDAN GÜN VALÖRLÜ…aşağıda yazmış bilmem PATEK 5101 acıklaması kısmı var benim hesabımdan yolla şahıs hesabımdan”

Abdullah Happani: "İsviçre tamam CHF”

Rıza Sarraf: “CHF a evet bugün valörlü yolla o acil”

Abdullah Happani: “senin hesabından mı göndereceğiz bunu”

Rıza Sarraf: “GÖNDER HI ŞAHIS HESABIMDA PROBLEM OLMAZ”

Fatura kimin adına?

23 Eylül’de Sarraf ve Elçin adlı kadın arasında geçen görüşmede saatin faturasının kimin adına olacağının yanıtı da ortaya çıkıyor:

Elçin: “swiftini yollayın bana ben izini bulduktan sonra banka bana tamam dedikten sonra ben yolluyabilirim arkadaşınızı yanlız yarın için yolluyamıyorum maalesef”

Rıza Sarraf: “problem yok ben yollayayım swifti de”

Elçin: “tamam peki ben kendisini ismini falan yolladım ama ismini falan almaya unuttum reza bey”

Rıza Sarraf: “Can bey”

Elçin: “soy ad”

Rıza Sarraf: “Iraz galiba”

Elçin: “kendisi üstüne faturayı yapacam yalnız”

Rıza Sarraf: “farketmez olur”

'Saati alan ben, parayı ödeyen ben, Zafer Bey'den ne onayı alıyorsunuz?'

Elçin: “tamam Reza Bey bide bir konu var sizinle konuşmak istemiştim ben şimdik Zafer Beyleyde daha öncede konuşmuştum bunu çünkü saati maalesef kendisine yollayamadım direkt olarak şimdik can bey Almanya’da yaşadığını duydum öğrendim…biliyorsunuz isviçrede şimdi bütün almanyadaki yaşayan insanları kontrol ediyorlar”

Rıza Sarraf: “problem yok o benim adıma gelecek işlem zaten sıkıntı yok”

Elçin: “yo anlamadınız siz şimdik sizin adınıza gelmeyecek malesef Can Beyin adına gelecek ben sizi bekliyordum Can Beyi yolladınız bana benim haberim yoktu yoksa ben kabul etmezdim bu işlemi çünkü burda İsviçre’de hudutunda bütün Almanya’da oturan insanları teker teker bakıyorlar çünkü almanyayı tekrar şikayet ediyorlar”

Rıza Sarraf: “tamam bu ama o şimdi ama o İstanbul’a gelecek sonuç itibariyle ne yapalım şimdi bunu”

Elçin: “evet ama bi risk var yani bu riski Zafer Beye taşıtıyorsunuz o biraz tehlikeli diyolar”

Rıza Sarraf: “tmam ben onu kendisine iletirim Zafer Beyin…yok ben kendisiyle ya konuşmam lazım ya e mail yazmam lazım çünkü onun onayı gerekiyor bana. Saati ben alıyorum hanımefendi Zafer beyi siz unutun ben alıyorum saati siz yazacaksanız ana e mail yazmanız lazım şu an size parayı yollayan ben saati alan ben Zafer beyin hangi onayını alacaksınız”

Elçin: “yo şu an saati alan benim için can”

Rıza Sarraf: Tamam can o zaman Cansa Zafer bey ne alakası var…tamam görüştü bitti Zafer Beyden bana devir oldu yani Zafer beyden onay almanıza gerek yok istiyorsanız arayın alın”

Elçin: “ben ben bu konularda mecburum biliyorsunuz çünkü burası çok sıkı

Rıza Sarraf: Tamam sıkıda saati alan benim siz bana onu söylemeniz gerekiyor siz beni uyardınız teşekkür ederim illa Zafer beyi arayıp uyarmak istiyorsanaz arayın konuşun kendisiyle

Elçin: Evet çünkü bana zafer bey dediki Reza beyi bekliyorum


Rıza Sarraf: Ben kendim gelmeyeceğimi orda yanlışlık olmuştu benim elemanlarımı kastetmiştir

Sarraf adım adım takip ediyor

Sarraf ödeme yaptıktan sonra Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya’ya bilgi veriyor: 

Rıza Sarraf: “yollandı ödemesi…evrağı da gitti evet hanımefendi sadece bankasında görmeden vermiyor ürünü…işte bizim adam mecbur orda kalıcak bir gün daha…ama illa diyoki ben ödemeyi görmem lazım hesapta”

Onur Kaya: “anladım anladım tamam ben şimdi arayıp şeyi iletiyorum kendisine”

'Alman pasaportu var vergi öderiz'

Alınan saati teslim alması istenen kişinin Alman pasaportu olduğunu ve sınırda vergi ödemek gibi sorun yaşayacaklarını söyleyen Elçin, Sarraf’tan çözüm yolu bulmasını istiyor.

Elçin: “yalnız ikinci bir durum var burada ıııı bilmem konuştunuz mu beraber ııı arkadaşımızla şimdik benim karşımdaki arkadaşımın almanyada oturuyor alman pasaportu var…evet bilmem haberiniz varmı ama birkaç yıldır şimdik almanyalan fransaylan ingiltereylen çok büyük sorunlar yaşıyoruz çünkü isviçreden satın alan ııı yani vatandaşları ııı yani alışveriş yaptıkları zaman burada bütün satın aldıkları .........ııı vergisini ödemeye mecbur kaldık diyorlar”

Rıza Sarraf: “olmazsa ben buradan birisini yollayayım bir Türk’e verin siz … bana tam aktarılmadan olduğu için böyle oldu ben size o zaman bir Türk Arkadaş yönlendireyim olmazsa”

Elçin: “daha iyi beyfendi yani ııı kusura bakmayın ama bu çok yani böyle bir iş ııı… sakat yapmayalım”

'Saat parasını Çağlayan'ın hesabına yaz'

Havale işlemlerinden sonra Sarraf’ın adamı Happani ile Sarraf arasında kısa mesaj trafiği yaşanıyor:

Abdullah Happani, Sarraf’a (SMS): “Frankı senin hesaba giriyoruz dogrumudur?”

Sarraf, Happani’ye (SMS): “HAYIR ABİNİN HESABINA”

Sarraf bir SMS daha atıyor: “ÇAĞ”

Happani, Sarraf’a (SMS): “Ok” 


Soruşturma dosyasında ise şu değerlendirme yapılıyor: 
“Görüşmelerden Cenevre’den getirilecek saati Rıza Sarraf’ın talimatları ile Murat Yılmaz’ın getireceği ödeme için gönderilen paranın örgütün kendi tuttuğu hesaplardan Zafer Çağlayan için açtıkları kısıma kaydedecekleri, örgütün böylece Zafer Çağlayan’a verdikleri tüm rüşvetleri kayıt altına aldıkları anlaşılmıştır.” 

Ve teslimat yapılıyor: 

24.09.2013 tarihinde saat 18:16’da Murat Yılmaz, Rıza Sarraf’a mesaj gönderiyor ve saati Çağlayan’ın korumasına teslim edeceğini söylüyor: 

Murat Yılmaz: “Reza bey, bu gece 00:30 yakın koruması aracılığı ile teslim ediyorum bilginize efendim. Emrah Komiser ”

t24.com.tr, 08.05.2014

Saat firması: Garanti belgesine isim yazmayız
Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan'ın TBMM 'de yaptığı savunmasında 700 bin TL'lik kol saatiyle ilgili dile getirdiği iddiaları, saatin satın alındığı Patek Philippe firması yanıtladı.

"Saatin faturası alanın üstüne ama garanti belgesinde benim adım geçiyor" diyen Çağlayan'ın açıklamalarını yanıtlayan firma yetkilileri, "Garanti belgesi, kişiye özel değil saate özeldir. Garanti belgesinde sadece saatte kaç taş var, kaç karatlık altın, seri numarası, üretim tarihi ve garanti süresi yazılır" dedi. 

''GAZETE İLANI VERMEYİZ''
 
Çağlayan, saati gazete ilanından görüp beğendiğini söylemişti. Gazete ilanı vermediklerini belirten firma yetkilileri "Özel bir saat ürettiğimiz zaman bunu müşterilerimize elektronik postayla bildiririz" dedi.

Firmanın Cenevre'deki merkez mağaza sorumlusu ile görüşen Aydınlık gazetesinden Derya Derviş'in aldığı yanıtlar şöyle:
"Cenevre Paris ve Londra'nın yanı sıra bir çok ülkede de saatlerimizi satan aracı firmalar var. Hiçbir ülkede gazete ilanları vermeyiz. Biz marka bir firmayız ve müşterilerimiz çok özeldir. Firmamız 1996 senesinden beri dergi çıkarır. Müşterilerimiz, ürettiğimiz saatleri bu dergiden takip ederler. Özel bir saat ürettiğimiz zaman da bunu müşterilerimize elektronik postayla bildiririz"  

''GARANTİ BELGESİNE İSİM YAZMAYIZ''

"Faturalarda müşterilerimizin adı, ünvanı ve kanunen yazılması gereken her şey kesinlikle yazılır. Ama garanti belgesine isim yazmayız. Garanti belgesi kişiye özel değil saate özeldir. Garanti belgesinde sadece saatte kaç taş var, kaç karatlık altın, seri numarası, üretim tarihi ve garanti süresi yazılır. Saati alan kişi hediye edebilir veya satabilir düşüncesiyle isim yazılmaz, garanti belgesini elinde bulunduran kişi saati alan kişi demek değildir"

Patek Philippe'le sözleşmesi olan İstanbul 'daki firma da garanti belgesinde isim yazılmadığını teyit etti.

Hürriyet, 07.05.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.