Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Muammer Güler: Bir bakan şüpheli olamaz

Muammer Güler: Bir bakan şüpheli olamaz
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili hakkındaki iddialara yanıt verdi.

TBMM - İçişleri Eski Bakanı, AK Parti Mardin Milletvekili Muammer Güler, "Bir bakan şüpheli olarak addedilemez ve hakkında savcı soruşturma yapmaya yetkili değildir. Makul şüpheyi öğrenen savcı derhal dosyayı ayıracak, Cumhuriyet Başsavcısına bilgi verecek, TBMM Başkanlığı'na gönderecek" dedi.

Güler, TBMM Genel Kurulu'nda, dört eski bakan hakkında AK Parti milletvekillerinin verdiği soruşturma önergesi üzerinde hakkındaki iddialara yanıt verdi. Güler, bu soruşturmanın; başlangıcından operasyon aşamasına gidinceye kadar, hatta operasyon sırasında bir çok hukuksuzluk, yetki aşımı, ilgili kanun hükümlerine açıkça aykırılık ve özellikle de usul hükümleri ile bağdaşmayan yanlışlıkları içerdiğini söyledi. 

Soruşturmanın, hukuki olmaktan ziyade siyasi düşüncelerin ve kişisel kanaatlerin etken olduğu, maddi delillerden çok önyargılı yorumlara dayalı, itibarsızlaştırmaya yönelik soruşturma olduğunu belirten Güler, "Bu soruşturma adli nitelik taşımaktan öte, önceden kurgulanan bir senaryonun sahneye konulmasından ibarettir, amacı da şahsım ve hükümetimiz hakkında olumsuz bir algı yaratmaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Güler, şöyle konuştu:

"Operasyondan önce bütün gizlilik kurallarının çiğnendi, bizzat görevliler tarafından bazı basın ve televizyon kuruluşlarına önceden servisler yapıldı; görüntü ve iletişim kayıtlarında yer alan bazı kelimeler ve cümleler dijital ortamda kesilerek başka yerlere eklenmiş, hukukiliğine ve olayla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın tüm dosya bilgileri sızdırılarak evrensel nitelikteki masumiyet karinesi yok sayılmıştır. Aslında bu operasyon gizli değil. Yetkili ve görevli makamlardan gizlenmiş bir psikolojik harekat, itibarsızlaştırma ve hedefi belli bir algı operasyonudur. 

Oysa Ceza Kanunu'nun 153. maddesine göre, gizlilik ve kısıtlılık kararı bulunan ve müdafilerin dahi inceleme yetkileri olmayan dosya ayrıntılarının kasıtlı şekilde saptırılması suretiyle kamuoyuna yansıtılmış olması, soruşturmanın önceden hedeflenmiş amaçları için kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Soruşturmanın belli bir süre bekletilmesi de manidardır. Konusu, tarafları, mahiyetleri ve suç tarihleri birbirinden tamamen farklı olan ve aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunmayan başka soruşturmalarla birleştirilerek, aynı tarihte müşterek bir operasyon icra ediliyor, bu surette de kamuoyu algısı oluşturuluyor. Haberleşme özgürlüğü, soruşturmanın gizliliği, masumiyet karinesi yok sayılmış, basına bilgi sızdırılarak yargı görevlilerinin de etkilenmesi amaçlanmıştır. Kanuna açıkç aykırı bir biçimde aylarca yürütülen ve bakanların şüpheli olarak addedildikleri bu soruşturmadan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın bilgisi yoktur. Gizli olduğu için yayınlanmayan Emniyet Genel Müdürlüğü operasyon yönetmeliğine de burada uyulmamıştır."

Güler, soruşturmada savunma hakkı ve adli yargılama hakkının ihlal edildiğini, bunun her milletvekili için sözkonusu olabileceğini söyledi.

"Oğlumun ve diğer şüphelilerinin ifadesi dahi alınmadan, mali şube müdürü, görevden ayrılanlar, 18 Aralık tarihinde yani gözaltından bir gün sonra, tam 309 sayfalık fezleke niteliğindeki bir dosya hazırlanıyor, yeni gelenlere imzalatılmak isteniyor, imzaladıkları zaman da götürülüp, 18 Aralık tarihi itibariyle savcılığa teslim ediliyor" diyen Güler, bu raporun fezlekeye esas teşkil eden rapor olduğunu kaydetti. Güler, "Hukuka aykırı ve derhal imhası gereken delillere yer veren, suçüstü yapma olanağı varken yapmayan adli kolluğun sadece maddi olgu ve durum tespiti ile yetinmek yerine, bu raporda bakan olarak şahsımı ve Hükümetimizi kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturacak tanımlarda bulundukları görülüyor. Bu görevliler, kendilerini cumhuriyet savcısı, hakim hatta TBMM Soruşturma Komisyonu yerine koyarak dosyada yer alan, içeriği kuşkulu, somut olay ve bulgularla örtüşmeyen beyan ve bulguları kendilerine göre yorumlayarak kesin bir biçimde suç nitelemesi yapmışlardır. Bu nitelemeyi ancak TBMM Soruşturma Komisyonu yapabilir ve yüce Genel Kurul'un kararı ile bu kesinleşir" şeklinde konuştu. 

Muammer Güler, Adli Kolluk Yönetmeliği'nin 5. maddesinde, "adli kolluğun öncelikli görevi suçun işlenmesini önlemektir" denildiğini anımsatarak, "Niçin suçüstü yapılmamıştır?" diye sordu. Yönetmeliğin 6. maddesinin, "Delilerinin hukuka uygun olarak toplanmasını öngördüğünü" ancak bunun da yapılmadığını ifade eden Güler, "17 Aralık'ta oğlumla yaptığım iddia edilen telefon görüşmesi... Cumhuriyet savcısının dinlenen telefonlarla ilgili bize verdiği resmi yazı var. Benim konuşma yaptığım telefon ile... arama sırasında bulunan avukatın telefonları bu konuşmada yok. Bu çok hazin bir şeydir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çolakkadı ile kendi telefonumdan yaptığım görüşme dahi basına sızdırılmıştır. Bir bakanın ve Cumhuriyet Başsavcının telefonunu kim, hangi yetkilerle dinleyebilir ve hangi yetki ile basına sızdırabilir?" diye konuştu.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. ve 140. maddesinde hangi delillerin toplanacağının belli olduğunu belirten Güler, "Bu soruşturmada bir bakan şüpheli olarak addedilmiş ve hakkında 8.5 ay soruşturma yapılmıştır. Bir bakan şüpheli olarak addedilemez ve hakkında savcı soruşturma yapmaya yetkili değildir" dedi.

Güler, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. ve 138. maddelerinin, "aleyhine tanıklık yapılamayacak kişiler arasındaki görüşmelerin derhal imha edileceğini" öngördüğünü, özel soruşturmaya tabi olan kişiler hakkında tesadüfi delil dahi, 3. kişilerle yapılan konuşmaların kabul edilemeyeceğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun ve Başkanlar Kurulu'nun kararları olduğunu bildirdi. 

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün ilgili genelgelerinde, bakanlarla ilgili soruşturma usu açıkça belirlendiğini vurgulayan Güler, burada özellikle bu hükümlere uyulmadığını kaydetti. Güler, şöyle konuştu:

"Makul şüpheyi öğrenen savcı derhal dosyayı ayıracak, Cumhuriyet Başsavcısına bilgi verecek, TBMM Başkanlığı'na gönderecek. 3628 sayılı Kanunun 8. ve 17. ve 19. maddeleri, 'özel soruşturmaya tabi olan kişiler hakkındaki hükümler saklıdır' diyor. Peki savcı ne yapacak ne yapacak burada? Makul şüpheyi öğrendiği zaman dosyayı ayıracak, TBMM'ne bildirecek. Artı 'amirine bilgi verecek' diyor. Bakanın amiri kimdir? Bakanın amiri Başbakandır. Niçin bilgi vermemiştir? Bir savcının bunu bilmemesi mümkün müdür?

Güler, "İddia konusu işlerin, rüşvet suçunun, nüfuz suistimali suçunun, suçluyu kayırma, soruşturma gizliliğini ihlal suçlarının" kanunu unsurlarının olmadığını söyleyerek, "Veremeyeceğim hiç bir hesap yoktur" dedi. 

CHP ’Lİ AĞBABA: ALİ İSMAİL’İN KATİLİSİN

Muammer Güler’in konuşmasının ardından CHP milletvekili Veli Ağbaba Güler’e, “Elin kanlısın Ali İsmail Korkmaz’ın katilisin” diye bağırdı.

Radikal, 05.05.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.