Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Şimşek: Bazı projelere sigorta gibi bakılması lazım

Şimşek: Bazı projelere sigorta gibi bakılması lazım

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, özel sektör projelerine Hazine garanti veren yönetmelikle ilgili olarak 'Bazı projelere sigorta gibi bakılması gerektiğini söyledi. Şimşek şunları söyledi:

"Önce bir kanuni düzenleme yapıldı. Sonra ona uygun bir ikincil düzenleme yapıldı. Sonuçta devlet, projeleri doğrudan yapabilir, bazı projelerde bu yöntemle yapılabiliyor. Bunların bir kısmı, ölçek olarak çok büyük. Hangi projeye devlet garantisinin verilip verilmeyeceği hususu, çok açık ve şeffaf ifade edilecek" değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, bu anlamda bazı projelere sigorta gibi bakılması gerektiğine işaret ederek, "Bizden önceki dönemde havaalanların, barajların büyük bir kısmı devlet eliyle yapılmış. Hastaneler tamamen devlet eliyle yapılmış. Bu konular tartışılırken daha geniş olaya yaklaşılırsa daha iyi anlaşılır" diye konuştu.

Şimşek, söz konusu durumun kamu maliyesine ek yük getirip getirilmeyeceğinin sorulması üzerine ise "Ek yük getirip getirmeyeceğini bilmiyoruz. Örnek olarak söylüyorum, 3. havaalanının olmaması kamuya, çok ciddi kayıplar getirir, 3. havaalanının yapılmasını hızlandıracak, kolaylaştıracak bir adımın yük getirip getirmeyeceğini önceden var sayamayız. Özel sektör, bunları zaten yapacak. Siz bir ihtimalden bahsediyoruz, biz bütçe disiplinini her zaman önemsedik, kim ne derse din şuanda Türkiye'nin bütçesi, dengesi, borç dinamikleri birçok ülkeden kat kat daha iyidir" ifadelerini kullandı.

wsj.com.tr, 22.04.2014

CHP'den Hazine garantisi yönetmeliğine soru önergesi

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak özel sektörün kamu özel ortaklığı kapsamında gerçekleştirdiği projelerde kullanacığı dış kredilere garanti veren yönetmelikle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergesi Verdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yanıtlaması istemiyle verilen önergede şu sorular yer aldı:

Bu uygulama Hazine'nin özel kesimin sağladığı dış finansmana garanti vermesi anlamına gelmektedir. Böyle bir uygulamaya neden ihtiyaç duyulmuştur?

Ekonomide güven var ise neden özel kesim Hazine garantisi olmadan dış piyasalardan altyapı projeleri için finansman alamama durumuna düşmüştür?

Böyle bir uygulama kısa vadede özel kesimin daha rahat ve daha ucuz kredi bulmasını sağlasa bile, uzun vadede koşullu yükümlülüklerdeki artış, borcun sürdürülebilirliği konusundaki endişelerin yükselmesine ve ülke riski algılamasındaki değişime bağlı olarak faizlerinin artmasına neden olmayacak mıdır?

Yönetmeliğin 5. Maddesiyle borç üstlenim anlaşmalarının Resmi Gazete'de yayımlanmasının yasaklanmasına neden gerek duyulmuştur? Halka ve piyasalara bilgi verilmesinin projelerin geleceği açısından ne tür sakıncaları olduğunu açıklar mısınız? Bunun, saydamlığı azaltarak riski daha da artıracağını düşünmüyor musunuz?

4749 Sayılı Kanun'un 8/A maddesi 21 Şubat 2013'te yürürlüğe girmesine rağmen yönetmeliğin çıkarılması için neden bir yıldan fazla süre beklenmiştir? Böylelikle bazı şirketlere ayrıcalıklar sağlanmış mıdır?

Yönetmeliğin Geçici 1. Maddesi kapsamında, 4749 sayılı Kanunun 8/A maddesi yürürlüğe girdiği tarihten önce ihale ilanına çıkılmış projelerle ilgili olarak Müsteşarlık görüşünün, kısmi üstlenim taahhüdünün ve borç üstlenim limitinin uygulanmayacağı belirtilmektedir. Bu projelerin almış olduğu dış kredilerin üstlenimi Hazine tarafından nasıl yapılacaktır? Bu kapsama giren projelerin ismi, her bir projenin tutarı ve devir alınacak kredi miktarı nedir?

Projelerin bütçenin gider kısmında gösterilmeyip projelerin finansmanının koşullu yükümlülük olarak Hazine hesaplarında gösterilmesi bütçe disiplinine uygun mudur? Bu düzenlemeyle mali disipline, saydamlığa, hesap verebilirliğe ne kadar uyulduğunu düşünüyorsunuz?

Yönetmeliğin 11. Maddesiyle, Bakanlar Kurulu'na borç üstlenim anlaşması imzalandıktan sonra projenin finansmanı kapsamında Müsteşarlık, kreditör ve ilgili taraflar arasında imzalanan tüm anlaşmalarda, Müsteşarlığın yükümlülüklerinin kapsamını, maliyetini ve yükümlülüklerini yerine getirme usul ve esaslarını değiştirme yetkisi tanınmaktadır. Bu uygulamanın ihaleye fesat karıştırmanın önünü açacağını düşünmüyor musunuz?"

wsj.com.tr, 22.04.2014

Dev projelere Hazine garantisi mali disiplini tehlikeye atabilir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "tamamlanması için ne gerekiyorsa yapılacak" dediği dev projeleri hayata geçirmek için hafta sonunda kritik bir adım atıldı: 1 milyar liranın üzerindeki Yap-İşlet-Devret projelerine ve 500 milyon liranın üzerinde sağlık ve eğitim alanındaki yatırımlara Hazine garantisi getirildi. Uzmanlara göre büyüklüğü ve kapsamı itibariyle Cumhuriyet tarihinin en büyük garantisinin getirilmesi dev projelerin tamamlanmasına yardımcı olabilir ancak AKP hükümetlerinin en büyük başarısı olarak görülen mali disiplin tehlikeye giriyor.

19 Nisan tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelik ile Hazine, özel sektörün 1 milyar liranın üzerindeki projelerinde doğan yükümlülüklerinin kısmen ya da tamamen üstlenecek. Buna ilave olarak projelerdeki borçların da Hazine tarafından ödenmesi taahhüt ediliyor. Garantilerde sınır 3 milyar lira ile sınırlandırıldı.

image

The Wall Street Journal

Hazine Eski Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız'a göre 2001 öncesi dönemde dahi bu kapsamda bir garantinin olmadığını, borçların ödenmesinin taahhüt edilmesi ile özel sektörün borcunun artık kamu borcu olduğunu belirterek ekledi: "Tarihimizde ilk kez böyle bir uygulama geliyor. İlk kez özel sektörün borçları üstleniliyor. Bu 2001 öncesindeki görev zararlarından daha büyük bir sorundur. Uygulama Türkiye'de mali disiplinin bittiği anlamına gelir. Ayrıca bundan sonra kamunun üstlendiği bu yükümlülükleri bütçede izleyemeyeceğiz.".

Hazine Müsteşarlığı verilerine göre 2013 itibariyle Hazine garantisi ile sağlanan kredilerin büyüklüğü 2,5 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Bu krediyi alanların hepsi kamuya ait kuruluşlardan oluşuyor. 1995-1999 yılları arasında Yap-İşlet-Devret projelerine yaklaşık 8 milyar dolarlık garanti vermişti. 2001 krizi sonrasında Hazine garantilerine her yıl belli bir sınır getiriliyor. 2014 için bu rakam 3 milyar dolar olarak belirlenmişti.

Hazine'den sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın basın danışmanı Halit Ertuğrul ve Hazine Müsteşarlığı'na ilk etapta ulaşılamadı.

Hazine garantisi verilmesi, son yıllarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük önem verdiği projelerin hayata geçirilmesi yönünde atılmış bir adım olarak görülüyor. Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul, İzmir-İstanbul otoyolu ve köprü geçişi gibi dev projelerin bir bölümü halen yapım aşamasındayken bir bölümüne henüz başlanmadı.

Akbank'ın bir araştırmasına göre mevcut projeler için 53 milyar dolar finansmana ihtiyaç duyuluyor. 2023'e kadar hayata geçirilmesi planlanan projeler için ise 300 milyar dolar finansman ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor.

Ayrıca, özel sektörün yaptığı ve belli süre ile kamuya kiraladığı 500 milyon lira üzerindeki şehir hastaneleri projeleri de son değişikliklerden faydalanabilecek.

New York Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ümit Akçay, dev projelerin tamamlanmasına yönelik atılan bu adımı şöyle değerlendirdi: "Bu uygulamanın geçmiştekilerden en büyük farkı Hazine'nin doğrudan devreye girerek borçların tamamını üstlenebilecek olması. Dolayısıyla bu yönetmelikle birlikte her fırsatta dev projelerin tamamlanmaları için ne gerekiyorsa yapacağını söyleyen Erdoğan dediğini yapmış oluyor.".

Son değişiklikler mali disiplininin bozulabileceği yönünde endişe yarattı. "2001 sonrası dönemin olmazsa olmazları arasında yer alan Hazine garantilerinin sınırlı kullanılması uygulamasından geri adım atılıyor olması olumsuz bir durum." diyen HSBC Yatırım Stratejisti Fatih Keresteci, "Konunun hukuki ve yönetimsel sakıncaları bir yana Türkiye ekonomisinin en güçlü yönlerinden olan mali disiplini zedeleyecek olmasından ötürü orta ve uzun vadeli piyasa etkisinin negatif olacağı kanaatindeyiz." dedi.

Mali disiplin, AKP hükümetlerinin ekonomi alanındaki en büyük başarısı olarak görülüyor. 2002 yılında yüzde 74 olan borç stoğu/milli gelir oranı yüzde 40'ın altına, kamu borç yükü ise yüzde 66'dan yüzde 20 düzeylerine indirilmişti. Büçe açığı ise yüzde 12'lerden yüzde 1 düzeylerine kadar getirildi.

wsj.com.tr, 21.04.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.