Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Özel tüketimin azalacağı beklentisi büyüme tahminlerini aşağı çekiyor

Özel tüketimin azalacağı beklentisi büyüme tahminlerini aşağı çekiyor

Uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye ekonomisi hakkındaki öngörüleri kötümserleşmeye devam ediyor. 2013 yılında yayınladıkları raporlarda büyüme beklentilerini aşağı yönde revize eden IMF ve Dünya Bankası bu yıl açıkladığı raporlarda da aşağı yönlü revizyonlara gitti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, Türkiye'nin 2014 yılına ilişkin büyüme tahminini yüzde 3,5'ten yüzde 2,3'e düşürdü. Türkiye'de büyümenin özel tüketim tarafından tetiklendiğinin belirtildiği raporda özel tüketimin, makro ihtiyati tedbirler, kur ayarlamaları ve faiz artışları nedeniyle sert şekilde yavaşlamasının beklendiği kaydedildi. Büyümenin 2015 yılında ise yüzde 3,1 olmasını bekleyen IMF, Dünya Ekonomik Görünüm raporlarını Nisan ve Ekim aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlıyor.

IMF büyüme öngörüsünde 1,2 puanlık indirime giderken Orta Vadeli Program'a (OVP) göre Türkiye'nin 2014'e ilişkin resmi büyüme hedefi ise yüzde 4 olarak açıklanmıştı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan OVP ile ilgili yaptığı açıklamalarda hükümetin elinde büyüme hedefinde revizyona gidilmesine neden olacak kadar çok veri olmadığını ve hedefte değişiklik yapmak için erken olduğunu söylemişti.

 image
DÜNYA BANKASI

2013'te yayınlanan raporlarda büyüme tahminini en sert şekilde aşağı çeken kurum Dünya Bankası olmuştu. Dünya Bankası yayınladığı Türkiye Ekonomi Notu'nda 2014 yılına ilişkin büyüme tahminini yüzde 3,5'ten yüzde 2,4'e düşürdü. IMF ile benzer şekilde büyümenin en büyük destekçilerinden birinin özel tüketim olduğunun vurgulandığı raporda kurdaki zayıflamanın enflasyonu yüzde 5 olan resmi hedefin oldukça üstünde tuttuğuna dikkat çekildi. Merkez Bankası'nın Ocak ayında gittiği sert faiz artışından bu yana finans piyasalarının sakinleştiğinin belirtildiği rapora göre siyasi belirsizlik, liradaki sert değer kaybı ile parasal ve makro ihtiyati sıkılaştırma tüketici güvenini yıl başından bu yana olumsuz etkiliyor. Bunun bir sonucu olarak büyümenin itici gücü olan özel tüketimin azalacağı öngörülüyor.

Öte yandan liradaki zayıflık ile Avrupa Birliği'nden gelen talebin artacağı beklentisi ise ihracata destek sağlayabilir. Ancak Dünya Bankası bu pozitif etkinin, yerel talepteki yavaşlamanın etkilerini dengelemesinin olası olmadığı görüşünde.

Dünya Bankası'na göre ekonomik görünüme ilişkin en büyük riskler dış finansman ile açık döviz pozisyonları. Rapora göre Türkiye'nin dış finansman ihtiyacı gelecek 12 aylık dönemde 210 milyar dolar – başka bir deyişle GSYH'nin yüzde 27'si- olacak ve ilerleyen dönemlerde de yüksek kalmayı sürdürecek.

Türkiye Ekonomi Notu'nda dikkat çekilen risklerden biri de liradaki değer kaybının artmasının döviz yükümlülüğü yüksek şirketlerin bilançoları üzerinde baskı yaratması ve sonuçta bankacılık sektörü ve buna ek olarak inşaat sektörü yoluyla da istihdam piyasası üzerinde yayılma etkilerine sahip olması.

IMF ve Dünya Bankası'nın yanı sıra OECD'nin yayınlayacağı rapor da finans çevreleri tarafından yakından takip ediliyor. Son raporunu Kasım 2013'te yayınlayan OECD'nin yeni raporu ise Mayıs 2014'te gelecek. Kurumun Türkiye büyümesine ilişkin son tahmini yüzde 3,8 idi.

IMF ve Dünya Bankası dışında Türkiye'ye uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından da kötü haberler geliyor. Son olarak Moody's11 Nisan'da yaptığı açıklamada Türkiye'nin Baa3 olan kredi notunu sabit bırakırken not görünümünü negatife çevirmişti. Moody's'den yapılan açıklamada, artan siyasi belirsizlik ve düşük küresel likiditenin ülkenin dış finansman pozisyonu üzerinde yarattığı baskı ile bunun yerel ve yabancı yatırımcı güveni üzerindeki ters etkisinin görünümün negatifeçevrilmesine neden olduğu belirtildi. Bununla beraber kredi notunun değiştirilmemesinde ise borçların milli gelire olan oranının gittikçe azalmasının ve döviz cinsinden gerçekleşen borçlanmanın azalmasının etkili olduğu vurgulandı.

wsj.com.tr, 14.04.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.