Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > IMF: Türkiye iki yılda ortalama %2.7 büyür

 IMF: Türkiye iki yılda ortalama %2.7 büyür

IMF Başekonomisti Blanchard, artık gelir eşitsizliğinin sorgulanmaya başlandığını ve makroekonomik politika tasarımında artan önemde gündemde olacağını anlatıyor.
Dünya Bankası’nın Türkiye için 2014 büyüme tahminini yüzde 2.4’e çekmesinin ardından, IMF de bahar dönemi Dünya Ekonomik
Görünümü Raporu’nda (WEO) yüzde 2.3’e çekti. IMF 2015 için de yüzde 3.1’lik büyüme öngörüyor. Yani iki yılda ortalama yıllık yüzde 2.7’lik bir büyüme.
IMF, döviz kurundaki kayda değer yükseliş, faiz oranındaki artışı ile makro ihtiyati önlemlere bağlı olarak özel tüketimdeki sert düşüşten dolayı ekonomideki büyümenin yüzde 2.3’lük bir orana gerileyeceği tahmininde bulunuyor. IMF kamu yatırımlarının da hız kesmeden, 2014 hedefleri dahilinde devam edeceğini de öngörmüş.
IMF görünüm raporunda küresel ekonomi değerlendirmesinde;
gelişmiş ülkelerdeki toparlanmanın yaygınlaşmasını beklerken, mal uyumun yavaşladığını ve yatırımcıların borç sürdürülebilirliği
konusundaki kaygılarının da azaldığını not düşmüş. Bankacılığında daha güçlenmeye başladığını. Para politikalarındaki normalleşmenin de gündemde olduğuna işaret ediyor.
Gelişmiş ülkelerde bu atmosferin, gelişen ülkelerdeki havayı de değiştirdiği anlatılırken; gelişmiş ülkelerdeki toparlanan büyümenin, gelişmekte olanlar için dış talepteki artış olarak ortaya çıkacağı, ama öte taraftan gelişmiş ülkelerdeki para politikalarının normalleşmeye başlaması ile gelişen ülkeler için daha zorlu bir finansal koşullar yaratacağı da hatırlatılıyor. Yatırımcılar daha geri duracağı, makroekonomik zayıflıkların da daha maliyetli olacağı vurgulanıyor.
Akut risklerin azaldığı, ancak ortadan kalkmadığı belirtilen raporda, küresel makroekonomik yansımaları henüz olmasa da jeopolitik risklerin de arttığı dikkat çekiliyor.
IMF bu görünüm raporunda; geleceğe dönük olarak odağın, ekonomideki arz tarafına bakılması gereği olduğunu işaret ediyor. IMF’nin çıkış noktası şu;
potansiyel büyüme oranının gelişmiş ülkelerde çok düşük olması. Kemer sıkma, mali uyum söz konusu olduğunda da bunu zorlaştırıyor. Bunun için de işgücü piyasasındaki kurumları yeniden biçimlendirmeye, dış ticarete konu olmayan sektörlerde rekabet ve verimlilik artırılmasına, kamu kesiminin büyüklüğünü ve kamu yatırımlarının rolünü yeniden gözden geçirilmesini öneriyor

IMF, henüz çok belirginleşmese de gelişen ülkelerdeki potansiyel büyümenin düşmeye başladığına dikkat çekerek,
çözüm olarak yapısal reformları işaret ediyor.
IMF Başekonomisti Olivier Blanchard, finansal kriz etkileri azalırken, bir başka eğilimin baskın hale gelmeye başladığını söylüyor; gelir eşitsizliğindeki artış. Blanchard, gelir eşitsizliğinin temel bir sorun olarak görülmesine karşın, yakın zamana kadar makroekonomik gelişmelere belirgin bir etkisinin olmadığına inanıldığını not düşüyor.
Artık bunun giderek sorgulanma başlandığını ve makroekonomik politika tasarımında artan önemde gündemde
olacağını anlatıyor.

Gelişen ülkelere IMF reçetesi
- Otoriteler, ekonomik temellerden kaynaklanan kur değişimine ve dış dengelenmeye izin vermeli. Döviz rezervlerinin uygun olduğu yerlerde, kur dalgalanmasına ve finansal bozulmaya izin vermemek için döviz müdahaleleri kullanılabilir.
- Enflasyonu görece yüksek olan ülkeler ile son döviz kuru artışları nedeniyle yüksek enflasyon riski olan ülkelerde hala parasal sıkılaştırmaya ihtiyaç olabilir. Eğer merkez bankasının itibarı sorun ise politika çerçevesinde tutarlılık ile şeffaflığın artırılması politika sıkılaşmasını daha etkili hale getirebilir.
- Ülkeler arasında politika öncelikleri farklılaşabiliyor olsa da, maliye politikasında bütçe açıkları azaltılmalı. Kamu borçları yüksekse ve borçlanma gereği kırılganlık kaynağı ise erken adımlar atılmalı.
- Çoğu ekonomi için kamusal altyapı yatırımları, hizmet ve üretim sektörlerine girişteki engellerin kaldırılması gibi yeni nesil yapısal reform gerekiyor. Çin için de, büyümenin yatırımdan tüketime doğru dengelenmesi gerekiyor.
Türkiye son madde dışında ilk 3 maddedeki tavsiyeleri yerine getiriyor, ya da o çerçeve içinde duruyor.

Uğur GÜRSES

Radikal, 09.04.2014
 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.