Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Siyasette kaset depremi

Siyasette kaset depremi

Başbakan Erdoğan’ın, Deniz Baykal’ın gizlice çekilmiş görüntülerinin medyaya servis edilmesi talimatını verdiği iddia edilen ses kaydı gündeme bomba gibi düştü.

 

Komplo sonrası 10 Mayıs 2010’da CHP genel başkanlığından istifa etmek zorunda kalan Baykal, yeni gelişmeyi ‘vahim bir kırılma’ şeklinde yorumladı. “Bu örtbas edilebilecek, görmezden gelinebilecek, sıradan suçlamalarla inkar edilebilecek bir konu değildir. Elbette ki gerekenleri yapacağız.” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da “Ahlaksızlığın bu boyutu dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiştir. Zaten bu olayın faillerinin bugüne kadar ortaya çıkmamasının nedeni de budur.” diye konuştu. Baykal kasetini 2011 seçimlerinden önce mitinglerde “Bu özel değil, genel genel, bu genel bir ahlaksızlıktır.” sözleriyle kullanan ve gazetelere “Partimde böyle bir şey olsa, derhal ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ederim.” açıklamasını yapan Erdoğan, dün Düzce’de “Yine bir montaj. Sosyal medyaya düştüğü zaman yarım saatte ben kaldırttım.” ifadesini kullandı. Baykal’ın eski avukatı Şahin Mengü ise “Mahkeme kararıyla biz kaldırttık.” sözleriyle Başbakan’ı yalanladı. Skandal ses kaydında, Başbakan Erdoğan olduğu ileri sürülen kişi, Baykal’a yönelik komployu bizzat yönetiyor. Görüntüleri izliyor ve internette nasıl yayılması gerektiğini anlatıyor. Konuşmalardan, ellerinde birden fazla kaset olduğu anlaşılıyor.

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosu deyim yerindeyse kamuoyuna bomba gibi düştü. Zira ortam dinlemesi olduğu anlaşılan kayıtta, Başbakan olduğu ileri sürülen kişi, Baykal’a yönelik komployu bizzat yönetiyor. Görüntüleri izliyor ve internette nasıl yayılması gerektiğini anlatıyor. CHP Genel Başkanı’nın kendisinin sitesindeki mal varlığıyla ilgili ‘edepsiz ve ahlaksız’ şeyler söylediğini anlatıyor. ‘Burada bir müdahale olması’ gerektiğini söylüyor. “CHP, işin şirazesinden çıktı. Elimizde bu tarz şeyler var yayınlanabilecek… Belge (anlaşılmıyor)… Bunu versem nasıl yaparsınız? İnternet sitelerine mi pas ediyorsunuz? Tabii aslında türlü türlü görüntü var.” diyor. Kaydın ilerleyen bölümlerinde Baykal’a ait görüntüleri izlemek için gözlüğünü istiyor. ‘İçeriye kimsenin alınmaması’ yönünde talimat veriyor. Ardından, “O zaman öyle yapalım. Ben bunu şöyle harddiske koyayım.” şeklinde konuşuyor. Şahsın konuşmasından, kaydı o anda izlediği anlaşılıyor. Zira, “Ama kayıtlar çok kötü. Fotomontaj falan filan gibi bir şey diyemez değil mi? Aslında evveliyatına ilişkin daha iyi şeyler elde edilse... Şimdi yalnız, bunun süratle bilinmesi lazım.” ifadelerini kullanıyor. Devamında ise “Hemen başlayın! Hemen şeye yükleyin… Bir yandan bu olayın görüntülerini vermek lazım. Bu iş çok önemli. Videonun devamını da verelim. O halde dediğim gibi… Web sitelerinden dünyaya, gerekiyorsa televizyonlardan… Belki onlar görüntü vermese de konuşmaları falan verir.” diyor.

Başbakan olduğu iddia edilen kişinin konuşmalarından, ellerinde birden fazla kaset olduğu anlaşılıyor. Konuşan kişi, “Bu yayınlanmadı değil mi, şeyde, öbürü.” diyor. Sonrasında, metacafe.com’un adını zikrediyor. Söz konusu kişinin konuşmasının bir yerinde ‘Kılıçdaroğlu’nun da adı geçiyor. “CHP bitiyor. Kılıçdaroğlu için de çalışma yapılabilir. Ama şey yapılması lazım, gereken adresleri almaları lazım. Bunun devamıyla alakalı konu nedir?” şeklinde konuşuyor. Konuşma şu sözlerle bitiyor: “Ev içi çekim yapabiliyor musunuz? Bizim için ilişkinin şeyi önemli. Bulursanız görüntüsünü konuştuğumuz gibi işte o tür şeylerde adım atmak lazım. Görüntü varsa gereği yapılır ama görüntü lazım. Yani bu şeyin farkında artık, ilişkinin.”

 

Başbakan, Baykal’ın istifasından sonra da konuyu sürekli gündemde tutmuştu. 15 Mayıs 2010’da ‘Eşine ihanet eden madur olamaz’ diyen de, bir gün sonra ‘Partimde olsa derhal ihraç ederim’ diyen de Erdoğan’dı.

Yepyeni bir tablo, bu vahim kırılma örtbas edilemez

Başbakan Erdoğan’a ait olduğu ileri sürülen ve Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosunu deşifre eden ses kaydı gündeme adeta bomba gibi düştü. Zira ses kaydında Başbakan olduğu ileri sürülen kişi kaset olayını bizzat yönetiyor, görüntülerin internete sızdırılması talimatını veriyordu. Söz konusu şahsın konuşmaları ayrıca sadece Baykal’ın değil, daha birçok görüntünün ellerinde olduğunu da ortaya koyuyordu. Deniz Baykal, kendisine yönelik komplo sonrası 10 Mayıs 2010’da istifa etmek zorunda kalmıştı. Baykal, yeni gelişmeyi dün seçim çalışmaları için geldiği Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde değerlendirdi. Olayı ‘vahim bir kırılma’ olarak yorumladı. Şöyle konuştu: “Dün akşam ortaya çıkan tablo, aklın, mantığın, vicdanın, hukukun izah etmesi mümkün olmayan bir tablo. Bu konuda resmi değerlendirmeleri bekliyorum. Bu yepyeni bir tablodur. Vahim bir kırılmadır. Elbette ki gerekenleri yapacağız. Türkiye’de ve dünyada hukukta ve siyasette bütün olanakları kullanarak hep beraber yaparız. Ama olay öyle anlaşılıyor ki artık Türkiye’de bir hukuk, demokrasi ve siyaset ahlak sorunudur. Bu örtbas edilebilecek, görmezden gelinebilecek, sıradan suçlamalarla inkâr edilebilecek bir konu değildir. Bu konunun derhal aydınlığa kavuşturulması lazımdır. Bu çok büyük bir olaydır. Eğer bu gerçekse onu gerçekleştiren insanların aynaya bakma, benim yüzüme bakma hakları yok demektir. Bunu gerçekleştiren insanların hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmeleri mümkün değildir.”

MESELE HUKUK, İNSAN HAKLARI VE AHLAK MESELESİDİR

CHP Antalya Milletvekili Baykal, “Böylesine büyük şeytanî bir senaryo gerçekten uygulanmış mıdır?” diye sorduktan sonra, “Bunu anlamak ihtiyacı içindeyim. Bunu bilmenizi isterim, kendi adıma istiyor değilim. Türkiye’nin bunu anlaması, çözmesi ve bunun hesabını görmesi lazımdır. Bu Türkiye’de hukuk meselesidir, demokrasinin, siyasetin, ahlakın meselesidir. Bunların gereği mutlaka yapılmalıdır. Ama şimdi bu iddiaların muhatabının konuşmasını bekliyoruz. Derhal konuşmalıdır, derhal bir açıklama yapılmalıdır. Artık bu işin sonuna gelindiği anlaşılıyor. Bu Türkiye’de yaşanan olayların tümünün iç yüzünü anlamamıza yardımcı olacak, Türkiye’de tezgâhlanan kirli oyunların nereden nasıl kaynaklandığını ortaya koyacak çok büyük bir çıkış noktasıdır. Önce bir defa bu senaryoyu kim tanzim etmiştir, kimin talimatıyla bu yapılmıştır? Hangi hesapla yapılmıştır? Bunu yapmanın siyasi, ahlaki ve hukuki anlamı nedir? Türkiye’nin bunu görmesi lazım.” şeklinde konuştu.

Kasetleri mahkeme kararıyla biz kaldırttık

Deniz Baykal’ın eski avukatı Şahin Mengü, Başbakan’ın ‘görüntüleri 30 dakika içinde kaldırttığına’ dair açıklamalarını yalanladı. Samanyolu Haber’e konuşan eski CHP Milletvekili Mengü, “Ses kaydını okudum, internete düştüğü kadarı ile biliyorum. Kim organize etmiştir, çeken kimdir şimdilik bilmek mümkün değil ama bir şey var ki bunu dağıtan Başbakan. Ses kaydında ‘televizyona verin, internet sitelerine verin’ diye talimat veriyor. ‘Videonun tamamını yayınlayın’ diyor. Görüntülerin kaldırıması için Başbakan’ın talimatıyla bir şey yapılmadı, CHP’nin vekillerinin hareketiyle işlem başladı. Görüntüler gece 02.30’da internete düştü. Ertesi gün öğleden sonra internetten kaldırıldı.” ifadelerini kullandı.

Başbakan’da ahlak kırıntısı yok, asıl fail odur

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’la ilgili komplo olayını ABD’deki Watergate Skandalı’na benzetti. Kılıçdaroğlu, “Ahlaksızlığı bu boyuta getiren bir kişi başbakanlık koltuğunda oturamaz.” dedi. Seçim çalışmaları için geldiği Manisa’nın Akhisar ilçesinde gazetecilerin önceki akşam internete düşen ve Başbakan Erdoğan’a ait olduğu ileri sürülen ses kayıtlarına ilişkin soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu, sorumluları açıklama yapmaya çağırdı. CHP Genel Başkanı, “Başbakanlık koltuğunda oturan zatın süratle açıklama yapmasını bekliyorum. Ahlaksızlığın bu boyutu dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiştir. Zaten bu olayın faillerinin bugüne kadar ortaya çıkmamasının nedeni de budur. Asıl fail odur. Bu ABD’de yaşanan Watergate skandalının bir başka versiyonudur. Süratle bir açıklama yapmalıdır. Kişilerin özel yaşamı ne zamandır başbakanların ilgi alanlarına girmeye başladı. Bu ülkede başbakanın yapacağı başka iş yok mu? Bu kadar işsizlik varken, bu kadar yolsuzluk varken! Bunları anlatırken bile utanıyorum, ama acaba o utanıyor mu? Onda ahlak var mı? Ahlak kırıntısı var mı merak ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, ardından miting meydanında halka seslendi. Meydandan yükselen “Hırsız Tayyip” sloganlarına “Onun unvanını herkes biliyor, bütün dünya biliyor.” diye karşılık verdi. Herkesten ellerini vicdanlarına koyarak oy kullanmalarını istedi. Halk fakirleşirken Başbakan’ın zenginleştiğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Siyasetçi zenginleşirse halk fakirleşir.” uyarısında bulundu. Bu seçimlerde 2,5 milyon gencin ilk kez oy kullanacağını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Ya özgürlükten yana ya da darbeden yana, baskıdan yana oy kullanacaksınız. O, 140 karakterden korkan adam. Gençler düşüncelerini açıklıyor, niye korkar? Çırpındıkça batıyor, çünkü doğru yerde oturmuyor.” diye konuştu. Yolsuzlukla ilgili haklarında fezleke hazırlanan 4 eski bakanla ilgili iddialara işaret eden CHP lideri, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın İranlı bir işadamına, “Senin önünde yatarım.” dediğine işaret etti. Sözlerini, “Türkiye çok ayrıştı, kamplaştı. Bunu kabul etmiyoruz, insanımı seviyoruz, insanıma hizmet etmek istiyoruz.” diye noktaladı.

Başbakan’dan kaset savunması: Bunu yapacak kadar ahlaksız değilim

Başbakan Tayyip Erdoğan, Baykal’a yönelik komployu kendisinin kurduğuna yönelik kaseti Düzce mitinginde değerlendirdi. Kendisini, ‘Baykal’ın kasetini sosyal medyaya düştükten yarım saat sonra kaldırttığını’ söyleyerek savundu. ‘Böyle bir toplantı ya da konuşma olmamıştır’ diyemedi. “Biz inancımızın gereği bu tür ahlaksızlıkları yapacak kadar ahlaksız, densiz değiliz.” ifadelerini kullandı. Yine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile Hizmet Hareketi’ne hakaret etmeyi tercih etti. Şunları söyledi: “Baykal’la ilgili bir olay vardı. Bunu benim ayarladığımı söylüyor. Kılıçdaroğlu denen ahlak yoksunu adam diyor ki; ‘Açıklama yapsın?’ Neyin açıklamasını yapayım? Anayasayı müzakere ederken, onu sosyal medyaya düştüğü zaman, sosyal medyadan ben kaldırttım. Bugün Twitter’da, bu ülkenin başbakanına hakaret edilmesini tavsiye eden sensin. Bizzat bu işi kendin yapıyorsun. Çünkü ahlak yoksunusun, cibilliyet noktasında sıkıntısı var. Karakteri bu. Açık ve net montajlarla falan bir yere varamazsınız. Sen yarım saat içerisinde kalkıp sosyal medyadan onu kaldıran Başbakan’a o saygısızlığı, o hakareti yapamazsın. Kasetleri şu anda beraber yürüdüğünüz Pensilvanya ile beraber hazırlıyorsunuz.”

BUNLAR ÖZEL DEĞİL! GENEL, GENEL!

Başbakan Tayyip Erdoğan, 2010 yılı Mayıs ayında sızdırılan Baykal’a ait görüntüleri seçim öncesinde birçok mitingde kullanmıştı. Partisinin 4 Mayıs 2011’deki Kastamonu mitinginde de konuyu gündeme getirmiş ve şöyle demişti: “Kendisinden önceki, beline hakim olamadı, gitti. Halen bu medya, siyasiler ‘İnsanın özeline karışıyorlar’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor? Bu özel değil. Bu genel, genel! Bu genel bir ahlaksızlıktır.

Zaman, 27.03.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.