Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > ‘Başka kayıtlar ve bir de kaset var’

‘Başka kayıtlar ve bir de kaset var’

Seçimlere iki gün kala Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP ve AK Parti’nin kıran kırana mücadele ettiği Antakya’ya uçuyoruz. İktidarın elinde bulunan Antakya son derece kritik. AK Parti’nin belediye başkanlığına aday gösterdiği Adalet eski bakanı Sadullah Ergin’in seçimi kaybetmesi iktidarın maceracı ve kutuplaştırıcı Suriye politikasına halkın “Dur” dediği anlamına gelir.
 

“BİLİYORDUK ZATEN”

Çarşamba günü birlikte Manisa’ya uçarken Baykal kaseti ile ilgili tapeleri ilk kez dinleyen Kılıçdaroğlu bu kez Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na ait olduğu iddia edilen ses kaydını bizimle birlikte dinledi. Bu tape’de adı geçen kişilerin Türkiye ile Suriye arasındaki savaşı körükleme planları yaptıkları öne sürülüyor. Kılıçdaroğlu’nun ilk tepkisi şöyle oldu: “Erdoğan’ın savaş kışkırtıcılığı yaptığını biliyorduk zaten. Bu kadar rezillik yaşanmadı. Eline kan bulaşmış. Kardeş kanı bulaşmış. Kana doymayan bir adam. Suriye’deki kana doymadı. Müslüman Müslümanı öldürüyor. Bu zevk duyuyor. Kana doymayan adam savaş kışkırtıcılığı ile ayakta durmaya çalışıyor. Defalarca uyardım Genelkurmayı da uyardım. Türkiye bu süreçte girerse sorumlusu Erdoğan’dır.”
 

KASET YAĞMURU DİNMEYECEK

Kasetlerin sonu gelecek gibi görünmüyor. Kılıçdaroğlu da bunu teyit ediyor zaten. Başbakan’ı Baykal’ın seks kasetini izlerken gizlice görüntüleyen bir şahıs, yakın zamanda çektiği bu görüntüleri Kılıçdaroğlu’na gösterip dinletmiş ama görüntüyü kaydetmesine ya da not almasına izin vermemiş. Başbakan’ın Baykal kasetini izlerken sarf ettiği iddia edilen lafların bir kısmı internette yayınlandı. “Başbakan net olarak kaseti izlerken görülüyor. Gözlüklerini takıp dizüstü bilgisayarına doğru eğilip gözlüklerini takıp bakıyor. Ben bu kadar ahlaksızlığa tanık olmadım” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Fazlası var. Başbakan’ın o esnada ettiği başka sözler var. Başka ses kayıtları var. Başka bir kişinin de kaseti var. Başbakan onu da izlemiş.”

“Kim o kişi” dediğimde Kılıçdaroğlu susuyor. Peki Erdoğan olduğu iddia edilen şahıs kasetleri izleyip yayma planları yaparken onu gizlice görüntüleyen ve ardından CHP liderine gösteren kimdi? Cemaatten mi biri? Kılıçdaroğlu isim vermese de gizemli kişiyi şöyle tarif ediyor: “Bu oyunlara bulaştığı için vicdan azabı çeken biri.”

Bunun üzerine “Erdoğan’ın haberi olmadan mı kaydetmişler” diye soruyorum. Onun cevabı ise, “Büyük ihtimalle. Etme bulma dünyası” oluyor.
 

TÜRKİYE PARTİSİ OLMAYI HÂLÂ BECEREMİYOR

Kemal Bey’le üst üste geçirdiğim ikinci gün boyunca “Bu adam’dan başbakan CHP’den iktidar olur mu?” sorusu sürekli aklımın bir kenarında dolaşıp durdu. Bu köşeyi izleyenler bilir. Kemal Kılıçdaroğlu’na umut bağlayanlardanım. Ama özellikle Kürt sorununa ilişkin gelgitleri ve ulusalcılar ile reformcular arasında denge kurma politikaları beni hayal kırıklığına uğrattı. Ulusalcı kanattan milletvekili Birgül Ayman Güler’in Kürtleri aşağılayan sözlerinin cezasız kalması bir kırılma noktası sayılabilir. Seçim kampanyası boyunca memleketi Dersim dışında Güneydoğu’da herhangi bir ile ayak basmamış olması her şeyi anlatıyor zaten. Ancak CHP’nin önde gelen milletvekillerinden birinin ifade ettiği gibi Güneydoğu’da kazanılacak yüzde üç oy İzmir’de; Konya’da kazanılan oylar ise İstanbul’da oy kaybına neden olur. Demek ki CHP, Türkiye partisi olmayı hâlâ beceremiyor. Bunun faturası sadece CHP’ye değil, bütün ülkeye kesiliyor. Türkiye, genç bir nüfusa sahip. Kılıçdaroğlu yeterince dirayet gösterse gençleri peşinden sürekler. Aralarındaki ulusalcıların önyargılarını kırar. Bunu hâlâ yapabileceğine inanıyorum. Yeter ki kendisi de buna inansın. Son dönemde hepimizin öğrenmesi gereken ders şuydu: Demokrasi ekip işi, tek adam rejimi değil. Kılıçdaroğlu sağlam bir ekip kurarsa neden başbakan olamasın ki? Tamam tek başına iktidar olamaz. Ama geçmişte koalisyon dönemleri berbattı diye her daim böyle olmak zorunda değil. Sonuçta Kılıçdaroğlu ve eşi Sevim hanım dürüst, efendi, tevazu dolu, demokrat ve iyi kalpli insanlar. Üstelik ikisi de gayet zeki. Ankara’da yaşadıkları mütevazi ama zevkle döşenmiş daireyi, özellikle Sevim hanımın yemek pişirdiği nuh nebi devrinden kalma ocağını hatırladıkça içim ısınıyor. Kemal Bey’e “Başbakan değil de başka bir bakanlık seçmek zorunda olsaydınız hangisini tercih ederdiniz?” diye sorduğumda “Kültür bakanlığı” yanıtını veriyor. Böyle birinden söz ediyoruz. Biliyorum “İyi, hoş da yeter mi” diye soracaksınız. Bunca yolsuzluk, uğursuzluk, ahlaksızlık karşısında sizce?

“Götürüyorlar ama iş de yapıyorlar” ın motto haline geldiği bir Türkiye’de yaşamak istemiyorum. Ya siz?
 

Amberin Zaman, Taraf

28.03.2014

“Watergate bile masum kalır”

“Dünyanın en ahlaksız ve terbiyesiz adamı şu anda Türkiye’de başbakanlık koltuğunda oturuyor.” CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçime günler kala nükleer bomba etkisi yapan son ses kaydıyla ilgili ilk tepkisini bu sözlerle dile getirdi. 28 Şubat’tan bu yana Kılıçdaroğlu’nun yaptığı 76’ıncı seçim gezisi olduğunu öğrendiğimiz Manisa ve Balıkesir mitinglerine Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer’le birlikte katıldık. Tape’leri uçakta ilk kez dinleyen Kılıçdaroğlu, 40 dakika süren yolculuğumuz boyunca ilginç açıklamalarda bulundu.
 

“İSTANBUL VE ANKARA’YI ALACAĞIZ”

Kayıtlar gerçekten Erdoğan’a ait ise konunun yargıya intikal etmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, geniş kitlelerin olaydan habersiz sandığa gideceklerini teslim etti. Deniz Baykal’la gün içinde birkaç kez görüşen Kılıçdaroğlu, selefinin durumdan son derece rahatsız olduğunu aktardı. “Bunu Erdoğan’ın yaptığını o da biliyor,” dedi.

Yoğun seçim temposuna rağmen gayet enerjik görünen Kılıçdaroğlu, her zamanki gibi sakin ve efendiydi. Lacivert ceketi ve gri pantolonuyla “casual chic” modasına uyan Kılıçdaroğlu, kendinden emin görünüyordu... “İstanbul ve Ankara’yı alacağız,” dedi. “Manisa’yı ve Balıkesir’i de...”

Kılıçdaroğlu ile sohbetimiz şöyle devam etti: 
 

Tape’leri dinlediniz ve tepkiniz?

O ses kendisine (Başbakan’a) ait. Görüntülerden, Sayın Baykal’dan ve bunların hemen yayınlanması gerektiğinden söz ediyor. Şimdi her şey açıklığa kavuşmuş oldu. Komployu düzenleyen Erdoğan.
 

“ÖZEL DEĞİL, GENEL BELLİ OLDU”

O adamın artık bu saatten sonra başbakanlık koltuğunda oturmaması lazım. Aile mahremiyetine giren bir başbakan olamaz. Ahlaksızlığı kendisi için ilke edinen bir adam. Neden meydanlarda “Bunlar özel değil genel, genel!” diye konuştuğu da belli oldu. Kendisi yaptığı için gayet iyi biliyor. Bunu bir şekilde pazarlaması, insanları suçlaması gerekiyor. 
 

Siz böyle bir şey bekliyor muydunuz?

Bize ulaşan iddialar, bilgiler vardı. Çıkan sonuç bizim elimizdeki bulgularla yüzde 100 örtüşüyor. 
 

Size nasıl ulaşıyordu iddialar?

Çevresindeki insanların bir kısmı bu oyuna alet edildikleri için vicdan azabı çekiyor. Başbakan birbirinden bağımsız üç ayrı grup oluşturmuş bu (kaset) konuda. Çeken ekip ayrı, servisi yapan grup ayrı. Bir grup daha var. 
 

Siyasi tarihimizde bunun örneği var mı?

Siyasi hayatımızda örneği görülmemiş bir olaydır. Bırakın bizim tarihimizi, dünya tarihinde örneği yoktur. Watergate skandalı bile bu kadar derin değildi. Watergate bunun yanında masum kalır
 

 

“MHP’LİLERE DE AYNI TEZGÂH” 

MHP yöneticileri de kasetlerle siyaset dışı kalmıştı.

Evet bence aynı tezgâh. 
 

Başbakan hep Gülen Cemaati’ni sorumlu tutmuştu?

Talimatı veren kendisi. Yapanlar kendisine en yakın adamlar. Kendi derin devletinin adamları. Onlar şu cemaat, bu cemaat. O hiç önemli değil. Önemli olan talimatı o adamın vermiş olması. Bilerek ve isteyerek. Hangi internet sitesine konacağını dahi söylüyor. Neden failler yakalanmadı? Asıl fail, başbakanlık koltuğunda oturan zat olduğu için yakalanmadı. Kaset çıktığında “MİT’e talimat verdim ortaya çıkaracağız” demişti. Bir süre sonra talimat gitmediğini açıkladık. Halka yalan söylüyor. Görüntü talimatını veren kendisi. 
 

25 Mart’ta çıkacağı söylenen kaset bu muydu acaba?

Büyük ihtimalle buymuş. 
 

Batılılar nasıl görüyor olanları?

Ortak kaygıları Türkiye’de etik değerlerin alaşağı edildiği şeklinde. Yolsuzluklar adeta meşrulaştırıldı diyorlar. 
 

Bu durumda AKP, iddia ettikleri gibi yüzde 40’lar seviyesinde oy alabilir mi?

Ben alabileceğine inanmıyorum. Ama olursa daha karanlık bir Türkiye’ye uyanacağız demektir. Bu ülkenin insanları bu kadar ahlaksızlığa izin vermez. Ben bunu ne adına yaptığını merak ediyorum. Hangi inancın, hangi ahlakın gereğidir bu? Tabii bunu yapan her şeyi yapar. Kendisini devlet, tek hükümdar olarak görüyor. Öyle bir noktaya geldi ki kendi üstünde hiçbir gücün olamayacağına inanıyor.
 

 

“ERDOĞAN KALDIKÇA İSTİKRAR GELMEZ”? 

Toplumun bir kesiminde “Hırsız ama iş yapıyor” bakışı var?

Böyle düşünenlere şunu sormak isterim: Kendi dükkânını, evini hırsıza teslim ediyor mu? Hayır. O zaman ülkeni niye teslim ediyorsun. “İş yapıyor” deniyor. Ne iş yapıyor? Otoyol yapıyor. 100 liralık yolu 500 liraya yapıp üstünü kendisine alıyor. 
 

Başbakan ve bakanlar seçmene sürekli “‘ekonomik istikrar” mesajı veriyorlar?

Şu iyi bilinsin ki Erdoğan iktidarda kaldığı sürece Türkiye’ye ekonomik istikrar gelmez. İş dünyasını tehdit ettiği sürece gelmez. Hukukun olmadığı yere gelmez. Hukukun üstünlüğünü savunanlara vatan hainliği yaftası yapıştıran Başbakan’ın ülkesine yabancı sermaye gelmez. Konuştu diye birine vergi müfettişi gönderilen ülkeye sermaye gelmez. Son iki ayda Türk lirası yüzde 20’ye yakın devalüe oldu. Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığı yere sermaye gelmez.
 

Medyanın CHP’ye yönelik tutumu değişiyor mu?

Evet, değişiklik var. Gördüğümüz tablo şu: Patronlar da başlarına ne geleceğini iyi biliyorlar. Bir diktatörün yönettiği ülkede asıl patron zaten diktatördür.
 

 

“EL KAİDE İLE DANIŞIKLI DÖVÜŞ” 

Suriye ile yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan gittikçe zora girdiğini biliyor. Savaş istemesinin temel nedeni bu. Biz Süleyman Şah türbesini gündeme getirince hemen uçağı vurdular. Suriye ile savaşmak, bizi o batağa sokmak için her yolu deniyorlar. El Kaide ile danışıklı dövüş durumu var. “Sen saldır, bayrağımızı indir” diyor. Reyhanlı, Cilvegözü, Niğde hepsi aynı tezgâh.
 

 

“DÜŞÜNEREK EL KAİDE’YE HİZMET ETTİ”

Bir sefer Suriye bizim için tehdit değil ki. Tüm dünya bunu biliyor. Gönderilen uçak bir keşif uçağı. El Kaide unsurlarının yerlerini saptamak için. O uçağı vurmakla, El Kaide’nin daha sağlam yerleşmesine imkân sağladı. El Kaide’ye hizmet etmiş oluyor
 

 

“ABD AÇIKLAMASINDAN RAHATSIZ” 

ABD’nin uçakla ilgili açıklamasını nasıl buldunuz?

Bizi rahatsız etti. Hükümetin açıklaması paralelinde yapılan açıklama. 
 

Genelkurmay’dan gelen bir bilgi var mı?

Herkes kaygılı. Çünkü ülkeyi ruh hâli iyi olmayan bir adam yönetiyor.
 

 

“İSTİHBARATÇILARLA YÖNETİYOR” 

Dış politika nasıl yönetiliyor?

Yok ki öyle bir şey. Türkiye istihbarat devleti oldu. Ülkeyi istihbaratçılarla 30-40 kez görüşerek yönetiyor. Devlet yönetme geleneğinde böyle bir şey yoktur. Yargıyı, savcıyı, istihbaratı kendisi yönlendiriyor. Kimler hakkında soruşturma açılacak, kimlerin evine girilecek, kamera konacak. Bunları tezgâhlayan hep bu terbiyesiz adam. 
 

Anketler nasıl?

İstanbul ve Ankara’yı alıyoruz. 
 

Sandıkta hileden korkuyor musunuz?

Evet seçime kadar provokasyon ve hileden korkuyoruz. Ankara adayımız Mansur Yavaş’a, bürolarımıza, arabalara saldırılar var. Sincan’da bir arkadaşımız bıçaklandı. 
 

Twitter yasağı sürüyor.

Diktatörlerin temel özelliklerden biri korkak olmalarıdıdır. Korktukları için baskıyı artırırlar. Bu, onun dünyadan kopması anlamına gelir. Çağdaş dünyanın kendisini daha iyi tanıması anlamına gelir. 
 

Başbakan AB’yi de eleştirdi son mülakatında...

Ruh hâli iyice bozuk. Ne söylediğini bilmeden herkese saldırıyor. Bunu ülke yönetiminin bir unsuru hâline getiren garip bir adam. Allah Türkiye’yi korusun.
 

 

ÇÖZÜM SÜRECİNE K API AÇIK

CHP lideri, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Kılıçdaroğlu’nun barış sürecine yönelik açıklamasını önemsiyoruz” demecine ilişkin şunları söyledi: “Tabii ki barış süreci AKP’nin tekelinde değil. Ben, bunu her yerde söylüyorum. Zaten AKP bu süreci götüremez. Yolsuzluğa bulaşmış, ahlaksızlığı ilke edinmiş biri bu sorunu çözemez. Türkiye’nin problemi ‘Erdoğan sorunu’yken o bunu nasıl çözsün ki?” Kılıçdaroğlu, “İktidar olursanız Öcalan ile görüşmeler sürer mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bizim önerimiz ortada. Meclis’ te partilerarası bir komisyon kurmak ve âkil insanlar heyeti oluşturmak. Tabii ki bunu çözecek olan devletin kendisi. İktidar olunca o güne kadar yapılanları MİT’ten öğreneceğiz. O bilinmeden şunu yapacağız, bunu yapacağız demek zor. Ama hiç bir formüle kapıyı kapatmıyoruz. Açık tutuyoruz. “ “Roboski saldırısının failleri için ne yapacaksınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu’nun cevabı şöyle: “Örttüler üstünü. Ayrıntılarını çıkaracağız. Adalet sağlanacak. Failleri kesinlikle kamuoyu önüne çıkarılacak.”
 

 

KILIÇDAROĞLU’NDAN İRAN VE BÖCEK İDDİASI

KILIÇDAROĞLU yolculuk sırasında, Başbakan’ın evinin dinlenmesi olayıyla ilgili önemli bir iddia ortaya attı: “MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP’li eski milletvekili Faruk Koca ve kardeşi Mehmet Koca arasındaki ilişkilere dikkat çekmek isterim. Sadettin Tantan’ın yönettiği Umut Operasyonu’ndan bu yana gelen sürece dikkatle bakılması lazım. Mehmet Koca’nın İran ile ilişkilerine baksınlar.Erdoğan’ın Faruk Koca’nın evinde oturduğuna baksınlar.Ve bir de evde çıkan böceklere baksınlar. İlişkiler iyi tahlil edildiğinde gerçek ortaya çıkacaktır.”
 

Amberin Zaman, Taraf

27.03.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.