Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan'dan 25 Mart açıklaması

Erdoğan'dan 25 Mart açıklaması

Başbakan Erdoğan, NTV ve Star ortak yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Twitter yasağına değinen Erdoğan, şirketin diğer ülkelerin birçok talebini karşıladığını söyledi. Başbakan'ın 25 Mart söylemine yönelik değerlendirmesi ise "Bugün ayın 25'i ne oldu, bir şey oldu mu? Yarın da olmayacak" şeklinde oldu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV ve Star TV ortak yayınında Oğuz Haksever'in soruları yanıtladı.

Suriye uçağının düşürülmesine değinen Başbakan Erdoğan, "Biz şu anda seçimdeyiz diye hava sahamızı ihlal edenler olursa hoş geldiniz mi diyeceğiz?" dedi.

Erdoğan, mahkeme kararlarına uyulması halinde Twitter yasağının sürekli olmayacağına işaret etti. Twitter'ın diğer ülkelerin birçok talebini kabul ettiğini kaydeden Başbakan, 'Türkiye'den Twitter'a 2 hesapla ilgili talep olduğunu' dile getirdi.

 

Erdoğan, "Bu yasaklara uysunlar biz de sorunu bitirelim. Bu bir şirket nedir yani. Bakıyorsunuz zaten bu işin ardında Youtube var" diye konuştu.

Başbakan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Twitter yasağına yönelik açıklaması ve Twitter'ı kullanmaya devam etmesini ise "Cumhurbaşkanı tweet atabilir, benim tweet'le aram yok" sözleriyle değerlendirdi.

Hafta sonu yapılacak yerel seçimlerin genel seçim havasına girdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu ahlaki olmayan siyaset anlayışıyla oldu bu iş. Şimdi milet bunu bir genel seçime döndürdü. Şimdi herkes inanıyorum ki ulusal ve uluslararası yorumcular sonuçlar çıktığı zaman değerlendirmelerini buna göre yapacaklar. Yerelde bu şu kazandı demeyecekler."

'25 Mart' söylemine de değinen Erdoğan, "Burada görünen gerçek şu; bunların hepsi hayal. Bu ülkenin ekonomisini sarsmak isteyen bir yandadır biz bir yandayız. Bu kalemler 12 yıldır aynı şeyi yazdılar. Biz hiçbir zaman mali disiplinden taviz vermedik. İstikrardan, güvenden taviz vermedik. Şimdi bunlar '25 Mart 25 Mart' diyerek bu güveni sarsmanın gayreti içerisindedir. Bir köşe yazarı bu hafta kaos haftası olacak diyor. Bu ahlaksızlıktır. Yatıyorlar kalkıyorlar kaos üzerine... Bugün ayın 25'i ne oldu, bir şey oldu mu? Yarın 26'sı yine bir şey olmayacak" şeklinde konuştu.

Erdoğan, İmralı'nın çözüm sürecini yasal zemine taşıma çağrısına ilişkin de "Yasal zemin derken talep nedir? İmralı'nın parlamentoda eli ayağı olan kişiler var. Bugüne kadar kayda değer bir teklifte bulunmadılar. Ulusal birliğimizi tehdit edecek bir teklifle gelirlerse böyle bir adım atamayız" ifadelerini kullandı.

4 bakan hakkında Meclis'te bulunan fezlekelere de değinen Başbakan, konuyla ilgili nisan ayında komisyon oluşturulmasına yönelik çalışma yapılacağını söyledi. Erdoğan, "Şu anda 4 tane arkadaşımın dördü de aklanmak istediklerini söyledi ve komisyon kurulması talebinde bulundular. Biz muhalefet bunu yapsın isterdik. Onlar ise Meclis'te şov yapmanın derdinde. Nisan ayı içinde bununla ilgil komisyon oluşturulmasına yönelik bir çalışma yapılacaktır. Komisyon çalışmasını yapacaktır ve bu çalışmanın neticesinde değerlendirme parlamento'da yapılacaktır" bilgisini verdi.

Paralel yapıyı işaret eden ve "MİT ve emniyeti hallaç pamuğu gibi atmışlar" diyen Erdoğan, güçlü bir istihbarat teşkilatı kurmak için çalışma başlatıldığını da sözlerine ekledi.

Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

Oğuz Haksever: Genellikle son mitingleri sorarız, izlenimleriniz nelerdir?

Recep Tayyip Erdoğan: Öncelikle Kastamonu’daydık, mitinglerimizi yaptık, alan tıklım tıklım doluydu. Coşku ve heyecan iyi. Yıllardır Kastamonuluların değişmeyen yerel yönetim anlayışını değiştireceğine yönelik bir karar verdiğini hissettim. Ardından Samsun’a geçtik. Kastamonu’da bir şey dikkatimi çekti. Belediye başkan adayımız yıllardır ikinci adam olarak belediyede işler yapmış fen işlerini yönetmiş. Belediye başkanının ciddi bir rahatsızlığı var, çok geçmiş olsun diyorum aynı zamanda bu dönemde belediyeyi o götürdü. Fen işleri belediyelerin olmazsa olmazıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin orada adayı ortaokul mezunu ve belediyecilik deneyimi hiç yok. Bizim adayımız üniversite mezunu hem de yıllar yılı belediyeciliğin içinde yaşamış bir insan. Öyle zannediyorum bunu ihmal etmeyeceklerdir Kastamonulular bunu. Biz merkezi yönetim olarak çok hizmet verdik Kastamonu’ya. Havalimanından tutun bütün duble yollar şimdi de Ilgaz Tüneli'ni yapıyoruz. Eğitimde, sağlıkta yaptığımız yatırımlar çok çok fazla. Samsun bugün 57. mitingim oldu. Samsun tarihi bir mitingdi. Samsun’da Cumhuriyet tarihi boyunca böyle miting görülmemiştir. Bu caddeleri de katarsak 100 bini aşkın bir katılımın olduğu bir miting oldu. Samsun’da zaten adayımıza büyük bir ilgi ve güven var. İlçelerinde tamamını alacak bir heyecan ve coşku gördüm.

Oğuz Haksever: Süleyman Şah Türbesi konusunda IŞİD’ın bir tehdidi oldu ama yapmadılar. Yapsalardı Türkiye'nin tavrı ne olurdu?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda Suriye ile ilişkilerimizin geçmişi ve 3 yıllık süreç ortada. Sınır komşumuz kardeşlerimiz ve yönetimle olan ilişkilerimiz geçmişte farklıydı. Ne yazık ki bu Tunus’taki olaylardan sonra aynı şekilde Suriye’de de olaylar başladı. Biz başlamadan önce kendilerini uyardık. Gelin artık bu rejimi bir değişime uğratalım biz size her türlü desteği verelim. Demokrasi beklentisi içinde olan Suriye halkı var. Seviliyorsunuz, rahat olun bu adamı atın. Hatta beni arabasına alır gezdirirdi. Son toplantımızı kendisi ile Asi Nehri kenarında yaptık. Orada müşterek bir baraj yapma kararı aldık, onun temelini atmaya gitmiştik. Biz bugünkü Esed’i beklemiyorduk. O zamanlar yaklaşımı çok daha farklıydı. Sürekli telefon diplomasisini yürüttük. Sonra baktık bu ölümler devam ediyor kendisi dinlemiyor. En sonunda Ahmet Beyi gönderdim ve kendisi ile 6 saat görüşme yaptı. Bu arada özel temsilcilerimi gönderdim. Artık bir Ramazan akşamıydı camilerin bombalanması olunca kendisini son bir kere aradım. Yarın dedim Cuma ne olur şu talimatınızı verin insanları Cuma gününde Ramazan ayında öldürmesinler. Onu benim adamlarım yapmıyor dedi. Şebbiaları kendi adamı gibi göstermiyordu halbuki onun özel timleriydi. O gün 16 kişiyi öldürdüler. Yaklaşık 160 bin can kaybı var, yaklaşık 8 bin çocuk. Biz tabii kapımızı açtık. Şu anda bizde buraya gelenlerin sayısı 760 bini buldu. Harcamalarımız 3 milyar doların üzerinde. Yaralılar oluyor bunları devam ettiriyoruz. Şu anda hala öldürmeye devam ediyor. Daha önce helikopterle bizim hava sahamızı ihlal ettiler. Biz malum angajman kurallarını açıklamıştık, bundan hareketle o zaman uçaklarımız bu helikopteri vurdu. Şu anda da aynı şekilde bizim hava sahamızı ihlal eden iki uçağı ihlal etti bana bildirildi. Keseb, sınır kapımızın olduğu 50-60 bin nüfusu olan büyükçe bir yer. Özgür Suriye Ordusu orayı ele geçirince orayı bombalamak için geldiler. Bizim hava sahamızı ihlal edince bizim uçaklarımız birisini vurdu ve Keseb’e düştü. Bundan sonraki süreçete de angajman kuralları ihlal olursa gereği neyse yapmak durumundayız. Türkiye'deki muhalefet bunu ne yazık ki siyasi istismar meselesi olarak gördüğümüzü anlatıyor. Çirkin olan bu. Biz şu anda seçimdeyiz diye hava sahamız ihlal edenler olursa hoş geldiniz mi diyeceğiz? Burada katil Esed’in cani Esed’in bu tür bir durumu var. Bizim 74 vatandaşımızı öldürdüler. Zaman zaman hala havanlar top atışları ülkemize düşüyor. Muhalefet başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere bunları hala övmeye kalkıyorlar. Senin burada yapman gereken böyle ulusal bir meselede hükümetin yanında yer almandır. Ama ben bakıyorum hepsi bunların yanında yer almaya kalkıyorlar. Bizim bir milli meselemizde dahi muhalefetin ne denli ayrık düştüğünü ne denli bunu istismar vesilesine gayret ettiğini göstermesi bakımından çok önemli. Biz silahlı kuvvetlerimize gerekli talimatı vermişiz, onlar da gereğini yaptılar. Süleyman Şah Türbesi ile alakalı olarak IŞİD’in bununla ilgili sıkıntısı var. Daha önce burada Türkmenler vardı. Maalesef silah ve malzeme noktasında zayıf düşmeleri, geri çekilmelerine neden oldu. Geri çekildiklerinde 80 şehit verdiler. MİT TIR'larının çevrilmesi olayı yaşandı. Bu TIR'lar bizim Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım götürüyorlardı. Bunda bile muhalefet karşı durdu. Muhalefet hiçbir zaman Türkiye'nin avukatı olmadı, her zaman karşısında oldu. Biz hiçbir zaman Türkmenleri yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. 24'üyle ilgili ilgili biz de bazı şeyler duyduk ama şu anda bir şey söz konusu değil. Ama gerçekten böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır.

Oğuz Haksever: Niğde olayı ne kadar aydınlandı?

Recep Tayyip Erdoğan: Bu konuyla ilgili olarak içişleri bakanlığımız ve yargı işin üzerindeler. Bir tane Kosovalı bir tane annesi babası farklı ülkelerden olmak üzere bir diğeri de Makedon olmak üzere üç kişi yakalandı. Suriyeli oldukları tamam ama bunlar Suriye’den orada aldıkları eğitimler vesaireler oradan Bulgaristan üzerinden Makedonya’ya gitmek gibi bir hedefleri olduğu silahı da güya yanlarında sünnet olduğu için taşıdıklarına dair bir ifadeyle bu işi çerçevelemeye çalıştılar. İlgili birimlerimiz bu ilin gerisinin bağlantıları nedir bunları araştırıyorlar. Belli bilgiler edinilmiş üzere bunların üzerine gidiliyor.

Oğuz Haksever: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son açıklaması; kalıcı sonuçlar doğurabilecek büyük bir fitne ve imtihandan geçmekteyiz diye bir açıklama yaptılar.

Recep Tayyip Erdoğan: Bir defa seçimlerle karşımıza çıkan Pensilvanya denen bir olay var. Yasak olmasına rağmen bir cumhurbaşkanı bir başbakan dinleniyorsa ve özellikle de bakanlar dinleniyorsa bu yasalara aykırı hem de İslami bizi itikadi noktada da bizim değerlerimize aykırı. Bizim inancımızda kimseyi dinleyemez, gözetleyemezsiniz. Bunlar din kisvesi altında bunu yapıyorlar. Bunu bir tehdit, bir şantaja dönüştürüyorlar. Diyanet işlerimiz zannediyorum bu boyuttan değerlendirdi. Halkımızın yüzde 99’u Müslüman, bu duyarlılığı hep birlikte göstermemiz lazım. Bu işin bizim bir kısım yargıya da bulaşmış olması ve bir kısım güvenlikle de koordineli olarak bu adımları atmış olmaları ülkemiz için sıkıntı vericidir. Biz bunu ulusal güvenliğimize bir tehdit olarak algılıyoruz. O un için gerekli tedbirleri alıyoruz. Alanlarda tepkileri ben görüyorum. Vatandaşlarımızın bu beklentisi bir an önce olur temennim. Himmet adı altında sadaka topluyorlar. Kurbanlık koyunları topluyorlar, bir çok şey topluyorlar. Ama bunların nereye gittiği belli değil. Ben 17 Aralık olaylarını bu noktada üzücü bulurken bir taraftan da 'şerde hayır vardır' diyerek böyle bir durumu görmüş bulunuyorum.

Oğuz Haksever: Twitter konusunda aklınızda olan tamamen kapatılması mıydı? Bu arada bir de Fransa, Almanya başvurduğu zaman hesapları kapatıyorlar Türkiye'ye karşı neden böyle bir tavır aldılar?

Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda biz 10 milyon tablet dağıtma hazırlığı içindeyiz. Şu ana kadar yaklaşık 260 bin dağıttık. Okullarımıza etkileşimli tahtaları yerleştiriyoruz. Böyle bir hükümetiz biz. Bizim derdimiz Twitter'ın kendisi değil yaklaşımı. Eğer ahlaksızlıklar türer de siz buna karşı ülkemi tahrik eden, huzurunu kaçıran olaylar karşısında mahkeme kararlarını size göndermemize rağmen siz bunu durdurmazsanız gerekirse bunu kapatabilmektir. Düzelirse sürekli olmaz tabi.

Bakınız hükümet ve diğer yetkililerin illegal olduğu gerekçesi ile içerik kaldırma taleplerinde toplam 365 talebin 305’i Fransa’dan gelmiştir. Bunu 14 taleple Rusya izlemektedir. Türkiye'den giden toplam talep sayısı 2. En sık talep gelen ülke Amerika. Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen 948 hesap ile ilgili tam 679 talebin yüzde 75’inin karşılanmış olması da ilginç bir rakamı ortaya koymaktadır. Almanya’da Ekim 2013 tarihinde Alman hükümetinin talebi üzerine Neo-Nazi hesaplarını engellemiştir. 19 Ekim 2012 Cuma günü Fransa’da yazılan ve yayılan Yahudi aleyhtarı ve ırkçı tweet'leri Fransa öğrenciler birliğinin konuyu mahkemeye taşıyacağını belirtmesinden sonra harekete geçmiş ve içerikleri siteden kaldırmıştır. Hindistan’da Assam eyaletinde Temmuz 2012 tarihinde başlayan Bodo Kabilesi ve Müslümanlar arasındaki şiddet olayları nedeniyle hükümet tarafında ülke genelinde toplu mesajlar yasaklanmıştır. Google, Facebook ve Twitter açıklama yaparak Hint hükümeti ile ortak hareket ettiklerini duyurmuştur. İngiltere’de 2011 yılında çıkan ayaklanmalar sırasında İngiltere başbakanı provokatif içeriklerin paylaşılmasını engellemek amacıyla erişim yasağı getirebileceğini ifade etmiş olayların yatışması üzerine tedbir kararı alınmamıştır. Benim ülkemi karıştıranlara karşı bu hukuk tanımazlığınız nedir? Mahkemenin kararı iletiliyor ve hiç duymuyor. Sonra benden nasıl hala iyi niyet beklersin. Bu ülkenin başbakanına birileri kalkacak 'başçalan' diyecek, bakan hırsız diyecek başka bir hakaret var ağzıma almayayım bunu kalkıp kaldırmıyorlar. Bu hesaplar maalesef kapatılmıyor. Böyle olunca bizim yapmamız gereken bu işi düzeltmediğiniz takdirde kesin tavırlıyız ve kapatırız. Bu yasaklara uysunlar biz de sorunu bitirelim. Bu bir şirket nedir yani. Bakıyorsunuz zaten bu işin ardında Youtube var. Onların avukatlarıyla çalışıyorlar. Bizim derdimiz; biz hukuka sahip çıkacağız. Bu vatandaşımın hakkı hukuku. Ben bu yazarları anlamıyorum. Bizim ülkemiz muz Cumhuriyeti değildir. Diğer ülkelere hangi uygulamayı yapıyorlarsa burayla ilgilide aynı uygulama yapılması lazım. Şu anda bilgilerle ilgili tamam dediler. Ama sayı bir iki tane değil ki şu anda 700’e yakın bu şekilde uygulama var. Bu bildirilenlerle ilgili tavırlarını göreceğiz. Kaldırırlarsa gereği yapılır.

Oğuz Haksever: Cumhurbaşkanının bu konuda böyle bir şey kabul dilemez şeklinde bir açıklaması oldu. Ardından tweet'ledi kabineden bakanlar da yaptılar. Özellikle Çankaya’nın bakışını nasıl değerlendirirsiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Sayın Cumhurbaşkanı tweet atabilir benim zaten aram yok pek hoşlandığım şeyler değil bunlar. Benim yapacak çok işim var. Benim bu tür şeylerle uğraşacak zamanım yok zaten.

Oğuz Haksever: Avrupa Birliği, BM açıklamalar yaptılar bu konuda. Hatta Almanya’da hükümetin insan haklarından sorumlu üyesi diyeyim Avrupa Birliği adayı Türkiye için bu geçerli kırmızı çizgiyi aştı diye konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan: Bunlar çarpıtılan şeyler. İşlerine her geldiğinde Avrupa Birliği’ne aykırıdır filan hep söylerle. Avrupa Birliği önce üzerlerine düşenleri yapsınlar. Bu attığımız adım iç hukuk meselemizdir bizim mahkemenin kararı vardır. Avrupa Birliği o zaman bu saydığım diğer ülkelere uygulananı niye göz ardı diyor. Onlara ne uygulanıyorsa Türkiye'ye de aynısı uygulanacak. Biz bu özgürlükler meselesine Avrupa Birliği üyelerinin çoğundan çok çok ilerde hallettik. Bizdeki iletişim özgürlüğü bunların çoğunda yok. Adam kalkıyor başbakana istediği hakareti ediyor, küfrediyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda bunu yapamazsınız. Bir başkasının özgürlük alanını ihlal özgürlük anlamına gelmez tam tersine özgürlük hakkını ihlaldir. Burada özel hayatın ihlali de söz konusu. Bunu yapamazsınız. Buradan hareketle bizim TİB de devreye girdi adımı buna göre attı. Şu anda ben yine çok açık söyleyeyim siz Obama’nın telefonunu dinleyebilir misiniz? Bir Merkel’in dinlenme olayı oldu ayağa kalktılar. Bizde niye bu kadar rahat hareket ediyorlar, Avrupa Birliği niye bu kadar rahat? Bizim kendi ülkemizin köşe yazarları, yorumcuları bunları görmeleri lazım.

Oğuz Haksever: 17 Aralık sürecine gelirsek burada belki 30 Mart seçimlerini önemli milat olarak siz de gösteriyorsunuz. 30 Mart'ta elde edilecek bir başarı AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ın 17 Aralık iddialarını kenara itmesi anlamına gelebilir mi diye bir soru var.

Recep Tayyip Erdoğan: 17 Aralık 25 Aralık bütün bunlar aslında 30 Mart seçimleriyle çok daha farklı şekilde masaya yatırılacak. 17 Aralık direk bu millete karşı yapılmış bir eylemdir benim şahsıma değil. Aynı şekilde 25 Aralık o da öyle. Bu bir istiklal mücadelesidir diyorum bir istikbal mücadelesidir. Olay yargıda şu anda. Ama bütün bunların ötesinde hemen seçimin arkasından atacağımız adımlar var. Tabii burada milli irade hırsızlığı yapanlar özellikle 30 Mart’ta milletin cevabını alacaklar. Eğer milletimiz bize bir farklı negatif cevap verirse başımız gözümüz üstüne. Ama diğerleri ne yapacak onu merak ediyorum. İşte sayın Kemal Kılıçdaroğlu 5 yıl oldu genel başkan olalı üç seçimde de kendisi Bursa’da bir televizyonda 'yüzde 40’ın altında oy alırsam ben ve arkadaşlarım bırakacağız' dedi. Yüzde 26 aldı. Bıraktı mı? Bu zat dürüst değil, doğru konuşmuyor. Bırakamaz. Şimdi 4. seçim yine kaybedecek. Sayın Bahçeli onun benzeri. Hiç birinci olduğu seçim yok. 16 aylık partiyken biz birinci parti olduk o parlamentoya da girememişti. 7 seçimdir hep birinciyiz. İnşallah yine birinciyiz. Bu milletin yaptıklarımıza karşı takdirini gösteriyor. Siz milletin hizmetkarı olama tepeden bakarsanız bu millet kalkıp sizi sırtında taşımaya mahkum değil. Bizde seçime gidiyoruz bir seçim ekonomisi bilmem ne yapmayız. Bir seçim ekonomisi yapacak olursak bunu benim fakir fukara vatandaşım çeker. Biz tam tersine fakir fukara vatandaşımın yaşam koşullarını daha yukarı nasıl taşırız hep bunu düşündük. Pazar günü yaptığımız mitingde İstanbul tarih yazdı, 2 milyon insan buluştu. Bu bir sevdadır bir aşktır. İstanbul Türkiye'nin özetidir Türkiye'nin neticesini belirler.

Oğuz Haksever: İstanbul yarışı, Ankara yarışı, İzmir yarışı hakkında değerlendirmelerinizi alalım.

Recep Tayyip Erdoğan: Adaylarımız başı oynuyorlar şu anda. Başarılı olacaklar inanıyorum. Kamuoyu araştırmaları çok çok onurlu. Millet iradesine sahip çıktığını çok açık gösteriyor. İzmir’de yatığım miting de muhteşemdi. Ankara dün akşam geç saatlerde mitinglerimi yaptığım Trabzon, Ordu muhteşemdi. Oradan dönüşte Keçiören’de miting yaptım. Yaklaşık 20-25 bin kişi resmi rakam. Yenimahalle’de de yine aynı rakamlar. Bunların hepsi bir şeyi gösteriyor. Bu seçim bir yerel seçim değil bir genel seçim havasına girdi. Bu ahlaki olmayan siyaset anlayışıyla oldu bu iş. Şimdi milet bunu bir genel seçime döndürdü. Şimdi herkes inanıyorum ki ulusal ve uluslararası yorumcular sonuçlar çıktığı zaman değerlendirmelerini buna göre yapacaklar. Yerelde bu şu kazandı demeyecekler.

Oğuz Haksever: AK Parti’nin sizin ortak bir yerel yönetim vizonu var gibi geldi. Buna bize açar mısınız?

Recep Tayyip Erdoğan: Türkiye yıllar yılı bir mantık bir anlayışla yönetim biçiminde bir ilkel idareyle baş başa kaldı. Biz AK Parti olarak Gazi Mustafa Kemal’in muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak diye koyduğu hedefi yakalayalım istedik. Bu noktada belediye başkanlığımdan başlayan süreçle İstanbul’da yaşıyorsunuz bir değişim dönüşüm yaşadı mı? Yaşadı. İstanbul’da çöp dağları vardı, susuzluk vardı, biz o eski İstanbul’u çöp dağlarını kaldırdık. Hava kirliliğini engelledik, susuzluğu giderdik. Bende önceki Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı yağmur bombası atarak suyu temin edeceğini zannediyordu. Başaramadı. Biz 180 kilometre tüneller açarak İstanbul’a su getirdik ve hedef 2040’tı. Melen çayını değerlendirdik ve Asya yakasından da su getirdik. Bununla da kalmadık boğazın altından da alternatif geçişler yaptık. Dev bir tüneli ayrıca daha sonra Kadir Bey inşa etti. Bütün bunların yanında İstanbul’un şu anda bu sene susuz geçti ama buna rağmen sıkıntı yaşanmadı. Şu anda bir adım daha atıyoruz Kadir Bey daha da geliştirdi. Arıtma tesisleriyle İstanbul temayüz etti. Bugün İzmir’de hala vahşi depolama var çöpte. Ama bizde tamamen moderndir depolama. Kadir Bey enerji üretme noktasında adımlar attı. Biz gübre üretiyorduk dönemimde. Ankara’da da su sıkıntısı ortadan kalktı. Fakat İzmir’in suyunu İzmir halledemedi. Biz Göldez barajını yaptık merkezi yönetim olarak biz hallettik büyükşehir halletmesi gerekirken. Burada atılan adımlarda o geçmiş hal eski Türkiye'dir. Yeni Türkiye'de modern dünya neyi yaşıyorsa biz onu yaşayacağız. Başbakan olduğumda Türkiye'de 9 il doğalgaz kullanıyordu. Doğalgaz ailenin kendi evinde huzur bulmasıdır. Kömürle ısınırken bir odayı ısıtırsın. Külü var pisliği var başka tehlikeleri var. 9 ilden şu anda 72 ile çıktık. 81 ilin hepsinde olacak. Ondan sonra bazı olmayan ilçeleri yöneleceğiz. Yeni Türkiye hep böyle olacak. Bütün yollarıyla 79 sene 6100 kilometre bölünmüş yol yapıldı ama biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Cumhuriyet tarihinde 83 tünel ama biz 12 sene de 122 tünel açtık. Yüksek hızlı tren diyoruz. Ankara Eskişehir bitti Eskişehir- İstanbul test sürüşleri yapılıyor. Mevcut bütün raylı sistemimizi de yeniliyoruz. Eskiden Kardemir 10 metre uzunluğunda ray üretirdi ama şimdi 70 metre uzunluğunda ray üretiyor. Yeni Türkiye'de Marmaray var. Böyle bir sistemin kurulacağını Abdülmecit hayal etti biz gerçekleştirdik. Onun biraz güneyinden tüp geçit yapıyoruz otomobiller geçecek. Üçüncü bir köprü yapıyoruz. Onun başka bir özelliği var. 4 gidiş 4 geliş olacak ortadan da tren gidecek. Burada özellikle yeni Türkiye'de bizim yerel yönetim anlayışımızı biz büyük medeniyet yolunda insan, demokrasi, şehir olarak belirledik. Bu istikamette çerçeveleyerek yola devam ediyoruz. Ben diğer liderleri takip ediyorum bunlar lider değil zaten genel başkan. Lider olmak başka bir şey. Projeyle planlarla konuşmuyorlar sadece hakarete diyorlar. Ne yapacaksın bunu anlat o ilde. Ama benim arkadaşlarım bakın mesela Kadir Bey bizim Kanal İstanbul çılgın projemize muadil kendisi de bir proje açıkladı. Mesele bu senin bir aşkın bir coşkun var mı?

Oğuz Haksever: Bir 25 Mart metaforu vardı değerlendirmeniz nedir?

Recep Tayyip Erdoğan: Bunların hepsi hayal. Bu ülkenin ekonomisini sarsmak isteyenler bir yanda biz yanda. 12 yıl oldu bu kalemler aynı şeyi yazdı. Bunlar yönetemez kadrosu yok bunların bunlar battı. Biz geldiğimiz de bu ülkenin milli geliri 230 milyar dolardı. Ama şimdi 12 senede biz bunun üzerine 590 milyar dolar ilave ettik. Biz hiçbir zaman mali disiplinden taviz vermedik. İstikrar hiçbir zaman asla taviz vermediğimiz bir konu oldu. Bunlar 25 Mart diyerek bu istikrarı bu güveni sarsmanın gayreti içindeler. Köşe yazarlarından biri işte bu hafta kaos haftası olacak diyor. Belki biraz ağır olacak ama bu gerçekten bu ülkenin insanlarına karşı bir ahlaksızlıktır. Sen bu ülkenin kaosunda kendine bire hayat mı arıyorsun? Biz bu ülkemizin aşığıysak bunlar değil biz daha iyi neler yapabiliriz bunları tartışmamız lazım. 12 yıldır bunu söylediniz ve Türkiye dünya ekonomileri arasında 17. sıraya geldi. Şu anda biz G20 üyesi olduk. Bütün her şeyle karşımızda olmalarına rağmen derecelendirme kuruluşları bile belli şeyleri artık saklayamıyor. Enflasyon 30’du şu anda yüzde 8. Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü şu anda 10. Reel faiz yüzde 2. Utanmadan diyor ki kaçıyor para. Kaçan maçan yok tam eksine giriyor. Bugün yine Ocak ve Şubat aylarında küresel sermayeden Türkiye'ye gelip gayrimenkul alma noktasında artış var. Şimdi burası insanları ürküten bir ülke gelip bu yatırımları yapmazlar. Biz bu tür yaklaşımları ülkemizin geleceği, menfaatleri için çok çirkin görüyoruz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz işimizi biliyoruz ve halkımız hiç bu tür şeylere aldırış etmesin. Bugün 25’i bir şey oldu mu? Yarın da olmayacak. Bunlar Gezi olaylarıyla da bunu yapmak istedikler kırdılar döktüler yanları o kaldı. 17 Aralık’ta başaramadılar 25 Aralık’ta başaramadılar. Şimdi de 25 Mart dediler. Millet bölünmez Türkiye yenilmez.

Oğuz Haksever: Bu sözleriniz 30 Mart sonrasına dair konuşulanları akla getirdi. Kutuplaşma dan bir şikayet var Türkiye'de. 30 Mart en azından bu kutuplaşmanın çözülmesi adına ne kadar milat olur?

Recep Tayyip Erdoğan: Her seçimde meydanlar tarihinden beri böyle dozu farklı gider. Burada hakaretler çok çok maalesef önem arz ediyor. Ana muhalefetin başındaki zat her türlü hakareti yapıyor. Ailemize varıncaya kadar. Senin elinde bir veri varsa bu veriyle müracaat edilecek olan yer bellidir. Zaten hukuk tanımaz birisisin. Parlamentonun içinde çok gizlilik gizlilik kaydı olan şeyleri ifşa etmiş birisin. Bana bir iftirası var. İsviçre bankalarında 13 ayrı hesabı var diyor. Eğer dürüstsen karakter sahibiysen benim o hesaplarımı açıkla. En bir avukat koy bende koyayım veya beraber gidelim. Kolay kolay bundan sonra bir araya gelecek değiliz de gidelim oradaki parayı alalım zaten züğürt bir yanın var sana vereyim bu parayı. Olmayan bir şey söylenir mi? Ben bundan çok para kazandım. Şimdi Pensilvanya’ya güvenerek çok daha ileri gidiyor. At bu iftiraları tutmazsa iz bırakır diyor. Bende diyorum hadi açıkla. Dürüstsen namusluysan açıkla. Aynı şeyi Kayseri belediye başkanıma yaptılar art arda mahkemeleri kazandı kazandığı paralarla sucuk dağıttı hemşerilerine. Ben bugüne kadar halkıma hizmetten başka bir şey düşünmedim. Arkadaşlarımda öyle. Biz şuanda dünya ile yarışıyoruz sen önümüzü kesmeye kalkıyorsun. Hep iftira yalan takiye. Böyle siyaset yaptığı sürece hep o oyda kalır ilerisine gidemez. Kendisi İstanbul adaylarıyla alakalı yolsuzluk dosyası açıkladı. Bunu açıkladığı zaman partilerinden ihraç ettiler. Sonra büyükşehir belediye başkan adayı yaptı. Demek ki yolsuzlukla iç içe olan sensin. Bunu ta SSK genel müdürlüğünden tanırız. Ben İstanbul’da Okmeydanı SSK hastanesinde çektiğim çileleri bilirim. Hastanenin eczanesine inerdik ilaç alamazdık. Şimdi vatandaşım istediği hastaneye gidiyor. İstediği eczaneden ilacını alıyor. Temenni ederim ki 30 Mart bir milat olsun. Bu hakaretler son bulsun. Dayanışmacı bir ruh hakim olsun. Ama hakaretler yapıldığı anda ya cevapsız bırakmayacaksın veya yargıya götüreceksin. Ben hep yargıya götürürüm.

Oğuz Haksever: Seçime doğru giderken bazı yasalar çıktı eleştiriler oldu ama yaygın beklenti 30 Mart sonrasında Türkiye'deki reform demokratikleşme ve açılım sürecinin daha da hızlanmasının beklendiği yolunda.

Recep Tayyip Erdoğan: Bir demokratikleşme paketini parlamentoyu kapatmadan önce çıkardık. Demokratikleşme denen olgu sürekli güncellenmesi gereken süreçtir. Hayat sürekli olarak değişiyor sizde bunun içinde bir çok yenilikleri getirmek durumundasınız. Yasaya bağlanması gerekiyorsa yasal tedbirleri de almanız lazım. Burada da eksikler yok değildir. Akil insanlar çalışmamızdan gelen bilgiler var bunlar üzerinde çalışmalarımızı yaptık ve çözüm sürecimizi bu şekilde sürdürüyoruz. Buna benzer adımlar atılabilir. Önümüzde çok dar bir süreç var. 30 Mart’tan sonra bir hafta parlamento kapalı. Hemen onu akabinde cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir süreç başlayacak. Haziran meclisin kapanma ayı olursa ondan sonra kampanyanın başlama süreci olacaktır. Demek ki bir Nisan mayıs ayı kalıyor. Eğer meclis sükunetle çalışırsa bu işin üzerine giderse çıkarılabilecek kanunlar vardır. Ondan sonra meclisi tatil ederiz.

Oğuz Haksever: Çözüm sürecini mutlaka sormak lazım. İmralı’dan bu işi artık yasal zemine koyalım biçiminde son olarak Nevruz’da dile getirilen bir çağrı oldu. Bu konuda hükümetin tavrı nedir? Çözüm sürecinin özellikle AK Parti’nin iktidarına bağlı olduğu söyleniyor ana muhalefet lideri de bu doğru değil diyor.

Recep Tayyip Erdoğan: Yasal zemin derken talep nedir? İmralı’nın aslında parlamentoda zaten eli ayağı durumunda olan kişiler var. Bugüne kadar ele avuca gelebilecek bir şeyler söylerlerse bunlar üzerine çalışılır. Ama bugüne kadar bizim ulusal birliğimizi tehdit edecek bir teklifle karşımıza geldikleri zaman bunu yapmamız mümkün değil. Biz bir çok fedakarlık yaptık. Anayasa uzlaşma komisyonunda o zaman bizim 326 milletvekilimiz vardı biz 3 milletvekili ile temsil edildik geriye kalan partiler 9 milletvekili ile temsil edildi. Sandalye sayınıza göre temsil edilirsiniz ama biz bir çalışma olsunda ne olursa olsun dedik. En son 60 maddede mutabakat vardı ve ana muhalefet partisinin başındaki zat daha öncesinde hatta söyledi ben varım dedi. Hemen dedim bende beraber çıkaralım bu 60 maddeyi dedim. Zaten Milliyetçi Hareket Partisi kapıyı baştan kapıyor. Diğeri olsa olmasa fark etmiyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin olması yeterli birlikte yapabiliriz. Ama 4 parti birlikte çıkarmamız lazım dedi. Dürüst ol. Onlar gelmiyor diye niye biz bırakıyoruz bunu. Madem komisyon üyeleri bu maddelerde mutabık kalmışlar hepsi onay vermiş biz 60 maddeyi hiç olmazsa çıkaralım anayasamız hiç olmazsa 60 maddeyi kendi parlamentosundan üzerinde mutabık kalmak suretiyle geçirmiş olsun. Ama kaçtılar. Bunların böyle bir anayasa derdi bir çözüm reformu derdi böyle bir şeyleri yok. Bunlar kendileri üzerinde halledemedikleri işleri AK Parti’ye veya iktidarımıza fatura etmenin gayreti içindeler. Biz milletimizin vatanımızın hayrına ne olursa hangi teklif olursa biz bunu oturur konuşuruz. Bizim derdimiz ülkemizin milli birliğini kardeşliğini dayanışmasını nasıl tesis ederiz. Bunun için ben getirilecek hiçbir teklife hayır demem arkadaşlarım hayır demez. Hele hak ve özgürlükler konusunda. Ben bunun bedelini ödemiş birisiyim. Bizim getirdiğimiz hak ve özgürlükleri Cumhuriyet tarihinde hele hele tek partili dönemin Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede getirmemiş yok etmiştir. Zaten ondan sonra da iktidar yüzü göremedi tek parti olarak hep koalisyonlarda bulundu. Ben partimizi kurarken Güneydoğu Anadolu’yu dolaştığımda oralarda bana Kürt kardeşlerim sadece şu OHAL’i kaldırın başka bir şey istemiyoruz diyorlardı. Daha o zaman Abdullah Bey başbakandı daha ilk ayında kaldırdık. Ne değişti? Bununla kalmadık Kürtçe yayın başlattık televizyonlarda. Şu anda propagandayı kendi dillerinde yapıyorlar. Bölgede kalkınma için vermiş olduğumuz teşvikler, arazi veriyorsunuz enerjide yardım ediyorsunuz ama kimse gitmiyor. Neden? Çünkü terör belasından hala korkuyorlar. Ana dili öğrenme üniversitede, ortaokulda lisede seçmeli olarak öğrenebiliyorsun. Hatta kendi özel okulları kendi ana dillerinde eğitim öğretim yapmak üzere açabilirler. Bizim orada yaptığımız alt yapı üst yağı çalışmalarını Cumhuriyet tarihinde kimse yapmadı. Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı'nı 10 yıl 15 yıl önce konuşsaydık yapılacağına kimse inanır mıydı? İnanmazdı. Ağrı, Kars, Iğdır buralarda yapılacak dense kimse inanır mıydı? Hakkari’de şu anda havalimanı yapıyoruz. Fakat dağdakiler hala oradaki müteahhit firmaları sürekli olarak tehdit ediyorlar. Adamlar kaçıyor tabi ama buna rağmen biz orayı da yapacağız. Biz orada bir direnç olduğu halde hizmetimizi sürdürüyoruz. Çok enteresandır Hakkari merkezde 150 yataklı modern bir hastane yaptık. Aynı şekilde Yüksekova’da 150 yataklı hastane yaptık. Açılışlarını bizzat ben kendim yaptım. Ama bakıyorsun yerel yönetime ne kanalizasyon ne suyunu yapıyor. Pislik içinde. Ve benim oradaki vatandaşım kardeşim hala bunlara oy veriyor. İdeolojiye oy vermek veya siyasi Kürtçülük yapmakla bir yere varılmaz. Siyasi Türkçülük yapmakla da bir yere varılmaz. Biz ikisini de yapmıyoruz ne de kumsalların partisiyiz diyoruz. Biz 780 bin kilometrenin partisiyiz diyoruz bizim farkımız bu. Diyarbakır’da Mesut Barzani’yi getirdik, Şivan Perver’i oraya getirdik, İbrahim Tatlıses’i oraya getirdik ve orada 100 bini aşkın insanı bir araya getirdik. Orada o gece de kaldım iki ayrı ilçesine gitmek suretiyle orada da vatandaşlarımızla bir araya geldik. Ben Türkü Türk olduğu için Kürdü Kürt olduğu için sevmiyorum Lazı Laz olduğu için, Boşnak’ı Arnavut’u Roman kendi etnik yapılarından dolayı sevmiyorum. Beni yaratan Allah onları da yarattığı için seviyorum. AK Parti’yi diğerlerinden ayıran bu. Biz bir olmaya mecburuz. Bu ülkenin birliği kardeşliğe ihtiyacı var. Temenni ederim bu seçim bütün bunların bir miladı olur.

Oğuz Haksever: Fezlekeler Meclis'te ve komisyon kuruluyor. Akıbeti konusunda komisyon çalışmalarının bugünden neler söylersiniz?

Recep Tayyip Erdoğan: Dört arkadaşımda kendileri aklanmak istediklerini, kendileri ile ilgili böyle bir komisyonun kurulması noktasındaki tekliflerini Meclis Başkanlığı'na da grup başkanlığına da verdiler. Biz beklerdik ki muhalefet baştan böyle bir komisyon kurulmasını istesin. Ama onlar sadece Meclis'te bir şov yapmak için geldiler. Seçimden sonrada bu yapılabilirdi. Ama bunlar dertleri başka. Eğer oradan bir şey koparabilirsek acaba ne olur. Meclis'in kapısını bilmeyenler o gün Meclis'teydiler. Hep bu güven oylamalarında olduğu gibi tokadı yediler gittiler. Demokratik tokat budur işte. Şimdi öyle zannediyorum Nisan ayı içinde bununla ilgili komisyonun oluşturulmasına yönelik çalışma yapılacaktır. Burada da 9 üye bizim partimizden 4 üye ana muhalefetten 1-1’de diğerlerinden olmak üzere 15 kişiden oluşan bir komisyon olacaktır. Komisyon çalışmasını yapacaktır ve bunun neticesinde değerlendirme ona göre daha sonra parlamentoda yapılacaktır.

Oğuz Haksever: 17 Aralık süreci devletin istihbaratında, dış politikada belki iç politika da ne karda hasar yarattı. Böyle bir şey var mı?

Recep Tayyip Erdoğan: Muhakkak hasar yaratmadı diyemeyiz. Bire defa MİT denen teşkilat rastgele bir teşkilat değil. Bunun ciddi manada güvencesinin olması lazım. Dünyada düşman güçler nereye saldırır diye baktığınızda bir ülkenin köprüleri neredeyse ona, havalimanlarına, milli istihbarat teşkilatlarına saldırır. Bizim içimizde iç düşmanlar türedi ve bizim ulusal güvenliğimizi hedef alıyor. Bunun tamamen adı bir defa kesinlikle dinlemelerden tutunuz casusluktur. Bunun peşini bırakmamız mümkün değil. Eğer MİT böyle bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman onunla ilgili tedbirleri almakta bizim görevimizdir. Yargı üzerine düşeni yapmak durumundadır. Aynı şekilde yürütmede burada bu işin takibini yapmak durumundadır. Güçlü bir devlet güçlü bir istihbaratla olur. Bizim zaten istihbarat teşkilatımızı hallaç pamuğu gibi atmışlar. Şimdi bütün bunlar üzerinde demokrasi tahribata uğruyor. Bizim bunları güçlendirmemiz lazım. Şu anda biz tabi bütün bunların çalışmalarını da yapıyoruz ve güçlü bir istihbarat teşkilatını bir an önce kurmanın da gayreti içindeyiz.

Oğuz Haksever: Paralel devlet diyorsunuz hatta cemaat dendiği zaman kesiyorsunuz 'örgüt' diyorsunuz. Bu yapılanmayla ilgili olarak bazı örnekleri mitinglerde veya grup toplantılarınızda saydınız. Orada duruyor o saydıklarınız bu konuda bize kamuoyuna daha fazla bir şeyler söyleyebilir misiniz? Soruşturma arzu ediyorsunuz zaten kaçınılmaz diyorsunuz bunun ipuçlarını ne zaman görürüz?

Recep Tayyip Erdoğan: Seçimi atlatmamız lazım. Seçimden sonra dedim ya bir milat diye. Bununla birlikte bu örgütün evelerinde veya yurtlarında olan yavrulara bu hükümet sizi yurtlardan atmalardan tutunda tutuklamalara varıncaya kadar bunları yapacaklar deniyor. Sizi yargıya sevk edecekler gibi bir çok şeyle yalan yanlış bir korku atmosferi oluşturmanın gayreti içindeler. Bizim şu anda en önemli şeyimiz aileler büyük tahribat gördü. Yanımıza gelen kızlar var evelerde kendilerine yapılanları anlatıyorlar. Bizi beddua seanslarına kaldırıyorlar diyorlar, Başbakan'a beddua... Bizi bir yerde AK Parti’nin mitingine gittiğimiz zaman annemize babamıza çok çirkin telefonlar açıyorlar diyorlar. Şantaj almış başını gidiyor. Bugün yine bir iki gazetede çıkan bazı röportajlar vardı. Adeta haraç topluyorlar. Kasetin var diyorlar. Aynı şeyi milletvekillerine hatta bakanlara yaptılar. Şu istifa filan olaylarının arkasında bu tür şeylerde var. Düşünün 15 sene hatta 30 sene ama 15 sene yanında çalışan talebesini dinleyen bir zihniyetten ne olur. Yanında olan öğrencisi talebesi işte kendisi itiraf etti 15 sene beni dinledi diyor. Sordum hocam beni niye dinledin diye diyor. Nereye gidiyorsun, ne yapıyorsun bilmem lazım. Böyle bir hocalık olur mu? Böyle bir İslam yok. Diyanet işleri başkanımızın üzerinde durduğu konu bu. Bu dinimize de saygısızlıktır. Dinimiz bu tür ahlaki olmayan bir davranış biçimini asla kabullenmez. Siz bunları kabullenmeyip kendinize bir sistem oluşturacaksınız. Böyle bir şey yok. Merhum Savaş Ay meselesinde olduğu gibi 95’te kendisiyle bir röportaj yapıyor. Hayatında bir kere oy kullanmış diyor ki; Hazreti Cebrail inse parti kursa ona da oy vermem. Ya Hazreti Cebrail’in işi gücü yok parti mi kuracak? Meleklerin görevleri bellidir. Bunu nasıl söylersin? Peygamber efendimizi Miraç'tan indiriyor kamyonete bindiriyor kendi televizyonlarında. Senaryosu kendisine ait onay oradan geliyor. Cebrail’in partisine hayır Cumhuriyet Halk Partisi’ne evet böyle bir mantık olur mu? Temenni ediyorum ki 30 Mart bu işlerin sonu olur. Ekranları başında bizi izleyen tüm halkıma, vatandaşlarıma en kalbi şükranlarımı özellikle ifade etmek istiyorum. 30 Mart’ın ülkemiz için, milletimiz için, demokrasimiz için yeni bir dönemin başlamasına vesile olmasını diliyorum. İnşallah birliğimizin beraberliğimizin kardeşliğimizin bir teyidi olur diye düşünüyorum.

 

ntvmsnbc.com, 26.03.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.