Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Çiftçinin son umudu Nisan yağmurları

Çiftçinin son umudu Nisan yağmurları

Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği, yağışın ise Türkiye genelinde geçen yılın yüzde 41.2 altında kaldığı Türkiye'de, çiftçi umudunu Nisan yağmurlarına bağladı.

Kışlık hasadı tamamlayan çiftçi, bu ürünlerde büyük bir etkilenme yaşamadı. Ancak özellikle kırmızı mercimek ve buğday rekoltesinin düşmemesi için Nisan'da mevsim normallerinin üzerinde yağış yağması gerekiyor. Çiftçinin umut etmeye alışık olduğunu dile getiren Ziraat Odası Birlikleri'nden yetkililer kurak kışların ardından gelen yoğun Nisan yağmurunun eksikliği kapatabileceğini ifade ediyor. Buna karşın Türkiye'de sadece yüzde 30'lara düşen barajlardaki doluluk oranı değil, toprağın nem oranı da alarm veriyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'ın açıklamasına göre Türkiye'de 2013 Ekim, Kasım, Aralık aylarında, 3 aylık dönemde toplam yağış ortalaması 159,1 milimetre oldu. Bu normalde 228,5 olan yağışın hayli altında kaldı. 2013 Ekim-Aralık döneminde yağışlar, geçen yıla göre yüzde 41,2, normal yıllara göre yüzde 30,4 azaldı. En fazla yağış azalması yüzde 49,4 ile İç Anadolu ve yüzde 47,7 ile Akdeniz bölgelerinde oldu. Bu iki bölgeyi yüzde 45,9 ile Doğu Anadolu, yüzde 30,4 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 25,7 ile Marmara, yüzde 18,8 oran ile Ege, yüzde 11,8 oran ile Karadeniz bölgeleri takip etti.

2013 Ekim ve Kasım aylarında yağışların zaten normallerin altında gerçekleştiğini ifade eden Bayraktar'ın açıklaması şöyle devam etti: "2013 Aralık ayında da, şu ana kadar da beklediğimiz yağışlar görülmedi. Kış kuraklığı yaşıyoruz. Aralık ayı yağışlarına bakıldığında en fazla yağış azalması, Ekim ve Kasım aylarında diğer bölgelere göre en fazla yağış alan Ege Bölgesinde görüldü. 2013 Aralık ayında Ege Bölgesi'ndeki yağış azalması yüzde 84,5'e çıktı. Bu bölgeyi yüzde 76,7 ile İç Anadolu, yüzde 67,5 ile Marmara, yüzde 65 ile Akdeniz, yüzde 53,5 ile Doğu Anadolu, yüzde 24,1 ile Güneydoğu Anadolu bölgeleri izledi."

Bayraktar, kış aylarında beklenen yağışların gerçekleşmemesinin tüm bölgeleri olumsuz etkilenmekle birlikte Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinin orta ve doğusu, İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyi ve batısı, Akdeniz Bölgesi'nin orta ve doğusunun daha fazla etkilendiğini belirtti.

Bu yıl sadece yağmur açısından değil, kar açısından da verimsiz bir yıl oldu. Uzmanların verdiği bilgilere göre toprağın üzerini örten kar, topraktaki nem açısından yağmurdan çok daha etkili. Toprak elde ettiği bu nemi yaz aylarında bile muhafaza edebiliyor. Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu'da sulama yapılmayan bölgelerde etkilenmenin daha yüksek olduğunu ifade eden uzmanlar, Çukurova, Ege, Trakya'da ise sulama yapıldığını belirtiyor. Ancak, engebeli arazide sulama yapılabilmesi için elektrik kullanılması ve bu yolla suyun pompalanması gerekiyor. Konya ve Sakarya'da da yine pompalama yöntemiyle kuyu suyuna yöneliniyor. Bu da rekoltenin düşmesini engellese de maliyeti artırıcı bir unsur olduğu için kuraklığın fiyata yansıyabileceği dile getiriliyor.

Geçtiğimiz yıl topraktan 11 milyon ton mahsul alan çiftçi ya da Ziraat odaları şu an için yaşanabilecekler konusunda kesin konuşamıyor. Ancak Nisan'da yeterli yağmur yağmaması durumunda rekoltenin 5-10 puan düşebileceği ifade ediliyor. 2007'nin kurak bir yıl olduğunu 2008'in de kısmen kuraklık sorunuyla geçtiğini hatırlatan uzmanların ve çiftçinin tüm umudu nisan yağmuru..

Bitkilerin nem istekleri tür ve çeşitlerine göre değişmekle birlikte genel olarak yüzde 60-80 civarında. İç Anadolu, Ege, Batı Karadeniz ve Marmara'nın bir kısmı şu an kuraklıktan en çok etkilenen bölgeler olarak öne çıkıyor. Nem oranının yüzde 20'ye kadar düştüğü alanlar var. Doğu Karadeniz, Akdeniz ve Ege'nin kıyı kesimlerinde ise nem oranı henüz normalin altında değil.

Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis dünya küresel iklim değişiminin Türkiye'de de problem olduğuna dikkat çekerek "Benim konuştuğum arkadaşlarım Ocak sonu ve Şubat ayı başı için yağışların iyi olduğunu ifade ediyorlar. Mart ve Nisan'da da yağmur bekleniyor. Ancak yağmazsa kuruma ve çürüme riski ortaya çıkacak. Bununla verim kaybı olur" diyor.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Ekim, Kasım ve Aralık aylarında tohum atıldığını ifade eden Reis, "Ürün yavaş yavaş topraktan çıkıyor. Çok büyük bir kayıp yok. Zaten fiyatlar çok yüksek. Sulamanın fiyatlara ek bir yük bindireceğini de sanmıyorum" diye konuştu.

Dünyada 20111 yılında çok önemli buğday üretim merkezlerinde sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Reis şöyle devam etti: "Rusya Ukrayna ve Azerbaycan önemiydi. 130 yılın kuraklığı görüldü. Fiyatlar yüzde 60 arttı. Bir yıl yıl da orta ABD'de kuraklık oldu. Buğday için fiyat yine yüzde 60 arttı. Şu an dünyada da fiyatlar çok düşük değil. Geçen yıl buğday üretimine bakınca dünyada üretimde problem yok. Ancak dünyada kuraklık dönem dönem bazı ülkeleri vuruyor. Şu an ABD'de yine kuraklıktan söz ediliyor ama buğday ekim alanına değil , başka ekim alanlarına."

Bunun önümüzdeki yıllar için önlem alınması gerektiğine dikkat çeken Reis şöyle devam etti: "Bu yıl tarlaya çeltik tohumu atılmadı. Fasulye, nohut tohumu atılmadı. Bu durum sadece ekilen ürünleri etkilemiyor. Toprak nemi azalınca bu ürünler zaten ekilemiyor."

Sorunun aşılması için öncelikle su tasarrufuna ardından da damla sulamanın yaygınlaşması gibi önlemlere dikkat çeken Reis, "Yeraltı sularımız yanlış ilaçlama ve sulamayla zehirleniyor. Buna önlem alınması gerekiyor" dedi.

 

wsj.com, 20.02.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.