Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: Bazı ablalar kapınızı çalabilir

Erdoğan: Bazı ablalar kapınızı çalabilir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir'de İkitelli Şehir Hastanesi'nin temel atma törenine katıldı. Gülen cemaatine yüklenen Başbakan Erdoğan, " Olur ya bugünlerde sizin de kapınızı çalabilirler. Bazı bayanlar gelebilir. Bazı ablalar gelebilir" dedi.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

- Bütün bunlar kamu özel iş birliğiyle hizmet alımı şekliyle adeta  yapılan yatırımlar. Biraz sonra müteahhit firma ile yüklenici firma ile burada ortağımızla adeta süreyi konuşacağız ve sözleşmedeki süre 36 ay. 36 ayda buranın bitmesi gerekiyor. Ama ben biraz daha bu noktada heyecanlıyım. Diyorum ki özel sektör ortaklarıyla burada bir görüşelim. Kendileriyle süreyi de bir tekrar gündemden geçirelim. Daha kısa zamanda burayı nasıl yaparız. Ben yapacaklarına inanıyorum.

- SSK’lı bir işçi olarak geçmişte sağlık sisteminin mağduru olan biriyim. Bu mağduriyeti hemen her vatandaşım geçmişte yaşadı. Benim vatandaşımı hastanelerde insan yerine koymadılar. Kardeşlerim acil servislerde dahil hasta kardeşime yeterince ilgi göstermediler. Şefkat göstermediler. Hastanelere sağlam giren hasta çıktı.

- Tedavi dertti, ilaç dertti. Zaten ilacı sadece hastanenin eczanesinden alabilirdin. Diğer eczanelerden alamazdın. İnerdin eczaneye, ilaçların yarısı yok. Öyle mi? Bunları hep yaşadık mı? Ama bugün 20-25 yaşındaki genç bunu bilmez. Ben buradan gençlere de sesleniyorum. Siz bunları yaşamadınız. Biz bunların yaşadık. Bu halkçıyız diyenler halkın derdinden anlamadılar.

Gerçek Kanuni’nin torunlarıyız

- Biz televizyon ekranlarında yayınlanan Kanuni’nin değil gerçek Kanuni’nin torunlarıyız. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet yok, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi diyen Kanuni’nin torunlarıyız. Yani bir sağlıklı nefese, koskoca cihan imparatorluğunu feda edebilecek bir iradeye sahip bir ecdadın torunlarıyız. İşte şimdi burada da bu şehir hastanesini de bu anlayışla kuruyoruz. İnşallah Asya yakasında, Anadolu yakasında da bu hastaneleri kuracağız. Siz bize yürüyün dediniz yürüdük ve beraber yürüdük.

- Hiç endişeniz olmasın. Ne dedik? Dik duracağız dikleşmeyeceğiz. Hastaneye gitmek tedavi olmak ilaç almak insanı başlı başına hasta eden bir süreçti. 2012’de iş başına geldik, ne dedik? Önce eğitim. İkinci sırada ne dedik? Sağlık. Bu kadar önemli, bu iki konu çok önemliydi. Çok ciddi yatırımlar yaptık. Hala yapıyoruz, yapacağız. Önce insan diyerek yola çıktık. İnsan olmadan devlet olur mu ya. Devleti arkaya aldık insanı öne çıkardık.

“Menderes’e yapılan bize de yapılmak isteniyor”

-  Ben burada özellikle bir şeyi daha hatırlatıyorum. Şehir hastanelerine aile hekimliğine benzer bir hayali, bizden önce birinin daha kurduğunu, onun da böyle hayalleri olduğunu öğrendim. Kim o biliyor musunuz? Merhum Adnan Menderes. 50’li yıllarda halkın kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için o da kurmuş. Ama o hayali 60 darbesiyle sükuta uğratmışlar. Senaryo aynı senaryo, zihniyet aynı zihniyet. Merhum Menderes’i halkına hizmet ettiği için, değer verdiği için o malum çevreler sevmediler. Merhum Menderes’ten Türkiye’yi büyüttüğü için, itibarına itibar kattığı için gücüne güç kattığı için hiç hazetmediler. Milli iradeye sahip çıktığı için rahat bırakmadılar, yaşatmadılar. İşte merhum Menderes’e o gün yapılanlar şimdi bize yapmak istiyor. Bizim hayallerimizin de önüne geçmeye çalışıyorlar. O gün merhum Menderes’e ne yaptılarsa, bugün de inanın aynısını yapmaya çalışıyorlar.

“Siz uydu gönderdiniz de kızımın başörtüsü…”

- Dedikoduları bırakın. Ha şu son 17 Aralık 25 Aralık olaylarında… Eğitimde attığımız adımlarla gençliğimizi çok farklı yerde görecek. Bizim gençliğimizin kılığıyla kıyafetiyle işimiz yok. Başörtüsü yüzünden kızlarımızı üniversitelere sokmadılar. Ya ne oldu siz uzaya uydu gönderdiniz de benim kızımın başörtüsü uydunuzu mu engelledi yahu? Bu zulüm değil miydi? Fakat biz o ilahi emrin, oku emrini yerine getirmek için mücadelemizi sabırla yürüttük. El ele omuz omuza yürüsünler. İlla ayıracağız diyorlar. Ayıramayacaksınız.

- İşte bu ana muhalefet, Hakkari’ye gidiyor bir tane Türk bayrağı dalgalandıramıyor. Niye? Çünkü öyle anlaşmış. E ben de gittim oraya, Türk bayrağıyla gittim. Dert dert. Millete sevdalı olmak, tek millet, tek bayrak, tek vatan. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Biz vatanımızın üzerinde asla ameliyata müsaade etmeyiz.

- Burada sizlerden bir karşılaştırma yapmanızı rica edeceğim. Hükümet ne yapıyor muhalefet ne yapıyor? Bunu bir düşünmenizi istiyorum. Bizim gündemimizde metro hatları var, açılışlar temel atma törenleri var, şehir hastaneleri hastaneler milletimizin sağlık ihtiyaçları var. Yollar var.

"Kapınıza bazı ablalar gelebilir"

- İşte gördünüz bir gazete. MİT tırlarına yapılan saldırının görüntülerini yayınladı. Bu ülkenin teşkilatına işte o paralel, var ya bir paralel yapı. Önü öğrendiniz değil mi? Olur ya sizin de kapınızı gelip çalabilir. Bazı bayanlar gelebilir. Bazı ablalar gelebilir. Onlara şunu söyleyin, biz halimizden memnunuz, üllkemizde olanları görüyoruz, eğer sizin de kendinize güveniniz varsa partinizi kurun da öyle ortaya çıkın deyin. O paralel savcı operasyon yapıyor, MİT mensuplarına silah doğrultuyorlar. Yere yatırıp tekmeliyorlar. Kim talimatıyla oluyor bunlar? Emniyetin jandarmanın yargının içine sızan paralel yapının talimatıyla. İşte bunlar yurt dışındaki odaklardan talimat alıp silah doğrultacak kadar vatana ihanet içindeler.

- Ey savcı, paralel yapının savcısı. Sen benim bilgim olmadan, iznim olmadan MİT’e müdahale edemezsin. Yasa bunu emrediyor. Bu ne cesaret? Bu millet bunu affetmez. Bu millet bunu unutmaz. Bu ajanlık faaliyetin, casusluğun hesabını hepsinden tutacağız. Kim adına yapıyorlar, bunlar ortaya çıkacka. Bunlara talimat veren ele başılarından da soracağız. Biz sabırlıyız.

- Şu anda medyada, hem hükümete hem Türkiye2ye yönelik operasyonu ibretle izliyoruz. Bir kısım medyanın manşetleriyle, köşe yazılarıyla, yalan ve iftiralarla nasıl aşağılık bir operasyon içinde olduğunu biz de görüyoruz, millet de görüyoruz. Bizim hayatımız medya operasyonlarıyla mücadeleyle geçti. 94 seçimlerinde de bu manşetlerle üzerimize geldiler. Muhtar bile olamaz dediler. Ne oldu?

-  28 Şubat’ta üzerimize geldiler, danıştay cinayetinde böyle üzerimize geldiler. Açık açık söylüyorum. Biz bu manşetlerle çarpışarak büyüdük. Bundan sonra da asla boyun eğmeyiz. Geri adım atmayız. Ellerinden geleni yapsınlar, ne becerileri varsa ortaya koşunlar. Hangi manşeti atarlarsa atsınlar, biz bunlara boyun eğmeyecek ve aldanmayacağız.

- Burada bir şey daha söyleyeceğim. Şimdi bu medya arkasına belli sermaye çevrelerini alarak, paralel yaparak bize gündem dayatmaya çalışıyor.

- Üzerinden aylar geçtikten sorna Kabataş görüntülerini yayınlayıp oradaki çirkinliği örtmeye çalışıyorlar. Türkiye genelinde gezi olayları sırasında başörtülülere yapılan saldırıları görmüyorlar. İfade tutanağına itibar etmiyorlar, adli tıp raporlarına itibar etmiyorlar. Çıkmışlar bir görüntü üzerinden olayın nasıl olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. İşte bu kadar sorumsuzlar. Kadına şiddet konusu gündeme gelince bunlar aslan kesilir aslan. Ama söz konusu bir başörtülüyse bunların pusulası böyle şaşar. Tekrar ediyorum elinizden geleni yapın. Ne marifetiniz varsa ortaya dökün. Ama son manşeti ey medya siz atmayacaksınız, son manşeti benim milletim atacak milletim.

- Bu paralel yapı siyasetçiler, iş adamları, sanatçıların da kayırlarını tutmuş. O kayıtlarla şantaj yapıyorlar. Buradan siyasi partilere milletvekillerine gazetecilere iş adamlarına çağrı yapıyorum. Bu tehdide şantaja boyun eğmeyin.

cnnturk.com, 16.02.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.