Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'AB daima üstüne düşen desteği vermeye hazırdır'

'AB daima üstüne düşen desteği vermeye hazırdır'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği ile üst düzey görüşmeler gerçekleştirmesinin ardından Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy ve Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ile birlikte gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ana gündemini 17 Aralık süreci çerçevesinde Türkiye'deki gelişmelerin oluşturduğu anlaşılan görüşmelere ilişkin taraflar kendi mesajlarını verdi.

Konsey kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Erdoğan, operasyonlar ve soruşturmalarla ilgili olarak 'paralel yapı' gibi ifadeler kullanırken 'Gülen Cemaati'nden açıkça söz etmedi.

AB yetkilileri ise Erdoğan'a görevden alınan memurlar konusunda sorular sordular.

Erdoğan'ın rahat ve sakin tavır içerisinde olduğunu aktaran kaynaklar, AB yetkililerin de olabildiğince olumlu mesajlar vermek için temkinli ifadeler kullandıklarını belirttiler.

Komisyon Başkanı José Manuel Barroso, son gelişmeler konusunda endişe duyduklarını ifade ederek bunları Erdoğan ile dürüst ve samimi bir hava içerisinde yaptığı görüşmede dile getirdiğini aktardı.

Başbakan Erdoğan'ın da bu konulara ilişkin düşüncelerini açık ve samimi şekilde paylaştığını anlatan Barroso, bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan'ın Brüksel'e gelmeden önce sözünü ettiği delilleri gördünüz mü ve Türk tarafının pozisyonundan tatmin oldunuz mu?" sorusuna ise şu cevabı verdi:

"Sayın Erdoğan hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü gibi konulara dair göstereceği hassasiyet konusunda bizlere garantiler verdi. Bunlar demokrasinin temeli olan şeyler olduğu gibi aynı zamanda Kopenhag siyasi kriterlerinin de özüdür.

"Yapılması beklenen reformlar konusunda Türkiye yalnız başına değildir ve AB daima üstüne düşen desteği vermeye hazırdır. Bizim genel görüşümüz tüm sorunların hukukun üstünlüğü yoluyla çözümüdür.

"Hakim ve savcıların bağımsızlık ve tarafsızlıklarının tamamen AB standartlarındaki bir hukuk ve erk yapısıyla çözümlenebileceğine inanıyoruz."

Başbakan Erdoğan ise konuşmasında kuvvetler ayrılığı noktasında hiçbir demokratik ülkenin sorunu olmadığını belirterek meselenin, yargının, bağımsızlığını tarafsızlık ilkesinden saparak kullanması halinde doğan sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Erdoğan, bağımsızlık ve tarafsızlığın belli ilkelere oturtulmasının yasamanın görevi olduğuna dikkat çekerek yasamayı ve yürütmeyi yok saymanın ülkeyi "yargı devletine dönüştüreceğini" savundu.

Recep Tayyip Erdoğan müzakereler konusundaki takvime ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:

"Önümüzde 23 ve 24 gibi önemli fasıllar var. Enerji ve güvenlikle ilgili önemli fasıllar var. Şu anda atılmış adımların arkasının da geleceğine inanıyorum ve ortak bir iradenin oluştuğunu görmekten de memnuniyet duyuyorum."

'Suriye konusunda insanlık harekete geçmeli'

Suriye gündeminin de geniş yer tuttuğu toplantıda, AB'nin Suriye'de 'politik çözüm' çağrısında bir değişiklik olmazken, Erdoğan dün yayımlanan katliam görüntülerinden sonra Cenevre 2 toplantısına şu çağrıda bulundu:

"İnsanlığın artık harekete geçmesi ve Suriye'de atılması gereken adımların, artık bir an dahi beklemeden atılması gereğini Brüksel'den tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu fotoğrafların Cenevre 2 görüşmelerini beklentimiz doğrultusunda olumlu etkilemesi gerekir.

"Bu fotoğrafları görüp de hâlâ buna seyirci kalmak, sorumluluk mevkiinde olan siyasiler olarak görevlerimizi yerine getirmemenin bir ifadesi olur. Artık burada herhangi bir adım atılmayacaksa nerede atılacak, insana bunu sorarlar.

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin artık bu konuyu çok daha ileri aşamada ele alması gerektiğine inanıyorum.

"Suriye'de Beşar giderse yerine kim gelecek sorularından da bıktık. O giderse yerine halk iradesi gelecek."

Kürt sorunu ve Kıbrıs

Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ayrıca, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerin önemine de dikkat çekerek imzalanan geri kabul anlaşması ve vize diyaloğuyla ilişkilerin yakın gelecekte çok daha hızlı büyüyüp derinleşeceğini kaydetti.

Görüşmelerde Kürt sorunu çerçevesinde çözüm süreci de ele alındı ve Konsey başkanı Herman Van Rompuy, AB'nin bu konuda atılan tüm adımları desteklemeye devam edeceğini belirtti.

Kıbrıs konusu da görüşmelerin önemli bir maddesi olarak anıldı ve Başbakan Erdoğan özellikle Türk tarafının, bu konuda her türlü olumlu adımı atmaya ve garantör ülke olarak üstüne düşenleri yapmaya hazır olduğunu vurguladı.

Erdoğan, AB'ye de ada halklarının 'kazan-kazan' neticesini elde edebilmesi için, doğrudan ticaret, temsil ve Rum yönetimi üzerinde baskı unsuru şeklinde gerekli girişimleri gerçekleştirmesi çağrısında bulundu.

Herman Van Rompuy, bir gazetecinin yönelttiği "Türkiye için hâlâ 'tam üyelik' hedefini muhafaza ediyor musunuz?" sorusuna ise, daha önce yapılan anlaşmalara atıfla "Müzakere sürecinin bunun için yürütüldüğü tüm ülkelerce üzerinde hemfikir olunmuş bir süreçtir" dedi.

BBCTurkish.com, 21.01.2014

"Sarkozy'den bir şey anlamadık"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Brüksel’de Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile basın toplantısı gerçekleştirdi. Erdoğan konuşmasında "Sayın Hollande’ın gelişini önemsiyoruz. 22 yıl önce Fransa Cumhurbaşkanı gelmişti en son. Sayın Sarkozy’in gelişi çok kısa sürmüştü. Biz de anlamamıştık. Ama Sayın Hollande’ın gelişini çok önemsiyoruz" dedi.

İşte toplantıdan önemli noktalar:

Martin Schulz:
Türkiye 700 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Benim ülkem Almanya ancak 60 bin kişiyi ağırlıyor. Bir parlamenterimiz bu kamplara gittiğinde ne kadar örnek olacak bir organizasyon olduğunu bize aktardı. Türkiye’nin bu çabaları gerçekten model olacak bir çalışma.

Recep Tayyip Erdoğan:
Güzel verimli bir görüşme oldu. Türkiye – AB ilişkileri öncelikli konuydu. Dezenformasyonları düzeltme yoluna gittik. Türkiye’nin son on yılda ekonomik alanda attığı adımlar sıradan adımlar değil.

Suriye konusunu konuştuk. Oradaki insanlık trajedisini paylaştık. Biz 700 bin sığınmacıyı barındırırken AB üyesi ülkelerde 60 bin kişi barındırılıyor.

Biz 2 milyar dolar harcadık ancak bize BM dahil gelen para 130 milyon dolardır.

Bunun dışında Mısır’ı askeri darbeyi konuştuk. Seçimle gelmiş bir iktidarın silah zoruyla devrilmesi karşılığında Batı’nın duyarsızlığını konuştuk.

Kıbrıs meselesi üzerinde durduk. Bizler yapıcı bir anlayış üzerinde durduk. Bize askerin çekilmesi gibi bir şey söylediler ancak biz böyle bir teklifi duymadık duymuyoruz.

TÜRKİYE DURUMU CİDDİ ŞEKİLDE ELE ALIYOR

 

Erdoğan: Avrupa’dan bize bazı tavsiyeler oldu. Arkadaşlarımız bir takım değişiklikler yaptı ve komisyondan geçti. Genel Kurul’da bazı değişiklilerin yapılmasına da açığız. Düşüncemiz en ideal şekilde HSYK düzenlemesini çıkarmaktır.

 

Schulz: Çok hassas bir konu. Başbakan ile yaptığımız konuşmada bunu çok açık şekilde ifade ettik. Parlamento Türkiye’den şunu bekliyor: Hukukun üstünlüğü korunmalı ve hukukun üstünlüğü hiçbir şekilde değişmemeli. Türkiye erklerin bağımsızlığına müdahale etmemeli.

Mesajın net bir şekilde alındığını düşünüyorum.

 

Başbakan Erdoğan kendi görüşlerini belirtti. Ve benim edindiğim  şey Türkiye parlamentosu çok ciddi şekilde durumu ele alıyor.

 

İlerleme raporunda Türkiye’nin Parlamentodaki görüşler de ciddi şekilde değerlendirilecektir.

 

Erdoğan: Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Bundan taviz vermemiştir. Yasama organı ise yasal düzenlemeleri yapar. Bunu yaparken de dünyada hangi kurumlar nasıl düzenlenmiştir.

 

HSYK Avrupa’da standardı olmayan bir kurum. Bir standardı yoktur.

 

Türkiye’de de HSYK’nın şu anki yapısı, içinde yasama organı bazı yanlışların düzeltilmesi konusunda bir adım atmıştır.

 

Komisyonda görüşmek suretiyle Genel Kurul’da da görüşülmesinin ardından yasalaşması suretiyle

 

Schulz:Siz ve hükümet üyeleri yargının bağımsızlığı ile ilgili sorular karşılığında şaşırmamalısınız. Bu sadece Türkiye’de değil AB üyesi ülkelerde de gündeme gelen bir konu. Yargının bağımsızlığı politik bir konu aslında. Bu sadece Türkiye ile ilgili bir komu değil.

 

Biz yargının bağımsızlığı ile ilgili kaygılarımız dile getiriyoruz.

 

Başbakan  ile her konuda aynı fikirde olmasak da kendisinin düşüncelerini açık şekilde dile getirmesini takdirle karşılıyorum.

NETİCEYİ NEREDE ALIRSAK ORAYA ADIM ATARIZ

Erdoğan: Bizim için her şey gündemde AB bizi 51 yıldır kapıda bekletiyor. Biz neticeyi nerede alacaksak adımlarımızı orada atarız.

Ama şu anki görüşmelerimi doğru istikamette. Ümit ederim ki fasıllar bloke edilmez.

Görüşmelerimi neticesinde olumlu adımlar atılırsa bizim AB’ye yoğunlaşarak adımlar atmamız önem kazanacak.

GÜNEY KIBRIS, KIBRIS'IN TAMAMINI TEMSİL EDEMEZ

Erdoğan: Güney Kıbrıs, Kıbrıs’ın tamamını temsil edemez. Türkleri yok saymak adalet anlayışıyla pekişmez. Güney Kıbrıs’ın AB’ye alınması siyasidir.

Schulz: Bu çok zor bir durum. Başbakan Erdoğan’ın söylediği bu konuyu nasıl çözebiliriz. Ve nasıl mantıklı bir çözüm bulabiliriz.

Sayın başbakan sizin duruşunuzu çok iyi anlıyorum fakat bence siz şunu da göz önünde bulundurmalısınız. AB’nin bakış açısından bakıldığında ada aslında tamamen AB’ye girmiştir. Bunu tanımanızı istiyorum sizden.

Adanın kuzey kısmı oradaki halk da AB’nin hak ve özgürlüklerinden istifade etmeli. Adanın ayrımı eğer Annan Planı kabul edilirse aşılabilir. Değerlendirmenizde haklısınız. Referandum değerlendirmenize katılıyorum.

CENEVRE 2 KONFERANSI

Erdoğan: Cenevre 2’de hep umutlu olmanın gayreti içinde olduk. Temenni ederim ki yapıcı olumlu bir netice çıkar.

İran’ın katılmama kararı kendi kararıdır.

Ay sonunda İran’a yapacağımız ziyarette bütün gelişmeleri daha yakından değerlendirme fırsatı bulacağız.

FRANSIZ GAZETECİDEN HSYK SORUSU: OYUNUN ORTASINDA OYUNUN KURALLARINI DEĞİŞTİRMEYİ AÇIKLAR MISINIZ?

Erdoğan: Oyun içinde kural değişmez derken başı ve sonu belli olan oyun için o kural geçerlidir. 90 dakika ve uzatmalarda kural değişmez. Ama yeni sezona başlarken bu kuralları yeniden düzenleyebilirsiniz. HSYK için başı sonu belli değildir.
Anayasal değişiklikleri yaparken bu soruyu neden bize sormadınız. Anaysa değişikliklerini  de bu iktidar yaptı.

Şu anda AB ülkelinin hepsinde bu düzenlemeler yapılıyor.

Yasama organı olan Meclis’in bunu yapması en doğal hakkıdır.

Bu reformları yapmak her iktidarın parlamentonun görevidir.

Demokrasi bu reformları güncellemeleri yapa yapa güç kazanır.

Sayın Hollande’ın gelişini önemsiyoruz.

22 yıl önce Fransa Cumhurbaşkanı gelmişti en son. Sayın Sarkozy’in gelişi çok kısa sürmüştü. Biz de anlamamıştık. Ama Sayın Hollande’ın gelişini çok önemsiyoruz.

Hürriyet, 21.01.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.