Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Cemaat uzmanı akademisyen: Seçim öncesi iktidar savaşı

Cemaat uzmanı akademisyen: Seçim öncesi iktidar savaşı
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki gerilim, son yolsuzluk operasyonuyla yeni bir aşamaya taşındı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan soruşturma ile ilgili “devlet içinde bir devlet gayretinde” olanlarla mücadele edileceğini açıkladı.

Son 48 saat içinde yaşama geçirilen bürokrasi operasyonunda görevden alınanların isimleri gözönünde bulundurulduğunda Erdoğan'ın bu sözleriyle Gülen Cemaati'ni hedef aldığı anlaşılıyor.

Gülen Hareketi'ni incelediği bir doktora çalışması bulunan, Maryland'da bulunan Loyala Üniversitesi'nden, akademisyen Joshua Hendrick, Cemaat'in AKP içindeki Erdoğan kanadını güçsüzleştirmek ve hatta mümkünse etkisiz hale getirmeyi hedeflediği görüşünde.

Başlığı Türkçe'ye 'Gülen: 'Türkiye ve Dünyada İslami Sermayenin Muğlak Siyaseti' olarak çevrilebilecek 'Gulen: The Ambiguous Politics of Market İslam in Turkey and the World' kitabının da yazarı olan Dr. Hendrick'e göre, Gülen Cemaati'nin açmazı Türkiye’de AKP’ye alternatif siyasi bir oluşumun bulunmaması.

'Zamanlama rastlantı değil'

Hendrick, “Bu nedenle Gülen Cemaati AKP’ye kendileri açısından çeki düzen vermeye çalışıyor” diyor.

Hendrick, Mavi Marmara krizi ve Kürt açılımını 'çatlama noktaları' olarak niteliyor, gerilimin Gezi olaylarıyla tırmandığını, zirve noktasının ise, dershanelere yönelik düzenleme planları olduğunu kaydediyor ve şöyle devam ediyor:

''Erdoğan artık bu ortaklığa ihtiyacı olmadığına inanıyor, Gülen Hareketi'nin daha fazla güçlenmesini artık istemiyor. Dershaneler üzerine başlatılan tartışma bunun yansıması.''

Peki bu operasyonun zamanlaması bir rastlantı mı?

Hendrick’e göre dershanelerin kapatılması sonrasındaki tartışmadan sonra bunun yaşanması rastlantı değil, “bu, yeni Türkiye’nin eski ortakları arasında açık bir iktidar savaşı ve şeçimler öncesi daha çok zarar gören ise AKP tarafı.”

Ama Hendrick'e göre, son soruşturmanın içeriğine bakıldığında, operasyon Cemaat'in gücünü gösteriyor:

“Cemaat sadece çok gelişmiş bir yapıya sahip değil, aynı zamanda kendi çıkarı için hangi adımı ne zaman atacağını çok iyi biliyor. Seçilmemiş bir grup olarak kendi çıkarı için kamuoyunu etkileyebiliyor. Fakat bu bize bir yandan da Hareket'in AKP’nin tek parti yönetiminde nasıl gizli bir etkisi olduğunu gösteriyor” diyor.

'Pasif devrim'

Cemaat ve AKP arasındaki koalisyonunun birbirlerine olumlu katkıları olduğunu söyleyen Hendrick bu işbirliğinin Türkiye’de ''pasif bir devrim'' gerçekleştirdiği görüşünde.

Hendrick'e göre, Gülen Cemaati Türkiye’nin demokratikleşmesi ya da devlet mekanizmasının farklı gruplara açılması gibi önemli hedeflerine AKP döneminde ulaştı, ayrıca kamuda yeterince etkin olmayan AKP kadroları yerine, daha örgütlü olan Cemaat kadroları öne çıktı.

ABD'li akademisyen, Ergenekon sürecinde güvenlik ve istihbarat kadrolarında yaşanan tasfiyelerde boşalan yerleri dolduranın da, bu alanda daha yetişmiş olan Gülen'in destekçileri olduğunu ekliyor sözlerine.

Ortaklıktan mücadeleye

Hendrick’e göre AKP ve Gülen Cemaati arasında varolan işbirliğinin farklı boyutları da var.

''Örneğin gerek Türkiye’de gerekse yurtdışındaki ekonomik alandaki işbirliği bunun örneği'' görüşünü dile getiren Hendrick'e göre, Gülen okulları Türk dış politikasının da açıklanmayan bir parçası.

''Türk yetkililer ne zaman bir yurtdışı ziyareti gerçekleştirse o ülkedeki Cemaat okullarını ziyaret etti'' diyor Hendrick.

Hendrick, “Türk devletinin olmadığı yerlerde Gülen okulları Türkiye’ye resmi olmayan bir katkı sağladı. Bu okullar bulundukları ülkedeki yönetici ve seçkin sınıfla çok önemli siyasi ve ticari ilişkiler geliştirdi. Türk elçiliğinin olmadığı ülkelerde bu okullar Türk yetkililer için yerel siyasetçiler ya da elitlerle görüşme mekânı oldu” diyor.

Özellikle de Türkiye’nin ticaretinin giderek arttığı Afrika, Latin Amerika, Orta Asya ve Güney Asya ülkelerini örnek veriyor Hendrick.

Ama gelinen noktada bu işbirliği dağıldı denmese bile ağır hasar almış gibi görünüyor.

'AKP devlette, Cemaat kamuoyunda güçlü'

AKP ve Cemaat arasındaki mücadelede kim üstün gelecek?

Hendrick’e göre, AKP devlet kaynaklarını kontrol ediyor.

“Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve MGK Erdoğan’ın kontrolünde. Fakat Gülen Türkiye ve uluslararası kamuoyu etkilemede daha güçlü”

Dolayısıyla yeni mücadele alanı seçimler olacak ABD'li akademisyene göre.

BBCTurkish.com, 20.12.2013

Gülen Cemaati'ne dava 'uzak ihtimal değil'
Son günlerde derinleştiği düşünülen AKP ve Gülen Cemaati arasındaki ayrışmanın, henüz sonu görülemeyen bir noktaya geldiğini tespit etmek mümkün.

AKP ve Cemaat arasındaki, uzun yıllara dayanan ittifakın bozulmasında MİT krizi olarak bilinen 7 Şubat nasıl sembolik bir tarih haline geldiyse, 17 Aralık da bu türden bir sembolik anlama bürünmüş gibi görünüyor.

Peki bu noktadan sonra ne olacak?

Bu sorunun yanıtının ipuçlarını, 17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık ve kara para aklama iddialarıyla yapılan operasyonların ardından hükümetten ve Cemaat tarafından yapılan açıklamalarda aramak mümkün.

Olaylara farklı açılardan bakan gazetecilerin BBC Türkçe'nin sorularına verdikleri yanıt da ortak bir noktada buluşuyor: Gülen hareketine yönelik bir "örgüt davası" uzak bir ihtimal değil.

Erdoğan soruşturma sinyalini vermişti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan operasyonlarla ilgili yaptığı ilk açıklamada, "Türkiye'deki uzantılar maalesef devlet içinde bir devlet gayretiyle bu adımları atıyorlar. Bu örgütlenmeyi kesinlikle ortaya çıkartacağız. Babamızın oğlu olsun fark etmez" dedi.

Hükümet Sözcüsü ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç da hükümet kanadından yapılan ilk açıklamasında şunları söylemişti:

"Devlet içinde illegal bir örgüt varsa ortaya çıkarmak boynumuzun borcu olsun. Ellerindeki imkanları sadece kendi çıkarları için kullanan bir örgüt varsa onu da ortaya çıkaracağız".

Basın toplantısı sırasında bu ifadelerinin Gülen Cemaati'ni mi işaret ettiği sorusunu ise, "Sözlerimden Cemaati hedef aldığım anlaşılamaz. Onlar kendilerini hedef yaparsa, bilemeyiz" diye yanıtlamıştı.

Keneş: Dava açılması büyük ihtimal
Ancak Today's Zaman Gazetesinin Yayın Yönetmeni Bülent Keneş tersini düşünüyor.

Arınç'ın açıklamalarının Gülen Cemaati'ni "kast ettiğini" söylüyor ve ekliyor: "Bu yeni bir kaygı değil. Ağustos başında medyaya yansıyan haberler var. En yetkili ağız, 'Bir polis, iki savcıyla Hizmet'i terör örgütü haline getirebilirim' dedi" iddiasında bulunuyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Keneş, onursal başkanlığını Fethullah Gülen'in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın (GYV) 13 Ağustos'ta yaptığı açıklamaya dikkat çekiyor ve iddialara bu açıklama ile yanıt verildiğini söylüyor.

Ağustos ayında GYV tarafından yapılan 11 maddelik açıklamanın son maddesinde, "Hizmet Hareketi'ne karşı 'bir savcı 3 polisle hizmeti terör örgütü ve çete kapsamına sokarız, bitiririz' gibi karanlık niyetler" olduğu yönündeki ifadelere yer verilmişti.

Keneş, dava açılmasını ise "büyük bir ihtimal" olarak değerlendiriyor ve böyle bir adımın çok uzakta olmayabileceğini söylüyor: "Önümüzdeki günlerde, haftalarda olabilir."

Keneş, Yeni Şafak gazetesi yazarları Abdülkadir Selvi ve Cem Küçük'ün son üç gündür yazdıkları yazılara dikkat çekiyor: "Hükümet kanadında Gülen hareketine karşı bu tür iddianame hazırlanmasına yönelik hazırlıklar olduğunu 'terör örgütü' suçlaması olacağını yazıyorlar" diyor.

Keneş, "Abdülkadir Selvi veya Cem Küçük gibi kişilerin yazdıkları genelde gerçekleşti" yorumunda bulunuyor.

Şık: Hükümet, 'kontrgerilla cemaatine itirazım var' mesajı veriyor

"İmamın Ordusu" adını vermeyi düşündüğü kitabı basılmadan toplatılan ve Odatv davası kapsamında yaklaşık bir yıl tutuklu kalan gazeteci Ahmet Şık da, Gülen hareketine karşı bir davanın uzakta olmadığını düşünenlerden.

Sorularımızı yanıtlayan Şık şunları söylüyor:

"Ben örgüt davası açacaklarını düşünüyorum. Hükümet, 'Hizmet hareketine itirazım yok ama kontrgerilla cemaatine itirazım var' mesajı veriyor" .

Şık, şöyle devam ediyor:

"Hükümetin elinin altında Cemaat'e karşı tuttuğu bir dosyayı şimdi hayata geçireceklerini düşünüyorum. Bunlar tahmin tabii. Hükümetin karşı karşıya kaldığı saldırının büyüklüğünden yola çıkarak bir tahminde bulunuyorum; böyle bir davanın açılması eli kulağındadır".

Selvi: Hizmete hürmet, örgüte operasyon

Abdülkadir Selvi ve Cem Küçük dün Yeni Şafak gazetesinde yer alan köşe yazılarında "cunta" ifadelerini kullandı.

Cem Küçük 19 Aralık'taki yazısında MİT krizi olarak bilinen ve MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK davası kapsamında ifadeye çağırıldığı tarih olan 7 Şubat'ın "bir darbe girişimi" olduğunu ve bu hafta başlatılan operasyonun da "bir darbe girişimi gibi göründüğünü" yazıyor.

Cem Küçük yazısını, "Herkes her şeyi bilmektedir. Türkiye bu vesayet ve cuntayı kıracaktır" sözleriyle bitiriyor.

Abdülkadir Selvi, 19 Aralık'ta yazdığı köşe yazısında Erdoğan ve Arınç'ın konuşmalarını yorumlamış ve "Son operasyonlar, adı Gülen hareketi olan ama devlet içinde bir cunta gibi hareket eden bir yapılanmanın varlığını net bir şekilde ortaya koydu" demişti.

AKP'nin tavrını ise şöyle değerlendirmişti: "AK Parti hizmetle, örgütü ayırıyor. Hizmete hürmet, örgüte operasyon…"

Ahmet Şık da, hükümetin şu mesajı verdiğini düşünüyor: "Hükümet, 'Hizmet hareketine itirazım yok ama kontrgerilla cemaatine bir itirazım var. Arana mesafe koy, yoluna devam et. Ama koymazsan ben operasyon yapacağım' diyor."

Gülen: Örgüt diyenlerin sözlerine müsaadenizle haince diyeceğim

Fethullah Gülen de 10 Aralık'ta herkul.org yayınlanan konuşmasında örgüt ifadesini konu edinmiş şu ifadeleri kullanmıştı:

"Şimdilerde de Kur'anî bir makuliyet etrafında bir araya gelmiş fedakâr insanlar hakkında 'örgüt' sözleri ediliyor. Müslümanların bunu yapacaklarını zannetmiyorum. Örgüt diyenlerin sözlerine müsaadenizle haince diyeceğim."

Bu açıklamadan yaklaşık iki hafta önce AKP Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay dershane tartışmasına ilişkin Kasım ayı sonunda şu tanımı yapmıştı:

"Nasıl ki devlet içinde KCK bir paralel yapılanmadır. Dershaneler de öyle oldu. Bir tür paralel yapılanma haline geldi."

Gülen Hareketi faaliyetlerinin sadece eğitim ve sivil toplum alanında olduğunu söylüyor ve devletin içinde ayrı bir hiyerarşik yapı kurduğu yönündeki iddiaları reddediyor.

BBCTurkish.com, 20.12.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.