Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Akdoğan: 'Türkiye polisin uygulamalarıyla demokratikleşti'

'Türkiye polisin uygulamalarıyla demokratikleşti'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı ve AK Parti Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan, "Kategorik olarak bir kurumun üzerine yafta yapıştırılmasına karşıyım. Bu polis teşkilatı da asker de MİT de olabilir. Yanlış yapanların üzerine hukuk içerisinde gidilebilir ama polis bir suç örgütüymüş gibi gösterilirse ülkeye yazık olur. Polisin yaftalanmasını doğru bulmam. Son dönemde Türkiye emniyet teşkilatının uygulamalarıyla demokratikleşti. Pek çok gelişmenin önünü de emniyet teşkilatımız aldı” dedi.

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"Hükümet'in bütün toplum kesimleriyle ilişkisi vardır. Herhangi bir toplum kesimiyle koalisyon içine girmiyoruz. Bizim bunlarla işbirliğimiz, ilişkimiz var, Ak Parti'ye oy vermeyen kesimler de var. Cemaatler de var. AK Parti onlara kem gözle bakabilir mi? AK Parti oy hesabı üzerinden bu tür angajmanlara girecek bir hareket değildir. Dershane meselesini bu paranteze sıkıştırmak da yanlış olmuştur. Kavga çatışma görüntüsü verdirmek, bunu da ben doğru bulmuyorum. Bunlar iç içe girmiş insanlar, birbirinin yüzüne bakan. Biz sürekli itidal kardeşlik çağrısı yapıyoruz. Uhuvvet diyorsunuz, kardeşlik diyorsunuz, bu bazılarının hoşuna gitmiyor. Saldırılarda sadece bu konularda çıkıp açıklama yapmamızdan dolayı değil. biz hep itidal çağrısı yapan, arada duran kişilerdik. Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve şahsıma yapılan tehditlere bakın. Siz devre dışı kalın, biz rahat kavga edelim demek isteyen insanları görüyorsunuz. Bunlar gelir geçer. Daha uzun soluklu duygular üzerinden bu ilişkileri götürmek daha doğru olandır."

HER KURUMDA YANLIŞ YAPANLAR OLABİLİR
"Bir ülkenin kendi kurumuna karşı böyle bir hamle kime hizmet eder? Bunu biz Hükümet'e dönük teşebbüs olarak hatırladık. Bir ülkenin kendi kurumlarının yıpranmasından o ülke fayda görmez. Her kurumda yanlış yapanlar olabilir. Her kurumun her icraatı da doğru olmayabilir. Kurumlar da bir dönüşüm geçiriyor. Siz bir yanlışlığa vurgu yapmak başka bir şeydir, kurumumu tahrip etmeye kalkmak doğru olmaz. Bu MİT, TSK ve polis için de geçerlidir. Biz bunu milletimizin lehine olan bir durum olarak görmedik."

AK PARTİ'NİN İSTİKAMETİNİ MİLLET BELİRLER
"Bu tartışmalar o günlerde hararet kazandı. O günden beri biz bu sorunla uğraşıyorsak, kırılganlık meydana getiriyorsa, o gün başlayan tartışma sebebiyle kırılganlık noktasındayız. Bunları da gözardı edemeyiz. Bu ülkeyi seçilenler mi yönetecek, yoksa bir takım vesayet odakları mı yönetecek? Başbakan’ın konuşmasında Meclis iradesi vurgusu çok önemlidir. Kimse bu tür çıkışlarla hamlelerle AK Parti’ye, AK Parti’nin gidişatına yön veremez. İstikametini belirleyemez. AK Parti'nin istikametini millet belirler. Bu tür korkutmalarla yalan yanlış bilgilerle AK Parti'ye kimse istikamet belirleyemez."

İÇ BARIŞI SAĞLAMAK HÜKÜMETİN İŞİ
"20 gündür Hükümet, daha önce açıkladığı politikaları hayata geçiriyor. Dershanelerin dönüşümü de, kentsel dönüşüm, sağlıkta dönüşüm yaptığınızda, bu eğitim dönüşümü de reformu da yeni bir şey değildi. Bunların hepsi milletin umumi menfaati için atılan adımlardı. Biz evleri yıkarken AK Partili mi diye bakıyor muyuz? Milletimin menfaati var mı yok mu, buna bakmak durumundayız. AK Parti'nin kimseyle kavga etme gibi bir derdi olamaz. Burada iç barışı sağlamak hükümetin işidir. Hükümet sorumlu davranmaktadır. Ayrıştırıcı taraf değildir. Birlik siyaseti bizim temel felsefemiz. AK Parti'nin böyle bir lüksü yoktur. Ama siz, Millet dışında birileri, bu tür korkutmalarla yalan yanlış senaryolarla ona istikamet çizmeye çalışırsa ona eyvallah etmez. Tayyip Erdoğan da bugüne kadar eyvallah etmemiştir, etmeyecektir. Son derece gündeme gelen konuların tutarlılığı yoktur. Burada bilgi kırıntıları olabilir. Kağıt üzerinde bir sürü yazışma yapılıyor. Bu yazışmalardan zarar gören bir kişi var mı? Bunlar kağıt üzerinde tutulmuş, mağduriyet yaşanmamış, hepsini biz tasfiye ettik."

BU BİR YIPRATMA KAMPANYASI
"Bir AK Partiyi yıpratma kampanyasıdır, iki Tayyip Erdoğan’ın önünü kesme çabasıdır. Ben bunu bu şekilde görüyorum. Bu çok sürpriz bir durum da değil. Sayın Başbakanımızla ilgili son bir haftadır söylenmedik şey kalmadı. Özellikle Twitter’da. Kendisi en ufak bir karşılık vermedi. Bu tür kanaat önderlerini kimsenin kavganın bir parçası gibi göstermeye hakkı yoktur. Muhteva farklı olabilir ama biz her seçimden önce böyle şeyler yaşıyoruz. 10 yıldır böyle şeylerle mücadele ede ede geldik.”

TAVSİYE KARARLARIYLA ÜLKE YÖNETİLMEZ
“MGK’da bir tavsiye kararı vardı, biz bütün yaptıklarımızı bunun üzerine yaptık gibi bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Hiçbir tavsiye kararı kimseye hukuksuzluk kapısını açmaz, tavsiye kararlarıyla da ülke yönetilmez. 2004 MGK kararı çöpe gitmiştir, yok hükmünde olmuştur. Herhangi bir toplum kesimini mağdur edecek bir fiiliyatın içerisinde olmamıştır hükümet. Devlet yapısı içerisinde istihbarat örgütlerinin bir çok kişi ve kesim ile ilgili fikri olabilir. Bu illa onlarla ilgili bir hareket yapıldığı anlamına gelmez. Güvenlik soruşturması yapılıyor, sabıka kaydı var mı bakılıyor. Birileri bunları da kötü algılayabilir. Güvenlik teşkilatlarının bu tür bilgilere sahip olması başka şeylerdir, bu bilgilerle vatandaşın aleyhine harekete geçilmesi başka bir şeydir. Biz MGK toplantılarında sıkıntı yaşıyorduk, YAŞ toplantılarında biz sıkıntı yaşıyorduk. Şurada imam hatipli öğrenci var, burada başörtülü öğrenci var diye biz sıkıştırılıyorduk. Bilgi kırıntıları üzerinden böyle bir senaryo üretmek hakkaniyete uygun değildir.”

POLİSİN YAFTALANMASINI DOĞRU BULMAM
“Kategorik olarak yafta yapıştırılmasına karşıyım. Bu polis teşkilatı da asker de MİT de olabilir. Yanlış yapanların üzerine hukuk içerisinde gidilebilir ama polis bir suç örgütüymüş gibi gösterilirse ülkeye yazık olur. Polisin yaftalanmasını doğru bulmam. Son dönemde Türkiye emniyet teşkilatının uygulamalarıyla demokratikleşti. Pek çok gelişmenin önünü de emniyet teşkilatımız aldı.”

AK PARTİ'NİN OYLARINDA ARTIŞ VAR
“Bu seçim milletvekili seçimi değil ama biz genel eğilimi de ölçüyoruz. Şu anda oy tablosunu değiştirecek bir durum söz konusu değil. Hatta AK Parti’nin oylarında bir miktar artış var.”

SEÇMENİN BİLGİ DÜZEYİ DEĞİŞTİ
“Çözüm Süreci’nden önceki dönemlerde, gerilimin daha yüksek olduğu dönemlerle bugünkü durum bir değil. Batıda da böyle doğuda da böyle. O döneme baktığımızda biraz daha kutuplaşma olduğunu görüyoruz. Gerilimin düşmesi, kutuplaşmanın azalmasıyla baktığımızda AK Parti’ye bakış da bölgede değişmeye başladı. Daha önce AK Parti’yi karşı kutupta gören insanların son dönemde algıları pozitife dönmeye başladı. Bu elbette hemen oya yansıyacak anlamına gelmiyor. Seçmenin bilgi düzeyi değişti. Şu anda siyasal tutum olarak AK Parti’ye karşı olan kesimde bile pozitif bir değişim görüyoruz. Bunun sandığa yansıyacağını düşünüyorum. Biz doğrudan vatandaşın gönlüne dokunan adımlar atabilmeye başladık.

Terör nedeniyle var olan duvar yıkıldıktan sonra bunu yapabilmek mümkün oldu. Bunun hem bölge üzerinde hem de batıdaki Kürt seçmen üzerinde etkisi olduğunu düşünüyorum. Özellikle batı bölgelerinde yaşayan Kürt vatandaşlarımız açısından bu sürecin daha etkili olacağını düşünüyorum. Türkiye düne göre çok ileri bir noktada. İnsanların zihninde farklı beklentiler, ütopyalar olabilir. Önemli olan bunun nasıl dile getirildiğidir. Bu nasıl yapmaya çalışılıyor, sözle, siyasetle mi yoksa silahla, terörle mi bu önemlidir. Siyaset kurumu çözüm bulacaksa toplumsal destekle bulacaktır. Burası padişahlık değil, ben yaptım oldu diyecek hali yok kimsenin.”

HÜKÜMET ŞANTAJLA TEHDİTLE YOL ALMAZ
“Hükümet iyi niyetli bir çok çözüm attı bu süreçte. Ciddi bir siyasi risk aldı, sorumluluk üstlendi. Eleştirilere rağmen vücudunu ortaya attı, elini taşın altına koydu. Örgüt bir şey diyebilir, Kandil’den İmralı’dan bir şey gelebilir, süreci yürüten aktörler elbette bunları da değerlendireceklerdir. Ama bunun yasal çerçeveye oturtulması bana anlamlı gelmiyor. Hükümetin niyetinin sorgulanması gibi bir şey olabilir mi? Zaten bu süreci hükümet başlattı. Örgüt ne yaptı? Çekilme yüzde 20’lerde kaldı. Örgüt bölgedeki şiddet olaylarını bitirdi mi? Hala bölgede baskı yapıyor, para çalıyor, araç yakıyor. Neticede eylemsizlik kararı sadece terör eylemleri çerçevesinde kalmamalı. Bütün şiddet olayları, baskı sona ermeli.

Hükümet tarafına markaj yapmak yerine örgüte sen ne yaptın bakalım sorusunu sormak gerekir. Burada hep hükümet’e yönelik bir sıkıştırma olduğunu görüyoruz. Öcalan açıklamalar yapabilir ben bunları cümle cümle değerlendirmeyi doğru bulmuyorum. Bu süreç neticede hükümet’in samimi ve iyi niyetli adımlarıyla devam ediyor. Hükümet de şantajla tehditle yol alacak değildir. Ben örgütün yaptığı açıklamalardaki farklılığın taktik açıklamalar olduğunu düşünüyorum. Hükümet toplumsal destekle birlikte bu süreci götürüyor.”

 

Hürriyet, 04.12.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.