Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ergenekon > Ergenekon süreci Fırat'ın doğusunda neleri deşifre etti?

Ergenekon süreci Fırat'ın doğusunda neleri deşifre etti?

TESEV, Ergenekon davası iddianamesini ve ek dosyaları inceleyerek davanın faili meçhuller ve kayıplara dair neleri ortaya çıkardığını raporlaştırdı; işte o raporun tam metni...

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Ergenekon davasının iddianame ve klasörlerini inceleyerek, “Fırat’ın doğusundaki Ergenekon’un” davaya yansıyan kısımlarını ortaya çıkardı. Gülçin Avşar'ın hazırladığı "Ergenekon'un Öteki Yüzü: Faili Meçhuller ve Kayıplar" başlığıyla yayımlanan inceleme raporunda Kürtlere yönelik olarak özellikle 1990’lı yıllarda işlenmiş olan ağır hak ihlallerine ilişkin bilgiler yer aldı.
İşte TESEV'in "Ergenekon'un Öteki Yüzü: Faili Meçhuller ve Kayıplar" raporunun tam metni
TESEV'in rapora ilişkin resmi internet sitesinde yer alan açıklaması şöyle:
"Ergenekon davası, askeri bürokrasi içindeki bazı grupların ve onlarla siyasi ve ekonomik çıkar ortaklığında olan sivil ağların demokratik siyasete hukuk dışı yollarla müdahalesini ortaya çıkarması bakımından, Türkiye yakın döneminin en kritik siyasi gelişmelerinden birisi oldu.
Sanıkların Susurluk, Yüksekova Çetesi, JİTEM ve Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi, 1990lı yıllarda sivil Kürt vatandaşlara karşı gerçekleştirilen yargısız infazların uygulayıcısı olduğu iddia edilen örgütlerle bağlantısı, kamuoyunda 1990’lı yıllarda özellikle Kürt vatandaşlara karşı gerçekleştirilen ağır insan hakları ihlallerinin açığa çıkarılacağı beklentisini oluşturdu. Ancak soruşturmayı yürüten savcılık ve mahkeme heyeti davanın cezai temellerini bu beklentiyi dışarıda bırakarak sadece hükümete yönelik darbe teşebbüsü suçu çerçevesinde oluşturdu.
Bu rapor ise, dava sanıkları ile ilgili iddianame ve klasörlere yansımış bilgileri inceleyerek, Türkiye’nin geçmişle yüzleşme sürecinin en önemli parçalarından biri olan “Fırat’ın Doğusundaki Ergenekon’un” davaya yansıyan kısımlarını ortaya koyuyor. Bu amaçla, TESEV Demokratikleşme Programı olarak Ergenekon iddianame ve klasörlerinde, özellikle 1990’lı yıllarda işlenmiş olan ağır hak ihlallerine ilişkin bilgileri tarayıp kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Bu çalışmanın, geçmiş ağır insan hakları ihlallerinin açığa çıkartılması için hak savunucularına dava dosyaları üzerinde derinleşme fırsatı yaratmasını ve Türkiye’nin geçmişle yüzleşme sürecine katkıda bulunmasını umuyoruz."

'Utanarak...'

T24 yazarı Murat Sabuncu da "Tecavüzden işkence ve infaza Ergenekon'da Kürt dosyası" başlığıyla TESEV'in son raporunu köşesinde değerlendirdi. Sabuncu, yazısında "Utanarak aktarıyorum" diyerek raporda yer alan üçüncü Ergenekon iddianamesinden Gizli Tanık İlk Adım’ın anlattığı şu olaya yer verdi:
"Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı ve Grand Otel'in karşısında evi bulunan Ayşe... isimli bir kadın vardı. Bu kadının kocası çobanlık yapmaktaydı ancak ismini bilmiyorum. Bu kadının Hacı isimli bir oğlu vardı ve PKK terör örgütüne katılarak dağa çıkmıştı. Ayşe isimli kadın oğlunu dağdan indirmek için araştırma yapıp oğlunun yerini öğrenmiş ve yanına gitmiş. Kadın oğlunun yanına gittiğinde kar ve yağmur nedeniyle orada iki gün kalmış. Kadın oradaki yaklaşık (15) kişiye kaldığı iki gün boyunca ekmek yapmış. Oradaki terör örgütü üyeleri kadını oğluyla bir an olsun baş başa bırakmamışlar. Hatta kadın oradakilerden bir tanesine oğlunu kendisine teslim etmelerini istemiş ancak kabul ettirememiş. Bunun üzerine kadın tekrar evine dönmüş. Kadın evine döndükten yaklaşık 15 gün sonra oğlunun yanındaki terör örgütü üyelerinden bir tanesi devlete teslim olmuş. Sorgusunda Ayşe isimli kadının dağda yanlarına gelmesi olayından da bahsetmiş. Yapılan araştırmalarda kadının kim olduğu tespit edilmiş. Bunun üzerine Uzman Çavuş Cengiz S. teslim olan örgüt üyesini kadına göndermiş. Örgüt üyesi kadına oğlundan selam getirdiğini ve tekrar yanına gideceğini söylemiş. Bunun üzerine kadın da bu örgüt üyesine iki çorap ve iki eldiven vermiş. Bunlardan birer tanesini kendisinin almasını, birer tanesini de oğluna götürmesini istemiş. Teslim olan örgüt üyesi aldığı bu malzemeleri getirip Cengiz S.’a teslim etmiş.
Bunun üzerine Uzman Çavuş Cengiz S., Uzman Çavuş Öcal... ?, Hasan S., Sadık D., İsmet T. ve Doğan....? kadının kocasını koyun otlatmadan dönerken alıp İlçe Jandarmaya getirip sorgu odasına almışlar. Sorgu odası kapının girişinden bir metre sonra projektörler vardı. Bu projektörler sorgulanan kişinin yüzüne tutulurdu. Girişe göre sağda sorgulanan kişileri asmak amacıyla hazırlanmış demirler vardı. Odanın diğer ucunda çeşme vardı. Sol tarafında ise üzerine elektrik düzeneği konulan bir tane masa vardı. Sorgu odasının kapısı tamamen kapalıydı ve dışarıya hiçbir şekilde ses gitmiyordu. Ben sorgu odasına girdiğimde adam tamamen çıplak bir vaziyette köşeye sinmiş bir şekildeydi. Cengiz uzman şahsa sürekli oğlunun örgütte olduğunu ve kendisinin de neden örgüte yardım yataklık yaptığını soruyordu. Adam ise oğlunun örgütte olduğunu her defasında söylediğini, hanımının ise kendisinden habersiz gittiğini, hem gittiyse bile oğlunu getirmek için gittiğini söylüyordu. Sürekli olarak evde iki çocuğu daha olduğunu, tek derdinin bu çocukların geçimini sağlamak olduğunu, kendisinin maddi durumu olmadığını, bu nedenle de örgüte yardım yapacak hiçbir şeyinin olmadığını söylüyordu. Adam sürekli Uzman Çavuş Cengiz S.’a yalvarıyordu. Cengiz S. daha sonra adamın üzerine yürüdü ve adama ayağa kalkması için bağırdı. Adam bu sırada ayağa kalktı ve iki eliyle apış arasını kapatıyordu.
Cengiz S. adamın sağ kolunu kaldırmaya çalıştı. Adam cinsel organını göstermemek amacıyla direndi. Bunun üzerine Cengiz kollarını kaldırmasını söyleyerek bağırdı. Adam kollarını kaldırınca Cengiz adamın bacak arasına sert bir tekme attı. Adam yere yıkıldı. Cengiz S. elinde bulunan esnek bir sopayı adamın sağ kol dirseği ve eli boyunca paralel olarak ön kolunun üstüne sopayı yasladı ve Cengiz S. sol eliyle adamın sağ bileği ve sopayı, sağ eliyle de dirseği ve sopayı tutarak sert bir diz hamlesiyle adamın sağ ön kolunu iç tarafından kırdı. Adam bağırarak tekrar yere düştü. Akabinde Cengiz adamı yerden kaldırdı. Adamın kırık olan sağ elini sorgu odasında bulunan masanın üstüne koydu ve elinde bulunan esnek sopayla adamın parmaklarına, elinin üst tarafına ve koluna sert şekilde vurmaya başladı. Adamın kolu aldığı darbelerle paramparça oldu. Adam kolunu, elini ve parmaklarını kıpırdatamaz hale geldi."

'Beni öldür ama karıma dokunma...'

"Daha sonra Cengiz adama elini çevirmesini söyledi. Ancak adam elini çeviremiyordu. Cengiz adamın elini avuç içi tavana bakacak şekilde zorla çevirdi. Bu esnada kırık kemiklerin sesini hepimiz duyduk. Adamın kolu tamamen kullanılmaz hale gelmişti. Cengiz adamın ellerini üst üste avuç içleri tavana bakacak şekilde koyduktan sonra bir süre daha elindeki sopayla adamın eline ve parmaklarına vurmaya devam etti. Şahsın iki eli de tamamen parçalanmıştı. Adam bir şey bilmediğini yalvararak söylüyordu. Cengiz S. adama 'Sen bir şey söylemiyorsun. Birazdan senin karını da buraya getirip s…' dedi. Adam yine aynı şekilde oğlunun dağda olduğunu, karısının yanına gittiğini ancak kendisinin hiçbir yardımda bulunmadığını, evde iki çocuğu olduğunu, karısına dokunmamasını, isterse kendisini öldürebileceğini, 'Allah’ını Peygamberini seviyorsan yapma' şeklinde ağlayarak beyanlarda bulundu. Bunun üzerine Cengiz S. 'senin karını da getirip s…, seni de s…, burada Allah tezkere almış, Peygamber izinlidir' şeklinde beyanlarda bulundu. Akşama doğru havanın kararmaya başladığı bir zamanda ben, Uzman Çavuş Cengiz S., Hasan S., Sadık D. ve Doğan...? Ayşe isimli kadını almak üzere evine gittik.
Kadın muhtemelen kocası yanında olmadığı için hayvanları otlamaktan yeni dönmüş yemek hazırlığı yapıyordu.
Biz evin avlusuna girdiğimizde kadın önce kocasının cesedini getirdiğimizi zannederek bir şok geçirdi ve donakaldı. Kadın bize Kürtçe 'Kocamın cesedini mi getirdiniz?' diye sordu. Biz hayır dedik. Cengiz bu sırada kadına 'Bin lan arabaya o…' şeklinde hitap ederek tokat attı. Bu esnada annesinin sesini duyan çocuklar avluya geldiler ve ağlamaya başladılar. Çocuklar 8-9 yaşlarındaydılar. Ayşe isimli kadının boynunda asılı tek bir altın vardı. İtişme esnasında boynundan kopardığı altını çocuklarına doğru attı ve sabah komşulara bu altını verin size ekmek alsınlar şeklinde Kürtçe beyanlarda bulundu. Kadını zorla 34 ASK 34 plakalı İlçe Jandarma Komutanlığına ait arabaya bindirip İlçe Jandarma Komutanlığına getirip sorgu odasına koyduk. Kocası bu esnada aynı odada çırılçıplak duruyordu. Kadın kocasını bu halde görünce hem Cengiz’e, hem de devlete ağır biçimde Kürtçe küfür etmeye başladı ve 'Ben bundan sonra oğlumu dağdan getirmem. Oğlum Hacı her gün inşallah 50 tane asker vurur. Kocamı bu hale düşürenlere Allah bir daha güç vermesin' dedi. Bunun üzerine Cengiz, Ayşe isimli şahsın sırtına sert bir tekme attı. Kadın beton duvara çarptıktan sonra yere düştü."

'Kadına tecavüz ettiğini anladık!...'

"Sonra Cengiz kadına oğlunun yerini sordu. Kadın da 'Oğlum Cudi ile Gabar arasındadır. Ben almaya gittim. Yalvardım bana vermediler. Erkeksen sen git al' dedi. Bunun üzerine Cengiz 'Sen benim erkekliğimi birazdan göreceksin' dedi. Biz kadınla kocasını sorgu odasında bırakıp oturma odasına geçtik. Biz çay içtiğimiz sırada bir polis olmuş ancak er olarak askerlik yaptığını bildiğim kişi yanımıza geldi ve kadınla kocasının ağladıklarını söyledi. Bunun üzerine Cengiz o erden sorgu odasının kapısını açmasını istedi. Kapı açıldığından kadının ve kocasının ağlama seslerini duyduk. Cengiz adama 'Ses çıkarmayın. Gelirsem seni de karını da s…' dedi. Yaklaşık 15-20 dakika kadar oturduktan sonra Cengiz tek başına sorgu odasına girdi. Ancak sorgu odasının kapısı tamamen kapalı değil yani aralıklıydı. Cengiz kadına Türkçe elbiselerini çıkarmasını söyledi. Ancak kadın Cengiz’in söylediklerini anlamayınca kocasından, karısına elbiselerini çıkarmasını söylemesini istedi. Adam ise 'Beni öldür, karıma bunu yapma' dedi. İçeriden gelen seslerden anladığım kadarıyla Cengiz kadına saldırdı. Kadının Kürtçe 'O… çocuğu, senin anan da karın da o... Benim elbiselerimi çıkarma' dediğini duydum. Daha sonra kadının sesi kesildi. Sesi kesildi derken; sanki ağzı bir şeyle kapatıldığından zorla konuşmaya çalışır şekilde sesler geliyordu. Bu seslerden Cengiz’in kadına tecavüz ettiğini anladım. Cengiz’in içeriye girmesinden sonra anlattığım olaylar yaklaşık olarak 30-45 dakika kadar sürdü. Cengiz dışarı çıktıktan sonra bize 'O.. doğru söylemiyor' dedi. Cengiz dışarı çıktıktan sonra yarım saat kadar daha oturduk."

'Adamla kadını çukur bir yere götürüp Keleş'le öldürdü!'


"Biz otururken bir telefon geldi. Bu telefondan sonra Cengiz; Uzman Çavuş Öcal..?, Sadık D., İsmet T., Hasan S.’ye silahlarını alıp Birlik Köye gitmelerini söyledi. Bu şahıslar ayrıldıktan sonra biz saat 21-22’ye kadar orada kaldık. Daha sonra telsiz anonsundan terör örgütü grubunun geçiş yapacağı anonsu gelmesi üzerine biz de oraya gittik. Daha sonra saat 03.30 sıralarında ilçe jandarmaya döndük. Biz İlçe Jandarmaya girdiğimizde sabah ezanı okunmaya başladı. Cengiz geç kaldığımızı söyleyerek adam ve kadını arabaya bindirmemizi söyledi. Ben, Doğan... ?, Cengiz S. ve birkaç askerle birlikte adam ve kadını arabaya bindirdik. Biz adam ve kadını Birlik köyünün 500 metre yukarısındaki çukur gibi bir yere götürdük. Adam ve karısını arabadan indirdik. Orada aracın farlarını söndürdük. Cengiz S. arabadan indi ve keleşle kadına ve adama keleşle ateş ederek öldürdü. Ben o sırada arabanın direksiyonundaydım. O esnada orada koyun otlatan Ali A. isimli çoban silah seslerini duymuş. Biz oradan geçerken de arabayı ve Cengiz S.’ı görmüş. Biz giderken çobanın bizi gördüğünü fark eden Cengiz bize 'Durmamızı, çobanın bizi gördüğünü, bu çobanın da öldürülmesi gerektiğini' söyledi. Ancak biz durmadık ve devam ettik. Daha sonra çoban silah seslerinin geldiği yere doğru gittiğinde adamın ve kadının cesetlerini görüp köy muhtarına haber vermiş. Sabah hava aydınlanınca köy muhtarı adam ve kadının cesetlerini aldırıp Silopi’ye getirtmiş ve ailelerine haber vermiş. Daha sonra bu cesetler Silopi mezarlığına gömüldü. Bu şahıslara ait mezarları bilirim ve gösterebilirim. Ben Ayşe isimli kadın ve kocasının hangi köyden olduğunu bilmiyorum. Biz kadını Silopi merkezindeki şu an Grant Otel'in karşındaki mahalleden aldık. Mahallenin Kürtçe ismi SİNDİ’dir. Resmiyetteki adını bilmiyorum. İlerleyen dönemde Ayşe isimli kadının oğlu Hacı... ? Annesi ve babasını terör örgütünün öldürdüğünü duymuş. Bunun üzerine teslim olup itirafçı olmuş. Hatta terör örgütüne karşı savaşarak ağır zayiat verilmesine yardımcı olmuş. Ancak daha sonra devletin öldürdüğünü öğrenince geri çekilmiş ve hâlâ Silopi ilçesinde şoförlük yapmakta..”

T24.com, 26.11.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.