Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'Rasyonel olmak zorundayız...'

'Rasyonel olmak zorundayız...'

Arınç'tan 'dershane' açıklaması

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, resmi temaslarda bulunmak için gideceği ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.

İşte Arınç'ın konuşmalarından satır başları:

HİZMET HAREKETİ FEDAKAR DAVRANDI

-Dershaneler konusunu duyurmuştuk. Bahsettiğiniz gelişmeleri ben de takip ediyorum. Dershaneler dediğiniz zaman Türkiye'de şu kadar bin dershane şu kadar bin öğretmen varsa bunların hepsinin sizin cemaat dediğiniz benim hizmet hareket olarak adlandırdığım guruba ait olduğunu düşünmeyin. Dershaneler ticari amaçlı özel teşebbüslerdir. Öğrencilerden para alırlar, öğretmenlere para öderler. Bu kursların karşılığı maddi olarak düşünülmeli. Hizmet hareketi bunu yaparken daha fedakar davranmış olabilir.

RASYONEL BAKMAK ZORUNDAYIZ

- Bütün bu dershaneleri hizmet hareketine mensup kurumlar olarak nitelendirirseniz bu o hizmet harekete karşı büyük bir yanlış olacağı gibi, ticari amaçlarla dershanecilik yapanlara karşı haksızlık yapmış olursunuz. Biz bu meseleye rasyonel bakmak zorundayız. Bunların Türkiye'de yasal kuruşlar olduğunu, okullarda verilen derslerin yanında takviye amacıyla katkı olduğunu düşünmemiz lazım.

HOCAEFENDİ'NİN YAPTIĞI FEDAKARLIKTIR

- Fethullah Gülen Hocaefendi hükümete karşı farklı ve yanlış bir düşünce içinde değil. Hükümetimizi, başbakanımızı her zaman çok sevdiğini, dershaneler konusunda hükümet kapatılması gerektiğini düşünüyorsa, dershaneler kursların eğitim açısından faydalı olduğunu kapatılmaması gerektiğini hoca efendi söylüyor. Bu doğru bir gerekçe olabilir. Bunun karşılığın diyor ki. 'Kapatmayın ama bütün bu dershaneleri okuma salonlarını siz kullanın, yine de öğrencilerimize faydaları olsun' Bu bir fedakarlıktır. Bu düşüncenin sahibini takdir etmek gerekir. Böyle bir fedakarlık karşısında bizim hükümet olarak yapacağımız şey rasyonel düşünmektir.

ALACAĞIMIZ KARAR KİMSEYE ZARAR VERMEYECEK

- Bu dershanelere olan ihtiyacın, bu dershanelerde aldıkları eğitimle yarışta başarılı olmak isteyen öğrencilerimizin, o dershanelerde eğitim hizmetlerine katkıda bulunan öğretmenlerin de geleceğini düşünmek zorundayız. Bunu düşündüğümüz için geçtiğimiz bakanlar kurulunda mesele enine boyuna tartışılmıştır. Alacağımız karar kimseye zarar vermeyecektir.

MESELEYİ BÜYÜTMEYELİM

- Dershaneler konusunu büyütmeye yönelik çalışmalar var. Dershaneler konusunda meseleyi kızıştırmanın, bir takım radikal sözlerle, yazılarla meseleyi içinden çıkılmaz boyuta getirmeni, farklı açılardan meseleyi büyütme çalışmalarının bir faydası yok. İster bu taraftan, ister diğer taraftan atılan twitlerle, bir takım dedikodularla bu meseleyi hükümet karşı bir noktaya kimse getirmemelidir. Özel okullar, özel dershaneler dendiğinde geçmişteki sol düşüncenin bunlara temelden karşı olduğunu hepimiz biliriz

HİZMET HAREKETİNİN SAVUNUCUYA İHTİYACI YOK

-Dershaneler bakış açısında da sosyal demokrat düşünceler bugünkü gibi değildi. Bugün nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu dershaneleri müdafaa etmek durumunda kalıyorlar. Bence işin bu boyutunda hükümetin yıpratılması vardır. Hükümete karşı bir cephede yer almak arzusu vardır. Oysa hizmet hareketi içinde dershanecilik faaliyeti gösterenlerin böyle bir savunucuya ihtiyacı yok. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer siyasetçilerin su dershaneler hakkında ağızlarından olumlu bir söz çıkmadığını ama bugün hepsinin hararetli şekilde dershaneler safında yer aldığına dikkat ederek bu çelişkini samimi mi yoksa AK Parti'ye yıpratma hareketi mi olduğuna herkes dikkat etsin.

DİYARBAKIR'DAKİ BULUŞMA

Bu eleştirileri samimi bulmuyorum özellikle sayın Kılıçdaroğlu ağzından. Bir açıdan doğru bir çizgide gidiyor çünkü kendisi Dersim'de yaşanan trajediye de sahip çıkmamıştı. Geçmiş dönemde yaşanan olaylarda hiçbir zaman ağzını açmayan bir insanın şimdi Diyarbakır'da yaşanan barış sürecinin herkesin gönlüne su serptiği zamanda bütün bunları söylemesi, samimiyetsizlik, kıskançlık ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından duyduğu korkudur. Ben 2010 yılında Şivan Perver ile görüşmüşüm sohbet etmiştim. Bugün 37 yıl sonra geliyorsa o görüşmeni payı vardır. O zaman yüreği yaralı bir insan gördüm. Türkiye hasreti ile yanıp tutuşan, bir taraftan örgütün tehdidi, diğer taraftan Türkiye'de karşılaşacağı manzaradan korkarak gelemeyen bir insan görmüştüm. Kendisini Türkiye'ye ben davet etmiştim. Farklı farklı tehlikelerden bahsetmişti. Ben onun bu konuda samimi olduğunu düşünüyorum. Yaptığı konuşma ve söylediği türkülerle içindeki hicranı döküyor. Buna Kılıçdaroğlu'nun alkış tutması beklenirdi ama o içindeki haset onu kendi çizgisinden bile saptıracak düzeyde.

PERVER'E KİMSENİN SÖZ SÖYLEMEYE HAKKI YOK

- Bugün Şivan'a karşı kimsenin söz söyleme hakkı yok. Uludere'de yaşanan acı bir olaydır ama Kılıçdaroğlu onu da istismar etmektedir. Terörle mücadele kapsamında yaşanan bütün olayları biliyoruz. Ahmet Kaya konusunda başbakanımızın mahkum edildiği ve cezaevine gönderildiği zamanda yalnız bırakmayan bir özgürlük aşığı insandı. Çaldığı şarkılar bir yana kendi başına gelen sıkıntıları, başörtülü kızlarımıza yönelik tehditleri kendi nefsinde hissetmiş ve sahiplenmişti. Ahmet Kaya'yı ağzına almasın Kılıçdaroğlu. Nazım Hikmeti de ağzına almasın. Nazım Hikmeti de bu ülkeden kovduran CHP tek parti dönemiydi.

SİYASETİ BIRAKMA KONUSU

Siyaseti bırakırsam herhalde televizyonlarda yorumcu olmak benim için mümkün değil mi.

FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ'Yİ ZİYARET EDECEK Mİ?

- Şüphesiz New York'a gitmişken yakın bir yerde bulunan muhterem Hocamızı ziyaret etmem düşünülebilir. Bunu gönülden arzu ederim. Kendisini sevdiğimizi, saydığımızı ifade etmiştim. Bu kez maalesef görüşmeyeceğim. Türkiye'de yaşanan son olaylarla, siyasi boyutuyla bu ziyaretin eleştirileceğini düşünüyorum. Ne muhterem Hocamızı rahatsız etmek gibi bir niyetim var ne de hükümetimizin üzerinde böyle bir görüşmenin farklı yorumlanmasından dolayı bir yıpranmaya müstehak olmadığımızı düşünüyorum. Buradan ifade etmiş olayım gönlümden çok arzu etmeme rağmen maalesef sayın hocamız ile bu ziyaret sırasında bir görüşmemiz olmayacak.

 

Zaman, 20.11.2013

Arınç: "Bu kez Gülen'le görüşmeyeceğim"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ABD'ye hareketinden önce gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Arınç şunları söyledi:

NEJAT UYGUR’UN VEFATI

Meclis Başkanlığı dönemimde sonun tiyatro oyunlarına gittim. Hem de ailesiyle tanışıp onunla zaman zaman bir araya geldim.
Bütün milletime başsağlığı mesajlarımı iletiyorum.
 

CUMA GÜNÜ BIDEN’LE İLE GÖRÜŞECEĞİM

Joe Biden ile Cuma günü bir araya geleceğiz. Randevumuzu kabul ettiler. 1 Saatlik bir randevumuz olacak
Türkiye’nin demokratikleşme konusuyla ilgili bir konferansa katılacağım
Washington’da 50 milyon dolara hükmeden kuruluşların CEO’larıyla görüşeceğiz
Mayıs ayında Başbakan’la gittiğimiz ABD ziyaretinde Biden’la görüşmüştük.

GÜLEN’LE BU KEZ GÖRÜŞMEYECEĞİM

New York’a gitmişken yakın bir yerde bulunan Fethullah Gülen’i ziyaret etmeyi gönülden arzu ederim. Kendisini sevdiğimi, saydığımı daha önce de ifade etmiştim.
Ama bu kez ziyaret etmeyeceğim. Çünkü Türkiye'de yaşanan son olaylarla bu ziyaretin eleştirileceğini inanıyorum.
Gönlümden çok arzu etmeme rağmen sayın muhterem hocamızla bu ziyaretim sırasında görüşmemiz olmayacak.
 

DERSHANELERLE İLGİLİ GÜLEN’İN KÖŞK’E TEKLİFİ

Dershanelerin hepsini hizmet hareketine mensup kurumlar olarak nitelendirirseniz diğerlerine de haksızlık olur.
Bu meseleye rasyonel bakmak zorundayız.
Hizmet hareketine bağlı olan kurumlarla ilgili muhterem hoca efendinin hükümetimize karşı yanlış ve farklı bir düşüncesi yoktur.
Hükümetimizi ve Başbakanımızı çok sevdiğimizi, dershaneler konusunda farklı düşünüyorsa dershanelerin, etüt merkezlerinin faydalı olduğunu ve kapatılmamasını gerektiğini söylüyor.
Kapatmayın ama isterseniz bunları siz kullanın, öğrencilerimize faydalı olsun diyor. Bu bir fedakarlıktır
Diğer dershane sahipleri böyle düşünmüyor olabilir.
Böyle bir fedakarlık karşısında hükümetimizin rasyonel düşünmesi gerekir.
Bunun için Bakanlar Kurulu’nda mesele enine boyuna tartışıldı.
Şimdi eğitimimiz giderek güçlendi, büyüdü. Yeni bir eğitim sistemi…
Çalışmalarımız devam edecektir. Bunu en mantıklı, en makul şekilde çözeceğimizi söyledik.
Meseleyi kızıştırmanın, radikal yazı ve karikatürlerle meseleyi içinden çıkılmaz hale getirmenin bir faydası yok.
Atılan tweetlerle, yazılarla bu meseleyi hükümete karşı bir noktaya kimse getirmemelidir.
Özel okullar ve dershaneler denince geçmişteki sol düşüncenin bunlara karşı olduğunu biliriz.
Bugün nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu ve diğerleri dershaneleri müdafaa etmek zorunda kalıyor. İşin bu boyutunda hükümetin yıpratılması var.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğerlerinin dershaneler hakkında ağızlarından olumlu bir söz çıkmadığına dikkat ederek bu çelişkinin samimi mi yoksa Ak Parti’ye karşı bir yıpratma hareketi mi olduğunu kamuoyu lütfen dikkat etsin.

MUHALEFETİN PERVER’İ ELEŞTİRMESİ

Kılıçdaroğlu Şivan Perver’i eleştirdi diyorsunuz değerlendirmesini benden istiyorsunuz. Neresindeyim bunun.
Bu eleştirileri hiçbir zaman samimi bulmuyorum. Bir açıdan doğru bir çizgide. Kendisi Dersim’de yaşayan trajediye de sahip çıkmamıştı.
Samimiyetsizlik, kıskançlık ve çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından duyduğu korku.

2010’DA ALMANYA’DA ŞİVAN’I DAVET ETMİŞTİM. GELMESİNDE ONUN DA PAYI VARDIR

Bunun analizi için öncelikle basına çok iş düşüyor.
2010’da Şivan Perver’le Almanya’da bir otelde buluşmuş ve sohbet etmiştim.
37 yıl sonra geliyorsa o görüşmenin mutlaka payı vardır.
Bir taraftan örgütün tehdidi, bir taraftan da Türkiye’deki manzaradan korkarak gelemeyen bir insandı.
Ben Şivan’ın o konuda çok samimi olduğunu düşünüyorum. Artık Diyarbakır’a gelebiliyor ve yaptığı konuşmayla içindeki hicranı döküyor. Buna Kılıçdaroğlu’nun alkış tutması lazımdı.

ŞİVAN’A KİMSENİN SÖZ SÖYLEMEYE HAKKI YOK

Bugün Şivan’a karşı kimsenin söz söylemeye hakkı yok. Uludere’de yaşanan acı bir hadisedir. Ama Kılıçdaroğlu’nun istismar etmemesi lazım.
Ahmet Kaya konusunda Başbakanımızın mahkum edildiği bir zamanda yalnız bırakmayan özgürlük aşığı bir insandı.
Ahmet Kaya kendi başına gelen sıkıntıları, Başbakan’a gösterilen sıkıntıları kedi nefsinde hissetmiş ve sahiplenmişti. Ahmet Kaya’yı Kılıçdaroğlu hiç ağzına almasın.
Nazım Hikmet’i de almasın. Nazım’ı gönderenler o dönemin tek parti dönemiydi. Ağzımı açtırmayın bana.
Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında söyledikleri çok yanlış.

KABİNE REVİZYONU

Milletvekillerinden, bakanlar da olabilir. Değerlendirme safhasında. Bakanlarımızdan da aday olacaksa onun yerine bir arkadaşımız gelebilir. Bunlar Başbakan’ın takdirinde. Adaylar ne zaman açıklanır ne zaman kabine revizyonu bunları birlikte takip edelim.

Hürriyet, 20.11.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.