Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Ak Parti'den 'Tekke ve Zaviyeler' teklifi

Ak Parti'den 'Tekke ve Zaviyeler' teklifi
AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, "Anayasa'da 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun" kaldırılması için yasa teklifi hazırladı

AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, devrim kanunları arasında bulunan tekke ve zaviyelerle ilgili yasanın yürürlükten kaldırılması için yasa teklifi hazırladığını söyledi. Yasanın cemevlerinin ibadethane olarak sayılması talebinin önünde engel olduğunu söyleyen Özdalga, “Yasanın çıktığı dönümde dinin devletin kontrolüne alınması gereken bir olgu olduğu zihniyeti çok kuvvetliydi. Dine, toplumdaki bazı kötülüklerin kaynağı olarak bakılıyordu. Bu kanun bir parça aba altından değil, açık bir şekilde sopa gösterilerek çıktı. ‘Buna karşı çıkan varsa gelsin konuşsun. Onun da akıbeti dar ağacı olacak’ diye konuşmalar yapıldı” dedi.

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Özdalga, 30 Kasım 1925 tarihli 677 sayılı “Tekke ve Zaviyelerle, Türbelerin Seddine (Yasaklanmasına) ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun”un yürürlükten kaldırılması için yasa teklifi verdiğini ifade ederek, teklifin gerekçesiyle ilgili “En önemli gerekçe; bu kanun artık Türkiye’de hiçbir ihtiyacı karşılamıyor. Bir görüşe göre 1925 tarihinde kabul edildiğinde, o zaman bir ihtiyacı karşıladığını ileri sürenler var. Ben bu tartışmaya girmek istemiyorum. En doğrusu bu tartışmayı tarihçilere, araştırmacılara bırakmak” dedi. Söz konusu kanun kabul edildiğinde TBMM tutanaklarını ve yapılan müzakereleri de incelediğini anlatan Özdalga, şöyle konuştu:

ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL

“Bu kanunla bazı unvan ve sıfatlar yasaklanıyor; dedelik, seyidlik, çelebilik, babalık gibi unvan ve sıfatlar, onunla beraber falcılık, büyücülük, üfürükçülük gibi sıfatların kullanılması da yasaklanıyor. Bu iki grup unvan ve sıfat toplumsal tasavvurda kesinlikle bir arada düşünülen ve birbirine yakın değerler taşıyan sıfatlar değil. Mesela bunlardan dedelik, çelebilik, babalık gibi sıfatlara kendi değerler dünyasında olumlu şeyler atfeden vatandaşlar açısından küçük düşürücü bir beraber kullanım ve yasaklama var. Cem evleriyle ilgili tartışmada, cemevlerinin ibadet yeri kabul edilemeyeceğini ileri sürenlerin kullandıkları bir iki gerekçeden biri de bu kanundur. Bu gerekçe de ortadan kalkmış olacak. Bu kanun Anayasanın 174. maddesinde zikredilen inkılap kanunlarından biri. Anayasada sekiz inkılap kanunu zikrediliyor ve Anayasaya aykırı oldukları iddiasında bulunulamaz. Bizim böyle bir iddiamız yok. Teklif gerekçemiz anayasa hükümlerine aykırılık değil, hiçbir toplumsal ihtiyacı artık karşılayamaz olduğudur. Zaten Anayasanın yürürlükte olduğu dönemde defalarca bu kanunlarda değişiklik yapıldı. Koruyucu hüküm sadece bu kanunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceğidir.”

AK PARTİ GRUBU İNCELEYECEK

Teklifini AK Parti Grubu’na verdiğini, daha sonra TBMM Başkanlığı’na vermeyi umut ettiğini belirten Özdalga, “Kısa süre önce verdim, olumlu ya da olumsuz cevap gelmedi daha. Onay çıkacağını arzu ve temenni ediyorum. Göreceğiz tabii...” dedi. Özdalga, kanunun yürürlükten kalkması halinde cem evleriyle ilgili kolaylaşmış bir durumun ortaya çıkacağını ama cem evlerinin statüsüyle ilgili otomatik bir durum ortaya çıkmayacağını kaydederek, “Cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmesine karşı çıkanların kullandığı önemli gerekçeden birisi budur. Tek gerekçe bu değil. Kanunun yürürlükten kaldırılmasının tek gerekçesi cemevleri değil. Cemevlerinin ibadet yeri olarak kabul edilmesinin yolunu da rahatlatacak. Karşı fikre sahip olanların elindeki önemli gerekçelerden biri kalkacak. Aslında bu tamamen zahiri bir gerekçedir. Cemevlerinin ibadet yeri kabul edilmesine karşı çıkanlar, bu kanunun varlığını ileri sürüyorlar ama geçerli değil. Çünkü kanun metninde kesinlikle cemevleriyle ilgili bir şey yok. Kanun; tekke ve zaviyelerin kapatılmasını, cami ve mescitlerin devamını öngörüyor, bazı unvan ve sıfatları yasaklıyor” diye konuştu.

KARŞI ÇIKANIN AKİBETİ DAR AĞACI

Kanunun müzakerelerini incelediğinde, düzenlemenin amacının, “dini kontrol altına almak” olduğunu ifade eden Özdalga, sözlerine şöyle devam etti:
“O dönemde dinin devletin kontrolüne alınması gereken bir olgu olduğu zihniyeti çok kuvvetliydi. Dine, toplumdaki bazı kötülüklerin kaynağı olarak bakılıyordu. Devlet bunu kontrol atına alarak çözeriz deniliyordu. Bu kanun bir parça aba altından değil, açık bir şekilde sopa gösterilerek çıktı. (Meclis’teki görüşmeler sırasında) ‘Buna karşı çıkan varsa gelsin konuşsun. Onun da akıbeti dar ağacı olacak’ diye konuşmalar yapıldı.
 

EĞİTİM BİRLİĞİNİ ZEDELEMEZ

Cemevlerinin ibadet yeri olması konusunda kanun yapılmasını kişisel olarak uygun görmediğini, devletin veya hükümetlerin, “belirli inanç mensupları kendi ibadet yerleri olarak nereyi kabul ediyorlarsa biz kabul ederiz” demesi gerektiğini kaydetti. Özdalga, “Yasa teklifiniz eğitimin birliğini zedelemez mi? Türkiye’deki cemaat gerçeği dikkate alındığında tekke ve zaviyelerin mantar gibi çoğalmasının önünü açmaz mı?” sorusuna, “Eğitimin birliği ile bu kanunun hiç alakası yok. Tekke ve zaviyeler, adına ne derseniz deyin, bugün artık geldiğimiz noktada devlet tarafından bu şekilde denetlenmesi, yasaklanması uygun değil. Zaten getirilen yasakların da fiiliyatta hiçbir sonucu yok. Kullanılmayan, geçerli olmayan bir kanundan bahsediyoruz” karşılığını verdi.
 

ELİMİZİ SÜREMEYECEK MİYİZ?

Bir gazetecinin “falcılık, büyücülük serbest mi olacak?” sorusuna Özdalga, “Olaylara daha farklı şekilde bakmamız lazım. Eğer topluma zarar veriyorsa, başkalarının haklarını özgürlüklerini ihlal ediyorsa, bu hükümler zaten kanunlarımızda var, gereken yapılır. Ama bunlar toplumlarda yasaklanarak yönetilecek şeyler değil” diye cevap verdi. Özdalga, “Size, muhtemelen ‘Atatürkçülük, Kemalizm tasfiye ediliyor’ eleştirisi gelecektir” denilmesi üzerine, “Bunun Atatürk ile ilgisi yok. Atatürk’ü kimse tasfiye edemez” karşılığını verdi. “Devrim kanunu ya bu?” sorusu üzerine Özdalga, “Olabilir. Yani 90 yıl önce yapılmış kanunlara elimizi süremeyecek miyiz? Bu Atatürkçülük mü oluyor? Hiçbir anayasada değiştirilemez hüküm olmaz. Sen bugün anayasa yapacaksın, sonra bir, iki, beş kuşak sonrasına diyeceksin ki ‘benim yaptığım bu hükmü sen değiştiremezsin. Böyle anayasa olmaz. Demokratik hukuk devletinin temel prensiplerine karşı bir şey bu. Böyle hüküm olmaz” dedi.

Radikal, 11.11.2013
 

Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.