Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > BES bir yılda ikiye katladı

BES bir yılda ikiye katladı

Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakcı 5. İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Bireysel Emeklilik Sistemi'ne katılımların geçen yıla göre iki kattan fazla arttığını, 4 milyon kişiye ulaşan sistemin 10 yılda 3 kat büyümesini beklediklerini söyledi.

Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakcı dünyada yüksek ve istikrarlı büyümenin ülkelerin ana problemi haline geldiğini, küresel anlamda ticari işbirliklerinin arttığı bir dönemin yaşandığını dile getirdi.

Türkiye'de 10 yıllık dönemde büyümenin emsal ülkelere göre çok daha dalgalı gerçekleştiğini, istikrarlı bir büyümeye çok ihtiyaç duyduklarını anlatan Çanakcı, aynı zamanda orta gelir tuzağından çıkılması için yüksek büyüme de ihtiyaç duyulduğuna değindi.

Çanakcı, 2012 yılı itibarıyla yüksek gelir grubuna geçiş eşiğinin 12 bin 615 dolar olduğunu, Türkiye'nin 10 bin 830 dolarda olduğunu, ancak eşik rakamının küresel enflasyonla güncellendiğini, 2018'de 14 bin doların biraz üzerine olmasının beklendiğini, Türkiye'nin 10 yıllık büyüme planını gerçekleştirdiği taktirde bu eşiği geçebileceğini tahmin ettiklerini kaydetti.

Son 10 yıllık dönemde Türkiye'de tasarruf oranlarının ciddi şekilde düştüğünü, bunun arkasında istikrarın artması, reel faizlerin gerilemesi ve enflasyonun düşmesi gibi olumlu etkilerin rol oynadığını belirten Çanakcı, şöyle konuştu:

"Tasarruf oranlarındaki düşüş, Türkiye'de büyümenin yapısını dış tasarruflara biraz daha bağımlı hale getirdi. Türkiye'de büyüme ile sermaye girişi arası korelasyon katsayısı 0,8 iken emsal ülkelerde 0,2 mertebesinde.

10 yılda üç kat artış bekleniyor

Türkiye'ye sermaye girişleri de emsal ülkelere göre çok daha dalgalı. Bu yapıyı düzeltmemiz gerekiyor. Bunun birinci koşulu yurt içi tasarrufları artırmamız. Bireysel emeklilik sistemiyle ilgili kapsamlı bir adım attık. Bunun meyvelerini almaya başladık. 2012 ilk 9 ayında sisteme giren katılımcı sayısı 330 bin kişi iken bu yılın aynı döneminde 760 bine çıktı, yani iki katından fazla artış gösterdi. Şu anda sistemde 4 milyon kişi var. Önümüzdeki 10 yılda üç katına yakın bir artış bekliyoruz. Sistemin milli gelir içinde yüzde 1,5 civarı olan payının da yüzde 6-7'lere çıkmasını öngörüyoruz."

Finansman kalitesi ve çeşitliliğinin artırılması konusunda da önemli adımlar atıldığını, bu çalışmalarda "daha az borç, daha fazla sermaye, daha çok TL, daha az yabancı para, daha uzun vade, daha az kısa vade" temel amaçları esas alındığını ifade eden Çanakcı, Hazine olarak 2012 yılında yurt içi ve yurt dışı piyasalarına kira sertifikası ihraç etmeye başladıklarına dikkati çekti.

Bu finansman aracının özel sektör tarafından da ihraç edilmesi anlamında önemli adımlar atıldığını, bugüne kadar özel sektörün 7 kira sertifikası ihracını gerçekleştirdiğini anlatan Çanakcı, Eurobond gibi araçlardan farklı olarak kira sertifikası ihracının yüzde 70'nin Ortadoğu ve Asya bölgesine yapıldığını, bu enstrümanı gelecekte çok daha yaygın şekilde kullanmayı hedeflediklerini vurguladı.

Vergi politikalarının büyümeye etkisi
Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, gelecek dönemde ihtiyatlı maliye politikalarının devam ettirilmesinin önemli olduğunu, cari açığın yüksek olduğu bir ülkede bütçe açığının düşük olmasının güven açısından kritik önemde olduğunu ifade etti.

Cari açığın, tasarruf yatırım açığının bir yansıması olduğunu, bundan özel alanın yanında kamu tasarruf yatırım açığının da düşürülmesi gerektiğini söyleyen Ağbal, mali disiplinin zor dönemlere hazırlıklı olabilmek açısından da önemli olduğunu, gelecek dönemde hem makro istikrarı muhafaza etmek hem yapısal reformlara odaklanmak durumunda olduklarını kaydetti.

Naci Ağbal, maliye politikasının ekonomi politikasının en önemi araçlarından biri olduğunu, son 10 yıllık dönemde faiz dışı fazla oluşturma yönündeki politikanın 2007 sonrası hacmi azalsa da halen devam ettiğini dile getirdi.

Türkiye'nin geçen 10 yılda bütçe açıklarının sürekli azaldığı, sürekli faiz dışı fazla veren ve borç stokunu azaltan bir dönem geçirdiğini, bunun "normalleşme dönemi" olarak adlandırılabileceğini anlatan Ağbal, bundan sonra daha sağlam ve rekabetçi bir döneme girildiğini, 2014-2016 orta vadeli planda da faiz dışı fazla oluşturmaya devam edileceğinin gösterildiğini belirtti.

Bu dönemde vergi politikalarının da büyümeye önemli katkı sağladığına, yatırım teşvik sistemi ve Ar-Ge teşviklerinin ciddi katkılarının gözlendiğine işaret eden Ağbal, bu dönemde vergi denetimi alanında yapılan olumlu düzenlemeler neticesinde mükellefin vergi adaletine olan inancının arttığını ve önemli bir geri dönüş sağlandığını kaydetti.

Ağbal, Gelir Vergisi Kanunu'nu meclise sunduklarını, en yakın zamanda gelir vergisi reformunun yasalaşacağını, bu yasanın vergi adaleti ve kayıtdışı ekonomi ile mücadelede ciddi katkı sağlayacağını söyledi.

Vergi Usül Kanunun da bu yıl sonuna kadar Başbakanlığa gönderilmiş olacağını söyleyen Ağbal, gelecek dönemde vergi yükünü artırma yerine mümkün olduğunca azaltma ve özel sektörün rekabet gücünü artırma yönünde ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından da dolaysız vergilerin bütçe gelirleri içindeki payının artırılmasına odaklanılacağını sözlerine ekledi.

"2023 hedeflerine ulaşmak mümkün"
5. İzmir İktisat Kongresi'nin "Yüksek ve İstikrarlı Büyüme Perspektifinde Türkiye Ekonomisi" başlıklı oturumunda Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bulut, Türkiye'nin büyüme öngörüleriyle ile ilgili bir sunum yaptı.

Türkiye'nin son 10 yıllık performansına objektif olarak bakıldığında bunun aynısının tekrarlanması halinde dahi 2023 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığına dikkati çeken Bulut, bu hedeflerin yakalanabilmesi için öncelikle nitelikli nüfus konusuna yoğunlaşılması gerektiğini kaydetti.

Türkiye nüfusunun ulaşabileceği maksimumun 95 milyon olduğunu, bu nüfusla iddialı olmanın mümkün olmadığını savunan Bulut, "Türkiye'nin çevresindeki hinterlandın nüfusuna talip olması lazım. Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'daki nüfusa talip olmamız lazım. Hem işgücü hem nitelikli nüfus zenginliğinden yararlanılmalı. Oralarla nüfus merkezli stratejik politikalar geliştirmemiz lazım" dedi.

Gelecek için ağırlık noktasına ekonomideki etkinliği giderek azalacak AB'nin değil Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın alınmasının gerektiğini, Türkiye'yi merkeze koyan ve en az 10 milyon kilometrekarelik bir çapta ekonomik birliktelikler üzerinde çalışılması gerektiğini ifade eden Bulut, Marmaray'ın uluslararası İpek Yolu'nu yeniden canlandırdığını, bu projenin insan taşımanın yanında yük taşımaya da odaklanması halinde, mal ve enerji koridoru olan bir Türkiye'nin 2023 hedeflerini aşan büyüme fırsatı yakalayabileceğini söyledi.

Finansal istikrar görevi

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu ise sürdürülebilir büyüme için makroekonomik istikrar ve verimlilik artışlarının kaçınılmaz olduğuna, fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan Merkez Bankası'nın son dönemde finansal istikrarın sağlanmasına da ağırlık vermeye başladığına dikkati çekti.

Enflasyon yüzde 40 arttığında uzun vadeli büyüme oranının yüzde 1 azaldığını, 1970'den bu yana ortalama yüzde 50 değil de yüzde 5 enflasyon olsaydı Türkiye'de kişi başına düşen gelirin 15 bin dolara ulaşabileceğinin hesaplandığını anlatan Yörükoğlu, "10 yılda çok önemli adımlar atıldı, bunun meyvelerini önümüzdeki dönemde daha da büyük bir şekilde göreceğiz. Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını tam olarak istediğimiz noktaya getirebilmiş değiliz" dedi.

Büyümenin önündeki en önemli problemlerden birinin de oynaklık olduğuna işaret eden Yörükoğlu, yaşanan global krizin, merkez bankalarının sadece fiyat istikrarını değil finansal istikrarı da gözetmesi gerektiğini gösterdiğini, TCMB'nin de aşırı oynaklığı azaltmak açısından yeni bir çerçeve sunduğunu, asimetrik geniş faiz koridoru ve rezerv opsiyonu gibi enstrümanları devreye soktuklarını kaydetti.

Bankaların büyümeye devam etmesi, bu grafiğin sert iniş ve çıkışlarla değil yumuşak şekilde olması gerektiğini anlatan Yörükoğlu, "Önümüzdeki dönemde fiyat istikrarı başta olmak üzere finansal istikrara olan katkımızı yeni araçlarla maksimize edecek şekilde devam edeceğiz" dedi.

 

Hürriyet, 31.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.