Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Adım adım Sayıştay krizi

Adım adım Sayıştay krizi
Sansür ve yanlış meclise gönderme skandallarıyla gündeme gelen Sayıştay krizinin nedeni yapılan yasal düzenlemeler. CHP’li Ayaydın’a göre sorun üç yıl önce başladı

Onlarca bakanlık ile kamu kurumunun gerekli belgeleri vermemesi nedeniyle denetlenememesi ve raporlarına yapılan sansürle gündeme gelen Sayıştay krizi bitmiyor. Son olarak 2014 bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na damgasını vuran Sayıştay krizinde her gün yeni perdeler açılıyor. Meclis’te patlak veren Sayıştay’ı bugünkü duruma getiren nedenler ve arkasındaki yasal düzenlemeler dikkat çekiyor. CHP’nin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Milletvekili Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Sayıştay krizinin perde arkasını Taraf’a anlattı:


Sayıştay haberleri son dönemde sık sık medyanın gündemine geliyor. Ancak olayların geçmişi sanıyoruz daha eskiye dayanıyor... Nasıl başladı bu kriz?

Evet olayların temeli üç yıl öncesine dayanıyor. 1996 yılında 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nda yapılan değişiklikle çağın denetim anlayışına paralel olarak Sayıştay’ın kamu kaynaklarının kullanımında performans denetimi yapılmasına başlandı. Sayıştay 2010 yılına kadar performans denetimini yaptı. AKP iktidarı ise kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınmaksızın, yine bir kanun teklifi olarak, TBMM gündemine getirilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nu çıkardı. Bu kanun ile Sayıştay’ın 14 yıl boyunca uluslararası standartlara uygun bir şekilde yaptığı performans denetimi terk edildi. Yerini yüzeysel bir performans ölçümüne bıraktı.


RAPORSUZ BÜTÇE GÖRÜŞÜLDÜ

Bunun kamunun denetimi üzerindeki etkisi ne oldu peki?

AKP geçtiğimiz yıl Sayıştay raporları olmaksızın bütçe ve kesin hesap tasarılarını Meclis’e görüştürüp kabul etti. Ancak Sayıştay’ın denetim yetkisinin budanması konusunda tek yapılan 2010 yılındaki kanun değişikliği de olmadı. Örneğin, Temmuz 2012’de yayınlanan 6353 sayılı Kanunla Sayıştay’ı tasfiyeye yönelik bir adım daha atıldı. Kamu kuruluşlarının hesap ve işlemlerinin denetiminde ekonomiklik, verimlilik, ölçülülük gibi kıstaslar açısından raporlamanın, görüş ve öneride bulunulmasının “yerindelik denetimi yapılamaz” gerekçesi ile önüne geçildi. Sayıştay raporlarının Meclis’e sunulması fiilen engellenmek istendi.


Bunları söylüyorsunuz ama siz de ana muhalefet partisi konumundasınız. Görevinizi yaptınız mı?

Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Örneğin, CHP olarak Sayıştay özelinde parlamentoya, bütçe hakkına yani halk iradesine yapılan bu açık saldırıyı, Anayasa Mahkemesi’ne götürdük ve söz konusu düzenlemeler iptal ettirdik. Anayasa Mahkemesi kararında, “Yasama organının, yürütme organı üzerindeki bütçe denetimi büyük ölçüde Sayıştay tarafından yapılan bu denetimlere dayanmaktadır. Dolayısıyla yasama organının işlevini etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütmesinde Sayıştay denetiminin önemi yadsınamaz. Öte yandan Sayıştay denetimi, demokratik devlet ilkesinin bir gereği olarak yürütmenin, halka ve yasama organına hesap verme sorumluluğunun işlevselleştirilmesinin en önemli araçlarındandır” dedi.


Yeterli miydi bu?

Başka önemli çalışmalarımız da oldu. Örneğin Anayasa Mahkemesi kararı ile denetimi ortadan kaldırma amacına ulaşamayan AKP daha sonra, Nisan 2013’de AKP Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz ile aynı partiye mensup 122 milletvekilinin imzaladığı Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Sayıştay’ı bitirmeye yöneldi. Ancak başta biz yani CHP olmak üzere pek çok kesimden şiddetli tepki alınca AKP iktidarı geri adım attı.


Görüldüğü kadarıyla kriz hâlâ sürüyor...

Evet, çünkü AKP’nin emrindeki yürütme, bu kez de Sayıştay denetçilerine gerekli bilgi ve belgeleri vermeyerek denetimi fiilen engellemeye başladı. Nitekim Sayıştay tarafından düzenlenen kamu idare raporları birkaç sayfadan oluşan, adına rapor denen

Taraf, 30.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.