Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'Pilotlarımız artık susarlarsa iyi ederler'

'Pilotlarımız artık susarlarsa iyi ederler'
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Lübnan'da kaçırılan ve 71 gün esir tutulan Türk pilotları sessiz olmaları konusunda uyardı. Çelik, ''Pilotlarımız bu konuda artık susarlarsa çok iyi ederler. Onları kaçıranları adeta sempatik gösteren, neredeyse 'bize çok iyi ev sahipliği yaptılar' falan diyecekler. Kardeşim seni kaçırmasın, iyi ev sahipliği de yapmasın'' diye konuştu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik basın toplantısı düzenledi.

Lübnan'da 71 gün süren esaretin ardından, Türkiye, Katar ve Lübnan'ın günler süren görüşmelerinden sonra serbest bırakılan Türk pilotları kaçıranların terörist olduğunu vurgulayan Çelik, bu konuyla ilgili olarak kaçırılan pilotlara da bir uyarıda bulundu.

Çelik, şu ifadeleri kullandı:

"Pilotlarımız bu konuda artık susarlarsa çok iyi ederler. Onları kaçıranları adeta sempatik gösteren, neredeyse bize çok iyi ev sahipliği yaptılar falan diyecekler. Kardeşim seni kaçırmasın, çok iyi ev sahipliği de yapmasın.''

Lübnan’da kaçırılan iki pilotla ilgili olarak muhalefet çarpık bir bakış açısıyla meseleye yaklaştığını dile getiren Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki ‘sanki sen kurtardın, çık Katar’a teşekkür et’ bu neye benziyor biliyor musunuz arkadaşlar.

'BU RUSYA'YA TEŞEKKÜR EDİN DEMEK'
Milli mücadelede Ruslar bize yardım etti, diyorsunuz ki, ‘ne seviniyorsunuz bu başarı Türk milletinin, Atatürk’ün başarısı değil. Lenin'e teşekkür edin, Rusya’ya teşekkür edin.’ Bu zihniyet aynıdır. Katarlıların canı sıkılıyordu ya hadi şöyle bir şey yapın diyorlardı.

Kendiliğinden yaptılar böyle bir şeyi zaten. Zaten Lübnan Başbakanı, istihbaratı kendi kendine harekete geçti. Bakın hatırlayın Filistinlilerin elinde 1 İsrailli vardı, bunun karşılığında İsrail devleti 1000 Filistinli serbest bıraktı. Bilakis İsrail Başbakanı karşıladı.

'BİZ KİME TEŞEKKÜR EDECEĞİMİZİ BİLİYORUZ'
O zaman İsrail hükümetinin yaptığı İsrailliler tarafından alkışlandı. Bu meseleler üzerinde popülizm yapacağınız mesele değil. Ha Erdoğan yaparsa bu alkışlanacak bir şey olmaz. Ama Netanyahu yaparsa takdire şayan. Bu pilotlar tutukluyken ‘ya bu pilotlar neden bir an önce kurtulmuyor’ diyen de aynı kişilerdi. Tamam şimdi kurtarıldı ama Katar’a teşekkür edin. Biz kime teşekkür edeceğimizi biliyoruz, ettik" şeklinde konuştu.

ÇELİK'TEN BAHÇELİ'YE YANIT
AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, MHP Lideri Bahçeli'nin şahsıyla ilgili hakarete varan ifadeler kullandığını belirterek, ''Sayın Bahçeli'nin bunca yaşa, tecrübeye rağmen hala ekonomi diyebildiğini görmedim. Hep ekönömi der. Dolayısıyla bu şekilde bir nitelendirmede bulunursanız, birine kapı gıcırtısı derseniz, o kalkar size, bilmem neyin homurtusu der. Bu da yakışık almaz Sayın Bahçeli'' dedi.

'ZEKİ MÜREN KADAR İNCE TÜRKÇE KONUŞAN BİRİ DEĞİLİM'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Ben merhum Zeki Müren kadar ince Türkçe konuşabilen birisi değilim. Benim aksanımda doğu tesiri var, Sayın Bahçeli'de de güney tesiri var.

'BAHÇELİ HEP EKÖNÖMİ DER'
Sayın Bahçeli'nin bunca yaşa, tecrübeye rağmen hala ekonomi diyebildiğini görmedim. Hep ekönömi der. Dolayısıyla bu şekilde bir nitelendirmede bulunursanız, birine kapı gıcırtısı derseniz, o kalkar size, bilmem neyin homurtusu der. Bu da yakışık almaz sayın Bahçeli" diye konuştu.

'SAYGI GÖRMEK İSTİYORSANIZ, SAYGILI DAVRANACAKSINIZ'
Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin şahsıyla ilgili hakarete varan ifadeler kullandığını belirterek, "Sayın Bahçeli, saygı görmek istiyorsanız, saygılı davranacaksınız. Başkasına hakaret etme hakkını size kimse vermez. Bize yönelik hakaretvari ifadeler kullanırsanız, biz düştüğünüz seviyesizliğe yine düşmeyeceğiz ama hiçbir zaman size karşı başımızı önümüze eğmeyeceğiz" dedi.

7 yaşında Türkçe öğrendiğini söylerken bir Türkiye gerçeğini ifade ettiğini, bir gerçeği tespit ettiğini anlatan Çelik, "Bunu bile tenkit konusu yapmanın ne kadar büyük ırkçı bir bakış açısı gerektirdiğini takdirlerinize havale ediyorum" diye konuştu.

Bahçeli'nin, kendisini "kapı gıcırtısı ve akortu bozuk AK Parti Sözcüsü" diye nitelendirdiğini, bundan ne kastettiğini anlamadığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Ama söylediği aksanla ilgili bir meseleyse Sayın Bahçeli'de bilir ki ben merhum Zeki Müren kadar ince Türkçe konuşabilen birisi değilim. Benim aksanımda doğu tesiri var, Sayın Bahçeli'de de güney tesiri var. Sayın Bahçeli'nin bunca yaşa, tecrübeye rağmen hala ekonomi diyebildiğini görmedim. Hep ekönömi der. Dolayısıyla bu şekilde bir nitelendirmede bulunursanız, birine kapı gıcırtısı derseniz, o kalkar size, bilmem neyin homurtusu der. Bu da yakışık almaz Sayın Bahçeli.

'BANA KİMSE AKORT YAPAMAZ'
Önünüze konan metinlere çok dikkat edin. Ayrıca ben insanım, ben bir enstrüman değilim, bana kimse akort yapmaz, yapamaz. Dikket ederseniz ben konuşmalarımı doğaçlama yapıyorum. Eğer ille de akort gerekiyorsa ayar vermek gerekiyorsa Sayın Bahçeli'nin önüne konan metinlerden dolayı kendisine ayar verildiğinden, akort yapıldığından söz edebilirsiniz. Bu da çok ayıp."

Bahçeli'nin adıyla ilgili sözlerini hatırlatan Çelik, isminden bir şikayeti olmadığını bildirdi. Çelik, şöyle konuştu:

"Bu dediği kelimeler hangi manaya geliyor, onu da anlamış değilim. Eğer çok beğeniyorsa bunları kendisi ve arkadaşları için kod adı, mahlas ve müstear isim olarak kullanabilir. Ben Kürtçülerin öz Kürtçülüğüne hiçbir zaman prim vermedim. Bazı Türkçülerin öz Türkçeciliğine de hiçbir zaman prim vermedim. Kürtçüler de Kürtçü ırkçılar da Türkçü ırkçılar da İslam kültür ve medeniyetinin
isimlerinden hoşlanmıyorlar.

Öz Türkçe ve öz Kürtçe isimler tercih edebilirler. Bizim böyle bir derdimiz yok. Sayın Bahçeli, çok öz Türkçe meraklısıysa kendi adı Devlet Arapçadır, soyismi olan Bahçeli'nin bahçesi de Farsçadır, buradan Sayın Bahçeli'ye sadece (li) eki kalır, o da müberek olsun. Bizim böyle bir derdimiz yok. Ben Türkçe'yi 7 yaşından sonra öğrendim, başta sayın Bahçeli olmak üzere bütün avanesine de Türkçeyi ders verebilirim. Türkçe'nin inceliklerini, tasarruf imkanlarını, güzelliklerini kendilerine anlatabilirim. Bu konuda hiçbir sıkıntım ve tereddütümüz olmaz."

'BUNA ÖLÜLER BİLE GÜLER'
Çelik, yer isimlerinin değiştirilmesine ilişkin eleştirileri anımsatarak, İstanbul'un adının ne zaman Konstantinopolis olacağının sorulduğunu söyledi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Anadolu kelimelerinin öz Türkçe olmadığına işaret ederek, Türkçeleşmiş bütün kelimeleri Türkçe kabul ettiklerini belirtti. Dillerin, toplumların, kelimelerin kardeşliğine inandığını vurgulayan Çelik, "Beni, 'etnik tetikçiliğe soyunan' diye nitelendiriyor.

Sayın Bahçeli, sizin bunu bana söylemeniz o kadar komik kaçıyor ki buna ölüler bile güler. Siz aslında Hado, Hazo Hander gibi isimlerin hani Kürtlere yakışan isimler olarak nitelemekte en büyük ırkçılığı yapıyorsunuz, bir halkı toptan aşağılıyorsunuz. Aslında sizin dediğiniz etnik tetikçiliğin ta kendisidir bu. Bugün eğer Kürtçülük bir hastalık olarak varsa bir problem olarak gündemdeyse sizin etnik yaptığınız milliyetçiliğin, içinde bulunduğunuz halkanın yaptığı ırkçılığın bir ürünüdür bu. Etki-tepki meselesidir bu. Tez-antitez meseledir bu. Biriniz diğerini besliyorsunuz. Türkçü ırkçılar da bizi sevmiyor, Kürtçü ırkçılar da bizi sevmiyor. Bu, bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir."

'KENDİSİNİ DE BU İDDİA SAHİPLERİNİ DE PERİŞAN EDERİM'
Çelik, Ali Suavi hakkında hazırladığı doktora tezinin "üstün başarılı" bulunduğuna dikkati çekerek, Devlet Bahçeli'nin kendisini "Ali Suavi'den bir şey anlamamakla" suçladığını söyledi.

Çelik, şunları kaydetti:

"Gelelim, ismi zikredilirken çok şeddeli bir şekilde ifade edilen Doktor Devlet Bahçeli'nin doktorluğuna. Bugüne kadar sayın Bahçeli'nin tezini gören var mı? Bir uğrayın bakalım, görebilir misiniz  Buradan bir iddiada bulunuyorum. Benim tezim burada, gidin Sayın Bahçeli'nin tezini araştırın, bulabilirseniz bir iktisat profesörüne verin, deyin ki, 'Bu tez, doktora tezi değil, yüksek lisans tezi bile olur mu?' Sayın Bahçeli'nin bir ilmi makalesine rastladınız mı? Tezim üzerinden bana saldırarak aslında mayınlı bir tarlaya giriyor. Bu konuda hiç mütevazi değilim. Kendisini de bu iddia sahiplerini de perişan ederim."

Millet ile ırkın aynı şey olmadığına işaret eden Çelik, Türk milletinin İslam potasında oluşturduğu medeniyete hayran olduğunu bildirdi.

'YARGITAY NİHAİ SÖZÜ SÖYLEDİ'
Çelik, Türkiye'nin vesayetten kurtulduğunu, normalleştiğini, darbeciler ve darbe planları ile yüzleştiğini belirterek, Balyoz Davası'nın da bu yüzleşmenin bir sonucu olduğunu söyledi.

Yargıtay'ın nihai sözü söylediğini ifade eden Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun mahkeme kararını yerden yere vurduğunu ve mahkemeyi itibarsızlaştırmaya yönelik hakarete varacak ifadeler kullandığını dile getirdi.

Kılıçdaroğlu'nun yargı mensupları için "militan" ifadesini kullandığını ancak yargı mensuplarının asaletlerinden dolayı söylenenlere sessiz kaldığını anlatan Çelik, "Kılıçdaroğlu, bu nezaketi anlamak istemiyor ve hakaretlerinin her geçen gün dozunu artırıyor. Biz, bunu ayıplıyoruz, yadırgıyoruz" dedi.

Balyoz Davası'nda karar veren 5 kişinin ve Yargıtay üyelerinin hiçbirinin AK Parti döneminde işe alınmadığına işaret eden Çelik, Yargıtay Başkanı'nın 18 yıldır Yargıtay'da çalıştığını vurguladı. Balyoz Davası'nda kararından ailelerin üzüntü duyduğuna dikkati çeken Çelik, "Onların kederi ve üzüntüsü bizim için neşe, sevinç kaynağı olamaz. Başkasının kederinden, üzüntüsünden, felaketinden memnuniyet duymak sadistliği gerektirir" şeklinde konuştu.

'İSTİKRAR ANAHTAR KELİMEDİR'
Çelik, bazı belediye başkanlıklarına bakanlardan da aday gösterileceği için kabinede revizyonun gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine, AK Parti hükümetleri döneminde kabine revizyonlarının sık sık yapılmadığını dile getirdi.

İstikrar, yapılan işlerin nihayete erdirilmesi açısından kabine değişikliği olmamasının önemine işaret eden Çelik, "İstikrar anahtar kelimedir. Sayın Başbakan da bu hassasiyeti gözönünde bulundurarak bugüne kadar bunu yapmıştır. Ama hiç bakan değiştirilmeyecek diye bir şey yok" dedi.

AK Parti hükümetleri döneminde bakanlık yapan, daha sonra da farklı göreve getirilenler olduğunu ve kendisinin bu kişiler arasında bulunduğunu hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Bazı bakan arkadaşlarımız belediye başkanlıklarına aday gösterilebilir. Gösterilebilir başka bir şeydir, ille de gösterilecek başka bir şeydir. Az bir süre kaldı. Bunu hep birlikte göreceğiz. Kabinenin yarısının belediye başkanı adayı olması söz konusu değil. Bu sınırlı sayıda kalır diye ben şahsen düşünüyorum. Bir arkadaşımız belediye başkanı adayı olursa elbette onun yerine bir atama yapılacaktır. Ama ben çok köklü, çok kapsamlı, en azından Sayın Başbakan'dan edindiğimiz intiba budur, netice olarak kararı kendisi verecektir, bir kabine revizyonu kısa sürede yapılacağı kanatinde değilim."

'BİZİM MUHATABIMIZ SİYASİLERDİR'
Çelik, terör örgütü elebaşlarının çözüm sürecine yönelik olumsuz açıklamalarının ve sınır dışındaki teröristlerin Türkiye'ye gelebileceğine ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Bizim muhatabımız siyasilerdir. Özellikle PKK'nın, Kandil'in, dağın söylediklerini ben burada yorumlamam ve üzerinde durmam, bunu da doğru bulmam. Söylemem gereken nihai şey budur: Biz bu ülkede kan akmaması, Türk çocuklarının da Kürt  çocuklarının da başka çocukların da ölmemesi için üzerimize düşen neyse bunu yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Bu hassasiyeti sonuna kadar götüreceğiz. Ama diyelim ki bu olmadı, PKK yeniden katliamlara başladı, yeniden silaha sarılarak yeniden insan öldürmeye başladı, bana sık sık bunu soruyorlar, arkadaşlar bu durumda yapılacak şey bellidir. Bir ülkenin güvenlik güçleri o ülkenin insanını, o ülkeyi korumakla mükelleftir. Ben böyle bir şey olmamasını temenni ederim. Tekrar Türkiye'de silahların patlamamasın temenni ediyorum. Gençlerimizin ölmemesini, annelerin ağlamamasını temenni ediyorum. Bizim gayretimiz bu yöndedir. Bu herkesin sorumlu davranmasına bağlıdır."

'ODTÜ BU MİLLETE AİTTİR'
ODTÜ arazisinden geçecek yolla ilgili tartışmalara da değinen Çelik, olaya konu arazinin kamunun malı olduğunun herkesçe bilinmesi gerektiğini söyledi.

Devletin, kurulan yeni üniversitelere arazi tahsisi yaptığını hatırlatan Çelik, AK Parti Hükümetleri döneminde açılan üniversitelere de büyük arazi tahsislerinin yapıldığını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yüzlerce araziye okul yaptıklarını, Milli Savunma Bakanlığı ve dönemin Genelkurmay Başkanıyla bizzat görüşerek birçok kışlayı da okula çevirdiklerini vurgulayan Çelik, "Bu ODTÜ ormanları, ODTÜ'deki arazi dediğim gibi kamunun malıdır. Başbakanlığın kendi binası Hazinenin malıdır. Ben anlamadım ki sanki birisi birinin bahçesine giriyormuş gibi telaşını göstermek neyin ifadesidir" dedi.

Çelik, tartışmaya konu olan yolla ilgili 1991 yılında Murat Karayalçın zamanında yapılan bir imar planı bulunduğunu ve imar planını ODTÜ İnşaat Fakültesi, Mimarlık Fakültesi ve Şehircilik Bölümü'nün birlikte yaptığını belirtti.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kesilecek veya yeri değiştirilecek her ağaç için 10-15 yaşlarında 10 ağacı getirip dikmeyi taahhüt ettiğini hatırlatan Çelik,  şöyle devam etti:

"ODTÜ'nün kuruluşunda veya daha sonra belli yerler ormanlıktı, o eski haritalara lütfen bakın, birçok ormanlık alandaki ağaçlar kesilmiştir ve yerine bina yapılmıştır. ODTÜ tarafından yapılmıştır. Bunu biliyor musunuz. Niye yaptınız bu binaları. Demek ki ihtiyaç ki yaptırdınız. Yer yüzünden ağaç kesilmez ağaç sökülmez diye bir kural yoktur. Ama dert başka bir dert gibi geliyor bana. Boşuna ağızımı bozmayayım, ODTÜ'nün Rektörü de ODTÜ'nün öğretim üyeleri de öğrencileri de şunu bilsinler ki ODTÜ bu millete aittir."

'GÖKÇEK KIYAMETE KADAR BELEDİYE BAŞKANI KALMAYACAK'
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek'in kıyamete kadar belediye başkanı olarak kalmayacağını ve belediye başkanlığı, büyükşehirin bütün imkanlarının da insanlara ait olduğunu kaydeden Çelik, trafiği rahatlatmak üzere zamanın da birçok caminin taşındığını yeni yollar yapıldığını bildirdi.

Çelik, şöyle devam etti:

"Tarihi zaruretler sizi bir yere götürürse tarihe ve kültüre karşı hassasiyetinizi kaybetmemek kaydıyla, elbette çevreci yaklaşım, elbette tarihe saygı yaklaşımı bir tarafa bırakılmamak kaydıyla, bunların yapılması gerekiyor. Peki koparılan kıyametin anlamı ne ODTÜ, 25 bin kişilik bir camiadır. Bu gürültüleri koparan bunun 25'te 1'idir. Bütün ODTÜ'yü bu gözle falan görmemiz söz konusu değildir.

Onun için oradaki gençlerin bir şeye karşı olma eğilimlerine de saygı duyuyorum. Karşı olabilir, 'hiç yol olmasın, ağaç olsun' diyebilir. Ama fiili engelleme yapamazsınız. İmar Planı'nın 19. maddesi açıktır. Şu anda askıdadır, gider itiraz edersiniz, İdare Mahkemesine bu yapılanlarla ilgili. İdari Mahkemeleri, bu konuda gerekli kararı verdikten sonra Bu Melih Gökçek'i de bağlar herkesi bağlar.

'EĞER EKİM DEVRİMİNİ BÖYLE YAPACAKLARSA KUSURA BAKMASINLAR'
Onun için Ankara'dan acaba bir yeni gürültü dalgası oluşturabilir miyiz. Hani hep bağırıyorlardı ya 'Ekim'de devrim var' diye. Eğer ekim devrimini böyle yapacaklarsa kusura bakmasınlar, halk onlara güler. ODTÜ de Büyükşehir de yollar da Eymir Gölü de bütün bu ormanlar da halkımızın malıdır, kamunun malıdır, milletin malıdır. Melih Gökçek de emanetçidir, Sayın Rektör de emanetçidir."

ODTÜ Rektörü Ahmet Acar'ın "Elimizden başka yerleri de alacak. Eymir Gölü'nü de alacak" şeklindeki açıklamalarını hayretle karşıladıklarını belirten Çelik, "Onlar kamunun malıysa kamu yararlansın bu işten, herkes yararlansın. ODTÜ'nün başka ihtiyaçları varsa o ihtiyaçları karşılayacak olan bu ülkenin hükümetidir. ODTÜ'nün bütçesini veren de farklı harcamalar gerektiği zaman bunu karşılayan da elbette bu ülkenin hükümetidir. Bu hükümet, bu milletten aldığı paraları onlara aktarıyor. Dolayısıyla gençlerimizin de özellikle itirazcı insanların da bu makul çerçevede meseleye bakmalarını özellikle biz istirham ediyoruz"  diye konuştu.

ntvmsnbc.com, 23.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.