Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Füze parası çöpe gidebilir

Füze parası çöpe gidebilir

Türkiye’nin hava savunma füzesi ihalesini Çin’e vermesi, ABD’nin tekelini tehlikeye sokuyor. Çin teknolojisinin NATO altyapısına uyum sağlayamaması durumunda ise milyar dolarlar çöpe gidecek

Türkiye’nin stratejik anlamda uzun zamandır zayıf karnı olan uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma zaafiyetinin çözümü için Çin’i tercih etmesi, kadim müttefiklerini şaşırttı. Bugüne kadar NATO’nun çıkarları ile kendi çıkarlarını daima ortak gören Türkiye, yüksek irtifa hava savunma füzesi ihalesini Çin’in CPMIEC şirketine vererek, bu denli stratejik bir ürünün ilk kez Batı piyasasına girebilmesinin önünü açtı. Her ne kadar Hükümet’ten, geri adım atılabileceğine dair bazı açıklamalar gelse de resmî olarak ihaleden Çin’in galip çıkması; ABD’nin tekelci savunma sanayi anlayışına alternatif yarattığı için sonuçları henüz tam kestirilemeyecek bir yol açtı.

Yıllardır sonuçlandırılamayan hava savunma sistemi ihalesinin CPMIEC’ye verilmesi, Türkiye gibi kendi savunma sanayisi güçlü olmayan ancak silah tedariğine büyük paralar ayıran NATO’ya yakın ülkelerin yarattığı pazara Rusya ve Çin’i de sokuyor. Alternatiflerinin aksine teknoloji paylaşımı ve ortak üretim gibi kararları Kongre’den geçiremeyen ABD’nin, alışık olmadığı rekabet koşullarına arka planda ne yanıt vereceği ise henüz kestirilemiyor. Bu nedenle Çin sistemlerinin NATO altyapılı düzene uyum sağlayıp sağlayamaması teknik gerekliliklerin çok ötesinde bir anlam taşırken Türkiye’yi; sonunda büyük maddi zarara uğrayabileceği gizli bir çatışmanın içerisine çekiyor.


UYUM SORUNU KORKUTUYOR

26 Eylül’deki toplantısında Savunma Sanayi İcra Komitesi, Türk Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma Sistemi ihalesini Çin şirketi CPMIEC’ın kazandığını açıkladı. Seçimin açıklanmasının ardından Batı’dan gelen ilk tepki bu sistemlerin Türkiye’deki altyapılarla uyumlu çalışamayacağı oldu. Buna örnek olarak ise Yunanistan’ın Rusya’dan aldığı S-300’ler gösteriliyor. Girit’e konuşlandırılan S-300’lerin uyum sorunu yaşadığı doğru olsa da, Türkiye’nin hazır alım yerine ortak üretim ve teknoloji transferini anlaşmaya eklemesi oyunun kurallarını değiştiriyor.

Batı’dan gelen tepkilerin hemen ardından Türk Hükümeti’nin bazı üyeleri kesin kararın verilmediğine, geri dönüş olabileceğine dair kısık sesli açıklamalar yaptı. Bunların, arka plandaki sessiz savaşın uzantıları olduğu izlenimini bir kenara bırakarak teknik açıdan bakıldığında da kaygılara kulak vermek gerekiyor. Hava savunması; bir çok unsurun uyumlu ve hızlı bir koordinasyon içinde çalışmasıyla mümkün olabilecek stratejik öneme haiz bir alan. Uzun menzilli, yüksek irtifa füzelerinin entegre edileceği hava savunma sistemleri; ülke sathına yayılmış radarların, insansız hava araçlarının, uçakların, helikoptelerin bir bütün hâlinde çalışmasını zorunlu kılıyor. Tehditin algılanması ve bertaraf edilebilmesi için tüm bu unsurların saniyeler içinde iletişime geçmesi ve ortak hareket kabiliyeti gösterebilmesi gerekiyor.

ZAAFİYET VE ÇÖZÜM

Türkiye, hava savunma altyapısının koordinasyonu için Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi’ne (HERİKKS) güveniyor. Hava savunma unsurları arasında iletişim ve komuta kontrolünü sağlayan HERİKKS’e entegre olamadığı takdirde, Çin’den yaklaşık 3.4 milyar dolara alınacak sistemler bütünün bir parçası gibi hareket edemeyecek ve istenen verimliliğin yanından bile geçemeyecektir. Bu noktada ASELSAN ve HAVELSAN gibi kurumların dışarıdan olması kuvvetle muhtemel müdahalelere aldırmadan sistemlerin entegrasyonunu; kendi imkanları ve Çin gibi ortak çalışma kültürü bulunmayan bir ülkenin desteğiyle sağlaması zorunlu hâle geliyor. Aksi takdirde, alternatiflerinden ucuza mâl olacağı öngörülen Çin sistemleri, Türkiye’nin parasını çöpe attığı projeler listesinde ilk sıraya yerleşebilir.


ABD resti gördü, Awacsları verdi

HAVA savunma sistemlerinde Çin’in tercih edilmesine giden yolda, ABD’nin tekel olmanın verdiği gücü on yıllardır Türkiye’ye karşı korkusuzca kullanması önemli yer tutuyor. ABD, parası ödendiği hâlde hava savunma sistemleri için hayati önem taşıyan erken uyarı uçağı AWACS’ları 5 yıldır teslim etmiyordu. Yıllardır teslimatı geciktiren ABD, Türkiye’nin yeni alternatif yaratabileceğinin görülmesinin hemen ardından geçen hafta 4 adet uçağı teslim etti.

Türkiye’nin 16 milyar dolar gibi dev bütçe ayırdığı F-35 projesi de ABD’nin güvenilirliğini sarsan unsurların başında geliyor. F-35 projesi, muadillerine kıyasla çok sayıda gecikmeye neden olarak katılımcı ülkeleri zor durumda bıraktı. Yaşanan benzer sorunlar nedeniyle Türkiye, taarruz helikopteri ihalesinde de ABD yerine Avrupa’yı tercih etmişti. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da, hava savunma ihalesinin Çin’e verilmesinin nedenlerini; “Zamanında teslim olacak, Türkiye’de üretilecek, teknoloji transferi yapılacak, makul fiyatta olacak” sistem arayışında olmaları şeklinde açıklamıştı.

Türkiye, stratejik anlamda kendisini bugüne kadar zayıf bırakan hava savunma sistemleri eksikliğinin en temel zararını da ABD’ye bağımlı kalarak ödedi. Körfez savaşıyla başlayan süreçte, Suriye’deki iç savaşa kadar kendini korumak için ABD’nin Patriotlarına muhtaç kalan Türkiye, Ortadoğu’da baş gösteren her krizde bu ülkeye bağımlılık altında siyasetini belirledi.

 

Zaman, 19.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.