Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan 'andımız'ın neden kaldırıldığını açıkladı

Erdoğan 'andımız'ın neden kaldırıldığını açıkladı
 
 

Başabakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti grup toplantısında "Andımız uygulaması 1933'te başladı. Metin yazarı tartışmalı bir isim olan doktor Reşit Galip'ti. Galip Türkçe ezan zulmününde yazarlarındandı. Her sabah Türküm demekle Türk olunmaz." dedi

TBMM'de partisinin Grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Andımız olarak bilinen metnin yazarı Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflandırıyordu" dedi.

Partisinin grup toplantısında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu. AK Parti'nin Meclis'te çoğunluğu sağlamasıyla birlikte 11 yıl boyunca çok önemli yasama faaliyetlerini gerçekleştirdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu parlamento çatısı altında kesintisiz, istikrarlı, kararlı ve sarsılmayan bir istikamet doğrultusunda Türkiye'yi çözümlerle buluşturduk, çok önemli reformlar gerçekleştirdik, Türkiye'nin ufkunu genişlettik, vizyonunu genişlettik. Öncelikle grubumuzdaki tüm milletvekillerimize, yaptığınız çalışmalardan dolayı ülkem, milletim Ak Parti teşkilatı ve şahsım adına en kalbi şükranlarımı iletiyorum" dedi.

Erdoğan şöyle devam etti:

"4. yasama yılının bu ilk grup toplantısında özellikle şunu ifade etmek istiyorum. Bugün yeni bir gün ve başlangıçtır. Hz. Mevlana'nın ifade ettiği gibi 'Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım'. Evet, dün dünde kaldı. Elbette geçmişten dersler çıkaracağız. Ancak dünün bize verdiği tecrübeyi kendimize azık edecek, her zaman olduğu gibi gözümüzü, istikbale, ufuklara dikecek ve gelecek için çalışmaya devam edeceğiz. Geride bıraktığımız 11 yıl, kuşkusuz bizim için gurur tablosudur. Ne mutlu bize ki 11 yıl boyunca ülkemiz, milletimiz için bütün yaptığımız hizmetleri artık bir çırpıda sayıp dökemiyoruz. Ekonomiden, demokrasiden, iç politikadan, dış politikaya, ulaştırmadan, şehirleşmeye, enerjiden tarıma kadar ülkemizi milletimizi ilgilendiren her alanda çok önemli hizmetler verdik.

-"HER ZAMAN İLERİYE BAKTIK"-

Türkiye ekonomisini 11 yılda 3 kattan fazla büyüttük. Demokrasimizi ağırlıklarından, zincirlerinden kurtardık ve en ileri demokratik standartları ülkemizle buluşturduk, buluşturuyoruz. Edilgen, izleyici, sadece takipçi konumundaki dış politikamızı etkin ve belirleyici konuma yükselttik. Gelişmiş ülkelerde ne varsa aynısını hatta daha fazlasını milletimize sunmanın, milletimizi hak ettiği seviyeye ulaştırmanın kararlı ve samimi mücadelesini verdik. Geçmişi elbette hatırlayacağız. Son 11 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetleri milletimize hatırlatacağız. Biz, geçmişe bakıp avunanlardan geçmişin gururuyla yetinenlerden, yaptıklarını yeterli görüp mevcuda razı gelenlerden asla olmayacağız. Her zaman ileriye baktık, bugün de ileriye bakıyoruz. Her yeni günü yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Taze hedeflere taze enerjiyle yol alıyoruz."

-"BİZİ BİR ARAYA GETİREN ÇIKAR BİRLİKTELİĞİ, ORTAK İHTİRASLAR DEĞİLDİR"-

Kırşehir'de Ahilik Haftası dolayısıyla düzenlenen törenlerle ilgili de konuşan Başbakan Erdoğan, son derece anlamlı bir anma merasiminin gerçekleştirildiğini vurgulayarak, "21. yüzyılın bir Yunus Emre'si olan değerli ozanımız Neşet Ertaş'ı vefatının birinci yılı dolayısıyla hem kabri başında hem anma merasiminde hayırla yad ettik. Merhum Neşet Ertaş bir röportajında babası merhum Muharrem Ertaş'ın bir tavsiyesini aktarmıştı. Bu tavsiye gerçekten çok manidar. Şöyle diyor Muharrem Ertaş, 'Aşk ile çalışan yorulmaz'. Neşet Ertaş bunu hatırladı. Aşk ile çalışan yorulmaz, davası olanın davası olana ben yoruldum deme gibi bir lüksü olamaz. Biz, onun için aşk ile çalışmaya, bu millet ve ülke için devam edeceğiz. Ülke, millet, insanlık aşkıyla eser ve eser ve hizmet üretmeye devam edeceğiz. Nasıl ki her yeni günü yeni bir başlangıç olarak görüyorsak, ulaştığımız her hedefi de yeni bir başlangıç olarak kabul edecek, hedeflerimizi sürekli yükselterek, kendi kendimizle yarışmaya devem edeceğiz. 10 yıllardır ülkemize aşkla hizmet üretmek için yollarda, meydanlardayız. Bizi 10 yıllardır takip eden ama hala bizi anlamakta, analiz etmekte, bizi çözümlemekte zorlananlar var.

Bizi öylesine bir hareket olarak görüp dar kalıplar içinde tarif edip sürekli yanılanlar var. Bu davayı başka davalarla karıştırıp farklı beklentiler içine giren, sürekli hayal kırıklığına uğrayan, sürekli yanıldığı halde parametrelerini değiştirmeyenler var. Biz, önce milletin sonra vicdanının sesine kulak verip öyle yürüyen, öyle hareket eden bir kadroyuz. Bizi bir araya getiren çıkar birlikteliği, ortak ihtiraslar değildir. Biz tesadüfen bir araya gelmiş öylesine toplanmış bir topluluk da değiliz. Biz ortak idealleri olan, ülke ve millet için aynı ortak sızıyı yüreğinde hisseden, adeta feleğin çemberinden geçerek aynı acıları, dertleri yaşayarak bugünlere ulaşmış yani kader ortaklığı yapmış bir kadroyuz. Böyle bir kadro, kader ortaklığında dava arkadaşlığında buluşmuş bir kadro içinde birbirine çelme takmak, kuyusunu kazmak, birbirinin başarısızlığından medet ummak asla olamaz. Biz, en başından beri biriz ve beraberiz. Bir ve beraber Türkiye içinde bugüne olduğu gibi bundan sonra da omuz omuza, dayanışma içinde istikbale yürüyeceğiz. Dedikodulara, sanal tartışmalara, hakaretlere, iftiralara değil, önce milletin sonra vicdanımızın sesine kulak vereceğiz. Onun için hep ne diyoruz, 'bu kadronun içinde ben olamaz', bu kadronun içinde 'biz' var" şeklinde konuştu.

-"NE YAPTIĞIMIZDAN ZİYADE NE YAPACAĞIMIZ ÖNEMLİ"-

Bugüne kadar kendi gündemlerini hep kendilerinin belirlediklerini anlatan Erdoğan, "Bize dışarıdan gündem dayatılmasına izin vermeyeceğiz. Bizi hizmetten alıkoyacak, millet ve ülke için çalışma azminden alıkoyacak hiçbir girişime mahal vermeyeceğiz. Ne yaptığımızdan ziyade ne yapacağımız önemlidir. Şunu unutmayın ki bugünlere ne yaptığımızı anlatarak değil daha çok ne yapacağımızı anlatarak geldik. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıydı. Sözümüzde durduğumuz için, vaatlerimizi takip ettiğimiz, söz verip sözümüzü yerine getirdiğimiz için buradayız. Daha büyük hedefler belirlediğimiz, ülke ve millet için daha çok büyük hedefler belirleyip o hedeflere koşturduğumuz için buradayız. Bizi millete ve ülkeye aşkımızdan uzaklaştıracak her girişimden, her sinsi senaryodan uzak duracağız. Bizi yorgunluğa sevk edecek, aşkımızı sevdamızı törpüleyecek her girişimin karşısında uyanık olacağız. Ümitsizliğe asla prim vermeyeceğiz. Biz, öyle bir davanın mensuplarıyız ki bu dava adeta iğneyle kuyu kazılarak bugünlere ulaşmıştır" dedi.

Partisinin "Herkesin sustuğu, susturulduğu dönemlerde bulabildiği en küçük hareket alanını değerlendiren susmadan, sinmeden, başını öne eğmeden davasını mücadelesini veren insanlardan" oluştuğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Hesabını sadece ve sadece Allah'a ve millete verecek olanlar hiçbir şeyden korkmazlar" diyerek şunları söyledi:

-"DİKLENMEYECEK AMA DİK DURACAKSIN"-

"Taşıdığı canın Allah'tan bir emanet olduğunu düşünenler ölümden baskıdan asla geri adım atmazlar. Siz iyi olduğunuz sürece mutlaka kötüler olmuştur, mutlaka kötüler sizi engellemeye çalışacaklardır. Diklenmeyecek ama dik duracaksınız. Başınızı asla öne eğmeyecek, dava taşını gediğine koyana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Onların bir tuzağı varsa Allah'ın da bir tuzağı, milletin de bir tuzağı var. Siz iyi olursanız, o tuzaklar altüst olacak. O tezgahların hepsi yerle yeksan olup gidecektir. Böyle bir kardeşlikle azimle, kararlılıkla yolumuzda ilerlemeye devam edeceğiz. Millet için çok iş yaptık, milletimize çok önemli başarılar yaşattık ama göreceğimiz daha güzel günler var. Bu ülke ve millet hak ettiği seviyelere ulaşıncaya kadar çalışmaya, üretmeye ve hizmet etmeye devam edeceğiz.

Gönül ister ki bizim için, Türkiye için aziz milletimiz için şu aşkı muhalefet de paylaşıyor olsaydı. 11 yılda, siyaseti ve siyaset yapma şeklini çok değiştirdik. Siyasetin anlamına anlam kattık. Siyaseti gerçek anlamıyla buluşturduk. Ancak bir kez daha ifade etmeliyim ki bu süreçte muhalefet kendini değiştirmeyi, maalesef başaramadı. Muhalefet, küçük meselelere takılıp kalmayı, yerel kalmayı, azla yetinmeyi, statüko kalesine sımsıkı sarılmayı tercih etti. Türkiye, 11 yıllık süreçte koalisyonlar, istikrar ve güven sorununu aşarken ne yazık ki muhalefet sorununu aşamadı. 11 yıl boyunca söylemlerini, dillerini, üsluplarını dahi değiştirme gereği duymadılar. Defalarca yenilmelerine, kaybetmelerine rağmen ithamları, iftiraları defalarca yüzlerine vurulmasına rağmen muhalefet kendisini yenileme, yeni şartlara uyum sağlama büyük Türkiye vizyonuna ayak uydurma gereğini hiçbir zaman hissetmedi. Dedim ya bir televizyon programında, bundan sonra muhalefet Genel başkanlarının adını dahi ağzıma almayacağım. Bizim meselemiz zihniyetlerdir. Biz zihniyetleri konuşacağız. 11 yıl boyunca Ak Parti'ye hangi çamuru atmak istedilerse hep ellerine yüzlerine bulaştırdılar. AK Parti'ye hangi iftirayı attılarsa o iftira döndü onları buldu. Millete söyledikleri tüm yalanlar millet tarafından reddedildi. Muhalefet yaşadıklarından, özellikle de hatalarından ders çıkarmak yerine yanlışta ısrara devam etti. Hiç kuşkusuz böyle bir muhalefet AK Parti için talih olsa da Türkiye için, demokrasi için bir talihsizliktir."

-"TAHRİKLERE BOYUN EĞMEYECEĞİZ"-

Muhalefetin vesayet sorunu olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, "Demokrasimiz vesayetten kurtulurken, muhalefet kendisini bağımlı hale getiren, üzerinde adeta gölge gibi duran vesayetten kurtulamamış, vesayet zincirlerini koparıp atamamıştır. Vesayetin gölgesinde siyaset yapılamaz. Siyaset sandığa ve sandık sonuçlarına saygı duymakla, milli iradeye tabi olmakla yapılır" dedi.

Erdoğan şöyle devam etti:

"Çetelerin, terör örgütlerinin, Türkiye düşmanı kimi odakların vesayetinde sağlıklı bir siyaset yapılamaz. Değişime direne, vesayet altında bir muhalefet Türkiye'nin bir talihsizliği olsa da biz bu talihsizliği aşarak Türkiye'yi hızla büyütmeye devam edeceğiz. Seçimler öncesinde başta TBMM olmak üzere her ortamda, gerilim siyasetine başvuracak muhalefet karşısında her zaman olduğu gibi sağduyulu ve sorumlu davranacağız. Tahriklere boyun eğmeyeceğiz. Gerilim siyaseti tuzağına düşmeyeceğiz. Özellikle muhalefete, muhalefetin kendi dil ve üslubuyla cevap vermeyecek o seviyeye düşmeyeceğiz. 2014 Mart seçimlerine kadar kutuplaştırmayı artırmak, buradan nemalanmak isteyen muhalefete bu kozu vermeyeceğiz. AK Parti 76 milyonun tamamını muhatap olan, aynı gönül birliği ile konuşan, Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklayan bir partidir."

-"İNSANLARI KAFATASLARINA GÖRE SINIFLANDIRIYORDU"-

Cumhuriyetin, 29 Ekim 1923'te, 23 Nisan 1920 ruhu ile inşa edildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bugün attığımız her adımı Cumhuriyete karşı gibi göstermeye çalışan cahil ve istismarcılar var" diyerek başörtü konusuna da şöyle değindi:

"Başörtüsü yasağını Cumhuriyet ile ilgilendirmek nasıl bir cahilliktir, nasıl bir istismardır? Bu Cumhuriyet 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 27 Mayıs'ta kurulan Cumhuriyet değildir. Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyetin o kadar sahibidir. Bu kısıtlamanın kalkması sadece ve sadece normalleşmedir. Benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de rahat rahat birlikte çalışmanın hazzına, mutluluğuna ereceklerdir. Demokratikleşme paketiyle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Paket belli bir takvim içinde ilerlemeye başladı."

Pakette bulunan Ruhban Okuluna izin verilmesine ilişkin de konuşan Erdoğan, "Bizim için Ruhban Okulu meselesi, anlık bir meseledir. Biz bir şeyin iadesini yaparken, bir şeylerinde de iadesini bekleme hakkına sahibiz. Fethiye camisi ve diğer cami ile Batı Trakya'daki kardeşlerimizin başmüftü seçimini birlikte, aynı zamanda yapalım, biz ruhban okulunu da açarız. Batı Trakya'da başmüftüyü Yunan hükümeti kendi memuru gibi atıyor. Ben nasıl Bartholemos'u atayamıyorsam, sende benim başmüftümü atayamazsın" dedi.

"Bal diyerek ağız tatlanmaz" diyen Başbakan Erdoğan, "Hergün doğruyum diyerek doğru, hergün çalışkanım diyerek de çalışkan olunmaz" dedi. Andımızın ilk ve orta okullarda 1933 yılında başladığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Ayrı Reşit Galip insanları kafa taslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. CHP ve MHP bu uygulamanın tarihini bilmedikleri için kestirmeden bir istismar kampanyası başlatıp milleti yanıltma yoluna gidiyorlar.

30'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocuklar içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz. Bal bal demekle ağız tatlanmaz. balı yersen ağız tatlanır, Türküm demekle Türk olunmaz. Doğruyum demekle çalışkan olunmaz. İnsan ailesinden öğretmenlerinden çevresinden aldığı eğitimle bir takım değerlere sahip olur. Çalışkanlığı bir kenara bırakıp borca, işsizliğe mahkum ettiler. Andımız lafın ötesine geçseydi en başta CHP ve MHP Türkiye'ye bu kadar ağır bedeller ödetmezdi. Kim çalışıyor biz kim doğru biz doğru. Geri kalmış ülke manzarasını değiştirdik. Gitsinler okusunlar anlattıklarımın daha detayını görecekler. Uygulamanın cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle ilişkisi olmadığını görecekler, istismar siyasetini görecekler. Bizim gibisi var mı? Yok."

-SURİYE-

Başbakan Erdoğan, yerel seçimler için isimlerin belirlenmesi için çalıştıklarını belirterek, "Aday tespit çalışmalarımızı hassas bir şekilde yapıyoruz. Kuyumcu titizliğiyle adayları belirleyecek seçimlere gireceğiz. Her aday vatandaşın görmek istedikleri adaylar olacak. İnşallah yanılma payını en aza indirmek suretiyle" dedi.

Konuşmasında Suriye'ye ye de değinen Başbakan Erdoğan, "Suriye'de 110 bini aşkın kardeşimiz zalim terörist Esad tarafından öldürülmüştür. Orada Esad ile röportaj yapan sözde medya bakıyorsunuz kendi ülkesinin başbakanını onun malum sözleriyle burada değerlendirmek istiyorlar. 'Ona ihtiyaç var mı?' siz burada hakaretin daniskasını yapıyorsunuz. Millet sizin ne olduğunuzu biliyor, bizim de ne olduğumuzu biliyor. Adeta muhalefetin yayın organında bunu görüyoruz" dedi.

  REŞİT GALİP KİMDİR

Siyasetçi ve doktor olan Reşit Galip, 19 Eylül 1932 - 13 Ağustos 1933 arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış, onun bakanlığı döneminde Üniversite Reformu gerçekleşmiştir.

Reşit Galip Cumhuriyet 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı çocuklarına kendi yazdığı bir andı okutmuş ve o gün Çocuk Haftası’nı açış konuşmasında da bu metni tekrar etmişti. Bu konuşmanın ardından Bakanlıkça yayımlanan bir genelge ile Cumhuriyet'in 10. yılından başlayarak okullarda bu ant sürekli hep bir ağızdan okutulmuştur.

Milliyet, 98.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.